23.10.2024
Yeni yetme bebeler bilmezler, bizler kasetli zamanlardan, kasetli geçmişten geliyoruz... Ne günlerdi be! Sevdiğimiz şarkıcıların şarkılarından liste yapar plakçıya verir bir haftaya da süre alırdık... Ankara’yı bilenler bilir Kızılay da Soysal Çarşısı vardır, başkentin en eski pasajlarından. Belki elli senelikten de fazla bir zamandır var bu pasaj...
Soysal Çarşısının en alt katında bir plakçı var, adı şimdi aklıma gelmiyor. Sevdiğimiz parçaları bir kağıda yazar liste yapar oraya götürür verirdik. Barış Manço’dan Cem Karaca’dan, Nilüfer’den Orhan Gencebay’dan, Ferdi Tayfur’dan artık aklınıza hangi sanatçı gelirse...
Almanya’ya giden gelen varsa orada ucuz diye boş kaset getirtir sonrada o boş kasetleri burada doldurmaya çalışırdık. Bir müddet sonra Walkman denen kaset çalarlar çıkınca herkes de onlardan aldı ya da aldırdı babalarına annelerine... Yolda kulaklıkla kaset dinleyen bir dolu insana her yerde rastlamak mümkündü...
Bazen de tam teypte güzel bir müzik dinliyorken kaset takılır ya da sarar zınk diye dururdu çalan müzik. En sinir edici olayda buydu. Çıkarırız kaseti bir tane kurşun ya da tükenmez kalemi, kasetin yuvarlağına sokar, sardırır ve sonra kaldığımız yerden dinlemeye devam ederdik...
Güzel günlerdi kasetli günler. Şimdikine göre belki az sanatçı vardı ama, gerçekten kaliteli müzik yaparlardı, şimdiki zıpırlar gibi saçma sapan sözleri yoktu en azından ’’Yan yattı çamura battı ben de şafak attı. Kız hepsi senin mi filan’’ gibi saçmalıklar olmazdı...
Boney- M vardı mesela Jamaikalı bir grup. Hollandalı ABBA vardı Euro vizyon birincisi oldular sonrada dünya çapında üne kavuştular. Şimdilerde kimselerin yüzüne bakmadığı Euro vizyon Şarkı Yarışması için bizler uykusuz kalırdık. Bilmezdik aslında bunun politik bir olay olduğunu. Sonradan öğrendik. Şimdilerde kimseler yüzüne bakmıyor...
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın