07.03.2018
Kerrenây – Nefir – ( Devasa Savaş Borusu )
Osmanlıca yazılışı: Nefir: - نفير
Osmanlıca yazılışı كرنای - Kerrenây ,
Kerrenây , Farsca kökenli bir kelimedir. Bu kelime Türkçeye büyük boru şekilden tercüme edilebilir.
Eski devirlerde Kerrenâydan daha küçük borulara nefir dendiği, nefîrin ise basit bir borudan ibaret olduğu ve yaklaşık 170 cm. boyunda olduğunu biliyoruz. Nefesli çalgıların en uzunu olan nefirin, biraz daha uzununa “burgu”, ucu kıvrık olanına “kurrenây” (kerrenây) adı verilmiştir. Bu büyük ve uzun boruların nefesli çalgılardan sayıldığı ve deliksiz olduğu; metal bir nefesli çalgı olduğu, bu nedenle de çalınmalarının pek zor olduğu eski devrin kaynaklarından aktarılmaktadır. [1]
“Evliya Çelebi, Seyahatnâme’sinin pek çok yerinde Osmanlı ordusunun bir yerden ayrılırken nefîr-i rihlet veya nefîr-i irtihallerin (göç nefîri) çalındığından bahseder. Evliya Çelebi, nefîrin kamış sîsi ile (sipsi [?]) çalındığını da söylemektedir. “[2]
“Nefir borularının vakt-i seherde savt-ı hazinleri âdemi mest [ü] medhûş bî-hûş eder. ( Evliya Çelebi, sy. 347)
Bu bilgilere göre Kerrenây, nefirden de büyük, hatta daha da uzun, ucu kıvrık, delikleri olmayan, kamış, sisi, sipsi ile çalınan büyük bir savaş borusudur. Bu kadar büyük olabildiğine göre kerrenayların en büyük hayvanların boynuzlarından yapılmış borular olduğunu anlamk da zor değildir.
“Eskiden bir şehrin düşman saldırısına uğrayacağı anlaşıldığı zaman halk nefîr çalınarak uyarılır, erkekler savaşa çağrılırdı. Herkes savaşa katılacaksa buna “nefîr-i âm”, bir kısım cengâver savaşacaksa bunu da “nefîr-i hâs” adı verilirdi”[3]
Kerrenây ve nefirin eski devrin hayatında önemli bir alet olduğu, uzunluğu ve kullanıldığı durumlar da göz önünde bulundurulursa, bir hayli yüksek ve güçlü bir ses çıkardığı ortaya çıkmış olur.
“Rivâyete göre İran'ın mitolojik kahramanı îsfendiyar tarafından icâd edilmiştir. Üfürüldüğü zaman Sûr sesi gibi ortalığı velveleye verirmiş.”[4]
Nefir mehter müziğinde de kullanılmış, nefir çalan müzikçiye nefiri denmiştir. Savaş borusu, kalelerde ise haberleşme veya alarm borusu olarak kullanılan Nefirlerin boy ve uzunluklarının iki metreye kadar yaklaştıkları ve metalden yapıldıkları anlaşılmaktadır.
Buna rağmen eski devrilerde Nefir kelimesi ile geyik, öküz, manda, koç boynuzdan vb yapılan boruların da kast edildiği anlaşılmaktadır. Bu tipteki nefirler eski edebiyatta “Yuf borusu” olarak da geçmektedir.
Bu nedenle “yuf “ redifli ve içinde yuf kelimesi geçen şiirlerde Nefir borusuna işaret ve telmih aramak mümkündür.
Billâhi yuf bu şu’bede- î hiç- kâre yuf
Yuf kadr- i câh u tantana- î iştihâre yuf Şeyh Galip Şiirleri
“Dervişler Nefir'i, yolculuk sırasında kullanırlar ve zincire bağlı olarak bellerinde taşırlardı. Bir yerleşim yerine yaklaştıkları zaman, "Bir dervişin gelmekte olduğunun işareti olarak" nefiri üflerlerdi.”[5]
Bu ibareden de anlaşılacağı gibi genellikle boynuzdan yapılmış nefirler Mevlevi dervişlerinin de vaz geçilmez eşyaları arasındadır.
Kerrenay ve nefir divan şiirinde sık sık karşımıza çıkar.
Sûr-ı tsrâfîl'i andırdı sadâ-yı kerrenây
Ditredi yer gök mahâbetden yıkıldı hâs u âm Nâdirî
Rakîb-i bed-nevâ tarz-ı Acemdür şi'rimüz dirmiş.
Sadâ-yı kerrenây âheng-i savt-ı erganûn olmaz Kâmî
Kerrenây itdikçe âheng-i umânda her sere.
Şâh-ı manśûrdan irür şev ü ŧarab hep 'askere ... Mehmed Nazîf (Emâre-i Zafer )
Nâr-ı ışk ile yanup kül olmayan nâdân’a yuf,
Ölmeden evvel ölüp dirilmeyen bî-cân’a yuf. / ŞEYH AHMED KUDDUSİ
KAYNAKÇA
2
4
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın
Dursun Dağlı
7 years ago
Onur Say
7 years ago