MALATYA’NIN İNCİSİ, OTUZ YAPRAKLI GÜL ŞEHRİ: DARENDE…

21.03.2018

 
Tarihî İpek Yolu üzerinde kurulmuş kadim bir ilim, kültür ve medeniyet şehridir Darende. Malatya’nın doğudaki giriş kapısı olan Darende, eşsiz doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini hayran bırakmaktadır kendisine. Malatya’nın en büyük ilçesi olan bu şehir, bir dünya cenneti görünümündeki Tohma Vadisi içinde yer almaktadır. Denizden yüksekliği bin metrenin biraz üzerinde olan Darende, etrafındaki haşmetli kayalarıyla da ilgi çekmektedir.
 
Tarihin yorgun kalbi atar Darende’de. Yetmiş asırlık tarihî bir geçmişe sahip olduğu söylenen Darende, maneviyat erenlerinin soluklandığı lahûtî bir mekândır. Hititlerden kalma bir yerleşim yeri olan Darende, tarihî süreç içerisinde 25 farklı devletin himayesine girmiştir. Altın kıymetindeki bu bereketli topraklar hep gözde bir mekân olmuştur. Kimi “Turhumit”, kimi “Tiryandafil”, kimi “Taranda”, kimi de “Derindere” demiştir bu gül yüzlü topraklara.
 
Tarihî dönemlerde Hititler, Mintanniler, Urartular, Medler, Persler, Kapadokyalılar, Romalılar, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Memlukler ve Osmanlılar için mühim bir kültür merkezi olmuştur Malatya’nın uzağına düşen bu kadim şehir. Bu güzel şehir Hz. Ömer zamanında Müslümanlar tarafından fethedilerek İslamiyet’le şerefyâb olmuştur. Darende’yi büyük komutan Halid bin Velid komutasındaki şanlı ordunun fethettiği rivayet edilmektedir. 1517 senesinde de Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı sınırlarına dâhil olmuştur. 1934’e kadar Sivas’a bağlı bir ilçe olan Darende, bu tarihten sonra Malatya’ya bağlanmıştır. Bugün Malatya’nın uzağına düşse de, Malatya’nın gözbebeği konumundadır.
 
Tıpkı mukîmleri gibi munis bir iklimi vardır yeşille mavinin kalbi Darende’nin. Darende’nin yazı da, kışı da, baharı da, güzü de güzeldir. Tohma Çayı adeta hayat vermiştir bu şirin ilçeye. Zira Tohma Çayı boyunca sıralanan yeşillikler bu coğrafyayı farklı ve yaşanılır kılmaktadır. Nazlı bir sevgili gibi büyük bir vakar ve sükûnetle Darende boyunca akmakta olan Tohma, bütün güzelliklerini paylaşmaktadır bu şirin diyarın sakinleriyle.
 
Aşılması güç kayalar üzerine kurulan Zengibar Kalesi, Darende’nin mâziye bakan yüzüdür. İnşa tarihi kesin olarak bilinmeyen bu muhkem kale, şehrin tarihî sembollerinin başında gelmektedir. Tarihî belgelere göre bu kalenin Hititler ve Urartular döneminde de var olduğu kanaati ağır basmaktadır. Kalenin giriş kapısı, burçları, kral köşkü ve kral mezarı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Şanlı bayrağımızın dalgalandığı kale, ziyaretçilerini bekliyor.
 
Bu toprakların manevî tapuları hükmündeki âlim, veli ve şehit mezarları Darende’yi farklı kılmaktadır. Zengibar Kalesi eteklerinde Hu Dede denilen mevkide üç sahabi kabri olduğu söylenmektedir. İstanbul fethi için yollara düşen şanlı ordunun bir neferi olan tâbiînden Seyyid Abdurrahman Gazi bu topraklarda şehit düşmüştür. Bu ulu zatın kabri Darende merkezine 15 km mesafede bulunan Abdurrahman Gazi Camii ve Külliyesi içerisinde bulunmaktadır. Öte yandan Seyyid Battal Gazi’nin amcası ve kayınpederi Hasan Gazi de bu topraklarda, kendi adıyla anılan tepede sonsuzluk uykusunu uyumaktadır.
 
Dünle bugün arasında muhkem bir köprü vazifesi gören Darende; tabiatın koynunda, kendi hâlinde yaşayan, sakin bir şehirdir; tabir caizse ağırbaşlı bir edep şehridir. Ruhu olan müstesna şehirlerden biridir. Fârâbî’nin “El-Medinetü’l Fâzıla” adlı eserinde belirttiği erdemli şehirlerdendir. Burada şehrin getirmiş olduğu kargaşa ve kaosu göremezsiniz. Darende, yanı başındaki Tohma Çayı gibi zaman nehrinde sessizce akar gider. Huzur ve sükûnet bu şehrin en bariz övgüye değer vasıflarıdır. Burada herkes hakkına razıdır. İnsanlar nazik ve naiftir.
 
Büyük Türk seyyahı Evliya Çelebi’nin de yolunun düştüğü tarihî ve tabiî bir yurt köşesidir Darende. Şefaat isterken bahtına seyahat düşen Çelebi, asırlar evvel gördüğü bu nadide şehir için şöyle der şaheseri olan Seyahatname’sinde: “Kalesi harap olduğundan dizdarı ve neferleri yoktur. Şehir nehir kenarında kerpiç ve taşla yapılmış bin kadar haneli, bağlı ve bahçeli, yedi mihrap camili, hanı, hamamı, çarsısı, pazarı olan şirin bir kasabadır”
 
Darende demek, en çok da Tohma Çayı demektir. Toplam uzunluğu 1213 metre olan Tohma Kanyonu bu şehre apayrı bir güzellik katmaktadır. Bu güzel çay, tabiat tablosunun müstesna bir süsüdür. Şehrin kasvet verici havasından kurtulmak, huzur ve sükûna kavuşmak için bir hafta sonu burada arınmak, insanın kendisine yapacağı en büyük iyiliklerden biridir.
Burdaki ahşap ve taş yollar üzerinde yürüyüp suyun sesinde kaybolmak, hazların en güzelidir.
 
Uzağına düşmüşler için sevgidir, muhabbettir, hicranın kördüğümüdür Darende. Hasreti, gözyaşlarını taşırandır; kâğıtları tutuşturandır. Ceddin bugünkü nesle en güzel yadigârıdır. İstanbul’da yaşayan Darendeliler Miniatürk’te sergilenen Somuncu Baba Külliyesi’nin dev maketini görünce memleketlerine olan özlemleri daha da artmaktadır.
 
Osmanlı’nın doğuya açılan kapısı olan Darende’de geçmişin izlerini takip etmek mümkündür. Darende’yi farklı kılan tarihî ve tabiî kıymetleri mevcuttur. Bunlar arasında “Zengibar Kalesi(Taşkale), Karahisar, Kızılhisar, Kötü Kale, Balaban Çayı Sütunları, Kaletepeler, Aslantaşlar, Ulu Cami Minaresi, Bedesten Hacı Müşrif Camii, Taceddin Mescidi, Abdurrahmanî Erzincanî Camii, Köprügözü, Somuncu Baba Camii, Balıklı Kuyular, Gürpınar Şelâlesi, Mehmet Paşa Külliyesi, Balaban İçmeleri, Uzunok Köprüsü” akla ilk gelenlerdir.
 
Yazın bunaltıcı sıcaklarında Tohma Kanyonu içerisinde kayaların içinden akan ılık suda serinlemek, keyiflerin en tarifsizidir. Buradaki üç doğal havuz, yaz kış ziyaretçilerinin zevkine amadedir. Başta Kudret Havuzu olmak üzere, yazın ve kışın 22 derece olan sıcaklığını muhafaza eden bu tabiî havuzlar, ziyaretçilerine doyumsuz anlar yaşatır.
 
Güzel ülkemizin ilim, irfan ve medeniyet yurdudur Darende. Tarihî İpek Yolu üzerinde bulunması şehrin önemini daha da artırmıştır. Bu güzel şehre Heyik Dağı’ndan baktığınızda sanki usta bir ressamın elinden çıkan eşsiz bir tablo görürsünüz önünüzde. Köprügözü göz kırpar size. Bu canlı tablo mest eder sizi. Heyik Dağı bu üryan hâliyle utanır kendisine nazar eyleyenlerden. Geçmişteki o yemyeşil günlerini hatırlar derin bir hüzünle.
 
Tohma Çayı’nın koynunda ebedî güzellik uykusunu uyuyan Zaviye Mahallesi, Darende’nin manevî çeşmesi hükmündedir. Buradaki külliyede yarınlarımızın gönül kumaşı, maneviyat tezgâhında mahir ellerde dokunmaktadır. Bu külliyeden saçılan tomurcuk gül kokuları rahmanî bir atmosfere karışarak ilâhî aşka sefer eyleyen gönülleri okşamaktadır.
 
Darende’yi Darende yapan ve onu manevî iklimlerin derununa taşıyan Allah dostlarından biridir  Şeyh Hamîd-i Velî; nam-ı diğer Somuncu Baba Hazretleri. Bayramiyye Tarikatı kurucusu Hacı Bayram Veli’nin de hocası olan bu büyük Hakk ve hakikat dostu, Kayseri, Bursa ve Aksaray’dan sonra Darende’ye gelerek Tohma Çayı kenarında halvethanesini kurmuştur. Burada birçok talebe yetiştirerek İslâm’a hizmet etmiştir. 1412 senesinde ebedî âleme göçmüş, hizmet verdiği bu güzel coğrafyada, Darende’de defnedilmiştir. Türbesi Somuncu Baba Şeyh Hamîd-i Velî Camii içerisinde bulunmaktadır.
 
Hakk ve hakikat dostlarından Şeyh Hamîd-i Velî; nam-ı diğer Somuncu Baba, Darende’ye maneviyat mührünü vuran hakikat önderlerindendir. Bu topraklarda derin izleri vardır. Bugün Darende topraklarında onun türbesi, halvethanesi ve bir de camii bulunmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Somuncu Baba’nın adı bu topraklarla özdeşleşmiştir. Onun kokusu bu topraklara sinmiştir. Bugün onun açtığı kutlu yolda yürüyenler, yine bu topraklardaki tebliğ ve irşat hizmetlerini aynı şevk ve heyecanla devam ettirmektedirler.
 
“Âlemi sen kendinin kölesi, kulu sanma,/Sen hak için âlemin kölesi ol, kulu ol” diyen Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin soluklandığı toprakların adıdır Darende. “Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî” adlı eserinde  “Çalış tefeyyüz eyle, yücel temeyyüz eyle/Fazilette sehada örnek insan ol örnek//Doğruluk kârın olsun, vefa şiarın olsun/Sadakatte vefada, örnek insan ol örnek” diyen bu Allah dostu, günümüz insanının örnek alması gereken mümtaz bir simadır.
 
Kökü çok derinlerde tarihî bir çınardır bu kendi hâlindeki müstesna şehir. İstikbalden daha çok mâzidir kanımca. Mâzinin, hâl aynasındaki aksidir. Nice insanlar yurt edinmiştir bu gül kokulu mümbit toprakları. Nice insanlar Tohma’nın su sesiyle huzura ve sükûna ermiştir.
 
M. NİHAT MALKOÇ

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Şikar Temel

Şikar Temel

6 years ago

Bu türde yazmak incelik isteyen bir şey olmalı Zoru başarmış tebrik ederim.

Melis Yayladağ

Melis Yayladağ

6 years ago

Sevemediğim yazıya yorum da yazmak istemem Yazınız faydalı oldu benim için.