Bazı insanlar görüyorum olduğu gibi...
Bazıları ise farkında bile değil varlığının, kendinden bahis açmamasından anlıyoruz bunu da, hep başkalarının gölgesi, olmuş özlemi kendisi fakat bilmiyor neyin ne olduğunu.
Kimisi ise dışarıdan bakıldığında kale gibi içine girdikçe deniz kadar yumuşak...
Kimisi de cam kadar şeffaf içi kaskatı olmuş soruları hep cevapsız kalmış, neden, niçin diye sayıklıyor, dalgın sese ve surete ufuk kadar uzak...
Gördüğüm ve bizzat kendilerinden dinlediğim bu kaos sevginin doz aşımından zehirlenmeleri idi...
Birbirine aşıklar, yaşlarıda kırkın üzerinde evli ve sevgili.
Ne güzel değil mi?
Değilmiş...
Bu öylesi bir tutku ki biri kaybetme korkusuyla yaptığı şeyler sevgisini ifadesizlik yada sevgiyi içinde tanımlayamadığı için olabildiğince agresif.
İlginç olan ise inanılmaz şekilde seviyor ve seviliyor ve tek dertleri birbirini çok sevmek.
Ve dolayısı ile dert takıntılı bir sevgi...
Tek serveti sevgili(si) eşi fakat ondan uzaklaşıp gitmemesi mucize ve başka tür bir sevgi getirisi,elinde değil.
Hırpalayan sevgisi olabildiğince uzaklaşması için ziyadesinden fazla yeterli sebeplerdi...
Fakat kadın son kalan enerjisiyle bütün kalbiyle direniyor, sabrın dozunu artırıyor eşini vesvesenin ve vehimin sarmalından kurtarıp eski mutluluklarına dönebilmek için.
Ne kadar sevmiş olsa da bu usanmışlıkla beraber aşkı da unutmuş artık sadece tek tutkusu kendisi olan eşini varsayım huzursuzluktan kurtarabilmek...
"Bu sizinkisi tamamen işsizlik" dedim,
"Yok, benim işim var" dedi.
...!
Oysa sevdikleri için çok mutlu olmuşlardı yada mutlu olmak için sevmişlerdi birbirlerini...
Sanki bu durum "dertsiz insan olmaz"ın tamda ibretliği idi birbirini seven bu iki kişinin hâli...
Yapılması gereken neydi peki?
Olduğu gibi kabul etmek, sevgiyi zehirlememek, özveri ve (s)empatiyle yaklaşmak, her şeyde olduğu gibi vasatı korumaktı hayatın sırrı...
Erken teşhiş yapılmazsa bir hiç uğruna kaybedecek ve ölene dek bir birlerini acıyarak özleyeceklerdi?
Korkunun sonucu, bizzat korktuğunu yaşamaktır.
Sevginin düşmanı olan şeytanın tuzağına düşmek ve yeniden kalbine mukabil kalp bulabilmek için patika yollarda yürümek.
İnsan nasıl bulur ki kendisinde yok olan bir şeyi?
Çünkü kaybetmeden önce o zaten kendisindeydi.
Bir ömür olmayan kara kediyi karanlık odada aramaya değer miydi peki?
12.11.2016
Ecir Demirkıran
8 years ago
Şahin Mutlu
8 years ago
Hüsnü Özdilek
8 years ago
Zehra Asuman
8 years ago
Zehra Asuman
8 years ago
Zehra Asuman
8 years ago
Esa
8 years ago
Zehra Asuman
8 years ago