KIRILDIĞIM YERDEN BÜYÜDÜM- FATMA TÜRKDOĞAN

23.01.2023

   KIRILDIĞIM YERDEN BÜYÜDÜM

   Fatma Türkdoğan’ın öykü kitabı...

   Günlük hayatta her an karşılaşabileceğimiz olaylar, hikâye konumuz olabileceği gibi kişiler de kahramanlarımız olabilir. Özellikle aramamıza, uzun uzun düşünmemize gerek yok. Otobüste yanımızda oturan, sokakta yanından geçtiğimiz herkesin hikâyesi, hikâyemiz olabilir.

   Bir gece ansızın, deprem enkâzında uyanınca yüreğimize, kırmızı karlar yağabilir. Acısıyla tatlısıyla bütün hayatı paylaşan çiftlerin birbirlerine yaşattıkları zorluklar ve takıntılar bazen oyun olabilir. Bazen de gerçekle rüya arasında git-geller yaşarken geçmişle bugünü karıştırabiliriz. Ne de olsa bugün yaşadığımız bir çok buhranın sebebi geçmişimiz değil mi?.. Belki de mutluluğumuzun ve üzüntülerimizin en sağlam şahidi muhabbet kuşumuz veya saksı çiçeğimiz, mahkemelerde de şahit olarak dinlenebilseydi ne gibi sonuçlar doğardı bu dâvâlarda?..

   Yine de en büyük hikâyeler sevmediği, istemediği biriyle fikri sorulmadan evlendirilen kız çocuklarından geliyor. Kızların veya kız torunların da aynı kaderi paylaşmaması için dilsiz haykıran kadınları duyabiliyoruz.

   Kitaba da adını veren “Kırıldığım Yerden Büyüdüm”de de benzer bir evlilikle başlayan, her yaradan iyi şeyler bulan ve yeniden mutlu olabilen ama sadece umutsuzlukla baş edemeyen kadını yaşıyoruz.

   Birbirinden bağımsız öykülerden oluşsa da kitabın ana kahramanı “Kadın”. Bir öyküde geçmişini hatırlayan, bir öyküde gizli bir anısı olan, başka bir öyküde Anadolu’da öğretmenlik yapan kadını görüyoruz. Yazar, erken yaşta evlenen, çocuk sahibi olamayan, ihtiyarlığını bakım evinde geçiren, kocasından dayak yiyip ölümün kıyısından dönen, küçük yaşta tecavüze uğramış olan kadınları da eklemiş bu kırık hayatların içine. Muhabbet kuşumuz da dişi bir kuş, hatta kahramanı nişan yüzüğü olan öyküde de, içinde kadının ismi yazılı olan yüzük, ana karakter olmuş. Bir sel felaketinden sonra çamurlar içinde bulunup yetiştirilen dansçı Roman kız da aşkıyla, hasretiyle, işini iyi yapma ciddiyetiyle yaşayan bir kadın... Hatta Öleyazmak öyküsünde, “Onu artık üzmemelisiniz çünkü eşiniz kızınıza hamile!” cümlesi, kadınların ve kız çocuklarının sorunlarının devam edeceğini adeta haykırıyor.

   Yazar, öyküleri anlatırken başka çağrışımlarla başka bakış açılarıyla anlatımı çeşitlendirmiş. Bazen konu neydi diye başa bir daha dönmemiz gerekse de çarpıcı sonlar, gerçekten, bizi algımızdan çarpıyor.

   Bazen ölüm, hayatın acılarından kurtuluş gibi görülse de bazen sona geldikçe, ölüm döşeğinde bile dünyalık telaşları düşünen insan beynini duyabiliyoruz.

   Bazı öykülerde “Ben” bazılarında “Sen” bazılarında “O” anlatımını görüyoruz.

Kitaptaki öyküler, “Olaylar- mekanlar- kişiler” olarak başlarken, “Anılar”la devam ettiği gibi, “Anılar”la başlayıp “Kişiler-olaylar”la da devam edebiliyor.

   Yazarın dünyaya, bizim ve başkalarının hayatlarına hikâyeci bakışıyla yaklaşıp, çağrışımlarla süsleyerek anlatabilme, çekip göz önüne getirme yetisini, kendimizce, dersler çıkararak özümseyebiliyoruz.

   Kırıldığı yerden büyüyen herkese, özellikle kadınlara iyi dersler, iyi okumalar...

Nurcan Ören

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar