La Fontaine Fablları

24.08.2016
 
 

La Fontaine Fablları

  Hırsızlar Ve Eşek

İki hırsız, çaldıkları bir eşek yüzünden kavga etmeye başlamışlar. Hırsızlardan biri satalım, diyor­muş; öteki ise satmamakta direniyormuş. Sonunda kavgaya tutuşmuşlar, Başlamışlar yumruk yumruğa kavga etmeye...
Onlar sille tokat kavga ededursun, bir üçüncü hırsız gelmiş eşeği çekip götürmüş.
Eşek, bazen bir ülkedir. Hırsızlar ise krallar.O kadar savaşırlar, uğraş verirler; fakat aldıkları . hiçbir ülke kendilerine kalmaz.Onlar savaşadursun, hatta üçü de savaşsın; bir dördüncü hırsız çıkar, üçünün de canına okur.
Yapılacak en güzel şey uzlaşmaktır. İnsanlığa faydalı olan en güzel şey ne ise onu yapmaktır.
Ne diyelim,anlayana...



Köylüyle Yılan

Bir zamanlar gayet merhametli , fakat buna karşılık biraz saf bir köylü varmış.Bir kış günü yolda gezinirken karların üzerinde bir yılan görmüş.Upuzun uzanmış karların üzerinde, kımıldıyacak hali kalmamış.Ya öldü ya ölecek.Acımış yılana,alıp evine götürmüş.Ocağı bir güzel yakıp yılanı ocak başındaki bir minderin üzerine koymuş.

Soğuktan uyuşmuş olan yılan sıcağı görünce yeniden canlanmış.Canlanmasıyla birlikte başlamış ıslıklar çalarak başını kaldırmaya.Sonra da kıvrım kıvrım kıvrılarak atılmaya hazırlanmış.

Köylü yılanın kendisini sokmaya hazırlandığını görünce :

" Vay hain, demek benim iyiliğime karşı yapacağın buydu." demiş. Hemen baltasını kaptığı gibi yılanı üç parçaya bölmüş.




Aslan Ve Fare

Günlerden bir gün ormanda aslanların en heybetlisi derin bir uykuya dalmış. Yuvasında mışıl mışıl uyurken birden bire sıçramış. Gözlerini açınca bir de ne görsün, yanıbaşında bir fare. Öfkeyle doğrulmuş, sen beni ne hakla uyandırırsın demiş ve tam da fareyi tuttuğu gibi ağzına götürürken farecik:

-Lütfen beni bağışla, bir gün mutlaka bu iyiliğinin karşılığını öderim demiş.

Aslan büyük bir kahkaha atmış. Haydi bakalım öyle olsun, yoluna git demiş.

Gel zaman git zaman aslan avcılar tarafından yakalanıp iple bir ağaca bağlanmış. Onun kükremelerini duyan fare gelip ipi dişleriyle koparmış ve aslanı kurtarmış ve:

-Sana iyiliğinin karşılığını öderim dediğimde benimle alay etmiştin, demiş.

-Unutma ki bir farenin bile her zaman bir aslandan üstün yanları vardır.



Karga İle Tilki

Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı.
Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
Ona nağme yapmaya başladı:
“-Ooo! Karga cenapları,merhaba!
Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz!
Gözüm kör olsun yalanım varsa.
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.”
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın.
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını,düşürdü nevalesini.
Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim,
Size güzel bir ders vereceğim:
Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir,
Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.”
Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama,
Yemin etti gayrı faka basmayacağına.
( Orhan Veli, La Fontaine'den, manzum Çeviri) 



    
Kurt İle Köpek

Bir köpek ormanda gezerken kurtla karşılaşmış. Hasta ve çok zayıflamış olan kurt, ayakta zor durabiliyormuş. Köpek kurdun bu haline çok üzülmüş. "Ne kadar kötü görünüyorsun böyle kurt kardeş?" demiş. "Herkes bizi düşman bilse de, biz uzaktan akrabayız. Doğrusu sana yardım etmek isterim."
"Hiç sorma." demiş kurt. "Ağır bir . hastalığa yakalandığım için uzun süre avlanamadım. Şimdi iyileştim ama bir av yakalayacak kadar gücüm kalmadı artık. Ben de böyle aç susuz dolaşıyorum artık."
"Sen hiç üzülme." demiş köpek. "Ben sana yardım edeceğim. Bu akşam sahibimin düğünü var. Akşam olunca köyün dışındaki çalılıklara gel. Ben sana düğün yemeklerinin artıklarını taşırım."
Birkaç gün boyunca köpek tarafından beslenen kurt, sonunda kendini toparlayıp eski kuvvetine kavuşmuş. Teşekkür edip vedalaştıktan sonra da ormana gitmiş.
Aradan yıllar geçmiş. Köpek iyice yaşlanınca sahibi onu dışarı atmış. Ormanda aylak aylak gezen köpek, eski dostu kurtla karşılaşmış. "Hayrola?" demiş kurt. "Çok perişan görünüyorsun."
Köpek içini çekip; "Yaşlandım artık!" demiş. "Sahibimin işine yaramadığım için beni kovdu."
Kurt; "biz eski dost değil miyiz?" demiş. "Şimdi yardım etme sırası bende. Hatırlasana, benim hayatımı nasıl kurtarmıştın? Hemen bir plan yapmalıyız. Tamam buldum! Senin sahibinin küçük bir çocuğu vardı değil mi? Şimdi ben gidip onu kaçıracağım, sen de geri . götüreceksin. . Böylece sahibin seni el üstünde tutacak."
Bu sözleri söyleyen kurt, kaşla göz arasında gidip, çocuğu ormana getirmiş. Köydeki herkes silahlanıp ormana koşmuş ancak daha ormana girmeden, yaşlı ve işe yaramaz diye evden kovdukları köpeğin çocuğu geri getirdiğini görmüşler.
Bu olaydan sonra yaşlı köpeğin itibarı öyle artmış . ki, insanlar onun kahramanlığını yüzlerce yıl çocuklarına anlatmışlar.
Kurtla köpek arasındaki bu danışıklı dövüşü hiç kimse anlayamamış.


 
ADİL PAYLAŞMA

Aslan, kurt ve tilki arkadaş olup avlanmaya çıkmışlar. Günün sonunda, bir öküz, bir keçi ve bir de tavşan avlayan kafadarlar avlarını bir mağaraya getirmişler. Aslan kurda dönerek “Hadi bakalım!” demiş. “Şu hayvanları paylaştır da karnımızı doyuralım.” Demiş.
Kurt ezile büzüle: “Ey büyük sultanım.” Demiş. “Şu öküzü siz buyurun, keçi benim, tavşanda tilki kardeşin olsun.” Demiş.

Aslan birden çok kızmış. Ve “Bre küstah!” demiş. Sen kim oluyorsun? Ben varken sana pay etmek düşer mi?” Sonra da bir pençe darbesiyle kurdu yere sermiş. Bu kez tilkiye dönüp “Öyle aval aval bakma da paylaştır şu avları bakalım.” Demiş.

Tilki “Pay etmek haddim değil ama madem emir buyurdunuz söyleyeyim. Tavşan sabah kahvaltınız, öküz öğle yemeğiniz olur. Keçiyi de akşam yersiniz.” Demiş.

Aslan bu paylaştırmadan çok hoşlanmış ve tilkiye, bu kadar adil bir paylaştırmayı nereden öğrendiğini sormuş. Tilki de: “Yüce . efendim!” demiş. “Şu haddini bilmez kurdun halinden öğrendim.” Demiş.




Aslanla Fare

Ormanlar kralı aslan ormanda bir gün avlanmaktan gelmiş, yatmış uyuyormuş. Minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamış.Aslan sinirlenerek uyanıp fareyi yakalayış. Tam öldüreceği sırada fare yalvarmış:
-Ne olur beni bırak! Gün olur benimda sana bir iyiliğim dokunur, demiş.
Aslan farenin bu sözlerine gülerek:
-Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin dokunur ki deyip,fareye acımış ve fareyi bırakmış.
Fare sevinerek oradan uzaklasmış
Aradan zaman geçmiş, Aslan birgün avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış.
Aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. Oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş. Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş. Aslanı tuzaktan kurtarmış.
Fare aslana:
- Beni küçük diye beğenmiyordun. Bak. senin canını kurtardım, demiş.
Aslan, böylece yapılan bir iyiliğin karşılıksız kalmayacağını anlamış.




Öküz Olmak İsteyen Kurbağa

Bir varmis, bir yokmus evvel zaman içinde kalbur saman içinde öküz olmak isteyen bir kurbaga çikmis karsimiza:

Kurbaga bir öküz görmüs çayirda, o kadar hoslanmis ki, bayilmis boyuna posuna. Kendisine baksaniz, boyu yumurta kadar ama kurbaga bu anlamaz ki , ille de öküze benzeyecek. Öküze bakmis kabarmis, kabardikça sismis., ikinmis, sikinmis , gerilmis. Bir görseniz gerginlikten nefes alamayacak hale gelmis. Esine sormus:
- Nasil hanim öküz kadar oldum mu ?
Hanimi söyel bir sagdan bakmis, birde soldan:
- Nerdeee ? demis .
Kurbaga daha bir hirslanmis
- Al öyleyse demis. Simdi nasilim. Bunu söylemis ya, iyice sismis.Hanim gülmüs . :
- Vazgeç bu sevdadan demis.
Bizimki iyice hiddetlenmis.
-Sen dur hele bakalim demis.Sismis, birdaha, biraz daha. Biraz daha sismis. Derken çat diye çatlamis.

Iste böyle çocuklar, dünya böyle sersemlerle dolu: Her bakkal illa han hamam yaptiracak, her küçük çobanin usaklari olacak, herkes kendinde olmayana böyle hayran hayran bakacak. Ondan sonrada çat diye çatlayacak.

 

Kurtla Kuzu

 Kim daha güçlüyse hep odur haklı; İnanmayan dinlesin bu masalı.
Kuzunun biri su içiyormuş Pırıl pırıl bir dereden. Aç bir kurt çıkagelmiş yukardan, Av peşinde besbelli.
— Vay, . demiş öfkeyle; Sen kim oluyorsun da, Suyumu bulandırıyorsun benim? Şimdi anlatırım ben sana.
— Aman efendim, demiş kuzu; Kızmayın da bir bakın nerdeyim. Ben nasıl bulandırırım suyunuzu, Akıntı benden yana.
Siz yukardasınız.
Ben yirmi adım aşağıda.
— Onu bunu bilmem, demiş canavar; Bulandırıyorsun işte, o kadar.
Hem dahası var, hımbıl:
Sen bana küfretmişsin geçen yıl.
— Nasıl olur Devletlim, demiş kuzu; Geçen yıl dünyada yoktum.
Süt kuzusuyum, baksanıza.
— Sen değilsen kardeşindir, ukala.
— Kardeşim yok ki küfretsin size.
— Seninkilerden biridir öyleyse; İşiniz gücünüz beni çekiştirmek, Çobanlarınız, köpeklerinizle birleşerek. Hepsini anlattılar bana.
Size artık haddinizi bildirmeli,
Deyip kesmiş devletli;
Kaptığı gibi kuzuyu doğru ormana
Ve orada
Görmüş hesabını güzelce;



İki Katır

İki katır yürüyormuş yan yana,
Biri yulaf yüklüymüş, biri para:
Köylülerden tuz vergisi toplamışlar,
Koca bir heybe dolusu mangır.
Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım,
Başı havalarda,
Boynunda çıngırak şıngır mıngır:
Zenginim zengin der gibi, sağa sola.
Derken eşkıyalar sökün etmiş;
Doğru vergi katırının üstüne tabii...
Yakalamış geminden, durdurmuşlar.
Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı.
Eşkıyalar da veryansın etmiş sopayı.
İşte o zaman ağlamış katır,
Ve dert yanmış Allah a:
— Ben böyle mi olacaktım, demiş, Yulaf yüklü katıra
Fiske bile vurulmasın da, Ben dayak yiyeyim ölesiye!
— Ya, kardeş, demiş öteki;
Yüksek işler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, Başına bir belâ gelmezdi.




Tarla Kuşu İle Yavruları

.... Bir tarla kuşu varmış.Buğdaylar yeşerirken kendisine bir yuva yapmış.Her gün birer yumurta yapıp üzerine yatmış.Bir süre sonra yavruları yumurtadan çıkmış.Ama bir türlü uçmayı öğrenememişler.Tarla kuşu bundan dolayı çok üzgünmüş.Yiyecek aramaya giderken yavrularını sık sık uyarırmış. :
" Aman yavrularım gözünüzü dört açın.Yarın tarla sahibi gelince kulak verip dinleyin.Ne konuştuklarını . öğrenin.Biz de ona göre davranalım.."
Tarla kuşu gidince, tıpki söylediği gibi tarla sahibi ve oğlu gelmiş.Oğluna dönüp : " Tamam , buğdaylar olgunlaşmış.Bugün git komşulara haber ver.Babam ekinleri biçmek için sizleri imeceye çağırıyor, de .Yarın erkenden orakları alsın gelsinler." demiş.
Tarlakuşu yuvasına dönünce yavrularının telaş içinde olduğunu görmüş. " Ne oldu? Çiftçi . neler söyledi " diye sormuş. " Komşularına haber verdi.Yarın sabah yardıma gelmelerini söyledi."
Tarlakuşu : " Öyleyse hiç korkmayın " demiş." Yer değiştirmemiz için daha vakit var .Yarın gene dinleyin bakalım ne konuşacaklar?"
Ertesi gün tarla kuşu gene yiyecek toplamaya gitmiş.Tarla sahibi gene . oğluyla birlikte gelmiş. " Ekinler çok olmuş.Artık bu halde bekletemeyiz.Gördün mü komşuların bize ettiğini? Git bari akrabalara haber ver , yarın sabah erkenden burada olsunlar."
Yavrular bu defa daha çok korkmuşlar.Anneleri gelince herşeyi anlatmışlar.Tarlakuşu gene aldırmamış." Siz rahatınıza bakın" demiş.Yemlerini yiyip uyumuşlar..
Ertesi gün tarlakuşu gene gün doğmadan yiyecek toplamak için yola çıkmış.Bir süre sonra çiftçi oğlu ile gelmiş.Gelip gidenin olmadığını görünce oğluna dönmüş:
" Biz hata ettik oğlum, " demiş. " Komşuya, akrabaya güvenmeyecektik.Dostun akrabanın da en iyisi insanın kendisidir oğlum, bunu hiç unutma.Yarın çoluk çocuk orakları alıp işe kendimiz girişelim.Ne zaman biterse bitsin.İşin en iyisi bu." demiş.
Akşam yuvasına dönen tarlakuşu bu haberi alınca : " Şimdi iş ciddi.Hemen açalım kanatları," demiş.Yavrularını peşine takıp terketmiş yuvasını.
Hani ne derler insanın dostu da kendisidir, düşmanı da. İnsan önce kendine güvenmeli.

 

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar