11.03.2015
İlyada Homeros’un Troya Savaşı’nı anlatan Odesa ile birlikte Yunan Edebiyatına ait bilinen en eski edebiyat ürünü olduğu düşünülen manzumve epik destandır.
Eseri yazan Homeros hem antik Yunan medeniyetinin hem de tüm dünya edebiyatının en önemli ilk beş şairinden biri kabul edilmektedir. Homeros’un MÖ 7. ya da 8. Yüzyıl’da yaşadığı eserini de bu yüzyıllarda yazmış olduğu düşünülmektedir.
Her iki manzum destanda da efsanevi olaylar ve mitolojik öyküler, antik Yunan’daki hayatla ilgili detaylar bulunmaktadır. Pek çok kaynak İlyada ile Odysseia [1]adlı destanların her ikisinin de Homereos Tarafından yazıldığını kabul etmektedir. Fakat pek çok kaynak her iki destanın arasında üslup yönünden çok büyük farklar ortaya koymakta, her iki destan arasında çok ciddi üslup farkının olduğunu kabul etmektedir. Bu yüzden her iki destanı ayrı kişilerin yazmış olabileceklerine dair görüşler vardır. Konuyla ilgili bazı uzmanlar, Homeros’un bu destanında yıllar önce, Truva savaşına ilişkin pek çok öykünün anlatıldığı, İlyada’nın bir yazarın derlediği baladlar ya da destanlar bütünü olduğunu ileri sürmektedir.
Tarihçiler Yunanlı Akhalar ile Batı Anadolu’da yaşayan Truvalılar arasındaki bu savaşın yaklaşık İ.Ö. 1199’da geçtiği, Akhalar’ın Truva’yı kuşatmalarının ise10 yıl sürdüğünü savunmaktadırlar.
Homeros’un hayatı hakkında elimizde ne çok az bir bilgi vardır. Hakkındaki tüm bilgiler Herodot’un yazdığı bir kaç cümleden ibarettir. Bu bilgi ise 3000 yıl önce Anadolu’nun Ege kıyılarında yaşamış kör ve ihtiyar bir şair olduğundan ibarettir. Kimilerine göre ise, Homeros diye biri asla var olmamıştır.[2] Önceleri sadece ezberlenerek aktarılan bu destanların ilk ne zaman ve kimin tarafından yazıya geçirildiği de bilinmemektedir.
Homeros, “İlyada’sında Troya Savaşı’nın tamamını anlatmaz. Destan dokuz yılıdr süren Troya Savaşı’nın son 51 gününü 24 bölüm ve 16.000′den fazla dize olarak anlatmaktadır. [3]Destan Akhilleus’un öfkesi ile açılır ve Hektor’un cenazesi ile sona erer. Destan savaşın son 51 gününü anlatsa bile savaşın öncesi ve sonrası ilgili birçok olaya da atıfta bulunmaktadır.[4] Yunanca ’da Truva’nın ,İlios olmasından dolayı Homeros’un bu destanı İlyada adıyla anılmıştır.
Homeros’un bu eseri aslında anonim bir destandır. Esr sözlü gelenekten Homeros tarafından veya daha öncesinden yazıya geçirilmiştir. Homeros’un anonim olan bu anlatıyı kaleme alırken destanın konusu üzerinde değişiklik yapıp yapmadığı veya neleri ilave edip etmediği kesinleşmiş bir konu değildir. Destandaki olaylar Homeros “toprağı bereketli Troya” olarak ifade ettiği Biga yarımadasında bulunan Antik Troya kentinde geçmektedir.
Bu destan özellikle Batı edebiyatını çok derinden etkilemiş destan üzerinde belki de binlerce çalışma yapılmış, batı kökenli pek çok şair ve yazar bu destandan etkilenmiştir.
İlyada’nın Öyküsü [5]
Kral Agamemnon, Truva Savaşı sırasında Akhalar’ın (ya da Yunanlılar’ın) başkomutanıydı. Kralın en yiğit ve başına buyruk savaşçısı olan Aşil, kimseye boyun eğmeden, kendi bildiğince hareket ediyordu. Aşil’in savaşta kaçırdığı Briseis adında Truvalı bir kız yüzünden Aşil ile Agamemnon arasında anlaşmazlık çıktı. Tutsağı olan bir kızı babasına geri vermeye razı olan Agamemnon, onun yerine Aşil’in sevdiği Briseis’i istiyordu. Agamemnon’a boyun eğmek zorunda kalan Aşil, kızı ona verdi. Ne var ki, hırsını alamayarak savaştan çekildi. Agamemnon’u cezalandırması için, deniz tanrıçası olan annesi Thetis’i çağırdı. Thetis, tanrıların kralı Zeus’tan yardım istedi. Böylece çok geçmeden yalnızca Aşil ve Agamemnon değil, tanrı ve tanrıçalar da bu kavgaya karışmıştır. Tanrıların bir kısmı Truva’yı tutarken bir kısmı ise Akhalar’ı tutmaktadır.
Tanrıların işe karışması Yunan askerlerini telaşlandırdı. Agamemnon, gördüğü bir düşe aldanarak, ordusuna artık Yunanistan’a dönüleceğini bildirdi. Askerlerin Truva’yı ele geçirmeden dönmek istemeyeceklerini sanarken, onların gitmeye can attıklarını görmek onu düş kırıklığına uğrattı. Yunanlı komutanlar orduyu yeniden savaş düzenine sokmakta güçlük çektiler. Bütün bu olaylar Yunan ordusunun savaş gücünü ve birliğini zayıflatmıştı.
İki ordu arasında savaş yeniden başlarken, Paris’in kardeşi Hektor, savaşın nedeni Paris’in Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helen’i kaçırması olduğuna göre, anlaşmazlığın Paris ile Menelaos arasında dövüşle çözümlenmesini önerdi. Bu dövüşte tam Paris yenilecekken, annesi olan tanrıça Afrodit onu son anda kaçırarak kurtardı. Böylece ordular arasında bir kez daha savaş başladı.
Truva alanında her iki tarafın savaşçıları göğüs göğüse, yiğitçe çarpıştılar. Ne var ki, asıl kahramanlar ortada yoktu. Aşil savaşa katılmama kararında diretiyordu; Truvalı Paris ise yenilginin acısını dindirmeye çalışıyordu. Truvalılar’ın en yiğit savaşçısı Hektor, kardeşi Paris’ten hesap sormak ve karısını görmek için geri çekilmişti. Hektor ve Paris sonunda savaş alanına döndükleri zaman, Truvalılar Akhalar’dan biraz daha güçlü durumdaydı. Cesareti kırılan Agamemnon, Aşil’in savaşa dönmesini sağlamaya karar verdi. Aralarındaki anlaşmazlığı gidermek amacıyla ona bir mektup gönderdiyse de Aşil onun isteğini reddetti.
Aşil olmasa da Yunanlılar savaşı sürdürmek zorundaydı. Durum iyice kötüye gidiyordu. Agamemnon’la birlikte birçok savaşçı yaralanmıştı. Truvalılar’ın kıyıdaki Yunan gemilerine ulaşması an meselesiydi. Tam bu sırada Yunanlılar’ı koruyan tanrılar işe karışarak onları engelledi. Bunlardan yılmayan Truvalılar sonunda bir Yunan gemisini ateşe vermeyi başardılar. Aşil’in çok sevdiği dostu Patroklos olağanüstü bir cesaretle Truvalılar’ın, gemilerin tümünü yakmasını engelledi. Bunun üzerine Aşil kendi zırhını Patroklos’a vererek onun bu zırhla savaşa katılmasını önerdi. Geri çekileceklerini düşündüğü Truvalılar’ı izlememesi için arkadaşını uyardı. Ne var ki, Patroklos savaş heyecanıyla onların peşine düştü ve Hektor, insanların yazgısını belirleyen tanrıların yardımıyla, onu öldürdü. Truvalılar zaferin coşkusuyla Patroklos’un zırhını kentte dolaştırdılar. Yunanlılar, Patroklos’un ölüsünü onların elinden almayı başardı
Patroklos’un ölümünden çok acı duyan Aşil, bunun hesabını Truvalılar’a ödetmeye kararlıydı. Onu avutmak için gelen annesi Thetis, Aşil’e yeni bir zırh armağan etti ve öcünü almasına yardım edeceğine söz verdi. Aşil vakit geçirmeden savaşa katıldı. Bu amansız savaşa bütün tanrılar karışmıştı. Aşil çok sayıda düşmanını öldürdükten sonra sonunda, Truva surlarının dibinde Hektor’la karşı karşıya geldi. Bu son vuruşmada Hektor yenilerek öldürüldü. Aşil, Hektor’un ölüsünü arkasında sürükleyerek, arabasıyla Truva’nın çevresinde üç kez dolaştı.
Homeros’un öyküsü, Yunan tarafında Patroklos’un cenaze töreniyle ve Truva’da yaşlı Kral Priamos’un, oğlu Hektor’un ölüsünü fidye karşılığı geri alışıyla son bulur, İlyada böylece sona erse de Homeros’un okuyucuları, Paris’in sonradan Aşil’i öldüreceğini ve Truva’nın öyküsünün kentin yerlebir olmasıyla son bulacağını bildikleri için, yüreklerinde gelecekteki acıların ve sorunların ağırlığını duyarlar
KAYNAKÇA
[1] Odysseia (Odesa) Destanı Hakkında Ve Özeti Homeros, https://edebiyatvesanatakademisi.com
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lyada
[3] https://www.idefix.com/kitap/ilyada-destani-truva-savasinin-hikayesi-alfred-j-church/
[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lyada
[5] Homeros (2007). İlyada. Can Yayınları. ss. 31.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın
Nagihan Kanmaz
7 years ago
Esa Resmi Hesap
6 years ago