Kaside-i Şerife der Na 't-ı Resül-ü Kâinat

01.04.2018
 
Kaside-i Şerife der Na 't-ı Resül-ü Kâinat
 
Ey vücûd 'un âfitâbı çerh-i minâ ziveri
Şebçerâğ-ı âlem-ârâdır cemâlin enveri.
 
Şânına "Levlâk-e levlâk" oldu âazil vahy' ile
Sensin ol Sultân-ı Kevneyn-i risâlet serveri.
 
Sen "Şefi 'ul-müznibin"sin, Rahmet-en l-il-âlemin
Tabl-ı cüd-u lutfunun olmuş melâik mehteri.
 
Rişte-i kisu-yu sünbül buy'unu şemm eyleyen
Koklamazdı tayb 'içün bir dâhi üd-u anberi
 
Ol kadar hassiyyet-i feyz-i safâ var anda kim
La’l-i nâbın nûş idenler kaale almaz Kevseri.
 
Çeşme-i feyz-i na'iminden içen mâ-en tahür,
İlm-ü irfân ile memludur fuâd-ı sâgari.
 
Nur-u Hak'tır hilkatin sen kim Habibullâh'sın
Nice âşık olmasun didârına ins-ü Peri?
 
Ya Rasul'allâh senin ta'dadâ gelmez âşıkın,
Aşkın ile dolmuş âfâk-ı cihânın her yeri.
 
Sen İmam-ü Enbiyâ-vü Evliyâsın şüphesiz,
Ümmet etmiş sana Mevlâ cümleten peygamberi.
 
Hâtem-i hatm-i risâlet sâna erdi vahy'ile
Sensin ol hâkanı-ı zişân-ı rüsûl dâd-âveri.
 
Asitân-ı bâb-ı ihsânında cem' olmuş hemin
Bir gedâdır Pâdişâhân-ı cihânın her biri.
 
Nur-u Kur'ân ile fer verdin cihâna serteser,
Eyledin insânları küfr-ü cehâletten beri.
 
Cüş edince kâinatı garka-i rahmet eder,
Ebr-ü lutf-ü himmetin bir katresi bahr-ü ber'i.
 
Mu 'cizâtın kudreti âkilleri hayrân eder
Yek nazarda eyledi Şakk-ul-kamer engüşteri
 
Öyle bir iksir-i a'zamdır anâ canlar fedâ
Rüşen etmiş hâk-i pâyin kühlü çeşm-i engüşteri
 
Ya Rasül'allâh gubaâr-ı pâyine olmaz bahâ,
Olsa da nüh kubbe-i eflâk, memlu cevheri.
 
 
Ey vücûd-u nur-u Hak, v'ey mahrem-i Rabb-il-felak
Dâver-i vâlâ nesak her dü-cihânın bihteri.
 
Da'vet etti Hak seni ancak harim-i vaslına
"Li ma'allâhi”de oldun kâinatın mefhari.
 
Mahrem-i halvet-sarây-ı Kibriyâ oldukta hem
"Kaab-e kavseyn" erişti pâye-i bâlâteri.
 
Tarfe-tül-ayn içre erdin bezm-i "Ev ednâ"ya sen
Oldu mi'râcın mubârek giydin âli efseri.
 
Ey kerim-i pür-himem v'ey hâris-i hayr’ ül-ümem
Sâhib-i vâlâ-yı ilm şâri’lerin ser-defteri.
 
Kim mu 'âdildir fesâhatta, belâgatta sana
Her ulumun kenzi sensin nûr-u Kur'ân gevheri.
 
Sen hatib-i vahy-i tenzil-i ilâhisin şehâ
Eyledin nûr-u vücudunla müzeyyen minberi.
 
Tenk'olur bu hâkidân-ı arsa-i âlem sanâ
Etmeğe lutfun Burâk'ı bir nefes cevlângeri.
 
Vasfın idrâk idebilmezler sabâh-ı haşredek
Bir araya gelse dünyânın bütün dânişveri,
 
Hak bilür ancak anı ilm-i beşer fehm 'edemez
Akla sığmaz Cevher-i Zât'ın tasavvurdan beri.
 
Ahmed-i Muhtâr, eb-el-Kâsım, Habib-i Kibriyâ
Enbiyâ-vü Evliyânın serfirâz-ü serveri.
 
Küfr-ü şirki ref'edüp Tevhidi i'lân eyledin
Sen duyurdun minber üzre halka Allâh Ekberi.
 
Şöyle bir cüz'-ü zeman içre vücûd-u nâs'dan
Mahv kıldı hâl-i küfr'ü ebrüvânın hançeri.
 
Feth-ü nusrette, sehâvette , şecâ'atta sana
Hak mu 'âdil eylemiş Şâh-ı velâyet safderi.
 
Şir-i Hak'tır, Sâki-i Kevser Ali-yyel-Murtezâ
Çekti şiddetle kopardı ta ki Bâb-ı Hayberi.
 
Gazve-i Handek'te kıldı Zülfekaar'ın tecrübe,
Düştü hâke bir uruşta Amr- ‘Abdud'un seri.
 
Zülfekaar'ın darbına karşu siper kâr eylemez,
Düşmenin kat kat giyinsa zırh-ı timur miğferi.
 
Lât-ü Uzzadan kılup tathir-i Beytullâh 'ı hem
Çekti bâm-ı Kâ'beden kırdı bütân-ı âzeri.
 
Leşker-i küffâra her bir hamlesi emvâc-ı yem
Askeri-i İslâm’ın oldu Şir-i Hak ser'askeri.
 
Dâder ettin hem vasi kıldın o zâtı kendine
Emridüp tâ ümmet-i ashâba hubb-i Hayderi.
 
Çâr-yârındır seni kim eyledin ehl-i kisâ
Murtazâ-vü Fatıma, Şebbir ile hem Şüpperi.
 
Vâkıf-ı sırr-ı ezeldir âl-ü evlâdın senin
Enbiyâ-yı sâlife olmuş mu'âdil her biri.
 
Ey Resûl-ü Müctebâ, mahbub-u Rabb-ı Z-ül-atâ,
Olmayan mü'min sana ka'r-ı Cehennemdir yeri.
 
Hânıkaah-ı zâtını ins-ü melek eyler tavâf,
Cümle mahlukat olup didârının sevdâger'i,
 
İstemezler Sündüs'ü Firdevs-i a'lâ olsa da
Hâk-ı dergâhın oluptur ehl-i aşkın pisteri
 
Vakt-ı vustâ'dır salât-ı farza eyle iktidâ
Kıl Münâcât-ü duâ geldi niyâzın demleri.
 
Ya Resüllallâh senin müştâkınım leyl-ü nehâr
Affidüp cürmüm bağışla eyle lutfun mazhari.
 
Na't-ı pâkin zikrider HİLMİ DEDE subh-u mesâ,
Olmuş ihlâs ile âl-i Ehl-i beyt'in çâkeri.
 
Hamd-ü lillâh bende-i âl-i abâyım sıdk' ile
Canfedâ-yı Kerbelâ’yım ol şehir fermânberi.
 
AI-ü evlâdına olsun sad salât-u sad selâm
Asumân-ı kudretin bunlar oluptur ahteri.
 
Olmaya zürriyetinden bir zemân hâli cihân
Şöyle kim sâbit ola bu kâinatın mihveri
 
Noyan, Bedri (1986). Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Divanı. İstanbul: Merdiven Köyü Şahkulu Sultan Külliyesini Koruma Onarma ve Yaşatma Derneği Yay. 237-240.

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar