Keh-keşân
Osmanlıca yazılışı : keh-keşân ~ كهكشان
“Farsça’da “saman” mânasına gelen kâh / keh ile “çekenler” demek olan keşân kelimeleriyle yapılmış, “saman çekenler, saman taşıyanlar”[1] anlamında bir bileşik kelimedir.
“Kerpiç ustalarına saman taşıyanların düşürdükleri kırıntılardan kinaye olarak, bu koyu aydınlığa kehkeşân denilmiştir.”[2]
Keh-keşân kelimesinin sözlüklerdeki anlamı: Samanyolu, saman uğrusu. Gökyüzündeki koyu yıldız kümesi, hacıların yolu şekillerindedir. Dikkat edildiği gibi Kehkeşan kelimesinin anlamları daha ziyade yıldız kümesinin benzetildiği anlamlarla da ilgilidir. Bu nedenle kelimenin anlamını yıldızlar kümesi , galaksi , manasında düşünüp, diğer manalarının da benzetmelerle ilgili olduğunu ifade etmek gerekir.
“Birçok Doğu ve Batı milletinin efsanelerinde çeşitli şekillerde yer alan kehkeşan, Yunan mitolojisine göre Jüpiter’in karısı Juno’nun Hercules’i emzirirken göğsünden düşerek gökyüzüne dağılan birkaç damla sütten meydana gelmiştir. Bundan dolayı yıldız kümesine İngilizce’de milky way (süt yolu) denmiştir. Yakut efsanelerinde “göğün dikiş yeri” veya “Tanrı’nın dünyayı yarattığı sıralardaki ayak izleri” kabul edilmiştir “[3]
Kehkeşan’ın Hun ve Anadolu Türklerindeki eş anlamlısının “saman yolu, samanlık yolu, gök kapısı “gökdere ve gökyolu “olduğu anlaşılır. “Anadolu’da kullanılan “gökdere, gök yolu” tabirleri, Hun Türkleri’nin Avrupa’ya akınlarında kehkeşan istikametinde takip ettikleri “ordu yolu”nun izlerini aksettirmektedir. “[4]
Kehkeşan; divan şiirinde aşığın gözyaşları, aşığın gözyaşlarını döke döke dolaştığı gelip geçtiği yollar, zenginlik sofrası, suyolu, saman dökülmüş yol vb şekillerinde ifade edilmiştir.
Devr-i felek ki arpa kadar zulme meyl ede
Dest-i adâletin sala çok kehkeşâna tîğ Necati
Keman-ı cerhi almış kabza-i teshire zanneyler
Görenler cille-i zer-tar-ı yayın kehkeşan-asa İzzet Molla
Bir zerre mihr görmedüm ol mâhdan velî
Eşküm sitâre eyledüm âhumı keh-keşân Avnî
O Ay yüzlüden bir zerre sevgi görmedim ama, onun için gözyaşımı yıldız eyledim, âhımı samanyolu eyledim
Ger mihr göz ıyile sana itmeye nıgah.
Çarb üzre görinen giceler kehkeşan degül. Basiri
Geh kâhkeşan gâh iletip hırmen-i mehten
Dûlâb-ı felek delv ile dökerdi ana mâ Ahmed Paş
Kem kâse bezm-i işretine mâh-ı âsuman
Yetmez ziyâfetinde simât olsa keh-keşan Nev‘î’
San dâneyidi encüm ü dâm idi kehkeşân
Yâ sayd-ı nesr-i tâyire pertâb idi şihâb
Bu beyitte kehkeşan tuzağa, yıldızlar ise kuşları aldatmak için içine serpilmiş yeme benzetilmiştir.[5]
Mahyasızdır minareler... Göğü de,
Kehkeşan’sız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümanız bırakma Allah’ım!" A.N. Asya
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Necip Fazıl KISAKÜREK -
KAYNAKÇA