KategorilerYAZILARDenemeKöleci Sistemin uyarıcı ahlakçıları (Apilu'lar) 2

Köleci Sistemin uyarıcı ahlakçıları (Apilu'lar) 2

17.06.2016
Güçlü kanıtlar eşliğinde bir varsayım oluşuyla, evreni ve varoluşu; mantıklı deneysel somut durumlarıyla süreçleştirten bigbeng (büyük patlama) postulatı; tekil dediğimiz süreci açmıştı.

Bu açılımın ilk anlarındaki süreçler, bir kısım mikro dünyayı, makro dünya yaptı. Yani bigbengin açtığı bu başlangıç; başlangıcın bir kısmını büyük süreçler haline getirmişti.

Bigbeng öncesi durum, kendisini makro durumlarına geçmesine izin vermeyen bir oluşumdu. Bu nedenle bigbeng denen açılım, bir kısım enerji süreçlerini bu makro olucu düzlemler üzerinde hayat denen bencillikleri oluşmakla da düzenlime etmişti.

Bencillikti oluşumun kendisi de dıştaki sosyal oluşuma emanetti. Sosyal oluşum totem aşamalı bir evrenin sonrasına doğru oluşan kendi gelişmeler içindeki bencilikti emaneti totem meslekleri üzerinden toplum sal yapının içine bina etmişti.

Emanet oluşla bencilliği güden düşünce, toplumsal yapı üzerinde bilgi, bilim, teknoloji oldu. Bu yeni oluşumların yanı sıra bilim, bilgi ve teknoloji toplumların insan girişmeli, kurumlarını oluştular. Kurumlar entegresi olan aygıt ta uluslararası ilişkilerle vs. ile olan kendi girişmeleri içinde de insanın kendi bencilliğini toplumsal özgecilik içinde toplumsa bencillik yaptı. Toplum sal bencillik insandan bağımsız olmakla; kişilere özgü bencillik olmayan nesnellik üzerindeki toplumsal bencilliği toplumsa yapılarla iyice büyütmüştür.

Bigbeng yapıyı angströmler düzeyinde olan mikro dünya şartları içinde bırakmadı. Ve evreni makro düzeyde dünya oluşuyla da açmıştı. Bu bağlamla virüsü mikro dünya ile makro dünya arasında bir bencillik bilinci oluşu ile değerlendirebiliriz.

Toplum içinde, toplumsa nesnelerin kendi nesneldi ilişkileri nedenle kişiden bağımsız olma nedenle makro düzeyli yapılmış olan bencilliğimiz; bu makro boyutlu yapılar içinde, kendi yararlanışına yönelen öznellikleri nedenle de yine tam bir bencillikti.

Yani nesneldi yasa olan geri tepkimeli süreçleri (roket hareketlerini) bizler bugün uzay roketleri üzerinde kullanıyoruz. Bu bilgiyi kullanım insandan bağımsız olan nesneli yasadır.

Ne var ki geri tepkili bilgi sel kullanımlar, salt nesnelce ilişkilerde geri tepki vermenin yüzü gözü hürmetine; geri tepmeli oluşa duyulan saygı nedeniyle roket yapımında kullanılmıyorlardı. 

İşin içinde nesnelce yasalarla roket vücuda getirip onu uzaya gönderip, geri döndüren bir bencilliğimiz vardı. Her nesnel yasayı değil de bencilliğimizle uyuşturabildiğimiz nesnel yasaları vücuda getiriyorduk.

Eğer uzayda da, kendisini arayan kendi bencilliğimiz olmasaydı, geri tepkimeli nesneli yasalar hiç umurumuzda bile değildiler. Kendini bilen bencillik, süreci buraya getirmişti.

Yani hayat dediğimiz süreç, bencillikle büyüyordu. Bencillik hayat denen özne nesnel ilişkileri büyütüyordu. Böylece bencillik olan hayat, bambaşka bir yaşantılıma bağıntısı oluyordu. Hayatın kendisi de diğer yandan kendisi bencillik olmayanlarla; gelişiyordu.

Totem dönemi kotaran kişi bencilliği olmakla; kişi ve kişiler arası bağıntılı bir bencillikti. Yani kişi ve kişiler arası bencillik, sosyal bencillikti. Kişilik sosyaldi, bencillik a sosyaldi.

Bencillik ve kişilik birlikte sosyal oluştu. Sosyal olanla a sosyal olan girişmesi kendi kırpa ekleme sentezli modülerlik üzerinden inşaca olmuştular. Dıştaki bir kişi ile başka kişinin teması, bencillik güdenle sosyal temastı. Yani sosyal temas, sosyal olanla (kişi olanla); sosyal olanın (başka kişi olanların) temasıydı. Totem alanın hareketi, sosyal kişilerden oluşuyordu.

Totem alan, düzenli sosyal temasla girişmeydi. Sosyal temasın gerekleri, totem alanın basıncı oluşla, bu basınç geri kişileri üzerine yansır. Bu yansıma sosyal temas olmanın gereğinden daha fazla yansıyordu. Bu fazlalık yansıma da, totemi mana anlamasıydı.

Kişilik, bencilliğin; vücutlar aracılığıyla yaptığı dış temasları içinde oluşan bir bağıntılar girişmesiydi. Yalın kişilik üzerine şimdi de totem alanlı öğrenmelerden oluşan yeni yeni birikmeler, eklenmişti. Totem dönemden beri kişisel sorunlar, grubun mana gücüyle çözülüyordu. Bu nedenle sosyal olan kişilik, bu totemi aşama itibarıyla daha çok totem mana gücüyle şekilleniyordu.

Ön ittifaklar içinde de kişilikti sorunlar, ön ittifakla; kült merkezli çevrenin "sentez gücü içinde" oluşuyla birlikte çözülmeye başladı. Bu ortam aynı zamanda da, totem meslekli kişiliğin yarattığı kısmen travma olmanın kendisiydi.
Kişiliğimizdeki bu gelişmeler içinde de, bencilliğin güdendi olurla katılımları vardı. Buna karşın totemi kişilik, bir kültür kişiliği iken; ön ittifaklı kişilik te ilahi mana gücü olan bir uygarlıkla birlikte bir kişilikti. Kişiliği uygarlığa getiren, sosyo toplumsa mana gücüdür.

Bencilliğin güdendi katılımlarını, dıştan ortaklaşan bedenler; sosyal oluşlarıyla ortaya konan uygulamalardı. Sosyal oluşlar; totemi karar, ilahi karar olmanın etkisiyle sosyo toplumsa ortamın "yaptıran" meşruiyetleri olmakla, “mana anlaması” oluyordular.

Bencilliğimiz bizde (kişide), bilen bendi. Böyle olunca bilen ben olan bencillik (eylemli özneler yönelimi), sosyal yapı içinde yaptıran meşruiyetleriyle tüzelini yansıyan, güçtü.

Tüzelin olan güç te dıştaki kişisel bencillikti her bir eğilimlerin sentezinden ortaya çıkan sosyo toplumsa bilinçti. Tüzelindi güç (bilinç), totem alan içinde ortaklaşan bencilliklerle olmak zorundaydı. Ortaklaşan bencillik te, kişisi bencillik olmak zorundaydı.

Bencillik yani bilinç, kendisini bilen ben; eylemli varlık; öznemiz; sonunda kişisel olucu kendi yararını gözetmesi neden ile tüze ve tüzelin olmuştu. Tüzelin olan da bu nedenle önce ortaklaşan tüzeldi totem bencillikti. Tüzeldi totem bencillik daha sonra da kişi sel bencillikti. Bu nedenle kişiler tüzel olanda kendilerini yansıtabiliyorlardı.

Bencillik tüzelindi güçte yansımakla; üst akıl ya da üst bilinçten parça olan yansımaydı. Bencillik korunan yasa olmakla kendisini geleceğe aktaran kutsallıktı. Korunan yasa (bencillik) şimdi de kişiliğin katkılarıyla korunuyordu. Bu nedenle bencillik, kişiliğini de korumak zorundaydı. Totemi, ilahi, Mamon’du ve sosyo toplumsa tüzelindi bencillikler kutsal olacaklarsa, kişisi bencillik olan temel kutsallığa bir değinim; bu temel kutsallığa bir atıf yapmak zorundadır.

Totem'in, İlah'ın, Mamon'un ve giderek bambaşka nedenleriyle de Yüce Tanrı' olan mana anlamalarımızın alt tepkileri içinde; bu bencildi noktaya atıflarının olmaları nedeniyle, dokunulmaz olan bir kutsallıkları vardır.
Kişiliğimiz totemi kazanımla, ön ittifakı girişimle, köleci girişimli vs. arkaikti arızaların travmaları olan kalıtlarını belli belirsiz de olsa taşıyorlardı. 21 yüz yılda hala 3000’li, 2000’li yıllarının mana anlamalı travmalarını iç içe yaşamaktaydık.
 
Bu yüzden bencilliğin güdendi olmadığı hiç bir sosyo toplumsa süreçleri sizler hiçbir güçle başlatamazdınız. Bu nedenle kişilerdi sosyo toplumsa inşanın temeli bencildir. Bilimsel keşifler yapılana dek ve hala; bencilliğin güdeni olan duygularımız tek ölçüydü.

Havanın sıcaklığı-soğukluğu; iyi veya kötü olan şeyler de yine size göre olan şeylerin büyüklük, küçüklük ölçüsü hep bencildi algılarımız olmakla ilkin size göre; sizin bencildi bilen ölçünüze göre bencildi algılar değer yargısı oldular.

İşte bir zamanlar bu tek tip ölçü oluşun başında dokunma, duymanın gelmesi kadar da; bunlarla birlikte ölçü olmanın içinde mana da vardı. Kişimiz sesten korktuysa, kişimiz de sesle birlikte bir mana da vardı. İçten dışımıza doğru bir tek mana vardı, bencillikti.
 
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da