AŞKINI NÛŞ EYLEDİM
Merhamet göç eyledi, yüreğin taşa döndü
Yazı hayal ederken baharlar kışa döndü
Aşkını nûş eyledim, hâlâ ayık değilim
Yalanın tezgâhında hakikat düşe döndü
SENİN KADAR YAKAMAZ
Deryayı özlemeyen ırmak coşkun akamaz
Ne gül ne de karanfil senin gibi kokamaz
Senin kadar yakmadı ne Leyla ne de Şirin
Dünyada hiçbir ateş senin kadar yakamaz
ÖTEKİ YARIM
Bütünün yarısıydım, öteki yarım oldun
Ben bir köhne kovandım, içinde arım oldun
Bir güneş gibi doğdun karanlık ufuklardan
Çeyrek asırdan beri göz nurum, karım oldun
EFKÂR ÇÖKER AKŞAMA
Yolunu gözler durur, her gün çıkarım cama
Hasretin filiz verir, gönlüm gark olur gama
Zülfünün tellerinde kaybolurum her gece
Sen yanımda değilken efkâr çöker akşama
GÖZLERİN 'BUYUR' DİYOR
Dilin 'git artık' derken gözlerin 'buyur' diyor
'Gönlümün açlığını aşkınla doyur' diyor
İçime hapsettiğim bu imkânsız sevdayı
Yüreğin onaylarken dudağın 'hayır' diyor
KENDİMDEN DE VAZGEÇTİM
Hüzün kadehlerinden hicran badesi içtim
Söndü umut çerağı, kendimden de vazgeçtim
Dudaklarıma taktım acziyet kelepçesi
Konuştum da ne oldu, artık susmayı seçtim
M. NİHAT MALKOÇ