Madelet Grabbe Başusta’nın Hayat Hikayesi Bulutlara Dokunmak Kitabına Dair İnceleme

31.05.2021

“Anlatılan öyküde karşımıza çıkan cesaret simgesi bir genç kızın neleri başarabileceğini görmek, Cumhuriyet Türkiyesi’nin de modernleşme, çağdaşlaşma öyküsünün yol açıcılığını öğrenmekle eşittir bence. Onun yüz yüze geldiği zorluklar, bunları aşma cesareti ve azmi şaşırtıcı, bir o kadar da övgüye değer. Hüseyin Başusta’nın hep yakınında olduğu bir insanın, eşi Madelet Grabbe Başusta’nın bu şaşırtıcı yaşam yolculuğunun bütün seyrini bir araya getirme çabası da övgüye değer doğrusu. ” (Feridun Andaç, 9.s.)

Eserin Adı: MADELET GRABBE BAŞUSTA’NIN HİKAYESİ

                     BULUTLARA DOKUNMAK

Yayın Yönetmeni: Hüseyin BAŞUSTA

Editör: Feridun Andaç

Eserin Türü: Biyografi

Ceres Yayınları

Baskı ve Cilt: Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık A.Ş.

1.Basım, Eylül 2018

351 sayfa

Okuma tarihi: 20.04.2021/26.05.2021

 

Yayın Yönetmeni Hakkında Kısa Bilgi:

Hüseyin Başusta

TV Prodüktör- Yönetmeni

“Hüseyin Başusta ilk, orta ve lise eğitimini Zonguldak’ta tamamladı. Marmara Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümü’nden mezun oldu.(…)

Turizm ve Tanıtma Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı yapan Gazeteci Yazar Cihad Baban’ın Meydan Mecmuası’nda asistanlığını yaptı. Meydan Larussse’nin yayın organı olan bu dergide Türkiye’nin çok çalkantılı bir dönemi olan 1975 ve 1980 yılları arasında sosyo ekonomik araştırmaları yayınlandı. 1977 yılında TRT’de göreve başladı. 1981 yılında TRT İstanbul Radyosu prodüktörü oldu. (…) Bu güne kadar 3700’den fazla radyo ve televizyon programının yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptı. Meslek hayatı boyunca 23 adet mesleki ödül ve 70’ten fazla teşekkür belgesi sahibi olan Başusta, 450’den fazla asistan yetiştirdi.(…) Uzun yıllar görev yaptığı TRT İstanbul Televizyonu prodüktör ve yönetmenliği görevinden 11 Şubat 2017 tarihinde emekli oldu.

(…)” (Kaynak: Eserin arka kapağı)

 

ÖNSÖZDEN :

“Eşim Madelet Grabbe Başusta’nın eski fotoğraf albümlerine bakarken, o dönemin fotoğraf tekniğine göre küçük fotoğraf kartı boyutlarında tap edilmiş, çok orijinal fotoğraflarını gördüm.(…) Albümlerle dosyaların içerisinde planör ve uçak kullandığı; paraşütle atlayışlar yaptığı yıllara ait çok önemli sayılabilecek, zamanın gazete küpürlerine, fotoğraflarına rastladım. Hepsi havacılık tarihimiz için belge niteliğindeydi.

(…) Bir televizyon prodüktörü ve gazeteci gözüyle bakınca bu kıymetli belgelerin albümlerde kalmasını kabullenmem imkânsızdı.

Bu belgeleri hem tarihe kazandırmak hem de Madelet gibi hayatı dolu dolu yaşayan, başarılı bir iş kadınının gençlere örnek olacak havacılık hikâyesini gelecek kuşaklara aktarmak için kitap haline getirmeyi planladım.

(…) Yukarıda da ifade ettiğim gibi yola çıkış amacım, sadece Madelet’in havacılık hikâyesini anlatmaktı. Zira Madelet, hayatını anlatmayı, yaptıkları ve yaşadıklarıyla övünmeyi hiç sevmediği için önceleri benim bu fikrime: ‘Ne gereği var?’ diyerek itiraz etti.

(…) 1963 yılında Almanya’ya ilk giden Türk işçilerinin ailelerine yardımcı olabilmek amacıyla Bremen’e çalışmak için gelen ilk Türk işçi ailelerinin geldikleri andan itibaren yanlarında olmuş, vatanı ve insanları için yıllarca içtenlikle ve özveriyle çalışmış başarılı bir iş kadınıdır. (…) Bizzat içinde yaşadığım 1999 yılında meydana gelen Adapazarı depreminde yedi bin beş yüz civarında insanın yaşadığı Emirdağ Çadır Kenti’nde yaptığı titiz çalışmaları, göstermiş olduğu üstün fedakarlıkları ve yardımlarının yanı sıra, depremde yetim kalan çocuklar için Adapazarı Karaman Köyü’nde inşa edilmesine öncülük ettiği Bremen Mızıkacıları Yetimhane ve Kreş için yapmış olduğu maddi ve manevi yardımları onun sonsuza kadar hatırlanmasına vesile olacaktır. (…)” (Hüseyin Başusta, 11,12 ve 14.s.)

“Madelet Grabbe Başusta kimdir?”

 Prof. Dr. Ganire Paşayeva, Azerbaycan Milletvekili

“… Madelet Grabbe Başusta kelimenin tam anlamıyla tam bir ‘Cumhuriyet Kadını’dır. Ulu Önder Atatürk’ün hayalindeki Türk kadını… Bu günkü ve gelecek nesillerin örnek alacağı Türk kadını… I. Dünya Savaşı’ndan sonra ailesi, Atatürk’ün yanında yer alarak milli mücadeleye destek verdi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında büyük gayretler gösterdi. Madelet hanım ise, Türk gençlerine örnek ve rol model olacak biriydi ve oldu da… 50 yıl önce ‘kadından pilot olur mu’ diye şaşkınlık içeren sorular sorulurken, o 13 yaşında pilot olmayı başarabilen ve göklere adını yazan bir kadındır… O, yaşadığı devirde kızlar için hayal bile edilmeyecek bir yolu geçerek, paraşütle atlamada dünya ikincisi olan bir kadındır. O, kadın pilotların da savaş uçağı kullanabilmesi için yetkililere müracaat eden ve izin isteyen yiğit bir kadındır… O, Türkiye için önemli hizmetler yapan; ‘asıl kalkınma ekonomiyle değil eğitimle olur’diyerek, çok sayıda yetenekli ve zeki öğrenciye burs vererek onların ileri düzeyde eğitim almalarını sağlayan, bu konuda çeşitli projeler hazırlayan ve yürüten bir kadındır… O, kelimenin tam anlamıyla ‘Türk Kadını’dır. O, doğduğunda ismi ‘Madelet’olsun dediler. O, yaptıklarıyla ‘Madelet’ ismini tarihe geçirdi. O, iman ehli bir kadındır! Allah sevgisi onun dilinde değil; daha çok hayatında, davranışlarında, iş ahlakında, çalışmalarında ve emellerindedir. O, güzel bir insan, değerli bir dost, vazgeçilmez bir eş; vatana sevdalı örnek bir kadındır… Değerli dostlar, bu kitabı okuyun! ‘Eğer bir kadın kendini nasıl baştan yaratır, nasıl yeniden kurar’, diye düşünüyorsanız, mutlaka okuyun! Bu kitabı kızınız için hediye alın. Bu kitabın, kızınızın hayatını değiştireceğine inanın.

İyi ki varsınız ve iyi ki sizi tanıdım Sayın Madelet Grabbe Başusta!

(…)” (16, 17.s.)

“Baskıya girerken” bölümünden satırlar:

“Madelet’le birlikte yaşadığım yıllar içinde, bir kere daha yaşayarak gördüm ki, gerçekten güçlü insanlar zoru seviyorlar ve onunla yeniden enerji topluyorlar… Hangi insanoğlu kolay varken zoru ister ki?.. Zoru başarmayı ve imkansızı imkanlı yapmayı başaran bu özel insanlar sonunda, her türlü zorluğun üstünden gelerek elde edilen ve her kula nasip olmayacak başarı hikayelerinin kahramanı ve bir efsane olmayı hak ederler.” (19.s.)

 

                          TÜRK KADINININ ADINI GÖKLERE YAZDIRAN

                     MADELET GRABBE BAŞUSTA’NIN YAŞAM ÖYKÜSÜ

                                      “BULUTLARA DOKUNMAK”

 

    Cesareti, azmi ve çalışkanlığıyla hayatına yön veren ve birçok güzel hizmetiyle adından söz ettirecek bir Türk kadınını tanımaktan, yaşam öyküsünü okumuş olmaktan gurur duyduğumu belirtmek isterim. Madelet Grabbe Başusta’nın biyografisinin her satırı, birçok genç kıza örnek olacak başarılarla dolu. Okurlar, bir Türk kadınının başarılarla yaşam öyküsünü okurken hem gurur duyacak hem de hayata dair güzel dersler çıkaracaklar. Gerçekten de okunmaya değer bir yaşam öyküsü.

     Her sayfa, fotoğraf ve belge, o dopdolu, gurur verici hayatın izlerini taşıyor, yansıtıyor. Madelet Hanım, hayatın hakkını veren bir Türk kadını, bir kadın… Yaşamı anlatılmaya, okunmaya, örnek alınmaya değer…

     “… İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara Kız Lisesi’nde, yüksek öğrenimini de Ankara Ticari Bilimler Akademisi’nde tamamladı. Hollanda ve Boston’da master eğitimi aldı. Küçük yaştan beri aktif olarak hayatın içinde yaşayan Madelet Grabbe Başusta, on üç yaşında ortaokula devam ettiği yıllarda Eskişehir Türkkuşu İnönü Yüksek Planör Kampı’na katılarak planör A, B, C brövelerini, ardından motorlu uçuş pilot sertifikasını alarak havacılık mesleğine adım attı…

        On dokuz yaşına geldiğinde motorlu uçak, planör ve paraşütle atlama eğitimi almak amacıyla dünyanın çeşitli ülkelerinden Türkiye’ye gelen yüzlerce gence, THK (Türk Hava Kurumu) Türkkuşu kampında yardımcı öğretmenlik yaptı.”(24.s.)

      “… Ben hayata, 13 yaşında Eskişehir İnönü Planör Okulu’nda başladım. Çünkü ağabeylerim bana ‘sen kızsın anlamazsın bu işlerden’ diyorlardı. Ama ben 18 yaşına geldiğimde, C brövesi almış bir havacı olarak, Planör, Paraşüt ve Pilot öğretmen yardımcılığı yapıyordum…”(29.s.)

         “… Gençler görmesini bilirlerse, küçük fırsatlar, büyük işlerin öncüsü olacaktır…” (30.s.)

          “… İnsan yıllar içinde anlıyor ki, çok para kazanmak, büyük şirketler kurmak insan ruhunu doyurmuyor. Hele yurtdışında yaşıyorsanız… Ne kadar büyürsen büyü, ne kadar zengin olursan ol belli bir yaştan sonra insanın burnu çocukluğunu, yaşadığı mahallenin kokusunu, eski arkadaşlarını özlüyor…

          “Yaşarken öğrendim ki, ülke ve insanlar için yapılanlar yerde kalmıyor ve takdir ediliyor…” (33.s.)

           Her hayat hikâyesi, içinde başka hikâyeleri barındırır. Madelet Hanım’ın abisi Teoman Bey’in eşi Elizabet Reidun Reyal’in yaşam öyküsü de içinizi burkuyor.

“… Talihsiz olaylar şöyle başlar ve gelişir… İkinci Dünya Savaşı bütün hızıyla devam ederken Alman savaş gemileri Narvik kıyılarına kadar gelmiştir. Ancak bir müddet sonra bilindiği gibi savaşın seyri değişir. Hitler savaşı kaybetmek üzeredir. Alman orduları geri çekilmeye başlarken Reidun ve ailesinin yıllarca sürecek çileli hayatı da başlayacaktır.  Alman askerleri, Reidun’ların mutlu, huzurlu aile evini basarlar. Amaçları halkı geri çekilme esnasında canlı kalkan olarak kullanmaktır… Reidun, annesini, babasını, kız kardeşini o karmaşa içinde kaybetmiştir…”( 56.s.)

     Madelet Hanım’ın biyografisini okurken başka hayatların da kapısı aralanıyor bu şekilde. Onun hayatında yer alanların da acılarıyla tanışıyorsunuz. Farklı hayatların sayfası aralanırken ilerleyen sayfalarda yine Madelet Hanım’ın hayatıyla yola devam ediyorsunuz. İşte o sayfalarda, onun ailesine duyduğu minnet duygularını ifade ettiği satırları hayranlıkla okuyorsunuz.

    “… O gece sabaha kadar heyecandan uyuyamadım. Yardımcı olması için Allah’a dua ettim. Ailemin verdiği bu karar ve izinle, o geceden sonra hayatım değişiyordu. Geri dönüp o yıllardan bu günüme baktığımda, annemin ve ağabeylerimin bana olan güven ve yardımları, azmim ve tabi Allah’ın yardımıyla hayatımın akış yönünün nasıl değiştiğini şimdi daha iyi anlıyorum.”( 59.s.)

       Onun yükselişi, elde ettiği başarılar aynı zamanda, bir annenin evlatlarına duyduğu güvenin ve hayat arkadaşınız olan kişinin desteğinin ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı. Sevdiklerine dair söylediği sözler onun ne kadar kadirşinas olduğunu gösteriyor. Kendine olan güveni, inancı ve ailesinin, hocalarının, eşinin desteği onun hayat yolunda başarıyla ilerlemesini sağlıyor. Madelet Hanım’ın annesi de hem yaşam öyküsü hem de karakteriyle ilgi odağınız oluyor. Anneliğe dair çok değerli mesajlar veriyor.

      “… Kahvaltıda annem, ben, kardeşim Alp, Fikri ve Teoman ağabeylerim beraberdik. Bana yemek boyunca nasihat ettiler. Annem: ‘Ben kızıma güveniyorum. O başarılı olacaktır. Siz merak etmeyin…”(61.s.)

       “… Adapazarı’nda her zaman gurur duyduğumuz ‘Bremen Mızıkacıları Yetimhane ve Kreşi’ni’ kurduk. Eşim bu çalışmada benim kolum, kanadım, adeta beynimin ve vücudumun yarısı oldu. İkinci baharımda onunla birlikte yıllardır insanlığın hizmetinde koşup duruyoruz…”( 60.s.)

         Madelet Hanım’ın deyimiyle bir “zaman tüneline” giriyorsunuz ve orada hem onun yaşamının hem de etrafındakilerin onun hayatına, kişiliğine nasıl etki ettiklerini okuyorsunuz.

       “… Kampa giriş yaptıktan sonra Ankara’dan birlikte geldiğimiz komşumuz İzzet Eryoldaş beni, bundan sonra hocam olacak, ilk kadın havacımız Sabiha Gökçen’in öğrencisi rahmetli Edibe Subaşı ile tanıştırdı. Edibe Subaşı eliyle başımı okşayarak: ‘Hoş geldin koca yürekli genç kız.’ dedi.” (63.s.)

        O, hem eğitim hayatından hem de ideallerinin peşinden koşmaktan asla vazgeçmemiş.

“1955 yılında İtalya, Almanya ve Hollanda’da Uluslararası Avrupa Paraşütle Atlama Hava Gösterileri yapılacaktı. Bu hava gösterilerine Türkkuşu bayan paraşütçüleri de davet etmişlerdi. Beni de aynı ekipte görmek istediler… Sorun şu ki: Avrupa hava gösterilerine gideceğim tarihte benim lise bitirme sınavlarım vardı. Oysa, paraşüt ekibinde olmayı çok arzu ediyordum. Çünkü bana yeniden bulutlara dokunmak şansı doğmuştu… Bu sorunum nasıl çözülecekti? İmkansız gibi bir durumdu. Ama ben okulumdaki derslerime inanılmaz bir hırsla çalışıyordum…”(71.s.)

  

       “… O sene benim için hem zor hem hareketli bir yıl oldu. Paraşüt gösterileri ve lise bitirme sınavlarım arasında koşup durdum…” (72.s.)

      Hep hayallerinin peşinde olan cesur ve kararlı bir genç kız… Gençlere tavsiyeleri çok değerli ve üslubu çok içten.

      “Kızların, harp okullarına gidebilmeleriyle ilgili kanun ne zaman yürürlüğe girdi açıkça bilmiyorum. Ama bu gazete kupürlerini saklamakla tarihe bir belge ve bilgi kazandırmam açısından ne kadar önemli bir iş yaptığımı şimdi daha iyi anlıyorum… Bu sebeple özellikle gençlere tavsiyem, hayatta kazandıkları başarılarla ilgili belgeleri mutlaka saklamalarıdır. Çünkü, yıllar o kadar süratli geçiyor ki, kırk yıl sonra küçücük bir belge milyonlar değerinde bir anlam ifade edebiliyor…” (82.s.)

       Hızlı karar alan ve kararlarını hayata geçiren Madelet Hanım, çok aktif bir yaşam geçirmiş. Girişimci bir ruha sahip ve hayata gerçekçi bir bakış tarzı var.

       “… İşlerimizi büyüttük ve çok güzel idare ettik ama maalesef evliliğimizi yürütmekte

( ilk eşi Karl Grabbe) başarılı olamadık. Ben bu kitabımı hazırlayan çok değerli eşimle tanışıp evlendim. Karl da Susanna isimli Bremen’li bir hanımla evlendi.

        Netice olarak, insanlar genelde hayallerini değil, kaderlerini yaşıyor. Atalarımızın dediği gibi; ‘Neye niyet neye kısmet.’

         Hayata on üç yaşında, planörcü başlayıp, paraşütçü ve pilot olduktan sonra, kariyerimi jet pilotu, uçak mühendisi hatta astronot olarak devam ettirmeyi düşünürken, kısa biyografimde de okuduğunuz gibi bambaşka bir hayatı ve kaderi yaşayarak bu günlere geldim. Ama içimdeki havacılık aşkı hiç sönmedi… Havacılık aşkım ilk günki gibi taze. Bugün en azından gençliğimde bile olsa; “BULUTLARA DOKUNARAK” yaşamanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyorum…”(85.s.)

         Daha önce de ifade ettiğim gibi, o, kendisine emek veren sevdikleri için minnet ve şükran dolu sözlerini sık sık yineleyerek ne kadar vefalı ve inançlı bir yürek taşıdığını gösteriyor.

        “… Havacılık hikayelerimi yaşarken bana emek veren bütün hocalarımı minnetle anıyorum. Hepsinden Allah razı olsun. Yattıkları yerler nurla dolsun. Bugün hayatta olmayan hocalarıma, vefat eden bütün havacı arkadaşlarıma özellikle çocuk yaşta bana güvenerek bana bu şansı tanıyan fedakar ve cesur annem Mevhibe Reyal’e Allah’tan rahmet diliyorum. Hayatta olan hocalarıma da sonsuz minnet ve hürmetlerimi sunuyorum.” (87.s.)

        Sadece anlatılanlarla değil, zengin bir albümle ve arşivle ( gazete ve dergi haberleri, fotoğraflar, hatıralar) onun başarı hikâyelerini okuyarak ve fotoğraflarını görerek onun yolculuğuna eşlik ediyorsunuz adeta. Her fotoğrafta onun geçmişine bir yolculuk yapıyorsunuz. Ne kadar aktif, dinamik bir ömür sürdüğünün bir kanıtı her satır, her kare ve her belge… Madelet Hanım’ın biyografisini okurken bir yandan onun yetişmesinde emeği geçen isimlerden bazılarının hikâyelerini de öğreniyorsunuz. Mehmet Sepici bu kişilerden biri. Öğrencisi Madelet’le ilgili düşüncelerini şöyle ifade etmiş:

       “… Madelet Reyal’de benim yetiştirdiğim ve emek verdiğim çok başarılı öğrencilerimden biriydi. Yaşı küçük olmasına rağmen çok kabiliyetli, çok dikkatli ve gözü pek bir genç kızdı…”(179.s.)

       

       193.sayfadaki fotoğraf çok anlamlı. Fotoğrafla ilgili şu not düşülmüş: “Mustafa Kemal Atatürk’ün, havacı olarak yetiştirdiği ilk kadın askeri pilot Sabiha Gökçen, Madelet’in havacılıktaki başarılarını her zaman takip etti. Bu sebeple Madelet, Ankara’ya her gidişinde Sabiha Gökçen Hanım’ı evinde ziyaret ederek, ona sonsuz saygı ve sevgilerini sunuyordu.”

       Çeşitli köşe yazılarına yer verilmiş olması, Madelet Hanım’ın başarı hikâyelerinin gazete sütunlarında nasıl yer bulduğunu gösteriyor.(222, 223,224.s.)

       Madelet isminin anlamını da belirtelim unutmadan. Madelet, “adalet, haktanırlık, insanlık, doğruluk” demekmiş. (224.sayfada ve başka sayfada da geçiyor.)

       İlerleyen sayfalarda, “Türk ve dünya basınında Madelet Grabbe Başusta” başlığıyla birçok gazete haberine, çeşitli makalelere yer verilmiş. Bu haber yazılarında ve makalelerde Madelet Hanım’a dair değerli bilgi ve tespitler var. Altını çizdiğim satırlardan bazılarına yer vermek isterim.

       “… Türk, yaşı ve milleti ne olursa olsun kendisine birşey öğreteni asla unutmaz, elini öper…”(256.s.)

       “… Pazar günü Münihliler bu narin yapılı mahcup tavırlı Türk kızlarını göklerden atlarken görecekler. Onlar yerde melektirler. Gökte kartal olurlar. Halk burada da coşuyor. Halk burada da seviyor. Caddelerde tezahürat… Toplantılarda gösteriler bunun ifadesidir.”

         “…Türklerde aşağılık duygusu yoktur. Kadıniyle, erkeğiyle, çocuğiyle, büyüğiyle hazmedemez… Biz kadınımızla da askeriz, onunla da döğüşürüz gerekirse…”(257.s., Hollanda Hava Gösterileri ve Türk Kız Paraşütçüleri, Türk Hava Kurumu Uçan Türk Aylık Dergisi Temmuz 1955 Cilt 2 Sayı 16)

         “… Türkkuşu paraşütçülerinin Hollanda seyahatleri, Türk kızını dost memleketlere tanıtmak bakımından da tesirli olmuştur. Hollanda gazetelerinden (Elsevier) : ‘Genç Türk kızları, istisnasız olarak sevimli ve terbiyelidirler. Burada bahis mevzuu olan terbiye, bizim bilmediğimiz mahcup bir terbiyedir.’ diyor.” (258.s., İkinci Zafer, Server Ziya Gürevin)

         Kitap çeşitli bölümlerden oluşmuş: Fotoğraflarla Havacılık Hikayesi ve Gazetelerde Çıkan Haberler, Madelet Reyal’in katıldığı hava gösterileriyle ilgili dergi ve gazetelerde yer almış haber, makale ve röportajlar, Madelet Reyal’e havacılık aşkını aşılayan ağabeyi; Teoman Reyal’in THK İnönü Uçuş Kampı fotoğrafları (1948-1949), Madelet Reyal’in kuzeni Teoman Tüzemen’in THK İnönü Planör Kampı Hayatı 1955.

        Şunu da belirtmek isterim. Alıntılarda yazım ve noktalama kurallarına uymayan yazılışlar göreceksiniz: Bir çok, bende bu arada, zorda olsa, almanca, bu gün, bizde şirket olarak, ilinde ki, küpür, yeralan gibi. Ayrıca bazı satır sonlarında hecenin bölündüğü de olmuş: kampany-, adetlerim-, depremzedel- gibi. Eski dönemlere ait yazılarda da o dönemin yazım kuralları esas alınmıştır.  Ben gerek bu yazımda ve diğer yazılarımda eserin orijinal yazımına sadık kalıyorum. Alıntı yaparken herhangi bir düzeltme yapmamam gerektiğini düşünüyorum. Tabii bu tip yazım ve noktalama hatalarına birçok eserde rastlayabiliyoruz. Bu tip hatalar eserin anlam ve önemini gölgede bırakmaz elbette ama yine de bu konuda daha dikkatli olunması gerekir.

      “Bulutlara Dokunmak”, fotoğraflarla, gazete kupürleri, hatıra vb. yazılarla zenginleşen  uzun soluklu bir biyografik eser. Madelet Grabbe Başusta’nın yaşam öyküsünden güzel dersler çıkarabileceğinizi ve anlatılan dönemlerin ruhunu hissedeceğinizi düşünerek bu zengin içerikli eseri okumanızı öneririm. Bulutlara dokunamazsak da bu duyguyu yaşayanları tanımak da güzel bir duygu… Hepinize iyi okumalar diliyorum!

        “Bir öykü düşünün, sizi alıp bir yerden bir yere taşıyan; sürekli devindiren, yeniliklerle buluşturan… Ama oradaki her ‘yeni’ öğrenmeye, insana dönük bir eylemi, yaşamı güzelleştiren, alıp başka kıyılara taşıyan bir tutkuyu içeriyor.

        Madelet Reyal’in öyküsünü okuyunca karşınıza ilkin çıkacak olan şey, şaşırtıcı biçimde, tutkularla örülü bir yaşamın dur durak bilmeyen devinimidir…

        Kadının toplumsal yaşamdaki yerini görmek/göstermek adına en ilerilere çıkar. Ama adım adım örer hayatının bu aşamalarını. Çıkış noktasındaki uçuş düşü, onu bulutlara taşıyacak olan cesaret aslında hayatı karşılama düşüne ilk adımdır…

       Madelet, tutkuyla ördüğü yaşamının her aşamasında bize yaşamının her aşamasında bize yaşamayı bir iş uğraş edinerek insanlığa nasıl yararlı olunabileceğini gösterir…”

                                                                                                  Feridun ANDAÇ

 

31.05.2021

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar