GAZEL
Fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilün
Kanı ol demler ki derd ü guşadan mehcûr idim
Sen benim katlimle kânı’ ben ana mesrur idim
Hanı o demler ki dertten, tasadan uzak idim; benim katlimi
yeterli buluyordun ve ben bundan memnun idim.
Bî-tekellüf yâr idim şemşir-i hûn-rîzinle ben
Ana cân virmekde te’hîr eylesem ma’zûr idim
Sen kan dökücü kılıcınla içli dışlı olmuştun; ben ona can
vermekte geciktiysem, elbette bir özürüm vardı.
Her visâlin bin firâkın sanma bilmezdim velî
Neyleyem sultânım ammâ lütfuna mağrur idim
Her vuslatının bin ayrılığa bedel olduğunu bilmiyordum;
ne yapayım, lütfunla mağrur olmuştum.
Kanda gitsen pâ-yı bûsunla müşerref hâk idim
Bana göz dikmişdi âlem herkese manzûr idim
Nereye gidersen, ayağının toprağı idim, bununla şereflenmiştim.
Herkes gözünü bana dikiyor, bana imreniyordu.
Ey hoş ol demler ki Veysî yâr bî-ağyâr iken
Gussadan mehcûr idim derd ü belâdan dûr idim
Ey Veysî, o demler ne hoş demlerdi ki, sevgili başkalarına
karşı yabancıydı, ben de dertten beladan uzak idim.