KARA KEDİ

18.07.2013

Bu Eser 18.07.2013 Tarihinde Günün Yazısı Seçilmiştir


KARA KEDİ

  Edgar Allan Poe (1809-1849), ABD’li ünlü bir şairdir. Aynı zamanda öykü yazarı, editör ve edebiyat eleştirmenidir. “Kara Kedi” de Edgar Allan Poe tarafından yazılmış kısa bir öyküdür. Kara Kedi’den bahsetmek istiyorum. Öykü, güvenilmez bir anlatıcı tarafından (birinci tekil şahıs ağzından) anlatılır. Bu anlatıcının söylediklerine bakılırsa, kendisi küçüklüğünden beri hayvanları seven birisidir. Anlatıcı-eşiyle birlikte!-Pluto (Roma mitolojisinde yeraltı ülkesinin tanrısının adıdır) adındaki bir kediye ve pek çok ev hayvanına sahiptir. Kedi anlatıcıyı özellikle sevmiştir, anlatıcı da kediyi oldukça sevmektedir. Bu iki seven arasına bir kara kedi girer: Yıllar süren bu dostluk ve sevgi, anlatıcının alkolik olmasıyla sonlanır. Çünkü bir gece eve sarhoş dönen kahramanımız (anlatıcı), ayaklarına dolanan kediyi uzaklaştırmak istemiştir. Böylesine bir tavır görmeyen kedi korkuya kapılmış ve anlatıcıyı ısırmıştır. Bunun üzerine anlatıcı öfkelenir, hayvanı yakalar, cebinden çıkardığı bir çakı ile onun bir gözünü çıkarır. Kedinin gözündeki sıvı âdeta dışarı fışkırmıştır.

Bu olay nedeniyle bu eski iki dostun arasına bir kara kedi girmiştir: Artık kedi, sahibini gördüğü anda korku içinde kaçmaya başlar. Anlatıcı ilk başlarda pişman olmuş ve suçundan dolayı vicdan azabı çekmektedir. Ancak bu duygu zamanla kediden hoşlanmamaya dönüşür ve artık kediyle birlikte yaşamak istememektedir. Onun varlığına tahammül edemez durumdadır. Nihayet bir gün kediyi bahçeye çıkarır ve onu bir ağaca asarak idam eder. Tuhaftır ki o gece anlatıcının evinde esrarengiz bir yangın çıkar, adam eşi ile birlikte kaçmak zorunda kalır.

Yangının ertesi günü evin yıkıntılarını görmeye giden adam, yangından arda kalan kalan tek duvarın üzerinde bir resim görür: Bu resim boynundan bir iple asılmış koskocaman bir kedi resmidir. Bu görüntü adamı önce dehşete düşürür. Ancak daha sonra adam bu duruma mantıklı bir açıklama bulur ve kedisini özlemeye başlar. Anlatıcı bir süre sonra meyhanede Pluto’ya benzeyen bir kedi bulur. Aynı büyüklükte ve renkteki bu kedinin de bir gözü yoktur. İki kedi arasındaki tek fark, yeni edinilen kedinin göğsündeki büyük beyaz lekedir. Anlatıcı Pluto’ya benzeyen bu kediyi evine götürür ama bir süre sonra yeniden ona karşı rahatsızlığı başlar: Kediden de nefret etmeye, hatta korkmaya başlamıştır. Anlatıcı nedense zaman geçtikçe, kedinin göğsündeki lekenin yavaş yavaş değiştiğini düşünmeye başlar. Leke gittikçe darağacına benzemektedir.

Ve bir gün, adam yeni evlerinde eşiyle birlikte mahzene (kilere) inerken, kedi adamın ayaklarına dolanır. Bu dolanma onun neredeyse düşmesine sebep ol(muşt)ur. Çok sinirlenen anlatıcı bir balta ile kediye rastgele saldırır, onu öldürmeye kalkar. Ansızın eşinin kendisini durdurmasıyla daha da öfkelenir ve bir hışımla baltayı kadının kafasına saplar. Adam yani anlatıcı, duvarlardan birinin bir kısım tuğlalarını söker, cesedi duvar çıkıntısına koyduktan sonra duvarı yeniden örer. Polis gelip inceleme yaptığında eşinin bir yakınına gittiğini söyler. Polis hiçbir kanıt bulamaz ve anlatıcı serbest kalır. Bu olanlar esnasında adamın öldürmeye kalktığı kedi de ortadan kaybolmuştur. Adam polis araştırmalarının son gününde polislerle birlikte kilere iner. Kilerde kendinden emin bir şekilde binanın sağlamlığından bahseder ve bunu göstermek için, karısının cesedinin bulunduğu duvara vurur. Ve bu sese duvarın ardından bir yanıt gelir, bir inleme duyulur. Polis duvarı yıkınca, duvarın ardındaki çıkıntıda kadının cesedini ve cesedin kafasının üzerinde oturan kediyi bulur.

Edgar Allan Poe’nun en ürkütücü ve karanlık öykülerinden biri olan Kara Kedi’nin yazar ile bağlantılı yönü vardır. Bu öykü yazarın alkole en güçlü karşı çıkışını da içerir. Anlatıcının sapkınca davranışlarının sebebi olan ve kişiliğini bozan alkolizmden öyküde “illet” ve “düşman” sözleriyle bahsedil(mişt)ir. Öyküde kara bir kedinin kullanılması birçok batıl inancı akla getirir. Zaten anlatıcının eşi de kara kedilerin hepsinin gizlenmiş cadılar olduğunu söyle(mişti)r. Ve bu tür korku öykülerinin üstadı olan Poe kırk yaşındayken bir meyhanede kötü bir halde bulunduktan dört gün sonra öldü. Cenazesine papaz hariç dört kişi katıldı.

Bu öyküyü anlatmamın nedeni bir takım olayların (olguların) Cumhuriyet ve öncesinde Osmanlı tarafından “illet” ya da “düşman” olarak görülmesi ve bunların tedip ve tenkil yollarıyla bertaraf edilmesine çalışılmasıdır. Kürtler, Kürdistan, sosyalistler, dindar Müslümanlar, Aleviler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Süryaniler ve daha pek çok olgu düşman ve illet sınıfında sayılmıştır. Direniş gösteren ya da ses çıkaran bazı önderler de birer kara kedi olarak algılanmışlardır. Kara kedilere vurulan baltalar, asmalar, yakmalar illet ve düşmanları yok edememiştir. Ruhları âdeta her fırsatta yeniden eski bedenlerine bürünmüştür. Duvarlar yıkıldığında kara kedilerin ölmediği görülmüştür. Ve bu hengâmede Kürtlerin de ev halkından olduğu gerçeği görülmek istenmektedir. Bunun bir yanılsama veya illüzyon olmaması ve güzel hayallerin öldürülmemesi dileğimdir.

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar