25.05.2011
Lahit: (Fr. sarcophoge; Alm. Sarkophag) Sarkophog deyimi Yunanca “et yiyici” anlamından gelmektedir. Taş, kil, ağaç, ya da bronz ile kurşundan örneklerini gördüğümüz lahit içine ölülerin konulduğu bir mezar sandukadır. Lahiti aşağı yukarı bütün ülkeler ve halklar eski çağlardan bu yana kullanmışlardır. Mısır'da Eski imparatorluk çağında lahit bir ev biçiminde yapılırdı. Ancak sonraları lahit biçiminin insan vücudunun dış hatlarını almıştır.
Mezopotamya ve diğer eski uygarlıkların lahitleri bir dikdörtgen biçimindedir. Daha taş çağlarında basit lahitler yapılmıştır. İlk kez Helenistik Çağ'da etrafının rölyeflerle süslü olanlarına rastlanır, İskender’in Lahiti gibi. Etrüsklerde de lahitler rölyeflerle süslenmiştir. Etrüsklerden de Romalıların aynı biçimdeki süslemeli lahiti almışlardır. Romalılarınki ekseriyetle mermerdendir. Roma İmparatorları kendilerininkini porfir denilen yeşilimtırak bir mermer taşından yaptırmışlardır. İlk Hıristiyanlar da lahit biçimlerini Romalılardan almışlardır.
Lâk — renkleri — boyaları: “Rhus vernicifera” denilen bir ağaçtan çıkarılan bir renk ile madeni maddelerin boyanmasıyla elde edilen şeffaf bir boyadır. Bu ağacın usaresi ile parlak saydam bir cila elde edilir. İlk zamanlarda bu lâkin yalnız siyah ve kırmızı renkleri vardı. Sonraları altın ve gümüş rengine benzeyen tozların ilavesi ile yeni bir rengi elde edilmiştir. Eğer 30-60 tabaka sürülürse “kesilebilir tabakalar” elde edilir. Lâkı Çinliler bulmuşlardır. Bu ülkede lâkın M.Ö. 1000 yıllarına kadar izlenilebilen bir tarihi vardır. Lâkı Çinlilerden Japonlar almışlardır. Ancak Kore, Hint, İran ve Ortaasyada da bilinmekte olduğu anlaşılmıştır. Lâk işleri Avrupa’ya 17. yy.da getirilmi
Lâl rengi: (Fr. pourpre) Fırfırı denen renk. Koyu vişne rengi olup hafif mora çolar. Eskiden beri çok değerli addedilmiş, İbraniler den sonra Romalı ve İranlı Hükümdarlar ve yüksek din adamları bu renkte giysiler taşımışlardır. Hıristiyan kardinal ve papaları da aynı renkte elbiseler giymişlerdi
Lambri: (Fr. lambris) Mermer, taklit malzeme ve bilhassa tahtadan duvar kaplamasıdır. Lambri ince latalar halinde duvara aplike edilir.
LAVİ RESİM :Çini mür ekkebinin sulandırılmasıyla yapılan bir çalışmadır. Tek renk suluboyada kullanılabilir. Konu kağıda hafifçe çizilir yada çizilmeden de çalışılabilir. Sonra kağıt hafifçe nemlendirilir. Kenarları selobantla tutturulabilir. Kağıttaki fazla su süngerle alınır. Açık ve geniş alanlar önce boyanmalıdır. Açık ton beğenilmezse sonra değiştirilebilir, daha koyu yapılabilir. Koyu yerleri açmak zordur. Kurumadan yada sulandırılarak açılmaya çalışılabilir. Kağıt kuruyacağı içinde önce geniş alanlar boyanmalıdır. Kağıt kuruduğunda sünger yada pamukla tekrar nemlendirilebilir. Suyun yardımıyla siyahla beyaz arasında bir hayli ton elde edilir. Yalnız en az iki su kabı bulundurulmalıdır.
Lekecilik: (Fr. tachisme; Alm. Taschismus) Fr. “tache” sözcüğünden alınmış bir sözcük, sanatçının düşünmeden ve rahat bir şekilde attığı boyaların tuval yüzünde meydana getirdiği lekelerin etkisine dayanan anlayıştır. Taşizm = lekecilik. Leke sözcüğü ilk kez 1950 de Fransız sanat yazarı Michel Seuphor tarafından kullanılmıştır. Seuphor “sürrealist otomatizmden doğan ve ekspressiyonizmin soyuta yönelmiş olan anlayışına” demektedir. Esas temsilcileri Wols, Jackson Pollock, Mathieu ve Tobey’dir. Lekecilik Bugün tekstil endüstrisini mobilya dekorasyonunu etkilemişti
Litografi (Taşbaskı) : Almanya’da 1798-99 yıllarında Alois Senefelder tarafından icat edilen baskı yöntemidir. Yöntem, yağın su üstüne çıkma ilkesini içerir. Tasarım kireçtaşının üzerine yumuşak mum boya veya yağlı mürekkep kullanılarak çizilir. Taşın yüzeyi nemlendirilir ve ardından mürekkeplenir; mürekkep sadece yağlı alanlara yapışır. Bu işlemden sonra hafifçe ıslatılmış kağıt, taşın üstüne yerleştirilir, böylece tasarım kağıda transfer edilir. Bu teknikle sadece bir taş kullanılarak binlerce afiş basılabilir. 1827 yılında kromolitografi (renkli taş baskı) çok renkli resimlerin basılmasına olanak sağladı. Litografi baskıda resim kendi renk parçalarına ayrılır ve her renk için ayrı kalıp kullanılır. Bugün, ticari litografide kireçtaşının yanı sıra çinko veya plastik kalıplar da kullanılmaktadır.
Lokal renk: Bir objenin gün ışığında beyaz arka plan dahilinde aldığı renk. Bu yansıyan herhangi bir renk ve alışılmışın dışında ışık efektleri olmadan sahip olduğu renktir. Bu ayrıca bir objenin, bir sanatçı tarafından farklı bir etki yaratmak için alışılmışın dışında bir renge boyanmadığı, kendi doğal rengidir.
Lotus sütunu: Eski Mısırda bil hassa Karnak tapınağında kullanılan ve başlıkları Lotus nebatının yapraklarından esinlenmiş bir sütundur.
Macchiaioli: Bir grup İtalyan sanatçı 1855-1865 yılları arasında Floransa’da akademik kurallara karşı çıkarak sanatta doğallık ve tazelik duygusu arıyorlardı. İtalyanca leke ve yama anlamına gelen “macchia” kelimesinden adını alan akım Macchiaioli renk kullanımını ön görüyordu. Fransız manzara sanatçılarının kuruduğu Barbizon Okulu’ndan, portre resimlerinden, manzara resimlerinden ve tarihsel konulardan ilham aldılar. Grubun liderleri aşağıdaki resmin sahibi Giovanni Fattori (1825-1908), Giovanni Boldini (1842-1931) ve Telemaco Signorini’ydi (1835-1901). Grup bazı sanat tarihçileri tarafından Fransız Empresyonizmi’nin habercisi olarak da adlandırılmaktadır.
Mahl Stick: Adını, boya anlamına gelen Flamanca "malen" kelimesinden alan ve "maulstick" diye de bilinen bu malzeme, ressamların, resmin ince detaylarını çalışmak durumunda kaldıklarında kolları ya da fırçalarını dayadıkları hafif ancak sert bir tür sopadır. Bu sopanın tuvale dayanan uç kısmı resme zarar vermemesi için genellikle kumaşla kaplanmıştır ve bir top biçimindedir. Mahl stick resim malzemesi satan dükkanlardan temin edilebileceği gibi uzun bir tahta parçasından da elde edilebilir. Bu parçanın uç kısmı da yumuşak bir deri ya da kumaşla kaplanabilir.
Manzara: Açık alan ya da kapalı bir mekanda yapılan, açık alan ve doğa resimleridir.
Maskeleme tekniği : Bu teknik maskeleme sıvısı veya maskeleme bandı kullanılarak resmin bazı kısımlarını boyanan renkten korumayı amaçlar. Böylece bu kısımlar boyanmadan kalabilir veya başka bir renge boyanabilir. Bu arada maskelenmeyen alanlar da rahatça boyanabilir. Ressamlar çoğunlukla belli bir renkten arındırmak istedikleri bölgeleri maskelerler. Bu alanlar detaylı gösterilmesi gereken karmaşık yapıda desenler içerebilirler. Böylece fona kullanılmak istenen boya resmin incelikli detaylarını kapamadan rahatça boyanabilir.
MANİYERİST RESİM : Rö nesans ve barok sanatları arasında büyük ilgi gören sanat hareketi (maniyerizm de denir). Özenticilik hare ketinin bütün İtalya'da şiddetle ve tut kulu bir biçimde ortaya çıkmasının belirtisidir. sanatçılar, aristokrat lara seslenen, amaçlan açısından da ha az kaygı verici, ama ilk döneminkinden daha çok soğuk, ayrıca doğal lıktan uzak, yapmacıklı bir özenticiliğin oluşmasına katkıda bulundular.
MEKAN (SPACE, ESPAS) : Sanatçıları özellikle ilgilendiren yanılsamalar arasında - aslında düz olan resim yüzeyinde yaratılan - mekan duygusu da önemli yer tutar. Bu mekan duygusu çeşitli yöntemler ve hileler ile elde edilir. Bunlardan birisi nesneleri birbirleri ile mantıki ilişkiler içerisinde yerleştirmektir. Bir başka gelenek, ölçeğe dikkat etmektir. Renkler arası ilişkiler de - koyular izleyiciden uzaklaşır; açıklar ona doğru gelirler- ussal mekan yanılsaması yaratmak için yararlıdır.MODLE ETME (MODELLING) : Resimde gölgeleri, gölgelemeyi ve ışıklı noktaları kullanarak biçimlerin gerçek oldukları ve hacme sahip oldukları yanılsamasını sağlama tekniği.
Mihrap: camilerdeki Kabe yönünü gösteren, duvarda bulunan imama ayrılmış oyuktur. Mihrap, Medine’de birçok caminin inşa edildiği Umayyad Prensi 1. el-Velid (M.S. 670-715) döneminden gelir. Mihrap yapısının orijini Kıpti Hıristiyan keşişlerinin vaazlarında kullandığı oyuktur. Mihraplar çeşitli boyutta ve genellikle fazla gösterişli tarzda dekore edilmişlerdir.
MİNYATÜR : Ortaçağ'da batıda kitapların bölüm başlıklarına konan ilk harflerin kırmızıya boyanmasında kullanılan boyanın (minium) adından gelir. Bizde eskiden minyatüre nakış minyatür ressamına da nakkaş denirdi.
Minyatür de resimdir ama minyatür sanatıyla resim sanatı birbirinden çok farklıdır. Minyatürde resimde olduğu gibi ışık-gölge etkisi aranmazrenkler dümdüz sürülür; şekiller birbirini kapatmayacak durumda yan yana dizilir arkada kalanlar kâğıdın üst tarafına çizilir; insanların büyüklüğü ve yeri önemlerine göre belirtilir; önemli kişiler ötekilerden daha büyük boyda ve ön tarafa yapılır; görüntülerde uzaklık anlaşılmaz; şekillerde ayrıntılar incelikle gösterilir.
Minyatür sanatı doğuda doğmuş ve gelişmiştir. Bunun nedeni belki de kâğıdın ve kitabın doğuda icat edilmiş olmasıdır.
Monokrom : Bu terim tek renkle resim yapmak anlamına gelir. Sadece bir rengin açık ve koyu tonları kullanılarak obje resmedilir. Bu tarz resimlerde arka plan çok önemlidir. Çünkü arka plan resimde kontrast yaratmada en önemli faktördür.
MONO BASKISI : Cama boya sürülür. Üzerine kağıt yerleştirilir, bastırılır ve kaldırılır. Aynı işlem şu şekilde de yapılabilir. Kağıt ikiye katlanır, bir tarafına boya sürülür, katlanır ve kaldırılır.
Monogram : Herhangi bir kişinin ya da sanatçının isminin baş harfleriyle yapılan düzenleme
Mozaik : Bir yüzey üzerine "tesserae" denen küçük, genelde kare olan sert, renkli materyalleri dizerek oluşturulan bir tasarım türü. .
Mozaik, en eski ve en dayanıklı dekoratif sanatlardan biridir. Mermer, seramik, taş, tahta veya camdan yapılabilir. En ilkel mozaikler M.Ö 18.yy'a kadar uzanır ve çakıl taşlarıyla yapılmışlardır. M.Ö. 18. yy’da Antik Yunanlar taş ve deniz kabuklarını betona dizmişlerdir. Roma mozaikleri de muhtemelen bunlardan gelişmiştir. Romalılar mozaikleri yaygın olarak kullanmışlar. Özellikle de dekoratif yer döşemelerinde. Hıristiyan döneminin başlarında duvar mozaikleri kilise dekorasyonu olarak kullanılıyordu. Tablolara göre, mozaikler renk çeşitliliği bakımından daha kısır olmalarına rağmen onlara uzaktan bakıldıklarında daha çarpıcıdırlar. Özellikle camdan yapılmış Bizans dizaynları ışığı mükemmel biçimde yakalayıp yansıtırlar.
MOTİF (PATTERN) : Bir yapıtta yinelenen çizgi ve renklerin her birine verilen ad.Eseri meydana getiren parçalardan biri. 2.Tezyinatta süs teşkil eden ayrı ayrı biçimlere verilen ad.
MOZAİK RESİM :Cam, taş, seramik, kağıt vb. gereçler yan yana dizilip yapıştırılarak yapılır. Resim önceden çizilir.
MUM BOYA KAZIMA TEKNİĞİ:Çizgi ve dokuya dayanır. ( Konu bitkiler, hayvanlar olabilir. ) Öncelikle siyahın dışında kağıdın tamamı boyanır. Daha sonra yüzeyin tamamı siyahla kapatılır. Makas, çivi, iğne gibi ince uçla bir aracın yardımıyla siyah yüzeyi çizerek, yer yer tarayıp kazıyarak alttaki dokunun ortaya çıkması sağlanır.
MUM KAĞIDI :Mum eritilerek kağıdın üstüne damlatılır. Bez, kağıt yada fırça gibi gereçlerle bazı yerlere de sürülebilir. Kurutulur. Kağıdın tümü çeşitli renklere boyanır. Kurutulur. Mumlu, boyalı kağıt, iki gazete arasına konarak ütülenir. Mum bittiği zaman ütülemeye son verilir.
MUM KAĞIDI :Mum eritilerek kağıdın üstüne damlatılır. Bez, kağıt yada fırça gibi gereçlerle bazı yerlere de sürülebilir. Kurutulur. Kağıdın tümü çeşitli renklere boyanır. Kurutulur. Mumlu, boyalı kağıt, iki gazete arasına konarak ütülenir. Mum bittiği zaman ütülemeye son verilir.
Natürmort Resim : Nature ve morte kelimelerinin birleşiminden oluşmuş ölü doğa anlamına gelen sanatı resim dalında ortaya çıkmış ve en çok resim ile birlikte anılan, uzak doğu sinema filmlerinde de rastlamanın mümkün olduğu akım. natürmort, empresyonizm akımının bir parçasını oluşturur demekte sakınca yoktur. Naturmort'da cansız nesneler ve ölü varlıklar konu alınır. Natürmort ölü varlıkların neden ölü olduklarıyla ilgilenmez sadece ölü olduklarıyla ilgilenilir. ölü varlıklar bazen öldürülmüş varlıklar olabilir ama ölüde kesinlikle hunharca ve şiddet içeren vasıflar genelde bulunmaz. daha çok ölü varlıklarda ölümün getirmiş olduğu kendine özgü bir estetik hakimiyeti vardır. naturmortda klişe olmuş naturmort elemanları envayi çeşit meyve sebze, bitki, vazo, kap kacak, kadeh, şarap ve balık, ördek gibi ölü hayvanlardır. naturmortun işlemiş olduğu konu sınırlı olsa dahi her ressamın vuruş biçimi, tekniği, anlatımı birbirinden farklıdır.
NEOKLASİZİM: 18. Yüzyılda, sanatta bir takım yeni gelişmeler kendini göstermiştir. Örneğin sanatçılar için tabiat, aile, aile hayatı, iyilikseverlik gibi çeşitli duyguların sanatçıları ilgilendirmesi ve bu konuların ele alınıp işlenmesi, bu gelişmelerin kayda değer bir bölümüdür. Fransa'da doğan bu anlayış, Sanat Tarihi dilinde "Neo-Klasik Dönem" olarak adlandırılmıştır.Bu dönemde, eski Yunan ve Roma tarzı tekrar canlandırılmıştır. Bu akım özellikle Barok Sanatı'nın aşırı süslemeciliğine duyulan bir tepkidir.
Neoklasik resmin teknik özellikleri; ışığın getirdiği etkilerden uzak, perspektif ve derinlik aramayan, arka plana ağırlık veren -keskinleşen- çizgilerdir.Bu akımın en büyük ustası Jacques Louis David'dir.
NÜ RESİM: çıplak nü resmin özelinde kadın vardır.Çıplaklık ve özelindeki kadın çıplaklığı "kadının metalaştırılması" suçlaması ile feminist söylemle, "cinselliğin metalaştırılması " suçlaması ile sosyalist söylemle, "tabuların aleniyeti" ile gelenekçi - muhafazakar söylemle, "günah" suçlaması ile dinsel söylemlerle sürekli karşı karşıya gelmiş, buna karşın ve baskılara rağmen her dönemde kendisine sanatsal veya ticari çalışmalar içerisinde yer almıştır.
Nüans : Renk ayrıntısı, renk derecesi.
İLGİLİ SAYFALAR
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın