Ma’zul Nedir Azil ve Emekli

15.12.2018

Ma’zul Nedir Eski Devirlerde  Azil ve Emekli   

 

Osmanlıca Yazılışı ma'zûl :  معزول

Yazıda, azil , azledilmek, emekli, Ka’be’ye gitmek, sürgün edilmek, eski devrilerde emekli olanlar, kimlere ma’zul denir, beyitlerde ma’zul  konularına değinilmiştir.

Arapça kökenli olan ma’zul kelimesi  “azl “ kökünden gelir.  Bu nedenle de azl kökünün ve azil kelimesinin ism-i mefulü olan ma’zul kelimesinin sözlüklerdeki anlamı: azledilmiş, kovulmuş, işinden atılmış, işinden çıkarılmış manalarındadır.

Eski devirlerde emekli olanlara da ma’zul dendiği yahut da emekli edilerek azledilenlerin ma’zuller şeklinde adlandırıldığı anlaşılmaktadır.  Osmanlı devrinde ma’zul kelimesinin daha ziyade azledilmiş, emekli edilmiş, emekli olmuş işinden el çektirilmiş memurlar veya yaşlılık, iflas ya da başka nedenlerle işini bırakmış tüccar, tacir zanaatkârlara da ma’zul dendiği anlaşılmaktadır.

Eski devirde emekli edilen, işten atılan, işini bırakan, memurlar, tüccarlar ve esnafların inzivaya çekilmeden Hicaz’a gittikleri, hacı olarak döndükten sonra inzivaya çekilip günlerini ibadet vb ile geçirdikleri ve bu tip kişilerin hepsine ma’zul denildiği malumdur.

Eski devrilerde yaşlanmadan önce işten atılan, azl edilen memurlara da ma’zul dendiği anlaşılır.  Saraydaki işlerinden el çektirilen saray ağalarının ve memurların sürgüne dahi gönderildikleri; sürgün yerlerinin de genellikle Mısır, Hicaz,  Medine hatta son dönemlerde Mağrip bile olduğu anlaşılır. Bu tip sürgünler de Ma’zul sayılmışlardır.

Normal şekillerde emekli olanların işlerinden ayrıldıktan sonra zaman zaman taltif edildikleri, ma’zullerin gönüllerini almak için yemekler tertiplendiğini, devlet erkânının onları ziyaret ettikleri de malumdur.  İstanbul da Nitekim Osmanlılarda bazı Cumartesi günlerinde vezirler, serasker, kaptan-ı derya, mansûre ferikleri, ma'zuller ve diğer devlet ricaline ziyafet verilmesi âdeti son dönemlere kadar devam etmiştir.

Ma’zul sözcüğü divan şiirinde azl edilmiş,  Hicaz’a gönderilmiş, Hac’a gitmiş, işi bitmiş, Ka’be’ye gitme ‘âdeti vb anlamlarında kullanılmıştır.

Sen yanından sürdüğünce ben eşiğin gözlerim
Kim, gider âdet dür ma’zul olanlar Kâbe’ye [1]       Necati

Ma’zullerin Kâbe’ye gitmesi âdet değil midir? Benim Kâbe’m de senin kapındır -bu nedenle-  Sen  beni kovdukça ben senin kapının eşiğini gözlerim. 

 

KAYNAKÇA

[1] A.T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, S. 348

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar