Kebe Nedir
Keçenin daha kalını olup çobanların kullandığı örtü ve giyim eşyası yapımında kullanılan bir keçe türüdür. Kebe, çobanların ve köylülerin giydikleri yünden bir nevi abaya da denmiştir. Kebe, aslında kalın keçedir ve kalın keçeler ile yapılmış malzemelerin ve giysilerin de adı olarak kullanılmıştır. Kebe, kilim, kebe çekel, kebe aba, gibi
Yünden örülmüş kalın kilimler ile kaba kumaştan yapılmış ceket, palto, abalara da kebe dendiği bilinmektedir. Ter kebesl, tandu kebesi ve yanbolu kebesl (tüylü) gibi çeşitleri mevcut olduğu bilinmektedir. Eskiden, yurtlarda büyük çadırlarda yer örtüsü, kilim veya halının yerine geçebilecek şekilde yaygı, hatta kapı perdesi olarak kullanıldığı da bilinir.
Keçe Nedir
Türklere ait ilk kurganlardan dahi keçelerle yapılmış eşyaların çıkması keçenin ilk Türklerden beri bilindiğini ispatlar. Keçeciliğin Hunlardan öncesine dek uzandığı Hunlardan beridir keçeden örtü, giysi, börk, sergi, ayakkabı, elbise, hatta heykel bile yapıldığı anlaşılır. Hun Türkleri çadırlarının dışını ve bu çadırların içlerini keçelerle kaplamışlar, Yurd dedikleri çadırlarının içerisine yaydıkları ve misafirlerinin altlarına açtıkları keçeleri renkli ve motifli olarak yapmışlardır.
Keçe: Yapağı veya keçi kılının dokunmadan, yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş ve bu kumaştan yapılmış olan Keçe külah, keçe çadır, keçe yaygı, örtü vb ye denir.
Keçe: yün liflerinin sıcak, buharlı ve ıslak bir ortamda deterjan sularla bazı işlemlerden geçirildikten sonra dövülerek ve sıkıştırılarak ve liflerin birbirine geçmesiyle oluşan kalın bir kumaş türüdür.
Keçecilik ve keçe yapımı göçebe Türklerden Selçuklular yolu ile Anadolu'ya kadar gelmiş ve bir zanaat olarak bu güne kadar ulaşmıştır. Eskiden çadır, örtü ve sergi, çarık, çizme, kepenek, külah, eyer ve semer de yapılan keçelerden daha sonraki dönemlerde başka eşyalar da yapılmış ince dokuma keçelerden fes, börk, başlık, palto, ceket vb de imal edilmiştir.
Selçuklulardan beri bazı hamamların bir bölümü keçelik" olarak ayrılmış bu hamam bölmeleri keçe imalatı için kullanılmıştır. Keçeler günümüzde kıyafetlerin yanı sıra hediyelik eşyalarda da kendini göstermekte dekoratif unsurları ile de dikkati çekmektedir.
Keçe, divan , halk ve diğer edebiyat sahalarımızda da karşımıza sık sık çıkan bir kelimedir.
Altun yışıg aşa keltimiz,
İrtiş ögüzüg keçe keltimiz.
Keçeler yatgeni ne koşim bar,
Küzdüzi içgeni ne qoşim bar,
Bir havuç ne üyimde gailem bar,
İkki gez ne başimde sellem bar. Mahmur (Hokand, 19. yüzyıl)
Deyesi gurular galın keçeden.
Derdlerin dermanı bizim dağların Azeri Anonim Türkü
Bir keçe bir kaval bir garip çoban
Yıllar geldi geçti yatar bu dağda.
Gündüzü karanlık gecesi zindan
Ne zaman bir sabah atar bu dağda. Aşık Reyhani
Ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır.
İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır? Nazım Hikmet
İkindisi, merdivenler, kilim, keçe,.
Ve değişmez ışık Oktay Rıfat
Keçe divan şiirinde eş anlamlısı olan nemed kelimesi olarak karşımıza çıkar.
Benim o rind-i cihan kim yanımda yeksandur.
Nemed – külah – ı geday ile tac-ı Afridun Nefi
Cihanın rindi benimdir ki benim yanımda fakirin keçe külahı ile Feridun’un tacı aynıdır.
Cübbe ve destarı ko ayine gibi gey nemed
Zahirin kim yıkar ıse batının ma’mur eder. Yahya Bey
Kalbi saf olmayıcak ayine -i safi gibi
Geymese ey Hayreti her bir nurayi bir nemed Hayreti