Keloğlan Masallarımızın Özellikleri

24.08.2016
 

 

Türk Halk Masallarında "sıradan; yoksul insanların olmayacak ödevleri yerine getirerek mutlu sona ulaşması "en sık karşımıza çıkan unsurlardan birisidir. Nitekim Keloğlan masallarının yan ısıra diğer pek çok masallarımızda da aynı temanın işlendiği görülmektedir. Bu tip masallarımızın en tipik örneklerinden biri olan Keloğlan masallarında yoksul bir köylü kadının kel oğlu olan Keloğlan, aklıyla, kurnazlığıyla, zaman zaman da  yardımcı tiplerden edindiği olağanüstü güçlerle veya ona yardımcı olan masalsı yeteneklere sahip dostları aracılığıyla padişahın  padişahin ortaya attığı başarılması imkânsız sınavları tüm rakipleri yenerek yerine getirir onun kızıyla evlenir. Veya yoksul ama akıllı, güzel bir kız, yine böylesi yollarla şehzadeyle evlenip saraya gelin olabilir.

 

 Boratav bu konuda şöyle der: " Türk Halk Masallarının bu iki tipinin, yani en sonunda (olmazları olur yapıp) bahtlarından gülen Keloğlan ile akıllı kızın, yüzyıllar boyunca köklü bir değişikliğe uğramadan sürüp giden Osmanlı toplum düzeninde, gerçek örnekleri var olsa gerek." Osmanlı toplumunda, kan soyluluğuna dayanan bir aristokrasi ve Batılı anlamda bir burjuvazi yoktu. İkbal, servet, devlet, oldukça geçici ve kökü hangi zümreden olursa olsun, her işini becerenin erişebileceği mutluluklardı. Elbette onlara ulaşabilmek için girişilecek savaş da çetindi. Masallarda erkek olsun kadın olsun, bu çeşit olumlu kahramanların, yani sıfırdan başlayıp akılları ve beceriklilikleri sayesinde keçelerini sudan çıkarmasını, engelleri aşıp muratlarına ermesini başaran tiplerin böylesine keskin çizgilerle canlandırılmış olmalarının bir nedeni de bu olsa gerek. Osmanlı vakanüvisleri bize kulluktan vezirliğe, sadrazamlığa, Padişah  damatlığına cariyelikten gözdeliğe, kadın efendiliğe yükselmiş birçok ünlü kişileri haber verirler, ama kitaplarında onların bu yüce makamlara eriştikten sonraki hayatları anlatılmıştır. Masalda ise daha önceki maceraları yer alır. Sanki masal, kalıplaşmış birer anlatı biçimi içinde, bu kişilerin resmi tarih kitaplarında baş tarafı anlatılmayan hayat mecralarını tamamlamak vazifesini üzerine almıştır."

 

Keloğlan, Türk ve Altay  mitolojisinde, Anonim Halk Edebiyatı kültüründe ve masallarda adı geçen saçsız bir masal kahramandır. Keloğlan masalları çoğu zaman güldürü öğeleri taşıyan motifler içinde anlatılır. Elde edilmiş bütün türevlerinde yoksulluğu, çelimsizliği, kuvvetsizliği hatta korkaklığına rağmen, aklı ile güçlükleri yenen, kurnazlığı ile her hileden ve başarılması güç olan sınavlardan başarı ile çıkan ve en sonunda bahtı aydınlanarak muradına eren Türk köylüsünün gerçekleşen hayallerini temsil eden bir kahramandır.  Karşısına çıkan tüm zorlukları aklı, şansı ve ona yardımcı olan dost güçlerin sağladığı imkânlarla dize getiren, bahtı açık bir kel ve keleş oğlandır.

 

Anadolu sahasındaki adı Keloğlan olmasına rağmen Türk dil dünyasının diğer lehçe ve şivelerinde kelime anlamı yine, kel ve saçsız anlamına gelecek şekilde değişik söyleniş ve adlandırış şekilleri de bulunur. Örneğin Kalçapatır (Kelce Batur) olarak geçtiği şiveler de vardır. Helce biçimiyle de söylendiği görülmektedir. Pek çok Türk Şive ve Lehçelerinde  “Kal” sözcüğü kel anlamındadır. Azeri Türkçesinde  “Keçel” (ç ve l değişimi ile) olarak bilinir. Keloğlanın Altay masallarındaki eski biçimi olan Kelçe; çokbilmiş, kurnaz ve talihli anlamına gelen bir sözcüktür. Kelçe kelimesinin bu lehçede Ukala ve alaycı anlamlarını da çağrıştıran bir yanı vardır ki Sonuçta Türkiye Türkçesindeki Keloğlan tiplemesinin çağrıştırdığı imaj da yine bu şekildedir. Altay Türklerinde Keley – yarı tanrı olarak kabul edilen efsanevi bir varlıktır. Keçel veya Keley, kendisini kele dönüştürerek öteki dünyaya bile gelebilen, göğün yedi katını ve yıldızları dolaşabilen bir varlık olarak tassvur edilmektedir. Altay efsanelerinde kel kadın şaman ölüleri bile diriltir. Bu nedenle kellik eski Türklerde bir güç simgesi olarak ortaya çıkmaktadır. Güneşli bir günde kar yağdırabilen, fırtına çıkarabilen sihirli güçlere sahip bu inanç tiplemelerinin hepsi de keldir.

 

Manas Destanında Targıl Taz adlı bir kâhin vardır ve bu kâhin de kel dir. Üstelik (Taz, kel demektir). Kel/Kal sözcüğünün Moğolca Gal “Ateş” sözcüğü ile de bağlantısı vardır. Ateş kutsallık ve güç içeren bir enerjiye sahiptir. Moğolların Gal Han adlı bir Tanrıları vardır. Eski Türklerin inancındaki Ulu Tanrı Ülgen’in kızlarından biriyle, yerden doğan bir şamanın evliliğinden dünyaya gelen Keley tıpkı Keleoğlan gibi peltek dilli ve kel kafalı biri olarak tasavvur edilmektedir. Yani Keley, Keloğlan'ın Türk Mitolojisindeki en eski biçimidir. Moğollar ve Avarlar da ilk atalarının kel olduğuna inanmaktadır.

Keloğlan karakteri doğuştan keldir ve Varyantlarında ve tüm Keloğlan masallarında yaşlı anasıyla yaşayan yetim bir köy delikanlısı olarak tasvir edilir. Pek çok Keloğlan masalında anasının tek oğludur. Bazı Keloğlan masallarında iyi ya da kötü kalpli kardeşleri de bulunurken çok nadir olarak bir kaç masal türevinde Keloğlanın babası da bulunur. Tüm Keloğlan masallarında Keloğlan karakteri hiç değişmeyen ve aynı karakter özelliklerine sahip olarak tasvir edilmektedir.

 

Bazı Keloğlan masallarında Binbir Gece Masallarından alınmış konulara rastlamak mümkündür (açıl sofram açıl, peri padişahı masallarında olduğu gibi). Keloğlan karakteri Anadolu insanının bazı karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır: Anneye saygı ve bağlılık, düşkün zamanında yaşlıya bakma, güçlükler karşısında cesaretini ortaya koyma, fakir ve hastalara yardım etme ve belki de çalışmaya pek hevesli olmamak Keloğlan masallarında karşımıza çıkan Anadolu kültürüne has tavır özellikleridir. Bunların yanında Keloğlan aldatmacaya, kurnazlığa, hatta hileye de başvurur ( Dev ile Keloğlan, Kül Kedisi, Topal Dev hikâyelerinde olduğu gibi ). Bazı durumlarda zalimliğe karşı çıktığı gibi zalimlerden intikam ve intikam almaya da başvurabilmekte, insanların gereksiz ölmesine neden olabilmektedir. ( Keloğlan ölüyü diriltiyor ve Keloğlan’ın ettikleri masalarındaki gibi. Keloğlan masallarının pek çoğunda anasıyla yoksul bir evde yaşayan çok fakir bir köy delikanlısıdır. 
 

Pertev Naili Boratav ve Tahir Alangu, Keloğlan ve masallarını irdeleyen yazılarında Keloğlan’ın başkaldırıcı, düzenle uyuşamayan özelliklere de sahip olduğunun altını çizmektedirler. “Keloğlan öteki masalların kahramanların tiplerinin mütevekkil, kaderlerine razı, daha doğrusu törelere bağlı ve kurulu düzenin kahramanlarına boyun eğen kişiliklerine karşı mücadeleci ve aktiftir. Bu dünyanın haksızlıklara karşı alttan ve derinlerden gelen sinsi ve kinle karışmış bu saldırıya da bir direnme ihtiyacı Keloğlan masallarının bütün örneklerinde ortak bir özellik bulabildiğimiz önde gelen temel unsurdur. Keloğlan, haksızlıklar, kötülükler yapan kimselerin karşısına, pervasız bir atılganlıkla çıkmakta, iyisini kötüsünü ayırmadan onlara kullandıkları aynı silahla mukabele etmektedir.
 

Keloğlan, Anadolu Türk masalları arasında önemli bir yere sahiptir. Annesi ile yaşayan Keloğlan, yoksul bir delikanlı olan Keloğlan geçinmek için birçok işe girip çıkar. Biraz sakar ve saftır, ancak yeri geldiğinde hazırcevap olması ve karşılaştığı sorunlara akılcı, pratik çözümler bulmayı da bilir. Bu özellikleriyle de, her masalın sonunda mutlaka muradına eren bir kahramandır. Keloğlan Anadolu insanının düşlerine erişebilen, en dipten gelerek en üst yere çıkabilen, yeri geldiği zaman da  en büyük ödülleri bile elinin tersiyle itebilen, erdemli, sağduyulu, biraz saf, biraz romantik, biraz, sakar ama fazlasıyla pratik zekâlı ve hazır cevap bu halkın temsilcisidir. 
 



Keloğlan'ın türküsü şöyledir:

Ben bir garip Keloğlanım
Eşeğimin yok palanı
Varım yoğum doğruluktur
Hiç de sevmem ben yalanı

Bir kocakarı anam var
Birkaç tavuk bir de inek
Her gün konar kel kafama
Evsiz kalmış birkaç sinek"

Olmam kimseye kul köle
Halkın kulağı diliyim
Namertlere avuç açmam
Sivri akıllı biriyim

Keloğlanım budur özüm
Haram malda yoktur gözüm

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da