-Çok
doğru söyledin.
-Sözümü
bitirmedim daha.
-Özür
dilerim
-Evlilik
bir arada olmak ve araya bazen mesafe koymaktır her birisi ayrı
olmalıdır.
-Ayrı
olursa, kargaşa ve kargaşa çıkmaz mı?
-Çıkmaz,
nasıl ki her iki ağaç, başkasının gölgesinde, gölgelenmeyip
kendi gölgesinde gölgelenerek, beraberce büyürse, yani tek başına
ama beraberce herkesin fikri olmalı ama müdahale olmamalıdır.
Müdahale ve baskı evliliği ve sevgiyi bitiren ve aşkı öldüren
bir bıçaktır evladım, hem de kör paslı bir bıçak ki ölüme
kadar götüren bir bıçak.
-Bunu
nasıl yapmak gerekir?
-Bu
evlilikte, önemli olan ihtiyacı olanı karşılamak dan ziyade
boşluğu doldurmaktır. Arayarak onun kalbindeki, gönlündeki
boşluğu sevginle, karşılık beklemeden usanmadan doldurmaktır.
Kulu, kölesi olacak gibi değil; biliyorsun sadece ALLAH a kulluk
edilir.
-Çok
zor Kaptanı derya babam çok zor böylesi bir aşk bulmak veya
yaşamak!
-Yani
kendini aşka, aşkı yaşamaya layık görmüyorsun?
-Bu
anlaştığın gibi ise bilemiyorum!
-Böylelikle
hem kendini hem de sevdiğini, çocuklarını yani aileni ve aynı
zamanda toplumun temel taşlarını sağlamlaştırmış olacaksın.
Çocuklarında bu aşkı görerek gereken dersi
alacaktır.
-Çocuklarımıza
nasıl öğreteceğiz?
-Öğretemezsin.
Çocuklara sahip olursunuz ama onlar sizin değillerdir sevginizi
verirsiniz düşüncelerinizi gerçek manada veremezsiniz, onların
ruhlarına müdahale edemezsiniz, herkesin ruhu farklıdır, görür,
yaşar alır veya almaz önemli olan herkes rolünü gerçek manada
oynaması ve kendinden bir şeyler katmasıdır. Bu katmanın sonunda
alkış olmasa bile, alkış beklenerek yapılan rolden kimse bir şey
alamaz ve hayatına katamaz ve yol harikası çıkaramaz.
-Şimdi
anladım. Ferhat ile Şirinin aşkını, Leyla ile Mecnunu.
Günümüzde, aramak için vakit yok ki geçim derdinden; önce
yıllarca okuyacaksın iş bulacaksın, evlenmek için görücü
usulü veya beğendiğin kızla evleneceksin, elektrik, su, parası,
internet parası, yeni çıkan telefonlara yetişememe devamlı
yenileme için dünyanın parasını ver..? Aşkı arama yaşı
gelene kadar okullarda o kadar sınav ve gerginlik anlaşılması
zor, o kadar dersler var ki ve bunun sonunda hele de iş bulma kâbusu
var ki, zaten o ne varsa alıp götürüyor bedenimizde.
-
Bu dediğin Ferhat ile şirin gününüzün aşıklarımı?
-Özür
dilerim.Evet
-.
Aşk, korkmaya ve korkutulmaya gelmez gerçek aşk, korkularak
aranacak aşk değildir.
Seyit
han gülerek başını öne eğdi.Sözün yönünü değiştirdi.
-Çok zormuş kaptanı derya hayatın senin.
-Doğrudur evladım,gittiğim her ülkede sokaklarında hüzün vardı,gözyaşı ve ölüm vardı,ben ve tayfam neşe huzur getirdik Allah'ın izni ile bre evlat.Bre küstah kıskananlar düşman ile birlik olanların sözleri ile idam edildim bre evlat,gaflet içinde yaşayanlar anlayamaz zaten beni,sözlerimi halimi ayan beyan etmeden...
-Kapatan derya paşa babam,tarih zaten sizi biliyor,devletler yıkılır yenisi gelir lakin sizin gibisi bir daha gelmedi ve gelemez de, siz fetihlerle şerflendiniz, insanları zulümden kurtardınız bu size ziyadesi ile yeterde artar.
-Zaten evlat biz üzerimize libas diye kefeni giydik de bu yola serimizi koyduk, dost güçsüz düşman kavi olduğunu anladığı an karşısın da hep bizi buldu,hayalleri olupda yolda kalanların,hayallerine kavuşmaları için kapalı yollarını açtık bre evlat.
Denizde
usta olan piri reis balık tutmak da usta idi.Seyit han hiç balık
tutamamıştı.Tekrar geri dönerek kulübeye doğru ormanın içinde
yürüyerek gittiler.
Piri
reis anlatırken yaşıyordu adeta aynı sahneleri
-Evladım
içimdeki hasreti söndürdün .Bana kardeşim oruç reisi
hatırlattın, kardeşim İlyas Reis ile birlikte denizciliğe
başladım..Rodos şövalyelerine esir düştü.Esirlikten
kurtulunca, Memluklu Sultanı Kansu Gavri'nin hizmetine girdi. Mısır
donanması ile birlikte İskenderun Körfezi'nde bulunduğu sırada
Rodosluların saldırısına uğrayarak. Korkud Çelebi'nin verdiği
bir gemi ile korsanlığa başladı. İtalya kıyılarını
yağmaladı.
Yavuz
Sultan Selim padişah olunca, Anadolu kıyılarını bırakarak
İskenderiye'ye gitti. Cerbe adasına yerleşti. Kardeşime buradan
katıldım. Yaptığımız deniz savaşları ile ünü bütün Batı
Akdeniz'e yayıldı. İspanyol gemileri ile yaptığı savaşta
ağabeyim bir kolunu kaybetti. Yavuz Sultan Selim'e hediyeler
gönderdi. Yavuz Sultan Selim ise ona elmas kabzalı iki kılıç ve
iki gemi gönderdi.Cezayir şehri halkı, kendilerini İspanyollardan
kurtarması için Oruç Reis'e başvurdu. Oruç Reis, Cezayirlilerin
bu çağrısı üzerine, 1516'da Cezayir üstüne yürüdü.
Cezayir'in Oruç Reis'in eline geçmesini istemeyen İspanyollar,
şehri almak istedilerse de başarılı olamadılar. Tlemsen'e
yerleşen Oruç Reis, İspanyolların ve onlarla işbirliği yapan
nefsine hakim olamayan zalimlere, kendi çıkarları ve hakkı için
tüm mutluluklardan vaaz geçen ağabeyim oruç reis, buradaki
yerlilerin saldırılarına altı aydan fazla dayandı.Daha sonra
yanında kalan kırk kadar adamı ile İspanyol hatlarını yardı.
Arkasından gönderilen Garcia de Tineo kumandasındaki İspanyol
donanması ile Salado ırmağında yapılan savaşta, 1518 yılında
Cezayir'de öldü.Şimdi hepsi gözüm önünde geçiyor. Birçok
Müslüman olsun, olmasın zülüm altında inleyenleri kurtarmak
için gözünü kırpmadan savaşırdı hem de en ön
saflarda,yüzlerce yaralanmasına rağmen, kendi canını hep ikinci
plan atarak, adamlarının canını birinci planda tutmuştur. Sınırboylarında akıncıların yaptıkları,
yıldırma ve fethe hazırlama faaliyetlerini denizde gerçekleştiren
cesaret ve kahramanlık timsali deniz kurtlarından biri olan, Oruç
Reis, katıldığı muharebede can ve mal endişesi duymazdı. Elde
ettiği ganimetleri fakir ve kimsesizlere, leventlerine dağıtır,
varını yoğunu cihat ve gaz'a için sarf ederdi. Cömert, âlicenap,
yardımsever, merhametli olan Oruç Reis, ciddî ve sertti. Bütün
leventleri tarafından, bir baba gibi sevilirdi. Çok iyi bir
muharip, tehlikeli zamanlarda en iyi çareleri bulmakta zorluk
çekmeyen bir komutandı..Nur içinde yatsın.Barbaros’un 1546′da ölümünün ardından Mısır Kaptanlığı
(Hint Denizleri Kaptanlığı da denilirdi) yaptım, Umman Denizi,
Kızıl Deniz ve Basra Körfezi’ndeki deniz görevlerinde
yaşlandım. Osmanlı donanmasında yaptığı son görev idamıyla
sonuçlanan Mısır Kaptanlığım oldu.
Piri
reis hüzünlendi.
-Çok
doğru hazin son kaptanı derya babam!Mısır Kaptanı sen Piri Reis
1552′de Umman ve Basra üzerine 30 gemiyle çıktığın seferde,
Hürmüz Kalesi’ni kuşatmıştın. Portekizlilerden aldığın
haraç karşılığı kuşatmayı kaldırdın ve donanmasıyla
Basra’ya döndün. Tamire muhtaç donanmayı orada bırakıp
ganimet yüklü üç gemi ile Mısır’a döndün, gemilerden birisi
yolda battı. Donanmayı Basra’da bırakman kusur sayıldığı
için Mısır’da hapsedildin. Basra valisi Kubat Paşa’ya
ganimetten istediği haracı vermeyince, Mısır Beylerbeyi Mehmet
Paşa’nın politik hırsı yüzünden hakkında padişaha olumsuz
rapor verildi ve dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın
fermanı üzerine 1554′ de boynun vurularak idam edildin. İdam
edildiğinde 80 yaşının üzerinde olan sen Piri Reis’in
terekesine devletçe el konuldu.
-Hazin
olan, hayatımın idamla son bulması evladım.Doymak bilmeyen
nefislerin ve arzularının esiri olan, Basra valisi Kubat Paşaya
hakkı olmayan bir hakkı, vermemenin bana yakışır bir duruşla,
karşı çıkmam sonucunda idam edildim. Beni gönüllerde ve tarihte
ölümsüz bir hayatının olduğu gerçeğini altını çizmiş ve
bu idama götüren yolda dönemin Padişahı olan Kanuni Sultan
Süleyman'a karşı konmaz, hırs ve nefis peşinde koşanların
raporu ile idam edildim; aslında kendilerini tarihte ve gönüllerde
idam edilerek ben piri reisin gönüllerde taht kurmasına neden
olmuşlardır.
-Günümüzde
“Piri Reis haritası” olarak bilinen senin çizdiğin harita,
1513 yılında yapıp 1517′de padişaha sunduğun dünya
haritasının halen mevcut olan bir parçası olarak duruyor.. Bu
parça, Amerika’nın doğu kıyıları, Atlantik Okyanusu, Afrika
ve Avrupa’nın batı kıyılarını gösteren haritandır..
-Benim
çizdiğim Amerika haritası ve kıtasını, kolomb ben buldum diye
sahiplense de,bu tamamen gerçek dışıdır evladım.
-Bende
böyle biliyorum kaptanı derya.Orijinali Topkapı Sarayı’nda olan
haritan, deve derisi üzerine 9 renkte boyanıp resimlenmiş olup
86cm boyundadır. Üst kısmı 61cm, alt kısmı 41 cm ve sağ yanı
boydan boya kopmuştur. Üzeri efsanevi ve gerçekçi resimlerle
süslüdür. Haritada üçü küçük, ikisi büyük 5 rüzgar gülü
bulunur. Haritanın oluşumu, keşif tarihi ve çeşitli efsaneler
hakkında notların haritada yer alır. Osmanlı Sultanı’na
sunulacak olması nedeniyle görselliğe çok önem vererek
hazırlamışsın. Sunulan haritana göz atan Yavuz Sultan Selim
“Dünya ne kadar da küçük” demiştir ve haritayı ikiye
bölerek “Biz doğu tarafını kontrol edeceğiz” şeklinde devam
etmiştir. Haritanın diğer yarısı hala bulunamamıştır.
Trigonometri Bilmecesi Rus tarihçi Sergey Manukov ise sizin1513′de
çizdiğiniz haritanın benzerini hazırlamanın ancak dünyanın
uydudan çekilmiş fotoğraflarıyla mümkün olduğunu söyledi. Rus
uzman, ” Aslında harita da fotoğrafa çok benziyor. Sanki, bir
uydu aracı çizimi yapılan bölgenin üzerinde dolaşarak
fotoğrafını çekmiş. Özellikle güney yarımküre inanılmaz
ayrıntılı” dedi.
-Evladım
bunda şaşacak ne var ki?İnsanı mükemmel hücreler içinde
yaratan ALLAH ben kuluna nurundan bir parça vererek ilim sahibi
yaparak,yarattığı akılla çizmemem vesile oldu.
-İşin
içine ve hayatlarına alemlerin Rabbi olan Allah'ı katmayınca her
şeye hayret ederler. Bu konuda yerden göğe kadar haklısınız.Hatta
Manukov, senin trigonometri bilmeden böyle bir harita hazırlamanın
mümkün olmadığını, ancak trigonometrinin 18′inci yüzyılda
kullanılmaya başlanmasının şaşırtıcı bir durum olduğunu
söyledi. Komsomolskaya Pravda Gazetesi , “Günümüzde bazı
haritalardaki yanlışlıkların senin haritana bakılarak
düzeltildiği biliniyor. Türk amiral ölümünden yüzyıllar sonra
hâlâ konuşuluyor” diye yazdı.
-Evladım
Allah'ın hikmetidir bu başka bir şey değil.Şimdi benim idam
edilerek başımın vurulmasına gelelim evladım.Bizler Hazreti
Muhammed (s.a.v) ümmetiyiz.Peygamber efendimiz kendisine zülüm
edenleri,taşlayan taifelileri nasıl merhamet göstererek
afetmişse,rahmet peygamberi olmuş ise ;biz padişahlarda ve
alimlerde halifelerde Rahmet peygamberi olan peygamberimizi örnek
alarak adaletli olarak karar vermeliyiz.Peygamberimiz zamanında
hiçbir suçlunun kafası kesilmemiştir veya ilk defa hırsızlık
yapanın eli kesilmemiştir.Hep merhamet nazari ile onları
yargılamış hüküm vermiştir. Hırsızlık yapana neden yaptın
diye sorar o da geçim için yapacağım bir şey yoktu derdi ve
hemen hırsızlığa giden yolları hemen kapatarak bir daha olmasına
engel olur ve de hırsızın pişmanlığındaki samimiyetini görür
bir daha yapmaması söyler için af ederdi.Şimdi benim dönemimdeki
padişahımız Kanuni sultan Süleyman'ın, Peygamberimizin MİMBERİ
OLAN SANCAĞI VE HALİFELİĞİNİ koltuğuna otururken
Peygamberimizin bu vasfından bi habersiz olduğu için veya nefsine
uyarak beni kötü anlatan paşada” kendisini görüp görmediğini
düşünmeden ve kendisi de oturduğu makama oturmadan önce
peygamberimizi adaletini görüp diğerlerine öğretirken bu Allah'ın
hikmeti olan hikmetinde saklı olan sayılardaki hikmetinde ki hikmeti
takip edemediği veya takip ederken gözünden kaçırdığı için”
adaletten ve vicdandan habersiz paşanın raporuna dayanarak hüküm
vermesi vicdansızlığını gözler önüne sermiştir. 1552'de
Umman ve Basra üzerine 30 gemiyle çıktığım seferde, Hürmüz
Kalesi'ni kuşatmıştım. Portekizlilerden aldığım”Bu bölgede
bulunan Müslüman halkın Portekizlilere yardım etmeleri beni çok
kızdırdı. Bu kızgınlıkla askerlerine şehri yağmalattım. Bu
arada Portekizlilerin büyük bir donanma ile bölgeye yaklaştığı
ve Basra körfezini kapatmayı planladıkları haber alındı. Ben
bakım ve onarım yapılan donanmamın hazır olmadan denize
açılmasını istemedim. Bölgede mahsur kalmamak için donanma ve
askerleri geride bırakarak acil olarak üç gemi ile sıkıntılı
bir şekilde Süveyş tersanesine donanma merkezine döndüm haraç
karşılığı kuşatmayı kaldırdım ve donanmamla Basra'ya döndüm.
Tamire muhtaç donanmamı orada bırakıp ganimet yüklü üç gemi
ile Mısır'a döndüm,gemilerimden birisi yolda battı. Donanmayı
Basra'da bırakmam kusur sayıldığı için Mısır'da
hapsedildim.Niyetimin yanlış anlaşılmış ve padişaha bunu izah
edemeden ,adaletli yargılanmadan”. Basra valisi Kubat Paşa'ya
ganimetten istediği haracı hakkı olmadığı için vermediğimde,
Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa'nın politik hırsı yüzünden
hakkında padişahımız Kanuni Sultan Süleyman'a olumsuz rapor
verdi ve dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın fermanı
üzerine 1554'te boynum vurularak idam edildim. Bizler
insanların gönüllerini sevgilerini ganimet olarak aldık.Ömrü
hayatımda yaptığım en büyük hata padişahım kadim dostum
pargalı İbrahim paşayı ve evladı şehzade oğlu Mustafa'yı ve
sultan beyazıdı katl ederek öldürmesinin, derin yarası nedeni
ile oradaki Müslümanların kendilerine zülüm eden zalimlerce
birlik olup bizlere tuzak kurması sonucu onlara zara vermeden sadece
mallarını yağmaladım.
-Sultan
Süleyman, pargalı İbrahim ile nasıl tanıştı?
-Osmanlı
Devletinin en ünlü Devlet adamlarından biri. Kanuni Sultan
Süleyman’ın İkinci Sadrazamı. Osmanlı tarihinde “Pargalı,
Frenk, Makbul, Maktul” gibi isimlendirmeler ile
tanınır.Yunanistan’ın Parga şehrinde doğmuş. Bir balıkçının
oğludur. Küçük yaşta Türk korsanlar tarafından kaçırılıp
Manisa’da dul bir kadına satılır. Kadın onun iyi bir eğitim
almasını sağlar. Keman çalmada çok yeteneklidir. O sıralar
Kanuni Sultan Süleyman, Şehzadeliğindedir ve Manisa Sancak Beyi
olarak görev yapmaktadır.Pargalı
İbrahim 9-10 yaşlarındadır. Bir tesadüf sonucu geleceğin
Osmanlı Sultanı Süleyman ile tanışır ve hayatı değişir.
İbrahim bir gün kemanını konuştururken oralardan geçen Şehzade
Süleyman müzikten etkilenir ve hemen kemanı çalanın
getirilmesini ister. Saraya alınan İbrahim’in eğitimine burada
devam edilir. Kısa sürede Şehzade Süleyman’ın dostluğunu da
kazanmıştır.Tarih ve coğrafya ile ilgileniyor, Türkçenin
yanında çok iyi Yunanca, farsça ve İtalyanca biliyordu. Yavuz
Selim öldükten sonra yerine geçen Sultan Süleyman ile İstanbul’a
geldi. Bilgisi ve becerisi sayesinde Kanuni ile dostluğunun da
etkisi ile Osmanlı Devletinde hızla yükseldi.Kapı
Ağalığı, Şahinci Basılığı, Has odabaşı derken, Vezir Ahmet
Paşa’nın entrikaları ile Sadrazamlıktan alınan Piri Paşa’nın
yerine teamüllerin dışına çıkılarak Sadrazamlığa kadar
yükseldi. Aynı zamanda hem Anadolu beylerbeyi hem de Rumeli
Beylerbeyliği verilmişti. Bu durum Osmanlı tarihinde nadir görülen
bir olaydı.
Vezir
Ahmet Paşa, Sadrazamlık beklerken, hızla yükselişinden rahatsız
olduğu Pargalı İbrahim onun yerine Sadrazamlığa getirilmişti.
Ahmet Paşa Mısır Valiliğine atanmış, atanır atanmaz isyan
etmişti. Ahmet Paşa’nın isyanını yıldızı hiç barışmadığı
yerine Sadrazam olan Pargalıİbrahim bastıracaktır.1523 yılında
Kanuni’nin kız kardeşi Hatice Sultan ile evlenerek Saraya Damat
oldu. Artık Damat İbrahim Paşa idi. Düğünleri 15 gün sürmüş,
düğün şaşalı şekilde Kanuni’nin kendisi için yaptırdığı
İbrahim Paşa Sarayında yapılmıştı. Belgrat’ın fethinde,
Rodos’un alınmasında, Ahmet Paşa ve Kalender Şah isyanlarının
bastırılmasında önemli rol oynamış, Osmanlı için önemli
olaylarda en önlerde yer alması ününe ün katmıştı. Bu durum
aynı zamanda devlet içindeki otoritesini de arttırmıştı. Mısır
isyanını bastırdıktan sonra Mısır Beylerbeyi unvanını da
almıştı.
1526
Mohaç Meydan Savaşının kazanılmasında da önemli rol
oynamıştır. Ünü ve gücü biraz şımarmasına sebep olmuş,
Kanuni’nin sorgusuz dostlunu suiistimal etmeye başlamıştı. Bu
durum onu çekemeyenler için bulunmaz bir fırsattı. Hakkında
çıkan, aslında Müslüman değil bir Hıristiyan, derdi hükümdar
olmak gibi birçok söylentinin üzerine Mohaç zaferinden sonra
Avrupa’dan dönüşte, bir çok heykelle İstanbul’a gelmesi
kendisine olan şüpheleri iyice arttırmıştı. Resim ve heykele
verdiği önemi, İslam düşmanlığı olarak yansıtmaya
çalışıyorlardı. Kanuni’nin onayı ile heykelleri sarayın
bahçesine ve At meydanına koydurttu
Hakkında
çıkarılan dedikodulara Kanuni başlarda hiç aldırış etmiyor,
gönülden bağlı olduğu dostuna çok güveniyordu. Bu karışık
dönemde ailesinin Yunanistan’dan gelmesi, babasının Müslüman
olup Yunus adını almasından sonra Sancak Beyliğine getirtmesi de
hakkındaki dedikoduları iyice arttırmıştı. (Haşim
Şahin)
Avrupalı
elçiler ile o görüşüyor, kritik anlaşmalarda Osmanlının
gücünü diplomatik olarak da gösteriyordu. Kanuni’nin gözünde
saygınlığı en üstlerde çıkmıştı. Kanuni, Damat İbrahim
Paşa’nın gelirini 3 milyon akçeye çıkardığını tüm devlet
erkanının huzurunda duyurarak kadim dostunun onurunu okşamak
istediğinde, bulunduğu mevki ve gücünün etkisi ile 3 milyonu
beğenmeyip “Fatih Sultan Mehmet, Sadrazam Mahmut Paşa’ya 4
milyonluk haslar verdiğini” söyleyerek şımarıklığını belli
edecek, Kanuni’de altta kalmayıp, “Onlar İstanbul’u
fethettiler, Onlar ile kendimizi bir tutmak haddimiz değil”
diyerek cevap verecekti.İbrahim Paşa askeri başarılardan sonra
görüştüğü elçiler ile devletin kudretinden bahsettikten sonra
bulunduğu mevkiinin yüksekliğini vurguluyor, “Padişahın iki
mühründen biri bende. Devleti ben idare ediyorum, benim tas
diklemediğim hiçbir iş olamaz” devlet içindeki, nüfusu ile
böbürleniyordu.Avusturya ile yapılan 1533 İstanbul Antlaşmasında
, Avusturya Kralının Osmanlı Sadrazamına (yani kendine) denk
sayılması, İbrahim Paşa’yı iyice gururlandırmış, kendini
Krallar ile Sultanlar ile denk olarak görmeye başlamıştı.
1534’deki Saf eviler üzerine üzerine yapılan Irak Seferi İbrahim
Paşa için ikinci bir dönüm noktası idi. “Serasker Sultan”
unvanı verilmişti. Bu unvanı alan ilk kişi idi. Artık kendi
adına fermanlar yazıyor, “Sultan İbrahim” diye
imzalıyordu.Paşa’nın Irak seferi sırasındaki asıl amacının
İran’ı ele geçirip, Osmanlıya bağlamak başına da kendisinin
geçmek istediği düşünülüyordu.Nitekim başlangıçta seferin
yönü Bağdat iken orduyu Tebriz’e yönlendirmiş, alt yapı
hazırlığı yapılmadan yapılan uzun yürüyüş, orduyu
yıpratmış, İran Şah’ı yaklaşınca da Erzurum’da bulunan
Kanuni’den yardım istemek zorunda kalarak amacına ulaşamadığı
düşünülüyordu.
Yanında
bulunan ancak ters düştüğü Defterdar İskender Çelebiyi
öldürtmesi, sarayda ona karşı olan muhalefetin sesini iyice
yükseltmesine sebep olmuştu. Bu tepkilerden artık Padişah ta
etkilenmeye başlamış, kadim dostu ile arasına mesafe koymaya
başlamıştı. Damat İbrahim Paşa’nın bir de Şehzade
Mustafa’yı desteklemesi belki de ona en büyük düşmanını
kazandırmıştı. Hürrem Sultan’ı. Hürrem Sultan bütün gücü
ile Paşa’nın aleyhinde çalışıyordu. Paşa’nın Hatice
Sultan ile ilgilenmediği, bazı cinayetleri gizlediği, hediye
gönderilen Kuranı Kerimleri kabul etmediği, gizli Hıristiyan
olduğu, devletin parasını müsrifçe harcadığı söylentilerine
artık Kanuni de inanmaya başlamış ve eski dostu ile ayrılmanın
vakti geldiğini düşünerek onu öldürtmeye karar
vermişti.
1536’nın
Mart ayında iftar için saraya çağrılan İbrahim Paşa, iftardan
sonra bir odaya çağrılarak, daha sonra Şehzade Mustafa’yı da
boğdurtmakta kullanılacak dört sağır ve dilsiz cellat tarafından
boğdurulacaktır.1553'de Şehzade Mustafa olayı yaşandı. Mustafa,
I. Süleyman'ın Mahidevran Sultan'dan olan ilk çocuğudur. Şehzade
Mustafa yetişkinliğe ulaşınca Osmanlı geleneğine uyarak
Amasya'ya vali olarak gönderildi..Yine gelenek olduğu üzere annesi
Mahidevran,Sultanda;oğluyla birlikte Amasya 'ya gitti.Şehzade
Mustafa'nın I. Süleyman'ın en büyük oğlu olması ve sevilen bir
şehzade olması nedeniyle babasından sonra tahta çıkması
bekleniyordu. Ancak Mustafa, babasına bir süre sonra ayaklandı.
Bir süre sonra büyük bir tehlike haline gelirken 1553 yılında
Ereğli ovasında boğduruldu. Devrin ikiyüzlü vezirlerinin
kışkırtması, teşviki ile padişaha asi olan Kanuni Sultan
Süleyman’ın oğlu Sultan Bayezid, Doğu Anadolu’da gönderilen
orduya yenilerek, on bin askeri ile İran’a sığınmıştı.İran
Şahı Tahmasp, kendisine sığınan bu Türk Şehzadesini, önce çok
iyi karşılayıp ağırlamıştı. Daha sonra Padişah Kanuni Sultan
Süleyman, çok değerli hediye vaat ettiği mektupla, Tahmasp’tan,
oğlunun katledilmesini istemişti. İran Şahı Tahmasp önceleri
Bayazıd’ın eline geçmesini büyük fırsat olarak görür ve
Kanuni’den taviz üstüne taviz kopartır. Şah, Kanuni’den
oğlunun idamı için bin türlü istekte bulunur, örneğin Kars’ı
dahi ister. Gönderilen hediyeler ve Kanuni’nin baskısı ile en
sonunda, kendisine sığınan Şehzade Beyazıt’ı, oğlu Orhan’ı
ve on bin askerini katletti.Padişah Kanuni Sultan Süleyman, oğlunu
öldüren Tahmasp’a bir teşekkür ifadesi olarak, üç kere yüz
bin altın , yüz bin miktarı tam ayarlı altın ve çeşitli
hediyeler, seçkin pişkerler, hesaba gelmez şeyler hazırlanarak
vezir vükela ile Tahmasp’a verilmek üzere Başkent Kazvin’e
ulaştırıldı.(5)Tüm bu anlatıklarını bir bir hissederek ve
yaşayarak tekrardan yaşıyordu piri reis.Hüzün çöktü.Oturdu
kayanın üstüne gözlerinde akan yaşları kolları ile
sildi..Şimdi Allah'ın hikmetini ve hikmetini ortadan kaldıran
gidişattaki bozuk olan düzeni düzeltmek için feda ettiğim benim
hayatımı ve idam edilmemde ki sonucu harmanla ve sonucunu kendin
çıkar evladım.Aslında onlar beni değil, kendilerini ve adalete
olan değerlerini hiçe sayarak kendilerini idam ettiler,ben hakkı
olmayan ganimetten pay isteyen paşaya vakarlı ve adaletsizliğe
olan adaletli, duruşumu hazım etmemesi sonucunda beni acımasızca
idam etmişlerdir. Beni gönüllerde unutulmayacak bir yere
getirmişlerdir.Şimdi sen git bunları hazırlayacağın tezine yaz
ve insanlara anlat, eğriyi ve doğruyu bilsinler bende mezarımda
kemiklerim sızlamadan yatayım evladım.
Kaptanı
derya bir anda gözden kayboldu.Adanın etrafını defalarca dönen
ve arayan seyit han ondan ayrılmanın üzgünlüğü ve aradığı
gerçeği ve tezi için bulduğu bu altından kıymetli gerçeği
bulmanın hazzı içinde gördüğü rüyadan ve uykudan
uyandı.Gülücükler açan yanağındaki güllerle, masadaki kağıt
ve kalemi alarak gerçekleri ve tezini yazmaya başladı
”Birbirinizi
sevmedikçe; iman etmiş olmazsınız,iman etmedikçe; cennete
giremezsiniz” ALLAHU EKBER diyorum,başak diyecek bir şey
demiyorum.
[Müslim, Ebu Davud, Tirmizi] hadisini Bilimsel olarak
açıklaması budur,tabi anlayana diyerekten,ve en son noktayı
koydu.
Kaynak:
https://www.metin1.net/piri-reis-ve-haritaları/)
İslam
Ansiklopedisi (cilt 9, sayfa 503, MEB 1964)
Osmanlı
Tarihi (Ord.Prof. İsmail Hakkı Uzun çarşılı, cilt II, sayfa
397, TTK
1983)
https://www.rehberim.net/forum/tarih-rehberim-217/872177-kanuni-sultan-suleymanin-pargali-ibrahimi-oldurme-sebebi.html#ixzz2KpXzTmeO
https://www.shodb.gov.tr/pirireis/oturumlar/bilim_adami_yonu_piri_reis.htm
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın