“-gızlaar.. gızlar!
gocasız galmasıcalar
bunnarı dinnen, kula(ğı)nıza eyi gatın
utanman, sıkılman sakın
ne var gı bunda utancak sıkılcak,
gün gelcek gapınız tıklanacak
bey(h)uda başınızı sallaman
günde galmış düğen beygiri gibi..
ben deceğimi dedim, dutana ne ala
dutmayanın sonu taa en başdan belli
kendi eder, kendi yanar
kendi düşen a(ğ)lamaz deler ya
yalan vallaha bi ağlar kii..
bitaha, bitaha a(ğ)lar
hemi dee ömrünün sonuna ğadar
bi dee.. a(ğ)larsa anan a(ğ)lar
gerisi yalan a(ğ)lar vallaha billaha ....”
”-anam nedenise
erke(ği)n sa(ğ)dıcı evli olu da
gızın ki beker[1]
bunda da vadir bi hekmet,
esgile(r) öyle münasip görmüşler
durduk yerde deği(l)dir helbet
vardır bi bildikleri,
aldıg gabil etdik
cümbür cema(a)t”
gız gısmı gelin olca(ğı)nda
en erkeni düğün zaba(hı)
o(ğ)lan evinin öğünde davıl döğülükene
aş gazannarı vurulmuş da gaynarıkana
evli akrabalardan bi gadın geli(verir)
gelinnig gızınan odaya kapanıverile(e)
“yenge” deller hani, çok bilmiş biri
gari yenge baslar tafsılata, tarife
"-gızımm, gözel gızım; bak hinci
vadığın yere sahap çıkacan
orasi senin evin gari..
onnar senin aylen..
anam ıramatlıg bana öyle dediydi..
senden öyle belle
“vardığın yer körüse
gözünü kısıvi(er)
sağırısa duymazdan gelivi”
imi[2]..
aman yavrım..
var beni kötü belle
emme dediğimi unutma
gulağını bana ver, eyi dinne
bi gula(ğı)ndan girip,
ötekinden çıkmasın
imi gadınım
ne demişler “gözünü kör et, gulağın sağır,
başını ağır”..
hörmetde gusur etme,
gardaşlarına ağa-aba,
“bubasına buba” de,
“anasına ana”
eyinniğe[3] kör gelme
namıkörlük, hökelalık etme
her gözelliği kendinde bilme
ne derlerse “baaşüstüne”,
hani tabakçının gelini
“her tarafınız kokardı da
ben yudum arıttım sizi,
el içine çıkardım evinizi
bakın o koku galdı mı etirafınızda”
demiş de hani,
gayınbıbası da
“geliiin, bana gelin geldiğinde
gayınnanda öyle derdi
onun gibi, senin de
burnum alışdı kokumuza”
demiş ya
onculayın..
hiş bişiylerine burun gıvarma
imi gadınım
zabala(yın) herkeşlerden evel ga(l)k,
ağşamları, herkesden sonura yat
ne dutarsan sımsıkı dut
neydersen şevkinen et..
nere ğedersen seğidelek,
can havliynen get..
varca(ğı)n yere bi an eveli var..
hızmatını gör
adımıyın üsdüne gerisin geri dön
gettim, vardım, dedim, etdim geldim
o ğadak..
nası(l) memnin oluyollar bak gari..
ettiğin hızmatı; el de beğensin bey de
sen canla, başla et dut
emme gayınnayın gözüne bak dur..
hamırınan kendini de yoğur,
yapdığın işi önce kendin beğen..
kendin beğenmeden, ele beğendiremen
evine yuvana, gocana sımdıkı sarıl..
ele değil kendine darıl..
sakın ha yüzünü eğşitme
güleş bak,
usul gonuş
gayınnayın gönlünü al,
gönündeki baş köşeye gurul..
hatırını gırma,
fikrini sor-dur
neye dersen gelin gısmı
gayınna hamırından yaradılmış tamam mı..”
“-isdersen bana da darıl
emme; oduna-oca(ğı)na[4],
yuvana dörd elinen sarıl
”guru yavan acı sovan” Allah ne verdiyse
herifiyin gazancına şükret
gözün başın üsdüne
“-şükür” de okardan enene
ele bakıp da hor görme,
herifiyin işinin bi ucundan dut
yamacından gel..
neye dersen.. “mermer daşdan
varlığı iki başdan”
dutumlu ol, savruğ olma
cevval ol uyuşuğ olma
hızmata kimse buyurmadan seğit
dilini datlı eyle,
ol bi meyit[5]
çok gonuşma emme eyi dinne
az ye, az uyu, çok çalış,
böğün, dünkü halininen yarış
kendini işine ver dıkgat et
elin işde gözün oynaşda olmasın
utancından değil,
dadından yarıl
her şeyin yeri
vahdı zamanı var
“sakla sarı samanı
geli(r) vahtı zamanı”
bana isder gücen isder darıl..
canın nerde isderse
emme usulünce
sarıl”
[1] beker : bekar, hiç evlenmemiş.
[2] İmi : emi, tembih, iyi mi den geliyor olmalı, soru şeklinde değil, karşının da tartışmasız kabulünü bilmekten
[3] eyinnik: eyilik, iyilik, hoş görme, kabullenme
[4]oduna-oca(ğı)na diyerek tembih.. yemin verdirme gibi bir tonlama vardır.. dedimi tutmazsan oduna ocağın baykuş tünesin gibi bir ilenme ya da dediğimi tut da yuvana baykuş tünemesin gibi bir tembihleme vardır.
[5] meyit / meyyit . mevta, ölü,