Karanlıkta buldum seni A. Meredith Walters

18.05.2015


Karanlıkta buldum seni A. Meredith Walters ile ilgili görsel sonucu

KİTAP HAKKINDA

 
Özgün adı İngilizce   “Find You in the Dark “  olan ve dilimize “ Karanlıkta Buldum Seni” şeklinde tercüme edilen roman İngiliz yazar   A. Meredith Walters’ın yazmış olduğu bir gençlik ve aşk romanı serisinin ilk kitabıdır.
 
Roman yazarı tarafından gördüğü ilgi üzerine seri haline getirilmiş,  Serinin ilk kitabından sonra  peş peşe serinin diğer kitapları olan  Cloud Walking, Light in the Shadow ve Warmth in Ice adlı romanlarını da yazmıştır.
 
Yazarın bazı romanları New York Times ve USA Today ‘de[1] en çok satanlar listelerine kadar yükselmiş, yazarın romanı Atlantik’in iki yakasında da oldukça çok sevilmiştir.  New York Times ‘ın Best Seller çok satanlar listelerinde olan  yazar, önceleri sorunlu ve istismar  edilen çocuklara yönelik bir danışman olarak bir on yıl çalışmış, [2]daha sonra hayatını çok satan kitapları ile kazanamaya başlayan yazar,   kocası ve kızıyla halen İngiltere’de yaşamaktadır.
 
 
 "Sen beni karanlıkta buldun ve kendimden kurtardın. Seni sonsuza dek seveceğim." Maggie Young, kendi deyimiyle, küçük bir kasabada, süper not ortalaması ve sıradan okul aktiviteleriyle yaşayıp giden sıradan bir kızdır. Normal bir ailesi, normal bir okulu, normal arkadaşları, kısacası normal bir hayatı vardır. On sekiz yaşına girmek için gün sayan Maggie, artık sıra dışı bir şeyler yaşamak, tutkuyla sevebileceği bir şeylere sahip olmak ister. Ve Kader Karşısına Clayton Reed'i Çıkartır…

Clayton Reed. Kasabadaki yeni çocuk.  Kimseye yüz vermeyen gizemli yakışıklı. Geçmişinden kaçıp sığındığı bu küçük kasabada, her şeyden ve herkesten uzak durmaya kararlı. Maggie Hariç…

Herkesten köşe bucak kaçan Clayton, dış dünyayla arasına kalın duvarlar örse de Maggie o duvarların ardında neler olup bittiğini öğrenmeye kararlıdır. Çünkü tanıdığı hiç kimseye benzemeyen bu gizemli yabancıya deliler gibi âşık olmuştur. Ama o duvarların ardında yaşananlar Maggie'nin tahmin edebileceğinden çok daha korkunçtur. Clayton çok geçmeden adeta bir kelebek gibi Maggie'nin ışığına kapılıp özgürleştiğini sanır, Maggie ise Clayton'ın karanlığına hapsolur. Gün geçtikçe büyüyen bu karanlık, ikisini de yavaş yavaş yutarken onlar aşklarının her şeyin üstesinden geleceğine inanmaya devam eder. Çünkü delice bir aşktır onlarınki. Ya da belki sadece delilik… New York Times çok satan yazarı A. Meredith Walters'tan kırık bir "ilk aşk" hikâyesi
...” ( TanıtımBülteni)


KARANLIKTA BULDUM SENİ
 
“Yok artık!”
Bir türlü çalışmayan Toyota Carolla marka arabamın lastiğini tekmelerken söylenip duruyordum. Dakikalar geçtikçe okula geç kalmam kaçınılmaz hale geliyor; ben de garaj yolunda durmuş, aklıma gelen bütün küfürleri savuruyordum. Babam, evin kapısından kafasını çıkarıp ”Yine mi çalışmıyor Maggie’cik?”diye seslendi. Muhtemelen denizcilere has küfürlerle dolu tiradım sayesinde fark etmişti vaziyeti.
Koltuktan çantamı aldım ve iç çekerek arabamın kapısını sertçe kapattım. Yorgun ve yenilmiş bir ses tonuyla ”Evet”, diye cevap verdim. Eve geri girerken, babam kapıyı benim için açık tuttu. Ben çantamı öfkeyle mutfak masasına atıp kendimi bir sandalyeye bırakırken babam,”Daha geçen hafta servise götürmemiş miydin? Diye sordu.
Okula geldikten sonra Daniel”Yetti artık! Bundan sonra kadınlara tövbe ediyorum. Manastırlar var mı hala? Varsa gideyim, çünkü ömür boyu dua edip komik saç tıraşıyla gezmek, hatunlardan da tr iplerinden de daha iyidir ”dedi.
Daniel, yemek tepsisini masanın üzerine küt diye bırakıverdi.
Rachel’la aynı anda gözlerimizi devirip yüzümüzde meraklı ve anlayışlı olduğunu umduğumuz ifadelerle grubumuzun üçüncü üyesine döndük. Rachel ağzına bir cips atıp,”Kylie yine ne yaptı? Diye sordu.Daniel,sarı saçlarını karıştırdı. Canının sıkkın olduğu belliydi. Âma zaten, ne zaman sıkkın değildi ki? Daniel,kızlar gibi her şeyi aşırı dramatize edip duruyordu.
 
Rachel gibi diplomatik konuşmuyordum. Eğilip Daniel’in tepsisinden bir patates kızartması aldım. Terk et gitsin şu kızı ,Danny. Dengesizin teki işte. İleride bir gün eve geldiğinde, kendini falan pişirdiğini görürsen hiç şaşırma”
 
Daniel bana bakıp kaşını kaldırdı ve rezil hamburgerini yemeye devam etti.
“Çocuğun karizmasını parlak terliklerinle çiğnedin, Mags.Hiçbir erkek bir kızın onu kurtarmasını istemez. Kurtarmak bizim işimiz. Erkekliğin kitabında yazıyor.”Clayton Reed’le yaşadığımız o korkunç olayın üzerinden dört gün geçtikten sonra, okul çıkışı Daniel bana durumu anlatmaya çalışıyordu. Dört gün geçmişti ve ben hala Clayton’ın tavrına ve teşekkür etmemesine sinirleniyordum.
 
Pekala, açıkcası kafama artık o konuyu takmıyordum. Asıl kafama taktığım şey günden beri hiç karşılaşmamız olmamızdı. Clayton,hem benimle  hem de diğer insanlarla karşılaşmamak için özel bir çaba harcıyordu sanki.Ben de o yüzden ,asıl niyetimi anlamasınlar diye o günkü meseleden bahsedip duruyordum, âmâ asıl sebep onun hakkında konuşmadan duramıyordum. .Ya da onu düşünmeden. Neden onu görmeyi bu kadar istiyordum ki? Onunla konuşup onu çözmek neden bu kadar önemliydi? Belki de liseyle ilgili her şeyden kaçması bana kendimi hatırlatıyordu.
“Yuh.Sapık gibi beni mi takip ediyorsun? Diye sordu. Kulaklıklarını sinirle kulaklarından çıkarırken. Bu tepkiyi hak etmek için ne yapmıştım acaba?
 
Beni görmezden gelmiyordu.
Ama artık bu tavrı hakkında konuşma vakti gelmişti. Asi James Dean tavırları ne kadar hoşuma gitse de bana öyle davranmasına izin vermenin bir anlamı yoktu ”Derdin ne senin? Bilmeden köpeğini falan mı ezdim? Diye karşılık verdim kollarımı göğsümde birleştirerek. Umursamaz, hatta biraz da korkutucu görünmek için elimden geleni yapıyordum.
 
Tahmin edebileceği gibi işe yaramadı bu.Clayton dudak büktü, hatta yemin ederim hafifçe gülümsedi. Ellerimi havaya kaldırdım. Bir dakika, bir dakika! Kızgınlık ve iğrenme dışında bir ifade mi gördüm ben az önce suratında? Diye sordum alay eder gibi
Clayton gülümsedi. Dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı. Hatta ilk defa eğleniyor gibiydi.
 
“Ne yani, şimdi benim dünya aleme nam salmış sempatikliğim tehlikede mi?”diye sordu.Bu defa açık açık gülümsüyordu. Gülümseyince yüzü aydınlanmıştı; bunu görünce adeta nefesim kesildi.
Tavrının değişmesinden cesaret alarak biraz rahatlamıştım. Bu ağız dalaşı olayına alışmaya başlamış olsam da her an onunla savaşa girme tehlikesinin geçtiğine sevinmiştim.
Clay’e bakıp sırıttım ”Yüzmeye gidelim mi? Bana ne olmuştu bilmiyordum. Aklıma geleni söyleyip yapmak istiyordum. Hiç böyle biri değildim aslında.Clay de bana sırıttı “Kesinlikle evet! Yolu tarif et hadi!”
Gülerek her zaman yüzmeye gittiğimiz yeri tarif ettim. Sonunda kasabanın dışındaki toprak yola kadar geldik.Clay arabadan inip etrafına baktı.
 
“Mags,ben su falan göremiyorum buralarda” dedi. Uzun çimlerin arasından yürümeye başladım.Clay da hemencecik yetişti bana .Sonunda birkaç ağacı geçip kendimizi nehrin kıyısında bulduk. Nehir çok güzeldi. Küçükken buraya annemlerle gelmeye bayılırdım.
Clay arkamdan, ”Harikaymış! Dedi neşeyle.
 
Bacaklarımı kesebilsem keserdim. Belimin aşağısındaki her kas ağrıyordu. Yemekhanede her zaman oturduğum masaya oturmaya çalışırken inlememi bastıramamıştım. Rachel kafasını telefondan kaldırdı. Bana bakarken yüzünde oluşan gülümsemeyi saklamıyordu.
Daniel,Rachel kadar sessiz değildi. Niye yaşlılar gibi hareket ediyorsun,Mags? Çok aptal görünüyorsun. Bir tane patates kızartması alıp Daniel’e fırlattım.
 
“Bu hafta birkaç gün antrenmanlara gitmedim diye Koç Kline sabah sabah koşturdu beni. Biraz kızmış”Eğilip bacaklarımı ovarak yanma hissini azaltmaya çalıştım.
“Sen mi antrenmanları astın? Ciddi misin? Diye sordu Daniel şaşkın şaşkın.
“Sizinle oturabilir miyim diye sordu ”Clay.Daniel ile Rachel birbirlerine sadece baktılar. Bende “Tatbiki oturabilirsin” dedim.Clay önce tepsisini koydu ardından kendi oturdu masaya.
 
Ben mutfağa giderken annemle babam kafalarını kaldırıp bana “Naber, Maggie’cik?”Anneme bakınca soğuk bakışları yüzünden titrememek için zor tutum kendimi.
“Bir tabak al da annen hepsini bitirmeden birkaç tane peynirili wanton ye,”dedi babam şakayla ve böylece koluna annemden bir çimdik kazanmış oldu.  
“Benden obur bir domuzmuşum gibi bahsediyorsun, Martin. Sinir olmuştu.
Sonraki birkaç günün yoğun geçtiğini söylemek yeterli olmaz.Clay,öğle yemeklerinde yine masamıza geldi.Jake yüzünden sinir krizi geçirdiği günün ertesinde, arkadaşlarımdan o davranışı için özür diledi.
Rachel özrünü kabul etti.
 
Clay, kibar ve sevgi dolu bir sevgili olduğunu kanıtlamak için elinden geleni  yapıyordu. Neredeyse her gün dolabıma güzel bir resim yapıp bırakıyordu. Her birinde, farklı ayrıntılarına odaklanılmış bir kelebek oluyordu. Her biri, bir öncekinden daha inanılmaz görünüyordu.
Bir akşam.Clay’in beni aramasını beklerken ,internetten bipolar bozukluğa ve sınırdaki kişilik bozukluğuna bakmaya karar verdim. Ruhsal bozukluklar hakkında pek bir şey bilmiyordum .Çünkü Clay’den önce bu tür hastalıklardan muzdarip kimseyi tanımamıştım.
 
Bipolar bozukluğu yeterince araştırdıktan sonra ”Sınırdaki şeye” geçtim. O,bir öncekinden daha beterdi.Direkt,insanlarla ilişkilerde istikrasız ve şiddetli tutum, yalnız kalmaktan kaçınmak için aşırı tepki gösterme gibi konulara geçtim. Yalnız öfke, intihara meyilli davranışlar.
O günden sonra Clay’in kendini kesmesi ve ruhsal sağlığı hakkındaki bütün tartışmalardan kaçındım. Âmâ Clay ona normal davranılmasını istiyordu, ben de boş verip normal davranacaktım. Bu da bizi içine alacak olan karanlığı düşünmekten kaçacağım anlamına geliyordu.
Daniel’la Rahel fazla kalmadılar ve maalesef onlar gidince rahatladım. Mutlu bir ifade takınmak, bugün çok zordu. Hele de Clay’in mektubunu okumaya beklerken.
En sonunda akşam yemeğinden sonra izin isteyip odama çıktım. Kapıyı arkamdan kapatıp yatağıma oturdum.
Zarfı inceleyince gönderenin adresinin olmadığını görünce Clayton Reed’in bana söyleyeceği şeye cevap vermem gerekmediği buradan belli oluyordu.
Zarfı yırttım ve içindeki katlanmış kâğıdı dikkatle açtım.
 
Tam da ondan bekleneni yapmıştı işte. Önce beni ne kadar sevdiğini söylemiş, sonra da hayatından çıkarmış. Beni hayatından atmayı çok iyi becermişti. Yine. Devam etmemi, hayatımı yaşamamı istiyordu. Onu beklemememi, Geri dönmeyeceğini söylemişti.
Bitmişti. Artık biz diye bir şey yoktu. Vazgeçmesine, yaşadığımız onca şeyi öylece kenara atmasına kızmaktan ve ihanete uğramış gibi hissetmekten kendimi alamadım.
Aşkının gerçek olduğunu, her şeyin benim hayallerimden ibaret olmadığını bilmeliydim.
Çünkü ben Maggie Young’dım.Bundan sonra karanlıktan uzak durmaya yemin ettim
  
                       “Sen beni karanlıkta buldun ve kendimden kurtardın.
                            Seni sonsuza dek seveceğim.”
 
 
[1] https://www.goodreads.com/author/show/5416410.A_Meredith_Walters
[2] https://www.amazon.com/A.-Meredith-Walters/e/B006QVHIWA/ref=dp_byline_cont_ebooks_

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar