[fe˓ilātün / fe˓ilātün / fe˓ilātün / fe˓ilün]
1 kāle-yi ḥüsnünü gösterdi Burūsa'da meded
naḳd-i ārām-ı dili aldı bu rū-sāde meded
2 ṭıfl-ı nāẓım Bebek'e seyre gidince tenhā
merdüm-i d/de ḳalır eşk ile deryāda meded
3 ceyş-i ġam Dicle gibi etdi aḳın ḥıṣn-ı dile
geldi cūşişle Hülāgū yine Baġdād'a meded
4 dād-res ḳalmadı mı rūy-ı zem/nde ˓acabā
yetişir yoḳ bu ḳadar nāle vü feryāda meded
5 yolumuz aldı gürūh ile şu kāfir aġyār
yetiş ey şāh-ı cihānım meded imdāda meded
6 va˓de-yi vuṣlat istesem deheniŋden bār/
gitmeden ḥasret ile tā ˓adem-ābāda meded
7. ḳayd-ı zülfüŋde es/r olsun ebed Vehb/-yi zār
o giriftārı ṣaḳın eyleme āzāde meded
Yrd. Doç. Dr. Ahmet YENİKALE, SÜNBÜL-ZÂDE VEHBÎ DÎVÂNI, Kahramanmaraş 2012