İlk Türk Heykel Sanatçıları

22.08.2016

 

 

 

TÜRKİYE'NİN İLK HEYKEL SANATÇILARI

 

Ülkemizde 19. yüzyıl sonlarına kadar Heykel sanatı dinin de etkisiyle mimariye bağlı  TAŞ İşleme Sanatı  şeklinde gelişme göstermiştir. Bununla birlikte  Osmanlı  İmparatorluğu’nda Resim Sanatında Batılılaşma etkisi sonucu yaşanan gelişmeler Heykel sanatında karşımıza çıkmamaktadır. Bu dönemde adından bahsedebileceğimiz Türk heykel sanatçısı olmadığı gibi, 19 Yüzyılda Osmanlı topraklarında çalışan çok sayıda Ressama karşılık heykeltıraşa rastlamayız. Sultan Abdülaziz, Viyana seyahati sırasında gördüğü heykellerden etkilenerek kendi heykelini yaptırmak istemiş ve bunun üzerine C.F. Fuller isimli bir heykeltıraşı İstanbul’a getirterek bugün Beylerbeyi Sarayı’nda yer alan at üzerindeki heykelini yaptırtmıştır.

Ülkemizde Heykel sanatının başlaması ve gelişmesi Türk Resim Sanatında olduğu gibi 1883 yılında açılan Sanayi-i Nefise Mektebi ile gerçekleşmiştir. II. Mahmut’tan itibaren başlayan yenileşme hareketi öncelikle askeri alanda gerçekleşir. Askeri okulların programlarına tıpkı Batıda olduğu gibi perspektifli resim, haritacılık ve geometri dersleri konulur. Batılı anlayışa dönük ilk ressamlarımız da bu kaynaktan yetişirler. Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ilk heykel hocası ise Roma’da heykel eğitimi almış olan Osgan Yervant(1855-1914)’dır. Ancak resim alanında olduğu gibi heykel geleneğinin oluşumuna yol açacak bir girişim 3 Mart 1883’te Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurulmasıyla gerçekleşebilecektir (Yasa Yaman 2002:161). Bu tarihte 20 öğrencisiyle resim ve mimari alanında eğitime başlamış, ancak daha sonra Heykeltıraşlık ve hakkâklik bölümleri açılmıştır. Heykel bölümü ilk kurulduğunda Roma’da eğitimini tamamlayarak yurda dönen Yervant Osgan (1855-1914) Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ilk heykel eğitmenidir ve ilk heykeltıraş kuşağını yetiştirmiştir. Yervant Osgan, Avrupa’da heykel eğitimi gören ilk Osmanlı  vatandaşıdır.

 

Yervant Osgan:

1855 yılında doğdu. 1914 yılında öldü. Türk heykelciliğinin bilinen ilk ismidir.

Büyükbabası darphanede döküm ustabaşı olan Yervant Oskan’ın heykelle ilgisi muhtemelen buradan kaynaklanır. Oskan Efendi, Roma ve Paris’te heykelin yanı sıra resim dersleri de alarak eğitimini pekiştirmiş, 1882 yılında Sanayii Nefise Mektebine müdür yardımcılığı göreviyle birlikte Heykel Bölümü’nün hocalığına getirilmiştir. Bu okuldaki hizmetlerine , yetiştirdiği öğrencilere bakarak Türk heykelciliğinin mimarisi olark Yervant Oskan Efendiyi göstermemiz gerekir.( Türk Heykel Sanatı, Sevay Okay,.hagayret.net/image-vp101108)

Yervant Oskan Fransa’da Houdon ve İtalya’da Flippo Della Valle’nin eserlerinde görülen ve rokoko zarafetiyle klasik uyumu birleştiren üsluba ilgi duyar. Ancak doğa yorumunda XIX. yüzyıl oryantalistlerine katılarak natüralist anlayışı benimser. Aynı şekilde Mahir Tomruk da Antikçağ heykellerini seven, klasik sanata bağlı, natüralist bir sanatçıdır. Heykel eğitimi için Avrupa’ya giden bu ilk heykelcilerimiz ortamda, dönemin teknik ve sanayileşme süreciyle orantılı sanat anlayış ve yeniliklerini benimsemek yerine, daha çok klasik ve natüralist bir heykel anlayışını tercih ederler. Bunda da en büyük etken, “Geleneksel El Sanatlar esaslarını iyi bilmeden, klasik ruhu iyi hazmetmeden modem heykelin anlaşılıp yorumlanamayacağı düşüncesi olsa gerektir. Sanatçılarımız bu düşünceden hareketle, önceleri akademik öğreti doğrultusunda klasik normlarda, ayrıntılardan yola çıkarak bir bütün oluşturma çabasına benimserler. Daha sonra bu klasik-doğa gözlemi sentezinden giderek uzaklaşır ve kitlesel bir ifadelendirmeye yönelirler. Öyle ki artık ayrıntılardan tamamen uzaklaşıp, yalnız kitleye önem verir olmuş, oldukça yalın ve net bir anlatımla form bütünlüğüne ulaşmışlardır." (Türk Heykel Sanatı, Sevay Okay, https://www.hagayret.net/image-vp101108)

Osman Efendi'nin heykel dalında başlayan eğitim faaliyetinin bir tamamlayıcısı niteliğinde olan işleri, genellikle ifade değerleri abartılmamış olan büst çalışmalarıdır.

Sanayi-i Nefise Mektebi Türkiye 'de çağdaş heykel sanatı dalında eğitim veren ilk kuruluştur. Oskan Yervant Efendi, bu kuruluşta öğretmenlik yapan Osmanlı yurttaşı ilk heykeltıraşlardandır. Osgan Efendi'nin öğrencileri olan  İhsan Özsoy, İsa Behzat, Mehmed Bahri ve haklarında çok az bilgiye sahip olduğumuz Mesrur İzzet Şeneb Bey ve Basri adli heykelciler  Ihsan Özsoy (1867 - 1944) Sanayii Nefise Mektebi’nin ilk Türk öğrencileridir.  

 

İHSAN ÖZSOY BEY 

1867'de İstanbul 'da doğdu. 1944'te İstanbul'da öldü. 

Sanayii Nefise Mektebi Âlisi Heykel Şubesi'nin ilk öğrencilerindendir. Bir rastlantı sonucu ve Osman Hamdi Bey'in aracılığıyla bu okula girdi. Oskan Efendi'nin öğrencisi oldu. 9 yıl öğrenim gördü. 1981 yılında Paris'e gönderildi. Bir süre Jan Baptist Gustave Deloye'un atölyesinde çalıştı. 

Daha sonra Ecole des Beaux-Arts'a girdi ve burada Emile Arthur Soldi ile Thomas'ın öğrencisi oldu. 1895'te yurda döndü. 1897'de Asar-ı Atika Müzesi'nde eski eser onarımcısı olarak çalıştı. Oskan Efendi'nin emekliye ayrılması üzerine, Sanayi-i Nefise'ye heykel öğretmeni oldu. 1912 yılında da İnans Sanayii Nefise'ye öğretmen olarak atandı. 1933 yılında emekli oldu. İstanbul’da Kadıköy’de Süreyya Sinemasındaki friz ve figürleri dışında Nimet Hanım'ın ve Osman Hamdi Bey'in kızı Salahur'un büstleri bilinmektedir. Ihsan Bey 1899 yılında müze tamirat memurluğuna tayin edilmiş,,1904 yılından itibaren de Heyke Bölümünde öğretmen yardımcılığı yapmaya başlamış ve Oskan Efendi’nin 1914 yılında emekliye ayrılması üzerine bölümün tek hocası olarak kalmıştır Akademi hocalığını Yervant Oskan’dan devralmış olan İhsan Özsoy’dan sonra İlhan Koman , Zühtü Müridoğlu , Nusret Suman ve Şadi Çalık gibi isimler bu okulda hocalık yapmışlardır Türk heykelciliğin ilk öncüleri olarak sayabileceğimiz diğer isimler arasında Mahir Tomruk,  Rudolf Belling, Cumhuriyet sonrası içinse Zühtü Müridoğlu yer alır. (Yasa Yaman 2002:161). Cumhuriyetin kuruluşuna kadar bu okuldan yetişen sanatçılar İhsan Özsoy, İsa Behzat, Mahir Tomruk ve Nejat Sirel olmuştur. İsa Behzat dışındakiler Cumhuriyet döneminde de yapıt vermişler, ayrıca içinden yetiştikleri okulun geleneği uyarınca yurtdışına gönderilmişler ve onlardan öğretmen olarak da yararlanılmıştır.

SANATI

İhsan Özsoy'un günümüze kalmış olan heykellerinin sayısı oldukça azdır. Türkiye'de heykel sanatının gelişmesinde, bu dalla ilgili eğitim ve öğretimin canlanmasında önemli katkıları bulunan Özsoy'un, şimdi İST. RESİM VE HEYKEL MÜZESİndeki iki portre heykeli (Kerime Salahur ve Nimet Hamm büstleri) bu sanatçının, daha çok bu türde çalışmış olabileceği izlenimini vermektedir. Kadıköy Süreyya Sineması sahnesinin üzerine yaptığı dans eden çocuklar frizi ve bu frizin iki tarafına yerleştirdiği iki genç figürü de, ondan günümüze kalmış sayılı yapıtlardan biridir. Büstlerinde doğaya bağlı ve bir ölçüde akademik anlayış, onun kendi dönemindeki yetişme koşullarıyla ve eğitim ilkeleriyle yakından ilgili görülebilir.

 

Nijad Sirel

1897 yılında Amasya'da doğdu. Heykel öğrenimi için 1915'de devlet adına Almanya'ya gönderildi. Münih Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirince yurda dönüp, 1922'de İzmir Lisesi'nde Resim  öğretmeni olarak çalışmaya başladı. 1927 yılında Güzel Sanatlar Akademisi heykel öğretmenliğine atanan ve Beilling'in yanında ders veren, 1952'de Akademi müdürlüğüne getirilen Nijat Sirel, ülkemizde anıt heykelciliği yabancı sanatçılardan devralan ilk Türk heykeltıraşlarımızdandır.

Mahir Tomruk ile birlikte 1931 yılında gerçekleştirdiği Bursa Atlı Atatürk anıtı, en güzel eselerinden biri olarak kabul edilir. Bu ilk denemeyi 1933'de yaptığı Çanakkale Atatürk anıtı, Kocaeli Atatürk anıtı, BOLU Atatürk anıtı, Hakkı Atamulu ile birlikte yaptığı Malatya'daki Atatürk ve İnönü anıtları izledi. Sanatçının, RESİM VE HEYKEL MÜZESİ nde alçı ve bronz büstleri de vardır. Nijat Sirel 1959 yılında İstanbul'da öldü. ( https://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=695)

Heykel alanında Cumhuriyet öncesi dönemde yetişmiş önemli bir isim olan Nijad Sirel (1897-1959) ise Sanayi-i Nefise’de öğrenim görmeden kendi imkânlarıyla Almanya’ya heykel öğrenimi için gitmiş ve eğitimini tamamladıktan sonra yurda dönmüştür. Bu sanatçılardan Avrupa’da da eğitim almış olan İhsan Özsoy, 1908 yılında Osgan Yervant’ın yerine Sanayi-i Nefise’de hocalığa başlamıştır. Çağdaş Türk Heykel Sanatı’nın bu ilk öncüleri, genel olarak klasik heykel formlarında natüralist eserler, özellikle büstler meydana getirmişler ve malzeme olarak çoğunlukla alçı, taş ve bronz kullanmışlardır. Anonim, TÜRK HEYKEL SANATI,https://www.gorselsanatlar.org/

 

Mesrur İzzet Bey

Mesrur İzzet Bey (d. 1873- ö. 1952), Türk heykeltıraş, ressam, para, pul ve madalya modelcisi. İlk Türk heykeltıraşlarındandır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk madeni paralarının, pek çok pulun ve Türkiye tarihi için büyük anlamı olan İstiklal Madalyasının tasarımlarını yapmış sanatçıdır.

1873 yılında babasının görev yapmakta olduğu Bosna'da doğdu. 1909 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti 'nin kurucuları arasında yer aldı. Sanayi Nefise Mektebi Heykel bölümününün ilk öğrencilerinden birisiydi, okulu 1914 öncesinde birincilikle bitirdi. Bu başarısı üzerine devlet tarafından Paris'e eğitim amacıyla gönderilme hakkı kazandı ama annesinin vefatı üzerine bu tasarıyı gerçekleştiremedi. 1912- 1915 yılları arasında Yıldız Çini Fabrikası’nda görev yapan Mesrur İzzet Bey fabrika müdürlüğüne kadar yükselmişti. Darphane'de modelcilik de yapan sanatçı, cumhuriyetin ilk madeninin paralarının, birçok pulun ve İstiklal Madalyasının tasarımını yapmıştır. İzzet Beyin yapıtları arasında heykeller, resimler, porselen vazolar bulunur. Hayatının bir kısmını Kapalıçarşı’da antikacılık yaparak geçirdi. Bilgili bir antikacı ve koleksiyoncu olan İzzet Bey, eski eserlerin restorasyonunda ustaydı. 1952 yılında hayatını kaybetti.

Çağdaş Türk heykel sanatçıları arasında Ali Hadi Bara, Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman, Ahmet Kenan Yontunç, Hüseyin Anka adıyla tanınan, Hüseyin Özkan,  yurtdışında da çalışmalarını sürdüren İlhan Koman, Hüseyin Gezer, Mehmet Şadi Çalık, Kuzgun Çetin Aca,  Saim Bugay gibi adlar vardır. Bu heykelcilerin yanı sıra Sabiha Bengütaş, Nermin Farukî, Lerzan Bengisu, Günseli Aru gibi kadın sanatçılar da yetişmiştir. 

İlk heykelcilerimizin arasında İsa Behzat ve Mehmet Bahri’nin yetiştirdiği ilk heykeltıraşlarla Cumhuriyet döneminde  Gürdal Duyar, Semahat Acuner, Tamer Başoğlu, Teoman Germaner'in adlarını da koymak gerekir..

Modern Türk  Heykel  Sanatının Temelini  Atan Sanatçılar

Cumhuriyet sonrası heykel alanında yurtdışına  gönderilen ilk sanatçı kuşağı arasında  1925’te Paris’e giden  Ratip Aşir Acudoğlu ve 1927’de onu izleyen Ali Hadi Bar, Zühtü Müridoğlu ve Nusret Suman da bulunmaktadır. Söz konusu sanatçılar, Paris’te aldıkları eğitimlerini tamamlayarak 1930’ların başlarında yurda dönmüşler ve heykel  eğitiminin verildiği atölyelerin geliştirilmesine  katkıda bulunmuşlardır. Daha da  önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında  yetişmiş olan bu sanatçılar, Türkiye’de modernist  anlamdaki heykel çalışmalarının da ilk örneklerini  vermişlerdir.

 Kaynak: 

1.       Türk Heykel Sanatı, Sevay Okay,.hagayret.net/image-vp101108)

2.       Doç. Olcay ATASEVEN,OLUŞUM SÜRECİ İÇİNDE TÜRK HEYKEL SANATINA İLİŞKİN KISA BİR DEĞERLENDİRME,Türk Sanatları Araştırmaları Dergisi Sayı 2/Cilt 1 (2011)

3.       Heykel Sanatçıları Kimlerdir? https://www.webhatti.com/soru-cevap/787625-heykel-sanatcilari-kimlerdir.html#ixzz1rtGSRfDL  whkaynak

4.       Yasa Yaman, Z., (2002), “Cumhuriyet’in İdeolojik Anlatımı Olarak Anıt Ve Heykel (1923-1950)”,  Sanatdünyamız, Kış 2002, Sayı:82, S.155-171

5.       https://www.dostyakasi.com/heykeltraslar/4071-turk-heykeltraslar-2.html

6.       https://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=695

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da