Köy Gerçeği 6-feyz almak

15.03.2012

 

 

 

 

öküz güttüğümüz baharlardan hemen önce
sidiklileri, sümüklüleri, vee
tembel kızları ayıklamış,
başka kızları da tanımış olurduk
hatta ilk kavgalarımızın temelinde;

“aslı-astarı yok” diye,

yemin billah, bin kerre inkar gelinse

“üçden dokuza şartlar şart olsun” diye yemin edilse de
mektepdeki kızları bulurduk,
hem de can düşmanlığı seviyesinde
rakiplerimize garazlanırdık

Çataldepede, Gölyerinde, Gocacayırda,
güttüğümüz hayvan
kendi kendine,

geviş getiri(r)kene

guyruğuynan meşgilikene
ıscakdan, eşşekler bi aşşa bi yokara
başlarını sallamaya başlayınca,
dabannarı yağlardık

tez elden heleşenk yanında
“beker hocası”na varılır
ya da elebaşın tam annacında
mevzi alınır..

eğişilir, yamışılır,
gözlerinin içine bakılır,

“ağzının içine düşülür”dü sanki

“geride kalmak” kimsenin işine ğelmez tabi
her an konu, o anda orada

olmayanın yakınnarına gelebili(r)
neminazıım[1] birilerinin ağzına sakız olmakdanısa
bi an evel heleşenk gadırosuna ğirmenin
çaresini arardık,

durduk yerde,

a(ğ)zıynan guş dutan tingozanın teki,

bi hıyarağasının en önde gedeni
olmadık bi gonuynan alakalı
tahası kel alakalı
seni bi yere

olmadık bi mahanayına(n)

yollamaya ga(l)kıyosa
getmek ilazım, neme(l)nazım
“ıı-ııhh” deme

işin aslı “ı-ıh” deme şansın da yok,

neye biliyon mu?
ordakı herkeşi garşına alısın,

biz kimseyi garşımıza almayı

göze alamazdık..

 

tabii, getmek emme

bi an evvela da dönmek ilazım ki;..
senli hekayeler ayileni[2],
yakınnarını da içine almasın
değilise “yandı gülüm keten havla”

herkeşin suratındaki
muzip gülüşlere, alaylara
mani olamazdık,

en çok da son zamannarda
birinin adı garışmışsa

bi fanfinfon işine
olmadı gelişgin, fingirdek, hopba,
herkeşin a(ğ)zını sulandıran,

bi gızın gardaşı, akrabası filenisen
olmadı, etişgin halan
ya da dul bi garı varısa ayilenizde
-eşeklerin yerini değişdirmeye
-filan bunardan su,
-falancanın harımından bosdan
-filancanın dağdaki ağacından,
erik, armıt, gayıse
olmadı ütmelik nohut getirmeye
falan bağda
üzüm
olmadı, falanın tarlasından garpız, kelek
günün gederine göre

gök, ham, kelek, sası[3] neyise
yolmaya, aşırmaya, çalmaya
istemeye, getirmeye mamir edilisin
ne etiraz edebilisin,
ne getmen deyebilisin

naçar, isdemeye isdemeye de getsen
sen da(h)a yola düzülmeden
gonunun nereye geldiğini
bal gibi de bilisin

emme elden ne geli(r)

anlamazdan gelirdik


hatta olmadı
kelek çalınacağsa
“-ben edemen” mi dedin
Gozir’i yanına ğata(r)llar,
seni sınarlar
hemi seni, hemi de onu dillerine dolarlar
bilmezden gelir, güya annamazdık
bile bile ladesi yutar

goya salaklaşırdık

anasına sattımın
gader böle bişiy işde..

elinden ne ğelir,
sen geldiğinde gonu;
çokdan, köseden, ağanın garısına,
yüzbaşının gızından
gediklinin bilmen nesine
ordan bilmen taa nere varmışdır, goya
eşek değiliz ya,
bal gibide annardık

eğer senli gonular bitmedi ve sen de
duyma menziline etişdiysen
başga biri sözü alır
“-len patişahın aklına şeytan girdi
birinin dadını marağ etdimiydi
gocasını sefere yollarımış”,
başbakan; bakanı,
muhtar; bekçiyi,
garıyı “tek düşürümüş[4]” ki…
annarsın ya” mayır-muyur, abidik-gubidik

katakulli..
bekçi galmakdanısa
muhtar olmanın çıkar yolu üsdüne
mali hülle gurarddık..

bir şekilde uzaklaştırılır yeni yetmeler

olmadık mahanalarla uzaklara
ve hayat mektebinde,
çala kalem sıkı[5] dersler başlar
“-yoğurt çenceresine gaşşık banıldıysa
banılmamış gibi olmaz”mış
“-Allah gadını erkeğ uçu yaratmış
amma herkes kendi batmasına” bağlanmış
“-tarlayı usulünce sür,
arada bi nadasa burak”
“-hak yolu durukana
bok yoluynan uğraşma”
“-kör beygirin hamıda yüklendiği gibi
Allah ne verdiyse yüklenme”

“-çeşme mi bu,

Allahın verdiği suyu acçık idareli gullan”

“-adı elgızı emmeee

evladiyelik”
zerreden feyzalırdık
 

[1] neminazım : neme lazım, neme gerek, doğrusu, beni ilgilendirmez

[2] ayile : aile, efrat, akrabalar

[3] sası : tatsız-tuzsuz, olmamış, olgunlaşmamış, sebze ve meyvenin kendi tadında olmaması, burukluk.

[4] tek düşürmek : yalnız bırakmak, tek başına bırakmak

[5] sıkı : yoğun

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar