Osmanlıca yazılışı: kader : قدر
Arapça yazılışı Levh-i Mahfuz: مَحْفُوظْ لَوْحِ
Osmanlıca yazılışı Levh-i Mahfuz : محفوظ لوح
Osmanlıca yazılışı levh : لوح,
mahfuz محفوظ
Levh لوح, sözcüğü Arapça kökenlidir ve sözlük anlamları ile yassı, düz, üzerine resim, yazı gibi şeyler yazılabilen nesne manasındadır
Osmanlıca yazılışı mahfuz محفوظ sözcüğü de” hfz “kökünden gelen Arapça kökenli bir sözcüktür. Hafız, hıfz, mahfuz, hafıza, muhafaza vb sözcükleri de aynı kökten gelirler. Mahfuz sözcüğünün lügatlerdeki anlamları: hıfz olunmuş, saklanmış, korunmuş, gözetilmiş, gizlenmiş, ezberlenmiş manalarına gelir.
Bu nedenlerle Levh-i mahfuz, Allah tarafından takdîr olunan şeylerin ezelde yazıldığı kader levhası manasına gelir.
Levh-i Mahfûz , Allah tarafından takdîr edilen şeylerin yazılı bulunduğu manevî levha; ilm-i ilâhi, Allah'ın ezelî hükmü, takdiridir. Allah’ın, olmuş olacak her şeyi bilmesi, Kâinatta olacak her şeyin zamanını, yerini, özelliklerini ve nasıl olacağını Allah'ın ezelde bilmesi ve takdir etmiş olmasıdır. Çünkü kâinatta meydana gelen ve gelecek olan her şeyi, Allah'ın bilmekte dilemekte ve yaratmaktadır.
Kader imanın şartlarından biridir. İslam âlimleri kaderi insanın iradesine bağlı olmayan "Izdırari kader” , insanın kendi iradesinde olan “ihtiyari kader “ olarak iki türlü olarak ifade etmişlerdir. İzdırari kader insanların iradeleri hiçbir şeyi değiştiremeyeceği İhtiyari kaderde ise insan kendi seçimleri, tercihleri ve cüzi iradesi seçme hakkı ve hürriyetine sahip olmasıdır.
Allah ihtiyari kaderin sonuçlarını da bilmektedir. Çünkü yarattığı kulunun neyi tercih edeceğini nasıl bir seçim yapacağını da bilmektedir.
Kâinatta nelerin olacağı nelerin meydana geleceği önceden yazılmıştır. Bunların yazıldığı büyük deftere Levh-i Mahfuz denilir. “levh” levha, “mahfuz” ise korunmuş anlamına gelmektedir. Levh-i Mahfuz, önceden yazılmış ve değişmeyecek olan kaderlerin levhasıdır. Bu büyük levha da veya defterde kâinatta olacak olan, olacak ve bitecek her şeyin son ve kesin şekli yazılmış durumdadır.
Levh-i Mahfuz bir anlamda kaderlerin yazılı olduğu defterdir. "Şüphesiz ki biz, her şeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık." (Kamer, 49)
"Çünkü gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da) bulunmasın!" (Neml, 75)
“Allah(o yazıdan) dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Ana kitap (olan Levh-i Mahfûz) ise O’nun katındadır." (Rad, 39)
Levh-i Mahfuz da yazılı olanların vücut bulmadan evvelki haline kader, ortaya çıkmasına da kaza denir. Kader imanın şartlarından biridir. Daha çok kaza ile birlikte kullanılır.
Kader konusu divan halk ve çağdaş şiirimizde çok önemli bir yer tutar
Çeşmüñ beni gamzeñ kader âzâde-hâtır eylemez
Cânâ ne zulm olur bu kim kâfirce kâfir eylemez Nevizade Atai - Atayi- Şiirleri
Kurıcag ol kader-endâz gözlerüñ yasın (509/1)
Ohır kazâ göñül ü cânlar üstine Yâ-sîn Ahmedi Şiirleri
Ezelde levha kalem hüsn yazusın yazalı (624/1)
Bu resme yazmadı bir nakş sun-ı lem-yezeli Ahmedi Şiirleri
Ey ecel her kim senüñ peymâneni nûş eyledi
Gussasını ‘âlemüñ ol dem ferâmûş eyledi Gelibolulu Sun'î Şiirleri
Cûlarda berf levh-i yah üzre olup nisâr
Bakdukca geldi âyine-i hâtıra gubâr Nevizade Atai - Atayi- Şiirleri
Ervâh-ı ezelde levh ü kalemde
Bu benim bahtımı kara yazdılar
Gönül perişandır devr-i âlemde
Bir günümü yüz bin zâre yazdılar Erzurumlu Aşık Sümmani Şiirleri
Doğmadan yazılmış kader
Ele neşe bana keder
Dünyada benden derbeder
Var mı yarim var mı yârim Orta Anadolu Türküleri
Kader bizim için yüce dağları
Aramıza sıraladı geçiyor
O dağlar gözümde birşey değil de
Bu güzel hayatın tadı geçiyor Halil Soyuer Şiirleri
Kader torbasına elim uzattım
Tecelli kâğıdım karalı çıktı
Ömür defterine bir yol göz attım
Dertlerim içinde sıralı çıktı / Ali İzzet Özkan- Şarkışlalı Aşık- Şiirleri
Talih çile kader sözü bir etmiş
Her nereye gitsem gezer peşimde
Kale mi fethetmiş ne şikar etmiş
Tutup bağladılar yedi yaşımda Aşık Veysel- Şiirleri
Kader böyle imiş böyle yazılmış
Gidiyorum kara gözlüm ağlama
Mezarımız gurbet ele kazılmış
Gidiyorum kara gözlüm ağlama Mahzuni Şerif Şiirleri
Yemin etmeyim de gelmem evine
Sığınç olamadım zalim köyüne
Yaslı durma kurban olam boyuna
Boyu güzel Mevlam kader vermemiş Orta Anadolu Türküleri
Bizim ilin koyunları kuzular
Derdim artar yaralarım sızılar
Anayı babayı gönül arzular
Kader böyle imiş kime neyleyem Sivas Türküleri
Bilmem kaderden mi bilmem tecelli
Noksan mı kısmetim az bize düştü
İntizar mı aldık yoksa pederden
Yandı deli gönül köz bize düştü Urfa Türküleri
Kader layık gördü gurbet elini
Gönlümü sılada eğlerken gördüm
Erken kalkıp hazırlığa başlarken
Çorap çamaşırı bağlarken gördüm Hodlu Noksani (1922 - 1964) Şiirleri
Kaç renge boyanmış letaif süsü
Ne şekil ölçülür kalbin ölçüsü
Su mu yel mi taş mı Sırat Köprüsü
Cehennem üstüne kurulacakmış Deli HAZIM (1Adana- Kozan ) Şiirleri