Totemin düzenlenebilir bir düzenletim yasası olması, pek çokta atalar eliyle yapılan bir anlama ve anlatmaydı. Bir grup aitliği olmakla grup kişilerindeki bu tutum o totem ilkeye inanmayı ve imanı etmeyi gerektirmeden, kendilik bir sosyal tutum içinde olmasının belirmesiydi.
Totem yasalar kadim yasa ya da kanun-ı kadim oluşla bilinirdi. Temeli ortaklaşmaydı. Ve kişilerin birbirini birbiri gibi gördükleri totem eşler olmakla düzenlenişler içindeki ilkelerin grubunu ortaklaştırmasıydı. Oysa ön ittifakı dönem; uzun süren tek düze totem dönem algısına göre değişmeyi ve yeniden, yeniden düzenletişi ele alan yapılardı. Bu nedenle çok sıklıkla ön ittifaklar yapılıyordu.
İlahi dönemle ilahlar, ortaklaşma ve ortaklaştırma esaslı totem yasayı farklı totem gruplar arasında bağ ve inşa ettirmelerinin bizatihi (kendileri) olan grup aitlikti takdircileriydi. Her bir inşacı totem grup temsilcileri, kendi kararlarının kendi grup takdirleri oluşla; düzenlenim ve düzenletim yapanlardı.
Yani ilahlar kendi üzerlerine kendi eylemli sözün sahibiydiler. Ve kendi üzerlerine kendi eylemlerinin uygulayıcısıydılar. Etki olan ve edilgen olan takdir sahipleri, ilah oluşla anılıp söylenirdi. Melezlerde ilahların melez çocuklarıydı. Ön ittifakın ilahları; ilahlarını totemce ve kültürce saygılıyorlardı.
Bu nedenle ilahi dönem bizatihi ve defacto (fiili) olan düzenleşimle ve düzenletim içinde bulunulan durum olmakla inanma ve iman etme gibi dini bir boşluk devinmesi henüz oluşamamıştı. İlah olan grup temsilcisi kişiler kendi grubunda ve ittifakı içinde; saygı görüyor, farklı gruplarla birlikte yaşayıp; cinsellik dahil her tür temaslarını farklı gruplar temasıyla yürütüyorlardı.
İlahi dönem imanı bir ilaha iman olmayıp gruplar arası sözleşmeye imandı. Ve her bir ittifak grup kişileri bu deklarasyonu öğrenip, andı söylemekteydi. Çünkü her biri bir ittifak kararını alan totem grup kişileri; kült merkezinde hep birlikte gruplar arası ortak karar aldılar. Hep birlikte ortaklaşa alınan bu kararlar her bir grubun kendi kararı gibi hıfzedilip; andı içilip; deklaresi yapılıyordu. İttifak iman buydu.
Bu nedenle kendi eşiti olan farklı totem grupların; gruplar arası ittifak temsilcileri olmaları nedenle kendisi ilah olan ilahların, bugünkü anlamıyla ilaha (kendilerine) imanı olmazdı.
Köleci dönem ortaklaşmayı fesheden yeni bir düzen ve düzenlenim ilişkisi olmakla farklı bir mana söylem oluşun düzen ve inşasıydı. Bu anlayışın temeli şuydu; ön ittifakın zenginliği ve servetleri; Mamon’undu. Mamon mal mülk sahibiydi. Böylece Mamon'du servet ve zenginlik üzerindeki mal mülk sahipliği nedenle grup emeği ve grup sahipliği yıkılıyordu.
Totem dönem kadim yasa mana anlayışına sahipti. Ön ittifakı dönem ittifakı büyüten her bir katılımla sık sık yeni temaslar nedenle yeni katılımcılara göre yeni yeni kaide kural söylemek zorundaydı. Köleci dönemde zorunlu oluşla köleci düzene göre yeni şeyler söylemenin değişme ve dönüşmesi içindeydi.
Ne var ki Mamon'du köleci ilişkili mal mülk sahipliği olmayı ön gören yasayı ilkten (ezelden) beridir böyle oluşla ve asla değişemez oluşla, söylemekle; imanı anlamda köleci mülk ilişkisinin kadimi yasa olduğunu söylüyordu. Fiiliyatta değişiyor ama değişmeye göre ortaya koyduğu "anlayışı" kadimi yasa sayıyordu.
Mamon mülkünü ve malını; dilediği gibi dilediği kişiye vermeyi de vermemeyi de ve az vermeyi de takdir ederdi. Ön ittifaklar; totem mesleklerine değin biriken mal varlıklarını zenginlik oluşla ortaya koydular. Gruplar arası farklı kültürler sentezini de uygarlık oluşla ortaya koyan ilahlar; bilmeden yavaş yavaş köleci döneme göç etmenin zihinsel ve zihniyeti geçiş döneminin hazırlıklarını da yapıyorlardı.
Böylece Mamon; ön ittifakın zenginlik kaynakları olan servetine ve teknik teknolojik kültürel uygarlığına el koyup el koyduğunun sahibi olup; sahibi olduğunu da seçilmiş kişilerine o kişilerin ilahı oluşla veriyordu. Mamon bu malı mülkü eşitsiz dağıtmakla kalmıyor; bu keyfi takdirin ezelden (önceden) ebede (sonsuza) dek değişmez olmasıyla bunun bir kadimi yasa olduğunu da söylüyordu.
Köleci dönem içinde mülkiyetçi Mamon’a karşı ilahlar, ortaklaştıran ön ittifakın bilinciydi. İlahlar, Mamon karşısında giderek lokalize oluyordu. İttifakın ilahı grup ilahı oluşun bilincine doğru geri çöküş yapıyordu.
Köleci dönem evlilik, miras, aile gibi mülkiyete değin zorunlu olan kendi kurumlarını ve kurum ilişkileri hukukunu ortaya koydu. Ön ittifakla gerileyip kişilere göre kaybolan totem bilinciydi. Köleci-mülkiyetçi döneme göre gerileyip kişilere göre kaybolan ilahtı ön ittifaklı grup bilinciydi. Böylece köleci dönem içinde olması gereken tümeli ilahtı anlayışlar; aile ve kişi ilahları olmanın bilinci oluşla sistem içine çöküyordu.
Rızk; Mamon'un kişilere verdiği mala-mülke dek varlıklar olmakla; yiyecek içecekti. Mamon herkese mal mülk vermemişti. Bu nedenle mal-mülk ve rızk sahibi Mamon herkesin Mamon'u olamıyordu. Hele de fakirlerin kölelerin Mamon'u hiç değildi.
Efendiye mal-mülk rızk veren Mamon; mal-mülk vermediği nasipsiz kölelere de gidin rızkı verilenlerin rızkı içinde nasibiniz olan rızkınızı arayınız (yani çalışınız) diyordu.
Bu nedenle eski ilahi düzen; yeni köleci düzenin açlık ve sefaleti karşısında, köleci anılarıyla birlikte sentezlenişle çok uzak geçmişin tatlı cennet anılarını oluşma yolundaydı. Bu tür köleci deklarasyon sistem dışında Mamon gibi bir mana anlayışına biat etmekle, yeni yeni din ve dinin iman kurallarını oluşuyordu.