KISSADAN HİSSE BİR ŞİİR DEĞİL BU SADECE

04.08.2023

Hangi rengin demiydi söyle, ey yalnızlık…

Hangi figanda saklı idi yitik güncen

Muaf tutulduğum kadar mutluluktan

Tasfiyesi çok mu şarttı söyle bitimsiz biteviye hasretin…

 

 

 

 

Bir imla hatasına denk düştüm:

Aş bildim aşkı

Aşikâr Aşiyan yollarında yalnız kaldım

Var olmanın hikmeti ile

İndinde sessizliğin

Rücu ettim bilinmeze

Sekendi yüreğim

Sarkandı yalnızlığım

Saltanatını sürdüğüm sessizliğin

Hicretinde günün

Gece gözlü sen, sevgili…

 

Yarenim uzak düştüğüm

Külfetin gıyabında

Aşkın hizasında

Yalanların riyasında

Tutuklu kaldığım o demli rüyalarda…

 

Güç bela teskin ettim kalemi:

Mağdurdum ve

Mazlum…

Mahkûmdum ve

Muhalif.

İnce bir serzeniş

Devasa sesleniş

Ben suskun kalem sessiz

Lakin yerli yerince İlahi Adalet

Kuşkusuz yiten zamanda saklı asalet

Kusur addedilen ne ise

Varlığıma binaen

Kalburüstü bir sevgiyse

Şiarım nasıl ki elem.

 

Sancağım elimde

El elin üstünde

Endamlı bir iklim bellediğim

Güzün;

Gürbüz sesli öykülerin

Öykündüğüm meallerin

Hazır ol da beklediğim

Hezeyan yüklü cihanın derlediği

Nice yalan yemin

Yanan kasvetin

Odunda semazen sevgimin…

 

Ar bildiğim

Ant içtiğim

Arşı alaya çıkan sitemin

Gölgesine bandığım kadar özlemi

Devindiğim şu minvalde

Derlediğim masallarda

Devşiren kalemde saklı nice ukde

Sırra kadem basan yalancı dostların nezdinde

Tükenen değildi sevdam

Türeyendi umudum

Tünediğim kadar kırık dalında aşka şakıyan

Bülbülün titrine binaen

Bir gül kadar mahzun

Bir çiçek kadar narin

Uzamında evrenin

Ansızın sökün eden nidaların

Bam telinde ağaran

Saçlarıma düşen kırağı misali

Kıt kanaat sevenlerin inadına

Aşkla şerh düştüğüm ikbalin…

 

Bir idam mangası olsa ne ki kalemin

Deminde

Densiz soytarı gölgelerin uzağında

Kolaçan etmediğim kadar arkamı

Yanık bir türkünün nakaratı kadar elzem

Ezkaza serildiğim şu zeminde esen

Rüzgârın şiarı iken

Uçuşan saçlarıma konan

Kelebeklerin infiali

Zamlı tarifesinde zanların tininde

Nasıl ki meylettim bir bilinmeze.

 

Tevafuk eseri mucizelerin sığınağı

Kabrin ve kalemin nezdinde

Sundum talebimi

Arzı endam eden bir resim gibi

Boyadığım kadar gök kubbeyi

Kursağımda kalan bir söz gibi

Sökün eden nidaların esintisi

Şerh düştüm düşeli s/onsuzluğa

Tahakküm altında geçse bile ömür ne ki?

 

Meylettiğim huzur

Serildiğim kabir

İblis ve şahidi iken kibir

Kinayelerin derdest olmuş kimliğinde esen rüzgâr

Asılı kaldığım mescidin

Askıntı olan elemin

Ar damarı çatlamışken zalimin

Nifak sokan iblisin

Değil uzağında

Anmadığım kadar adını namerdin ve yalanın.

 

Kırçıl bir kuş

Seken bin bir söz

Bir huşu ki serildiğim

Semiren umudun ve niyazın

İkbalinde kâh açan kâh solan

Bir çiçeğin kökünde saklı iken

Asaleti

Sağımda Hıdrellez solumda Hıdır

Makul olduğu kadar

Kaderin kırık kanadında şiar

Edindiğim keder misali

Kandığım ve kanadığım ne ki?

 

Meylettiğim bir iklime serili

Aşkın çıktığım kadar da huzuruna

Hırpani ruhum

İzafi suskunluğum

O meddücezir ki

Mehtabın efendisi

Yıldızların esintisi

Yılmadığım kadar yanılsam bile

Yanıltmadan yaşadığım ömrü

Kutsayandı mademki yüce Tanrı.

 

Kıssadan hisse bir şiir değil bu sadece

Yüreğimi serdiğim kâğıdın

Beyaz alnına konan

O masum tek buse

Var olmanın da meali

Hiçliğimin kat izinde saklı

Devasa bir ateş ki

Yangının her kıvılcımı şahitti

Bitimsiz nazıma ve sevgime…

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar