Köpek Kemik Çomak
Osmanlıca yazılışı: köpek. كوپك
Çene ve diş yapıları uygun olduğu için köpekler kemik yemeyi çok seven hayvanlardır. Sadık bir evcil hayvan olarak bilinen köpek ve insan ilişkisine ise çok iyi bilindiğinden dolayı değinmeye bile gerek yoktur.
Köpek ilk çağlardan beri insanlarla yaşayan, ilk evcilleşen hayvanlardan biridir. Bu nedenle kültürümüzde de köpek ve insan ilişkisine dayalı çok sayıda mevzu atasözü deyim vb bulunabilir.
Köpek kemik yemesi ile atılan kemiğe koşması ile kemikleri gevelemekten hoşlanması ile sahiplerine yaltaklanması ile kapıda bağlı olması, gelen geçene havlaması, kendine yemek verenlerin eline ayağına dolaşması, elini ayağını yalaması, sahibin koruma güdüsü vb nedenleri ile karşımıza çıkmaktadır.
Eğitimli veya asil köpekler başkasının attığı kemiği kemirmeyen, verdiği yemeği yemeyen hayvanlardır. A .T. Onay, Köpeklerle ilgili çok ilginç bir başka ayrıntıyı da bize ulaştırmıştır . “ Başkasının sürüsünden koyun çalmak isteyen çobanlar sürüye çıplak yaklaşırlar çünkü davarlar çıplak insandan ürkmezler. Hatta en vahşi köpekler bile çıplak insana ses çıkarmaz. Yalnızca koklamak ve kucaklamak ile iktifa ederler. Hırsız da bu arada elindeki yağlı kemiği köpeğe yalatır atar. Köpek kemikle meşgul olurken hırsız da seçtiği koyunu davarı vb alıp sessizce uzaklaşır. Hırsız bu hilesini daima erkek köpeklere uygular, dişi köpekler genellikle bu hileye aldanmaz. “[1]
Şiir dünyamızda köpekle ilgili pek çok konu dile getirilmiştir. Köpek, genellikle, yaltakçılara, bir çıkarı olunca koşturan açgözlü, çıkarcı insanlara, sevgilinin kapısından ayrılmayan rakip aşığa, çıkarı için amirlere, siyasetçilere, zenginlere, vb kul köle olmuş gibi gözüken dalkavuklara, çıkarı için her türlü şekle giren yaltakçılara, yağcılara ve dalkavuklara benzetilmiştir.
Edebiyatımızda köpekten çok köpeğe benzetilmiş insan vardır.” İti an çomağı hazırla, Aç köpek fırın deler, havlayan köpek ısırmaz, Dişi kuyruk sallamazsa, erkek ardına düşmez. Eceli gelen köpek cami duvarına işer, İti öldürene sürütürler, Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır, Köpeğe dalaşmaktan çalıyı dolanmak yeğdir, köpeğe gem vurma, kendini at zanneder, Köpek bile yal yediği kaba pislemez, Köpek sürünmekle etek kesilmez, İtsiz sürüye kurt girer. Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur. Kurt ile rasgeleceksen köpeği yandan ayırma. Ürmeyi bilmeyen itler sürüye kurtlar getirir, Nasipsiz köpek kurban bayramında köy dışında bulunur.
Şafilerin köpeği abdesti bozduğu için makbul görmemiş olması da konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Eski edebiyatta köpeğe kelp, seg, zag, zağar da denmiş, köpeğin temiz olup olmadığı, abdesti bozup bozmadığı konusu çeşitli şekillerde karşımıza çıkmıştır. Üstühan kelimesi ise eski dilde kemik manasına gelmektedir
Baña âmî diyen bâtıl ne herze yir a köpek câhil
Edebde ol dahı zu’mince sâhib-tab’ u molâdur Nefi Şiirleri,
İşittim ki rakip ölmüş habîbin ömrü çoğ olsun
Kapıdan bir seg eksilmiş anı sanman ziyanlıdır (Necâti
Necati bu şiirinde sevgilisinin kapısından ayrılmayan rakip aşığın ölümüne duyulan sevinç dile gelmektedir.
Bir devlet için çerha temennadan usandık
Bir vasi için ağyâra müdârâdan usandık Nâbî
Nabi’nin bu beyti mevki ve makam için üstlerine yaltaklanan, ellerine ayaklarına yapışan köpekleşen insanlara yazılmıştır.
Dédüm rakîbüñ ağzı ‘aceb neyle tutulur
Dil-ber gülüp dér ağzın itüñ üstühân tutar Ahi Benli Hasan,
Benli Hasan bu beyitte rakip aşığı kemik yalayan ağzında kemik ile koşturan bir köpeğe benzetmiştir. Dilberler bu hale düşmüş rakip ile eğlenmektedir.
Kapıda dil rakibe verir cism-i lagarı
Güya bir uğrudur ki ite üstühan atar Mesihi
La'lin rakîbe sunma beni at dehanına
Tutmak içün it ağzını çünkü üstühan yeter Ahmet Paşa
La'l dudaklarını rakibe verme. Beni al dudaklarına ( veya beni rakibin ağzına kemik niyetine at ) Çünkü köpeğin ağzını tutmak için kemik yeterlidir.
Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten Namık Kemal
( Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir.)
Tahir Efendi bana kelp demiş,
İltifatı bu sözde zâhirdir,
Malikî mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir. Nefi
Tahir Efendi bana köpek demiş, belli ki bana iltifat ediyor, çünkü benim mezhebimce köpek temizdir. Nefi “kelp tahirdir” derken, hem “köpek temizdir”, hem de “köpek Tahir Efendi’dir” demiş oluyor
Öyle bir sülb-i köpeğe çattırdı felek beni
Hak bilir ki her tüyünde yirmi bin şeytan yatar
Dev halimde kel kirpiye yutturdu felek beni
Burnunda leş kokar itin bıyığı kaytan yatar Mahzuni Şerif Şiirleri
Kelp ürür kervan yürür,
Cümlemizi hak görür.
Sadık muhip olanlar,
Hak yolunda can verir. / Büryani Baba (
Ağalar bakın sözüme
Bir nesne girmez gözüme
Dün gece birkaç köpekler
Düştüler benim izime İstanbul Türküleri
Evlerine varılmayor köpekten
Telli uçkur çözülmeyor ipekten Çankırı Türküleri
KAYNAKÇA
[1] A.T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, S. 325