Leff ü neşr Nedir? Anlamı Türleri Tanımı Örnek ve Açıklamaları
Leff : Osmanlıca yazılış: لف
Neşr Osmanlıca yazılışI نشر
Yazıda leff ü neşr söz sanatının sözlük ve edebi anlamları, leff ü neşr nedir ve tanımları, leff ü neşr sanatının tenasüp ve diğer söz sanatları ile farkları, leff ü neşr özellikleri, düzenli ve düzensiz leff ü neşr örnekleri, mürettep ve müşevveş leffü neşr nedir, , tüm yönleri leff ü neşr söz sanatı, beyitlerde leff ü neşr örnekleri ve açıklamaları, leff ü neşr söz sanatının tüm tüm özellikleri ve incelikleri ele alınmıştır.
Leff ü neşr, edebiyatta bedii güzel söz sanatlarındandır.
Sözlük anlamı: Bir dizede veya cümlede sözü geçen isim veya isimlerden sonra bu isim veya isimlerin her birine âit olan sıfat veya fiilleri sıralama sanatına denir. Bir ibarede önce birtakım unsurlar yazılır sonra da bu unsurların her biri ile ilgili başka unsurlar sıralanır.
Tanımı:
Leff ü neşr kelime olarak, “toplama, dürme, bükme” anlamına gelen leff sözcüğü ile “dağıtma, yayma” mâniasındaki neşr kelimelerinden oluşur. Sözcüğün tamlama anlamı ise dürüp bükme ve sonra da dağıtma anlamına gelir. Yani leff önce zikredilen isim veya unsurları, neşr ise leff de zikredilen isimler veya unsurlarla ilgili özellikleri yayma işlevidir. İlk dizede birkaç isim ve unsuru söylemek; diğer dizede ise bunlarla ilgili unsurları sıralamak sanatıdır şeklinde de ifade edilebilir.
Leffü neşr hakkında değişik tanınmlar:
“Genellikle bir beyit içinde, birinci dizede en az iki şeyi söyleyip, ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları vermektir.” Türk Şiir Bilgisi, Cem Dilçin (1983: 437)
“İbarede önce iki veya daha ziyade şey söyleyerek sonra onlardan her biriyle ilgili şeyleri söylemek” sanatıdır” Edebiyat ve Tenkid Sözlüğü, Mustafa Nihat Özön (1954: 179)
“Sözün birinci kısmında sayılan şeylere ait hususların sözün ikinci kısmında anılması” ile yapılan söz sanatıdır. Edebiyat Bilgileri, Tahir Üzgör (1983: 375)
“Bir beyit içinde iki ya da daha çok şeyi andıktan sonra onlarla ilgili şeyleri sır[a]lama sanatı. Genellikle beyti oluşturan dizelerden ilkinde en az iki şeyi söyleyip ikinci dizede de bunlarla ilgili benzerlikleri ve karşılıkları vererek gerçekleşir.” Örnekli Açıklamalı Edebiyat Bilgileri Sözlüğü, Emin Özdemir (1990: 182)
“Bir ibarede iki ya da daha fazla sözcüğü veya hükmü zikrettikten sonra bunlarla ilişkili sözcük ya da hükümleri sıralamak “
Bârân değil, şafak değil, ebr-i seher değil
Gözyaşıdır, ciğer kanıdır, dud-ı âhdır. Yenşehirli Avni
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz. Nabi
Mürdeye canlar virür bîmâra sıhhat leblerün
Hikmet i Lokman u i'câz-ı Mesîhâ bundadur Baki
Bağa gel kadd ü ruh u halin görüp olsun hâcil
Serv gülden, gül karanfülden, karenfül laleden Nabi
Ey darbe-i mübeccele ey dûd-i müntakim
Kimsin, nesin, bu savlete saik sebep ne kim? Tevfik Fikret
Sakın bir söz söyleme… Yüzüme bakma sakın
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur.” Faruk Nafiz
Bu sanatta önce iki veya daha fazla isim veya unsur ifade edildikten sonra bunların her biriyle ilgili öğeleri sıralama bedî‘ sanatıdır. Bu sıralama isimlerin sırasına uygun sırada olursa "mürettep leff ü neşr, uygun sıralamada olmazsa "müşevveş leff ü neşr “veya “gayri mürettep leff ü neşr “adını alır.
Eğer “ Lef bölümündeki unsurlar ayrı ayrı zikredilmişse buna “tafsilli leff ü neşr”, birden çok (müteaddit) cüz veya unsuru kapsayan bir tek lafız halinde gelmişse “icmâlî (mücmel) leff ü neşr” adı verilir. “[1]
Leffü neşr-i mürettep örneği
Suz-i aşkın sinede sevdâyı zülfün kalbde
Nardır külhanda güyâ mardır gencinede
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Sunma derman kim helakim zehr-i dermanındadır Fuzuli
( “dert - derman, ilaç - zehir” sözcükleri birbirleriyle karşıt ama alakalı sözcüklerdir. Mısralarda yazılış sırasına riayet edildiği için düzenli leff-ü neşr vardır. .)
Leffü neşr-i gayri mürettep örneği
Fikr-i zülfün dilde , tâb-ı sûz-i aşkın sinede
Nardır külhanında güyâ mârdır gencinede
Örneğin bu beyitte "zülf" ismi zikredilmiş daha sonra da zülfün çağrıştırdığı özellik ve unsurlar sıralanmıştır. Zülf şeklinden, kıvrım kıvrım oluşundan dolayı “ mâr'' yılana benzetilmiş hem de yılanın hazine de bekçi olduğu özelliği de işaret edilmiştir. Gönül "dil'', ise "gencîne''ye; "tâb-ı sûz-ı aşk'', "nâr'a; "sîne'' de "külhan''a benzetilmiş ve müşebbehler ilk mısrada müşebbehün bihler de ikinci mısrada zikredilerek bir leff ü neşr meydana getirilmiştir.
Bir tabii lavha-i garrada görmek isteyen
Şairane hüsn ile aşkın niyâz-ı nazını
Evvela hüsn ve aşk söylenmiş, daha sonra niyaz ve naz söylenmiş olduğundan bu beyitte, gayri mürettep leff ü neşr vardır. Bu beyitteki maksat “ aşkın niyazı ve hüsnün nazıdır” eğer dize” Şairane aşk ile hüsnün niyazı nazını”[2] şeklinde söylenseydi mürettep bir leff ü neşr olacaktı.
Aksi rûyun suya salmış, sâye zülfün toprağa
Anber etmiş toprağın ismin, suyun adın gülap Fuzuli
Sebû-yı meyle ibrik-i vuzû bir hâkten amma
Ne hikmettir bilinmez bir sâlih biri fâsıktır. Nâbi
( Sebû – şarap testisi – ile ibrik aynı topraktan yapılmıştır ama biri sevap işlemeye yarar diğeri ise günah işlemeye yarar. Gayri mürettep, Leffü neşr sanatı , fasık ile sebu – ibrik ile salih )
KAYNAKÇA