Roman Hakkında
Ana adlı roman 1868-1936, doğduğu kente sonradan Gorki adı verilen büyük Rus yazarı Maksim Gorki'nin en ünlü eseridir. Bu romanın ilk basımı 1907 yılında gerçekleşmiş daha sonra, bu romanı Gorki’yi yaşadığı kente adını verdirecek kadar büyük bir romancı haline getirmiştir.
Ana romanında, Pavel adlı bir işçinin anası olan Pelage'nin kişiliği ve hayatı etrafında 1905 yıllarındaki 1917 Ekim Devrimi öncesi Rusya'sının ekonomik, sosyal ve toplumsal panoraması ortaya konulmaktadır.
Maksim Gorki’nin bu romanı dünyada sosyalizm, işçi sınıfının mücadelesi ve işçilerin yaşantısını ele alan ilk kitap olma özelliği taşımakta, adeta Ekim Devriminin geleceğini haber veren ilk roman olma niteliği taşımaktadır. Romandaki ana tez ise halkın kendi sorunlarına bakarak ve nedenleri üzerinde düşünerek kendini savunmaya başlamış ve ezenlere başkaldırması gerektiği düşüncesidir. Roman bu yönü ile Sosyalistlerin devrim öncesi devrime hazırlık yapan ruh hallerinin betimlemesi olma özelliği taşır.
Realist bir anlayışla yazılmış olan n bu sosyal roman olay örgüsü açısından detay zenginlikler içermeyen sağlam ve merak uyandıracak bir vaka düzenine sahip değildir. Bu yüzden kurmaca olay örgüsü açısından bu romanı Gorki’nin en çok eleştirildiği kitaplarından biridir. [1] Gorki bu eserini sosyalizm, devrim, sosyal hayat ve yaşam hakkındaki düşüncelerini kahramanlarının ağzından aktarmak için yazmış; bu yüzden roman fikirsel yönden zenginleşirken vaka düzeni açısından zayıf kalmıştır.
Romanın bakış açısı gözlemci bakış açısı ve Nilovna’nın gözlemleridir. Olaylar Nilovna’nın gözlerimden fakat üçüncü kişinin ağzından aktarılmıştır.” Asıl ağırlık diyaloglar ve Ana’nın bilinç akışındadır. Diyaloglar o kadar yoğundur ki ana neredeyse hiç yalnız bırakılmamıştır “ [2]Romanın olay örgüsü Nilovna adında kadının içki içip karısını dövmekten başka özelliği olmayan, kocasının ölümüyle başlar. Nilovna, devrimci oğlu Pavel ve onun arkadaşlarıyla yaşamaya başlar. Oğlu Pavel çalıştığı fabrikadaki eylemlere önderlik ettiğinden ve hapse girer. Çıktıktan sonraysa 1 Mayıs gösterilerine katılır ve tekrar hapse girer. Uzun süre tutuklu kaldıktan sonra yargılanıp sürülür. Nilovna ise bu ortamda hakkını arayan ve sorgulayan bir kadın haline gelir.
Roman, ihtilala hazırlanan devrimcilerin nasıl olması, neler yapması nasıl davranması gerektiğini ortaya koyan devrim hazırlıklarının manifestosu şeklinde yazılmış, dünyadaki devrimcilere örnek teşkil etmiştir.
Ana, pek çok dile çevrilmiş ve neredeyse bütün dünya ülkelerinde satışa sunulmuş dilimize yapılan ilk çevirisi ve baskısı 1912 yılında yapılmıştır.[3]
TADIMLIK
“İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar.
Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.'' Ana, Maksim Gorki
KONU
Kocasının ve toplumun üzerinde uyguladığı baskı ve şiddete sesini çıkarmayan, hakkını arayamayan bir kadının, oğlunun ve çevresinin etkisiyle insanların acısını algılayan ve onları uyarmaya, uyandırmaya çalışan bir savaşçı haline gelmesi romanın konusunu teşkil eder.
KARAKTERLER
· Pelageya Nilovna Vlasova (Ana): Oğlunu çok seven, kocası tarafından sürekli dayak yiyen , çektiği acıları çekmesi gereken acılarmış gibi gören fedakar bir anadır. Onda değişmeyen tek şey oğluna olan sevgisidir.
· Pavel Vlasov: Sosyalist ruhlu, devrimci tavırlı, sert görünüşlü, usta bir hatiptir. Davası uğruna sevgilisi Aleksandra’dan bile vazgeçen Pavel gerçekçi , hırslı ve mücadeleci bir karakterdir. Pavel her ortamda saygı gören, bilgelere dahi söz dinleten, hapishanede ve dışarıda istemeden de olsa lider konumunu gelebilen bir devrimcidir.
· Andrey (Sorgucu) Pavel ve Ana’nın en yakın arkadaşı, mücadeleci, sakin, gözlemci ve akılcı bir kişidir. Hayalcilik yöünün de olması ile Pavel’den farklıdır.
ÖZET
Nilovna, Rusya’nın bir kasabasında yaşayan alkolik ve huysuz bir işçinin karısıdır. Kocası sürekli içki içmekte ve onu dövmektedir. Nilovna ise bu durumu kaderi olarak görmekte ve halinden şikâyet etmemektedir. Kasabadaki diğer evlerde de durum çok farklı olmadığından kimse Nilovna’nın acılarına aldırmamaktadır. Kasabadaki herkes nedensiz bir kinle bir birlerine soğuk durmaktadır.
Kocasının ölümüyle Nilovna, oğlu Pavel’in yanına gider. Oğlu Pavel içki içmekten hoşlanmayan, kendini sosyalizme adamış, boş zamanlarında bol bol kitap okuyan, arkadaşları ile bazı toplantılara katılan devrimci bir gençtir. Ana, endişeli ve meraklı bir halde oğlu ve arkadaşlarını izlemektedir.
Onu en çok endişelendiren oğlu ve arkadaşlarının Hıristiyanlık hakkındaki düşünceleri ile oğlunun yakalanma ihtimalidir. Nitekim önce Andrey, sonra da oğlu tutuklanır. Oğlu Pavel, fabrika müdürüyle tartışmış ve bildiri dağıtmıştır.
Oğlu hapse girince Nilovna fabrikada bir işe girmiş ve bu defa da bildirileri içeri o sokmaya başlamıştır. Oğlunun izinden giden Nilovna, hapisten çıkan Andrey ‘in sayesinde okumayı ve yazmayı da öğrenmeye başlamıştır. Bu sayede Ana, Andrey’e i daha çok sevemeye ve Andrey’den oğlu hakkında pek çok şey öğrenmeye başlar.
Oğlu Saşa diye bir kızı sevmiş ama davası uğruna onu bile terk etmiştir. Oğlu hakkında bu gibi şeyleri başkasından öğrenmesi onun moralini bozar.
Pavel hapisten çıktıktan sonra da evlerine yapılan baskınlar devam etmiş, İspiyoncu Isay’ın öldürülmesinden sonra bu baskı daha daha da sıklaşmıştır. Pavel ve arkadaşları 1 Mayıs hazırlıklarına devam ederken Ana, bu bayramda bayarağı oğlu Pavel’in taşıyacağını öğrenir. Bu ise Pavel’in kürek ya da sürgün cezasına çarptırılacağı anlamına gelmektedir. Ana, Pavel’in bu inadını saçma bulmakta ama oğlunu vazgeçiremeyeceğini de bilmektedir.
1 Mayıs’ta herkes sokaklara dökülür. Askerler alanı basınca grupta Pavel, Andrey ve birkaç yoldaşı kalmış, askerler de onları yakalayıp hapse atmışlardır.
Ana bir kente taşınarak Nikolay isminde bir gencin yanında kalmaya başlar. Fakat oğlu ve oğlunun davası için bir şeyler yapmak istemektedir. Oğlunun arkadaşı olan Rıbin ise efendi takımına büyük kin duymakta kanlı bir devrim istemektedir.
Pavel ve Andrey ise devrimin kansız bir şekilde yapılması taraftarıdır. Rıbin ise halkı isyana sürüklemek istemektedir. Pavel ve arkadaşları insanları, ezenlere karşı uyaracak bildiriler yayınlamayı düşünmüş Ana da bu görevi üzerine almıştır. Ana Köylere giderek, Rıbin’e kitap ve bildiri taşımaya başlar. Bu sayede dağıtımda Rıbin’den de faydalanmış olurlar.
Bu gezilerden birinde hasta bir gençle tanışır. Bu gencin anlattıkları sömürülmenin canlı kanıtıdır, artık devrimcilik işine kendini daha fazla vermeye başlar. Köye gittiği günlerden birindeyse Rıbin’in polislerce acımasızca dövüldüğünü görür. Bu tecrübelerin etkisiyle burjuvazinin gücünün yine halktan geldiğini, halkı halka kırdırarak insanları korkuttuğunu fark eder. İnsanların kendisini dinlemeye başlaması ve onları etkileyebildiğini görmek Nilovna’nın hoşuna gitmektedir.
Mahkeme günü gelmiştir. Savcı onları bazı yüzeysel laflarla suçlar. Ana, Oğlu ve arkadaşları bunlardan çok korkmamıştır. Pavel mahkemede kapitalist düzenden ve insanların sömürmesinden söz eder fakat yargıç tarafından susturulur. Diğerleri ise mahkemeyi tanımayarak ifade vermemişlerdir.
Hepsine sürgün cezası verilir. Ana, bu karara sevinir. Çünkü ona, oğlunun sürgünün ilk yıllarında kolayca kaçaçağı söylenmiştir. Mahkemeden sonra arkadaşları Pavel’in konuşmasının basılmasına ve dağıtılmasına karar verilmiş, Nilovna da bu konuşmanın dağıtımını üstlenmiştir.
Köye giderken trende bir hafiyenin peşinde olduğunu fark eder. Hafiye üzerine yürüyünce insanların acılarını ve sistemin aşağılık yanlarını bağırarak anlatır. Sonunda tekme ve tokatlarla tutuklanır.
KAYNAK
[1] https://www.egitimkutuphanesi.com/ana-maksim-gorki-detayli-ozet-konu-ana-fikri-karakterler/
[2] https://www.kitap-ozetleri.com/kitap-ozeti_kitap_ozetleri/a/ana-maksim-gorki-kitap-ozeti.html
[3] https://www.kitap-ozet.net/kitap-ozetleri-yazar-biyografileri/ana-maksim-gorki.html