Kıta Nedir Kıta-ı Kebire Kıt'a Türü Şiirler

22.03.2018

Kıt'a

Osmanlıca yazılışı : kıt'a ~ قطعه

Arapça, kökenli  ( kıtaat) olan bu kelimenin sözlüklerdeki anlamı:  parça, bölük, cüz dür.
Kelime edebiyatta terim bir anlam da kazanarak en az iki beyitten oluşan matla ve mahlas beyti olmayan bir nazım biçiminin adı haline de gelmiştir.

Kıt’a, genellikle dörtlük anlamı ile eş anlamlı gibi ama tek bir dörtlükten meydana gelen nazım şeklini ifade eden bir terim olarak karşımıza çıkar.  Bu manası ile Rubai ve tuyug gibi tek bir dörtlükten veya iki beyitten meydana gelen bir nazım şekli olarak anlaşılır.

Fakat dört dize anlamı ile çok sayıda dörtlüğü olan bir şiirin her bir dörtlüğüne nazım birim anlamına gelecek şekilde de kıt’a denilebilmektedir.  Örneğin koşmanın her kıt’ası gibi.

Kıt’a esas olarak  iki parça beyit, veya iki bölük beyit anlamından hareketle terim anlam kazanmıştır. Fakat beyit sayısı ikiden fazla olan arttırılmış kıt’alar da vardır ki bu tip kıt’alara  kıt'a-ı kebîre (büvük kıt'a) adı verilir.

İki beyitlik kıtalara divân şiirinde rubâî ve tuyug;  halk şiirinde ise dörtlük denildiği de olur.  Kıt’a divan şiirinde iki beyitlik anlamındadır. Çünkü divan şiirinin temel nazım birimi beyittir. Halk şiirinde ise kıt’a dört mısra veya dörtlük anlamındadır. Çünkü halk şiirinde  temel nazım birimi  dörtlüktür.

Kalem olasın eli ol katib-i bed-tahririn
Ki fesad-ı rakamı surumuzu şıhr eyler
Gâh bir harf sukutuyla eder nadiri nar
Gah bir nokta kusuruyla gözü kör eyler        F u zû lî

Halk şiirinin temel nazım birimi dörtlük olduğu için bütün şiirler dörtlük sistemi ile yazılır.  Çok kıtalı nazım şekillerinde ilk kıta ile sonraki kıtaların kafiyeleşiş biçimi değişiktir. Halk şiirinde de tek kıt’adan – dörtlükten- oluşan nazım biçimi vardır. Bu nazım biçimi divan şiirindeki karşılığı olan Mani’dir.  Azerbaycan edebiyatında mahnı, bayatı, denilen mani ve türevleri de tek dörtlükten oluşur. Divân şiirinde bentlerden kurulu nazım şekillerinin murabba, şarkı, muhammes her bir nazım birimine "bend" kelimesi yerine de kıta terimi kullanılmıştır.

Divân şiirinde kıt’a nazım şekilleri ile yazılan şiirler mahlassızdır. Ve bu türlerde makta ve matla beyitleri de bulunmaz.     

Genellikle ( AABA ) şeklinde kafiyeleşen bu dörtlükler deki kafiye sistemine nazım denir. Kıtaların birçoğunda sadece 2. Ve 4. dizelerde kafiye vardır. Bu şekilde kafiyeli olabilmesi ile tuyug ve rubaiden ayrılabilmektedir.
 
Zkr-i hayır ile ayrılmak demedir
Var ise feyz-i bekâ insana
Onu tahsile çalış ömründe
“ Ab-ı hayvanı “ bırak hayvana


Fakat bazı şairler Rubai ve Tuyug gibi kafiyeleşmiş şiirlerine de kıt’a demişlerdir. Bu durum ise Kıt’ayı Rubai den ve Tuyugdan ayıran tek vasfın kıt’aların illaki hikmetli ve oldukça ustaca söylenmiş sözler için kullanılan bir nazım türü olmamasından kaynaklanır. 

Tuyug, Rubai ve Kıt’a olarak adlandırılan bu nazım şekillerinin dizeleri arasında anlam bütünlüğü vardır.  Bu tip nazım şekillerinde konu ve konunun özlü ifade edilmesi ön plana çıkar.    Ahlaki, felsefi, tasavvufi,  sosyal hayat,  düşünce, hikmet, nükte, yergi, övgü, oldukça öne çıkar.   Rubai, Tuyug ve Kıt’a türlerinde yazan şairler az sözle çok düşünce ve çok sayıda nükte ifade etmek amacıyla hareket ederler.


DÖRTLÜKLER HALİNDE YAZILMIŞ NAZIM ŞEKİLLERİ

RUBAİ

Günler gelip geçmekdedir
Kuşlar gibi uçmakdadır
Ehl-i fesâdın yeri nâr
Ehl-i salâh uçmakdadır      Aziz Mahmud Hüdayi Şiirleri


Bu âciz kullarına Rabb-i Kâdir 
İnâyet ede kuvvetler vereydi 
Yolunda hidmete tevfîk edip hem 
Kuvâya dahi sıhhatlar vereydi     / Aziz Mahmud Hüdayi


Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş 
Vâr ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş 
Gam çekme hakîkatde eğer ârif isen 
Farz eyle ki el'ân yine âlem yoğ imiş    Nefi Şiirleri,

O gülendâm bir al şâle bürünsün yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün
Alub ağuşa bu çağında miyânı nâzın
Saran ol servkadi Vasıf öğünsün yürüsün. Enderunlu Vasıf Şiirleri

TUYUG

Erenler öz yolında er tek gerek
Meydânda erkek gişiler tek gerek
Yahşı yaman katı yumşah olsa hoş
Serverem diyen gişi erkek gerek       Kadı Burhaneddin Şiirleri

Kıt’a

İlm kesbiyle pâye-i rif'at
Ârzû-yı muhâl imiş ancak
Aşk imiş her ne var âlemde
ilm bir kîl ü kâl imiş ancak    (Fuzulî)


Kıt’a kebire

1. Her kimün var ise zâtında şerâret küfri
    Istılâhât-ı ulûm ile müselmân olmaz
2. Ger kara taşı kızıl kan ile rengîn itsen
    Tab'a tağyîr virüp la'l-i Bedahşân olmaz
3. Eylesen tûtîye ta'lîm-i edâ-yı kelimât
    Nutkı insân olur ammâ özi insân olmaz

4. Her uzun boylu şecâ'at idebilmez da'vî
    Her ağaç kim boy atar serv-i hırâmân olmaz  (Fuzulî

Beyit sayısı ikiden artık olan kıt'a-ı kebireler matları olmayan gazele benzer. Kıt'alarda her türlü konu işlenir.  Kıt’alarda ebced hesabı ile ölüm, fetih, mimari eserin yapımı, cülus, sünnet, düğün vb  tarih düşürmeleri için kullanılmıştır. Beyitleri arasında konu birliği ve anlam bütünlüğünün bulunması bu nazım şeklinin başlıca özelliklerinden biridir.

Beyit sayısı ikiden artık olan kıt'a-ı kebireler matla beyti olmayan gazele benzerler ancak kıt’a-ı kebireler konu yönüyle gazelden ayrılırlar. Kıt'a-ı kebireler ile daha çok tarih ve hicviyeler yazılmıştır.  kıt'a-ı kebireler ile daha ziyade çeşitli mimari eserlerin yapılış tarihleri anlatılmış veya düşürülmüştür. . Bu tür kıt'aların herhangi bir beytinde mahlas bulunabilir. Kafiyelenişi a-b, c-b, d-b, vs. şeklinde devam eder. Beyit sayısı 5 ila 12 arasında değişir. Ancak daha uzun veya kısa kıt1 a-i kebireler de yazılmıştır.[1] Kıt'aı kebirlerde beyitlerin ilk mısra'ları serbest, ikinci mısraları birbiriyle kafiyelidir.  Kafiye düzenleri xa, xa,  xa, xa şekillerindedir. Divan şiirinde kıta’ı kebirlerin beyit sayısı otuza beyite kadar çıkabilmektedir.


Kıtalar, müstakil şiirler halinde bulunurlar ve genellikle divanların en sonunda ve "Mukattaât (kıtalar)" başlığı altında yer alırlar.  Uzatılmış arttırılmış olan ıt'a-i kebireler ise divanlarda genellikle kasidelerden sonra gelmektedir.

(Kıt'a-i kebîre)

1. Ey vücûd-ı kâmilün âyinedâr-ı feyz-i Hak 
    Âsitânun kıble-i hâcât-ı erbâb-ı yakîn
2. Ey kemâl-i re'fetün sermâye-i emn ü emân
    V'ey cemâl-i şevkettin pîrâye-i dünye vü dîn
3. Hüsn-i re'yün âfıtâb-ı âlem-i sıdk u safâ 
     Hâk-i pâyün menşe'-i cem'iyyet-i rûy-ı zemîn
4. Gelmemiş bir sen kimi pâkîze-tıynet âleme
     Tâ binâ-yı âlem etmiş nakş-bend-i mâ u tîn
5. Mesned-i Nûşirevândur buk'a-i Dârü's-selâm 
     Sensen istihkak ile Nûşirevâna câ-nişîn
6. Cismdür ma'nîde burc-ı evliya sen rûh-ı pâk 
     Bî-nigîndür hıtta-i Bağdad sen nakş-ı nigîn
7. Serverâ yüz şükr kim feyz-i kemâl-i re'fetün 
     Evliya burcını kılmış reşk-i fırdevs-i berîn

  1. Hâs u âm olmış nevâl-i ni'metünden behre-mend 

    KAYNAKÇA

[1] İskender Pala Ansiklopedik Divan Şiiriı Sözlüğü, s. 285-286

0

4

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar