KURU EKMEK

08.07.2018

"Oğlum ;sağ tarafında fazla yattın, dön de sol omuzunun üzerine yat"dedi babam.Böyle uyandırırdı beni.
Önceki gün tarlada tütün işinde çalışmıştık.
Yorgundum.
Gerinerek kalktım.Annem tütün yapraklarını dizgi iğnesiyle kırnapa geçirme işiyle uğraşacaktı.Ben öküzlerin, ineğin ,buzağının bakımıyla ilgilenecektim. Akşamdan babamın görevlendirmesi böyleydi.
Ayrıca ,babam bana ikinci bir görev vermişti.
Ormandaki tarif edeceği yere ,ikindi ezanından sonra, öküzleri koşacağım kağnı ile gidecektim.Tarif ettiği yeri iyi biliyordum.Köyden iki saatlik uzaklıkta Gölönü köyüne yakın çam ağaçlarından oluşan bir ormandı. Kışın tepelerden gelen kurt ulumalarının yarattığı korkunun yerini alan; yazı süsleyen ağaçların göz alıcı yeşilliği ve kuş cıvıltılarının melodisi beni oralara çekiyordu.
Babam oraya sabah gidecek, akşama kadar çalışacaktı.
İmalatını yaptığımız ;saman , kemre ve kabak çetenleri için ona × on ebatında ve üç metre uzunluğunda çamdan keresteler hazırlayacaktı.Elimi yüzümü yıkarken gideceğim yeri zihnimde canlandırdım.
Sofrada barbunyalı bulgur çorbasının yanında elma pekmezide vardı.Sabah olmasına ragmen; pekmeze normalden fazla sinek musallat oldu .Annem onları mısır püskülü ile kovaladı.Babam çorbadan biraz yedikten sonra bir sigara sardı, içti.
Hep öyle yapardı ,sonra yemeğe devam ederdi.Biz bunu bildiğimiz için çorbayı bitirmedik.
Babam yola çıktığında ;" urganları, zinciri,ekmeği unutma" dedi.Sigarasını tüttüre tüttüre omuzunda baltasıyla,çıkınıyla yürüdü.Hemen geri döndü "sabun kesesini şimdi kağnıya asmalısın,unutursan olmaz" diye uyardı.Sabun suyu kağnının mazısına sürülünce sürtünmeden dolayı oluşan ötme olmuyordu.Buda ormancılara karşı sessizce hareket etmeyi sağlıyordu.Sap saman çekerken mazıyı öttürmek bir üstünlük göstergesiydi. Ötmedeki sese göre uzaktan gelen kağnının kime ait olduğu bilinirdi.Bizim köyde Haimiz Yusuf'un , lış Mevlüd'ün ,Birseko İbrahim'in kağnıları ünlüydü.Bu gece bizim kağnımızın ötmesi aleyhimize olacağı için sabun köpüğü çok onemliydi.Onun için bende hemen deriden keseyi kağnıya astım.İçine biraz sabun ufalayıp su kattım. Çaput fırçalı çubuğu keseye daldırdım. Babam gittikten sonra hayvanları sulamak için ahırdan çıkardım ,köy çeşmesine götürdüm.Benim gibi hayvanlarını getirenler vardı ,öküzler arasında kakışmalar oldu.Anneme İki bakraç dolusu su getirdim.Hayvanları çayırlığa bırakıp tütün işinde anneme yardımcı oldum.Annem:" sen biraz yat dinlen gece geç geleceksiniz" derken yastıği kolumun yanına koydu.Yaslandığım yerden gideceğim yolu düşünürken kestirmişim.Annem alnımdaki teri silerken uyandım,uyandığımı anneme hissetirmedim.Anne şefkatinin hazzına vardım.Uyumalarımda acaba nefes alıyormu diye nefesimi kulağıyla kontrol ettiği anları düşündüm.
Bayağı dinçleştiğimi hissettim.Kalktım hayvanları gözetlemeye gittim.Oküzler oturdukları erik ağacın
ın gölgesinde geviş getiriyorlardı. İnekle buzağı çayırda otlanıyorlardı.Öğlen ezanı okunalı bayağı olmuştu ben hazırlık yapmalıydım.Hayvanları evin avlusuna getirdim.Annemin benim için hazırladığı üzerine pekmez sürdüğü ekmek dilimini yerken urganları ve zinciri kağnıya koydum.O anda annem sekül diye çağırdığımız alnında ve ayağında beyaz halkaları olan öküze boyunduruğu geçirdi.Bende arap adını taktığımiz öküzü boyunduruk zervelerinin arasına girmesini sağladım,iplerini bağladım.Annemin;"yumurtaları kaynattım ekmekle yersiniz" derken ;bir çıkını kağnının ön kasasına bağladığını gördüm. "Hadi güle güle git,Allah' a emanet ol oğlum" derken annem sekülün başını okşadı.Sekül kulaklarını geriye yatırıp kuyruğunu sallıyarak anneme memnuniyetini gösterdi.
Köyden çıkmak üzereydim ikindi ezanı okundu.Minder gibi kullandığım urganların üzerine oturdum.Aheste aheste dik yoldan yukarı doğru tırmanırken köye tepeden bakmak hoşuma gidiyordu. Seyrek ağaçların arasından geçerken köy bir görünuyor bir kayboluyordu.Tepeye vardıktan sonra öbür taraftaki aşağı doğru uzanan yolun çevresindeki ağaçlar daha iriydi.Genelde gürgen,meşe ağaçları vardı .Tek tük çam ağacı mevcuttu.Güneşin cansız ışıklarının dalların arasından görünüp kaybolması bir anda oluyordu.Ormanın sessizliğini kağnı tekerlerinin tıkırtıları ve arada sırada yükselen kuş sesleri bozuyordu.Büyük büyük dedelerim Kafkasya'dan geldiklerinde ormanda geyikler varmış .O zamanlar Kozlu'nun delikanlıları avladıkları geyiği köye getirip etini köylülere paylaştırırlarmış.Ormandaki ağaçlar da daha iriymiş .Daha fazla kar yağarmış.Kışın; üzerlerinde biriken kardan dolayı kırılıp yere düşen dallardan dolayı ormana girmek tehlikeliymiş.Ben zihnimde kalanları düşünürken
Bayağı yol almıştım.
Yolun bir yerinde öküzlerin aniden durduklarını gördüm.Kağnıdan indim ön tarafa gittim.Öküzler yeri kokluyorlardı.Kokladıkları kısmı geçmiyorlardı. O anda sağ tarafımdan hışırtılar, patırtılar duydum.Etrafı daha iyi görebilmek için yanda bulunan, gövdesi kesilmiş meşe kütüğünün ustüne çıktım.Dereye doğru koşuşturan domuzlar gördüm.Aynı anda sol taraftanda sesler gelmeye başladığında öküzler hızla geri dönüp köye doğru koşmaya başladılar.Baktığımda kağnı zıplayarak ilerliyordu.Soldan ikinci bir domuz sürüsü geliyordu ,bulunduğum kütüğün yanından hızla geçerek dereye doğru inmelerini izledim. Öküzlerinde gitmiş olması bende bir korku yarattı.Daha sonraki sessizlik bana cesaret verdi.Tehlike kalmadı dedim kendi kendime.Kütükten indim, bende köye doğru koşmaya basladım ,fazla uzak olmayan bir yerde öküzlerin çalıların arasında sıkıştıklarını gördüm.İleri gitmeleri imkansızdı.Önlerine geçtim ,başlarını geri ittirirken"haydi arap ,haydi sekülüm" diye diye yola çıkmalarını sağladım.Tekrar yola koyuldum.Oküzleri domuz izlerinin üzerinden zorla geçirdim.Güneşte bayağı aşağı inmişti.
Yarım saatlik yoldan sonra babamın tarif ettiği yere vardım.Babama seslendim"bu tarafa bak, buraya gel"dediği açıklık yere doğru oküzleri yönlendirdim.
"aferin oğlum tam zamanında geldin" derken gömleğinin bir kısmıyla yüzündeki teri sildi."öküzleri çözde otlansınlar" derken urganı yere koydu.Yastık gibi koluna destekledi.Tabakasını çıkardı bir sigara sardı.Ben o anda"domuzlarla karşılaştım,korktum baba.Öküzlerde çok korktular bigörecektin geriye köye doğru kaçtılar "derken sözümü kesti."Domuz birşey yapmaz , kaçar gider .Öbür yabani hayvanlarda öyledir"dedi." Allah kötü insanlardan korusun" diye mırıldandı.Güneş henüz batmamıştı. "Karanlık bastırmadan yükleme yapalımda sonra rahat ederiz" demesiyle ilk keresteyi kağnıya yerleştirdi.Kısa zamanda yükledi.Urganla sıkı sıkıya bağladı.Dayanaklarla ipi dahada gergin hale getirdi.Dik inişlerde kağnının hızını kesmek için arkaya bağlayıp sürüklemede kullanacağımız meşe kütüğünü odunların uzerine yerleştirip laletayin bir şekilde zincirle tutturdu.
Kağnı hazırdı Babam;"şimdi öküzleri buraya sürde burda otursunlar"derken sözünü bitirmeden ekmek çıkınının koyduğum yerde olmadığını gördüm .Çıkın yoktu!.Az ileride sekül ,torbayı ağzında geveliyordu.Etraf yumurta ,ekmek kırıntılarıyla dolmuştu."baba ekmeği sekül yedi,gece ne yiyeceğiz" diye bağırdım.
Babam hafif gülümsedi.Bu sana ders olsun der gibi bir hali vardı."bol bol su içersin açlığını bastırırsın "diye dalga geçti.
Öküzler kağnıya yakın oturdular geviş getirmeye başladılar.Ben kara öküze yaslanıp yıldızlara bakmaya başladım.Kayan yıldızları takip ediyordum.İlk okulu bitirdiğim için kendimi hayatın bir üst aşamasında görür gibiydim."bak karanlıkta bile korkmuyorum"der gibi düşünüyordum. Kendimden gurur duyuyordum .Geç saatte yola çıkacaktık.Ormanda gece yarısı hareketlenme oluyordu.Bizim gibi değişik köylerden kereste çekenler hemen hemen aynı anda hareket ediyorlardı.
Babam yüzüne örttüğü kasketinin altında uyumaya başladı.Ne kadar zaman geçti bilmiyorum.Ormanın derinliklerinden insan sesleri gelmeye başlayınca babamı uyandırdım."yola çıktılar baba"dedim."Aceleye gerek yok" dedi.Oturduğu yerde bir sigara yaktı."oğlum bu hayat hayat değil seni Erbaa' daki ortaokula kayıt ettirecem.Okumalısın,muhakkak okumalısın"şeklinde kararlı sözler sarfetti."Değirmenimiz iyiydi.Ama vergi meselesi bizi mahvetti" gibi geçmişin muhasebesini yaptı.Çeten işini bir gelir kaynağı olarak geliştirmek istiyordu.Değişik alanlarda beceri gösteren birisiydi.Inşaatlarda ustalıkta yapardı.Tuğla fabrikalarında çalışırdı.Kasaplarla çalıştığıda olmuştu.
Bir iki yıl önceydi getirdiği oluklu kiremit kalıpları ile bahçedeki topraktan elde ettiği çamurdan altı bin kiremidi kururtup meşe odunları ile pişirmişti. Çatının gürgen yongalarından olan örtüsünü kiremitle değiştirmişti.Komşular hayretle karşılamışlardı.
Yola çıktığımız yarım saat olmamıştı.Ay ışığında seçebildiğim kadarıyla ormandan çıkan bir hayvan gördüm.Babama ;"kurt gördüm kurt,ormandan çıktı girdi" dememle omuzunda ayyıldızlı kepeneği olan bir adamla bir köpek bize yaklaştılar.Bu bizim köylü Aziz amcay'dı .Koyunları vardı .Blakolerin Aziz derlerdi.
"Selamünaleyküm Şükrü efendi"
Aleykümselaaam Aziz,ne arıyon gece yarısı"
Babam arabayı durdurdu dayanakla ön kısmını kaldırıp öküzleri rahatlattı.
"Gündüz buradan geçtim, bir kuzu gelmedi,buralarda olmalı" dedi Aziz amca.
"Aziz, ekmeğin varmı? çocuk acıktı da"diyen babam Aziz amcanın torbasına bakıyordu.
"Var da öyle kuru ki,ben bunu ufalayıp hayvanlara verecektim.Ama kemire kemire yiyecekse vereyim"derken,ekmeği bana uzattı.
Ekmek siyah köy ekmeğiydi.Hemen kemirmeye başladım.Büyük bir tad alıyordum.Bu arada sigara içip sohbet etmeye başlamışlardı.Aziz amca kepeneği çimene bırakmıştı ,hemen içine yattım kemirmeye orada devam ettim.Unutamıyacağım bir haz alıyordum.Üstümdeki kepenekle kendimi ormanların kralı gibi gördüm.
Vedalaştılar,tekrar yola koyulduk.Yolda çok yavaş ilerliyorduk.Saatler sonra köye duğru inen yola geldik.Babam frenleme kütüğünü kağnının arkasına zincirle bağladı,öküzlerin hızlı inmelerini onlemek için kağnının önüne geçti.Bende kütüğün arkasından gelecektim."sakın kütüğe yaklaşma"demesine rağmen kısa düzlüklerde
Kütüğün üstüne bindiğim oldu.Kütuğün beni yana fırlatması anında yaralanmam veya ölmem işten bile değildi.
Düzlüğe geldikten sonra kütüğu kerestelerin üzerine yeleştirdik.Eve geldiğimizde annemin beklediğini gördüm.
Öküzleri ahıra soktuktan sonra annem;"patates gemeği var,yiyip yatın" dedi.
Ben hiç bir şey yemeden yattım.Ben hayatımın en lezzetli yiyeceğini yemiştim...

AYDIN ÇETİNKAYA

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Seferi (Nurcan Bedir Ören)

Seferi (Nurcan Bedir Ören)

6 years ago

Sayenizde öğrendik. Kağnı yolculuğunda nelere dikjat edilir, öküzlere nasıl davranılır. Ayrıca kuru ekmeğin tadını da aldık, açlığın sıkıntısını da anladık. Ellerinize sağlık.

Aydın Çetinkaya

Aydın Çetinkaya

6 years ago

@aydincetinkaya246 | Okumanız beni ziyadesiyle memnun etti Nurcan hanım.Saygılar sunarım.

Aydın Çetinkaya

Aydın Çetinkaya

6 years ago

Yazımı günün yazısı olarak belirleyen ESA yönetimine teşekkür ederim.

Şahamettin Kuzucular

Şahamettin Kuzucular

6 years ago

Biten bir devrin son şahitleri olarak tarihe karışan son demleri yad eden bu tip paylaşımların hafızalara kazınmasını önemli buluyorum. Bu anı öykü bu yüzden de çok değerli.

Aydın Çetinkaya

Aydın Çetinkaya

6 years ago

@aydincetinkaya246 | Yazımı beğendiğiniz için için teşekkür ederim.Teşvik etkisi yapan değerlendirmelerinizin bizlere güç verdiğini belirtirim.Saygı ve sevgilerimle.