Kemal Tahir Ve Namusçular Romanı Hakkında

14.07.2020


Kemal Tahir Ve Namusçular  Romanı Hakkında 


 " Kemal Tahir, Türk düşüncesinde ufuklar açmış bir neslin yüz akıdır .... Türk romanının en yiğit, en güçlü ve en büyük temsilcisidir." Cemil Meriç

 

Namusçular adlı roman  Kemal Tahir’in ölümünden sonra yayınlanmış olan ama  Çorum ve Malatya cezaevlerinde iken görüp ve şahit olduklarından hareketle kaleme aldığı bir romanıdır. 

Kemal Tahir 1938’de Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından  Nazım Hikmet'’le birlikte TKP üyesi olmak, Sabahattin Ali kitaplarını okumak ve dağıtmak,“Orduyu isyana teşvik” suçlamaları ile hüküm giymiş,  toplamda 12 yılını Çankırı, Çorum, Nevşehir, Malatya cezaevlerinde geçirmişti.  Hapishanedeki günlerinde başından geçen olayları, görüp şahit olduklarını “Sarı Defter “ adını verdiği  bir deftere yazıyordu. Bu deftere yazdığı notları hapisten çıktıktan sonra çok sayıda romanını meydana getirecekti.

Kemal Tahir’in Namusçular adlı romanı da işte bu Sarı Defter’deki notlarından ve anılarından oluştu.

13 Haziran 1938’den 1950 senesine kadar tam on iki sene, Çankırı, Çorum, Nevşehir, Malatya cezaevlerinde kalan Kemal Tahir, ilk eşi olan Fatma İrfan Akersin ile olan evliliğini hapishanedeki günlerinde noktalamak zorunda kalmış, hapisten çıkınca da Kerim Sadi’den boşanmış olan Semiha Sıdıka Hanım ile evlenmişti.

Kemal Tahir, Namusçular adlı romanını  akciğerlerinden hasta olduğu yıllarda kaleme almış nitekim 1970 yılında da ameliyat olmuştu. Yazarın Namusçular adlı romanı ise 21 Nisan 1973’te kalp krizi sonucu İstanbul’da ölen Kemal Tahir’in ölümünden sonra ikinci eşi Semiha Sıdıka Hanım’ın çabaları ile ölümünden bir yıl sonra yani 1974 yılında yayımlandı.  Nitekim “Namuscular” dışında “Karılar Koğuşu”, “Hür Şehrin İnsanları”, “Dam Ağası”, “Bir Mülkiyet Kalesi”  adlı romanları da yazarın ölümünden sonra yayımlanan diğer romanları olacaktı.

Kemal Tahir’in Namusçular, adlı romanı hapishane günlerinde şahit olduğu namusla ilgili olaylardan esinlenerek yazdığı bir romanıdır. Romandaki olaylar büyük ölçüde  Malatya cezaevinde iken şahit olduğu ve tanıştığı mahkumların başlarından geçen namusla ilgili olaylara dayanır. Kemal Tahir’in anılarında kalan ve Sarı Defterine kaydettiği hadiselerin sentezi olan bu olaylar  “ İstanbullu Murat’ın  “ kaleminden aktarılır. Romandaki mahkûmların İstanbullu Murat lakabı ile seslendikleri anlatıcı ise şüphesiz ki Kemal Tahir’in bizzat kendisi olmaktadır.

Diğer hapishanelerde şahit olduklarının da eklenmiş olabileceği bir anılar derlemesi olan Namusçular romanı özellikle kötü niyetli din adamlarının dini ve batıl inançları kullanarak kadınları nasıl tuzağa düşürdükleri ve namus davları konuları üzerinde durmuştur. Bunun yanı sıra romanda  kırsal kesimlerde şahit olunan namus davaları, ağaların ve şeyhlerin halkın cehaletini, batıl inançlarını ve töreleri kullanarak halkı nasıl sömürdükleri gibi konuları ele alır.

Nazım Hikmet’in tabiri ile  “sağlam, iyi, ciddi ve oyuncaksız bir Türkçe ile” yazan Kemal Tahir,  bu romanını derin ve dikkatli gözlemleri vasıtası ile yazmış,  romanın arka planında cezaevinde kurulmuş olan sömürü düzenine,  cezaevlerindeki olumsuz koşullara da yer vermiştir. Her ranzasında Anadolu’nun başka bir cahilliğinin, yoksulluğunun,  acizliğinin, ve dertlerinin yattığı bu cezaevinde kalan insanların hayata bakışları, algıları, karar verme biçimleri vb derinlikli olarak ele alınmış ve roman sosyal gerçekçi bir anlayışla yazılmıştır.  

"Kemal Tahir, Türk tarihi ve toplumu hakkındaki orijinal ve sağlam görüşlerinden hareket ettiği için hem ‘mahalli ağızları’, hem Türkçe’nin küçümsenmiş ve unutulmuş nesir dilini hem de yeni imkanlarını kaynaştırarak ve aşarak kullanabilmiştir. Eserlerindeki eşsiz dil ve üslup güzelliğinin kaynağı bu davranışlardır... Türkçe’nin unutulmuş olan dehası bütün boyutları, zenginliği ve haslığıyla ilk olarak Kemal Tahir’in eserlerinde kendini göstermektedir."  Selahattin Hilav

 

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar