16.06.2011
KUL NESİMİ Hayatı ve Şiirleri
17`nci yüzyılda Anadolu`da yaşamış tekke şairi. Alevi-Bektaşi inançlarını dile getirdiği şiirleriyle tanınır. Yaşadığı yer ile doğum ölüm yılları ve tarihleri konusunda bilgi yok. Şiirleri Hurufilik, Caferilik ve Haydariliğe olan ilgisini yansıtır. Şiirlerinde hem hece hem aruz ölçüsünü başarıyla kullandı. Nefesleri Bektaşi ve Aleviler arasında çok tutulur. Bazıları günümüze kadar ulaşmıştır. Azeri asıllı Hurufi şair Nesimi ile uzunca sür süre karıştırıldı. Ama ikisinin ayrı şairler olduğunu ilk kez Cahit Öztelli ortaya çıkardı (Pir Sultan`ın Dostları–1984). 17. yüzyılda yaşamış nefesleriyle ünlü tekke şairi Kul Nesimi’nin asıl adı Ali'dir. Alevi-Bektaşi inançlarını dile getirdiği şiirleriyle tanınır. Mahlasını 14.yüzyılda yaşamış Hurufi şair Seyyid Nesîmî'ye olan sevgisi dolayısıyla aldığı ileri sürülmektedir. Saz elde, keçe külah başında, dere tepe, köy kasaba dolaşmış bir derviştir. Nerede yaşadığı konusunda yeterli ve kesin bilgiler yoktur. Hakkında bütün bilinen 1668'de sağ olduğu Bektaşiliğe bağlandığıdır. Osmanlı- Safevi (İran) dinsel ve siyasal mücadelelerinde Safevi (İran) yanlısı bir tutum takınması ve bunu şiirlerinde dile getirmesi nedeniyle kovuşturmalara uğradığı ve öldürüldüğü sanılmaktadır: Bazı şiirlerinde ham sofuları eleştirir. Özellikle heceyle söylediği şiirleri özgün ve yalın bir dil taşır. Nefesleri, Aleviler ve Bektaşiler arasında çok benimsenmiş, bazıları ezgileriyle günümüze değin ulaşmıştır. Bugüne değin Kul Nesimi'nin şiirlerinden pek azı ele geçmiş, onlar da Bağdatlı Nesimi'nin sanılmıştı. Hece ile yazılanları bile onun yeni şiirleri olacağı düşüncesine yol açmıştı. İlk olarak Sadettin Nuzhet, Bektaşi Şiirleri adli eserinde yeni bir sair karşısında olduğumuza işaret etmiş, şairin hayati hakkında bilgi vermeden altı şiirini yayınlamıştı. Bu yüzyılın tarih olaylarıyla Nesimi'nin şiirlerindeki bazı sözlerin karşılaştırılmasından hayatını az çok öğrenmek mümkün olmaktadır. Bilindiği gibi 17. yüzyılın birinci yarısı hep İran’la yapılan savaşlarla geçer. Iran Bağdat’ı alır. Osmanlı ordusu birkaç basarîsiz sefere katılır. Sonunda 4. Murat 1636'da geri alır. 16. yüzyıldan beri Yavuz ile Sah İsmail arasında başlayan uğraş bir yüzyıldan çok sürer. Bu arada Osmanlı topraklarındaki Kızılbaş-Aleviler İran’a yardımcı bazı durumlar yaratırlar. Bu yüzden ezilirler, yüz binlerce kişinin başları uçar. Fakat yine de alttan alta, gizli veya acık, her ayaklanmaya katılırlar. Bu katılmalar Celali ayaklanmalarında da kendini gösterir. 17. yüzyıl boyunca sürer. Bu islerde tarikat sairlerinin her bakımdan önemli etkileri olduğunu kendi eserlerinden olduğu gibi başka yerlerden ve mesela tezkerelerden öğreniyoruz. Bunlardan Pir Sultan Abdal ve Kul Nesimi'nin çağdaşı ve ayni maceralara karısan Alioglu, Dedemoglu gibi sairleri de tanıyoruz.
Kul Nesimi böyle bir ayaklanmaya katılmıştır
Kul Nesimi Şiirleri
BEN YİTİRDİM BEN ARARIM
Ben yitirdim ben ararım
Yâr benimdir kime ne
Gah giderim öz bağıma
Gül dererim kime ne
Gâh giderim medreseye
Ders okurum Hak için
Gâh giderim meyhaneye
Dem çekerim kime ne
Sofular haram demişler
Bu aşkın şarabına
Ben doldurur ben içerim
Günah benim kime ne
Ben melâmet Hırkasını
Kendim giydim eğnime
Ar ü namus şişesini
Taşa çaldım kime ne
Sofular secde ederler
Mescidin mihrabına
Yâr eşiği secdegâhım
Yüz sürerim kime ne
Gâh çıkarım gökyüzüne
Hükmederim kaftan kafa
Gâh inerim yeryüzüne
Yâr severim kime ne
Kelp rakip böyle diyormuş
Güzel sevmek pek günah
Ben severim sevdiğimi
Günah benim kime ne
Nesimî'ye sordular ki
Yârin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım
O yâr benim kime ne
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya [email protected]
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın