27.05.2011
MANİ NEDİR
Anonim halk şiiri türlerimizden biridir. En yaygın anonim türlerimizden biri olan maniler Türk dünyasının tamamına yayılmış bir türdür. Mâni sözcüğünün kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte bu sözcüğün "mâna" (anlam) sözcüğünden türediği görüşü yaygındır
Halk edebiyatımızda kendine özgü bir kafiyeleyiş biçimi olan ve tek bir dörtlükten oluşan manilerimizin divan şiirine de etki ettiği, Tuyug türünün manilerden esinlenerek oluşturulduğu söylenebilir. İran edebiyatına mahsus olan Rubailerin de kafiye biçiminin maniye benzemesi ve rubailerin de tek dörtlükten oluşması manidardır.
MANİLERİN KONUSU VE MANİLERİN ADLANDIRILMALARI
Maniler her türlü hayati olayları (Aşk, gurbet, hasret, kıskançlık, kırgınlık ve tabiat vb.) işleyen bir türdür. Mani, halk şiirinin nazım şekli bakımından en küçük olanıdır. Maniler, Halk edebiyatının bilinmeyen şairleri tarafından söylenmiş, halka mal olmuştur.
Mâniler genellikle düğün, askere gitme, bayram, niyet çekme ya da tutma, çalışma, sevgi gibi bir durum söz konusu olduğunda söylenir. Böylece ortam ve duruma göre niyet mânileri, çalışma ya da iş sırasında söylenen mâniler, atışma mânileri, semai kahvelerinde söylenen mâniler, düğünlerde söylenen mâniler, bekçi ve ramazan davulcularının mânileri, âşıkların ve halk hikâyecilerinin mânileri gibi bölümlere ayrılır
Manilerin konuları yaşamla ilgilidir ve yaşamla başlayan, onunla devam edecek bu temelin başında, aşk ve sevgi ön plandadır. Manilerde vefasızlık, kıskançlık, kadere isyan, güzellik, ölüm, evlenme ve başka hayatla ilgili konular işlenmektedir.
“Manilerde toplum ve bireylerin düşünce yapısı, beğenisi, dertleri, özlemleri, sevdaları, duyguları, davranışları yansıtılmaktadır. Onlarda o toplumun gelenek ve göreneklerinin izlerini bulmak olasıdır. Bir dörtlükten oluşan türde geçmişin kalıntılarını bulurken, günümüzün beklentilerini de görmekteyiz. "Manilerin diğer halk kültürü ürünleri gibi toplumu ayakta tutan dinamikleri belirlemekte önemli bir rolü vardır. Manilerin söylendiği yöre insanının dünyaya bakışı, hayatı algılayış biçimi ve estetik anlayışı belirlenebilir" [1]
Başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türüdür. Manilerdeki aşk, sevgi, kıskançlık, hasret vb. konularının en ince noktalarını bulmak mümkündür. Türk halk edebiyatında anonim olan dörtlük biçimindeki şiir türüdür. Mani atmak ya da mani düzmek ya da yakmak, bir mani meydana getirerek özel ezgisiyle okumak anlamındadır. Doğu Anadolu’da bayatı sözcüğü de yaygındır. Urfa’da, Kerkük’te hoyrat denir.11 heceli olan en tipik manilere Eğin’de alagözlü de denir.
Kıbrıs manileri ve Güney Azerbaycan bayatıları (manileri) arasında birçok benzerlik bulunmaktadır. Bayatı kelimesinin etimolojisinin çeşitli yorumu vardır. Bazı bilim adamları boyat (eski) sözünden alındığını, bazıları ise onun totemizmle ilgili olduğunu öne sürmektedirler.[2]
MANİLERİN ŞEKİL- YAPI- KAFİYE ÖZELLİKLER
Manilerin ilk iki dizesi, uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. ( 1)
Çoğunlukla 7 heceli dört dizelik bir bendden meydana gelir. Ama dizeleri 4-5-8-10-14 heceli kalıplarla söylenmiş maniler de vardır. Birinci, ikinci dördüncü dizeler birbirleriyle kafiyeli, üçüncü dize serbesttir. Yani kafiye dizilişi aaxa'dır. aaaxa düzeninde maniler de var. İlk iki dize hazırlık dizeleridir. Son iki dize ile anlam bağlantısı yoktur. Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir. Birçok mani çeşidi vardır. En çok kullanılanlar düz ya da tam mani, kesik mani, cinaslı mani, yedekli mani, artık mani'dir.
Dörtlüğün anlam yükünü üçüncü ve dördüncü dizeler taşıdığı için mani söyleyen bütün ustalığını son iki dizede göstermek zorundadır. Karşılıklı mani söyleme Anadolu’da özellikle Doğu Karadeniz, Kars yörelerinde yaygındır. İki kişinin karşılıklı söylediği manilere deyiş adı verilir. Bu tür deyişler söyleme (deyişme) kızlar arasında, delikanlı ile kız, ana ile kız, ana ile oğul vb. arasında olur. Âşıkların karşılaşmalarında manilerle deyiştikleri görülür. Konularına göre; niyet, atışma, askerlik, iş, bekçi ve davulcu manileri; İstanbul’da sokak satıcılarının söylediği maniler; semai kahvelerinde cinaslı maniler; âşık hikâyecilerin söylediği maniler; mektup ve düğün manileri; ayrılık ve gurbet manileri gibi türlere ayrılabilir.
Mani tasavvuf şiirlerine kadar tesir etmiştir. Mesela, İbrahim Gülşeni’nin (1426-1533) dörtlüklerinde
Ben gönlüm alan dilber Ne sevdadur diyünüz bana
Gider derler gider derler İşidüp kalmanuz tana
Beni tek o Leyli mecnun Gönül benden kaçup ana
Eder derler, eder derler Gider derler,gider derler
Manilerin etkisi divan şairlerinde de gözükür
Nahifi’nin (1643–1778) şu beyiti verebilir
Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım
Saçımda siyahım var
Bülbül gibi ahım var
Göz gördü gönül sevdi
Benim ne günahım var
MANİ TÜRLERİ
Maniler, genellikle tek bir dörtlükten oluşur ve yedi hecelidir. Fakat mısra sayılarının artması, kafiyelerindeki değişkenlikler ve düz manilerden ayrılan diğer özellikler taşımaları bakımlarından bazı türlere ayrılırlar.
Düz Mani: Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çokluk cinassızdır.
Örnek:
Bacadan bakan oğlan
Gömleği keten oğlan
Gece gelme gündüz gel
Horozdan korkan oğlan
Kesik mani: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan maniler. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk dizeleri "aman aman" ünlemi ile doldurulan manilerse bunlara İstanbul manileri denir.
Örnek Kesik Maniler:
Karaca
Aldım aşkın tüfeğin
Vurdum bir kaç karaca
Dünyada bir yâr sevdim
Kaşı gözü karaca
Dağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfin teli bağ bana
Ayağı
Kuşlardan bir kuş gördüm
Var başında ayağı
Üstad manici isen
Aç maniden ayağı
Cinaslı mani: Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani denir.
Yedekli mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler.
Mani deyip gözlerim
Kan ağlıyor gözlerim
Ben o yarin yolunu
Ölene dek gözlerim
A benim bahtiyarım,
Gönülde tahtı yârim,
Yüzünde göz izi var,
Sana kim baktı yârim.
Yedekli (artık) mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır. Yedekli maniye artık mani de denir.
Örnek Yedekli Maniler:
Ağlarım çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerden yaralıyım
Gülerim çağlar gibi
Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi
Ne viran çeşme imiş
Su içecek tası yok
Yıkıldı viran gönlüm
Yapacak ustası yok
Şu vefasız dünyanın
Ucu var ortası yok
Deyiş: İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır.
DEĞİŞİK KAYNAKLARDAN MANİ ÖRNEKLERİ
Adilem sen naçarsın,
İnci mercan saçarsın,
Dünya deniz olanda,
Gönlüm nere kaçarsın.
Ağam derim naçarım,
İnci mercan saçarım,
Dünya deniz olunca,
Ben kuş olup kaçarım
Al şalım yeşil şalım,
Dağlarda dolaşalım,
Tenha tenha yerlerde,
Seninle buluşalım.
Aldım aşkın tüfeğin,
Vurdum bir kaç karaca,
Dünyada bir yâr sevdim,
Kaşı gözü karaca.
Akşamlar olmasaydı,
Badeler dolmasaydı,
Yâr koynuna girince,
Hiç sabah olmasaydı.
Ala karga olaydım,
Kavaklara konaydım,
Yoldan geçen yolcudan,
Ben yârimi soraydım.
Altın çeşme akmasın,
Yüreğimi yakmasın,
Gözlerine tembih et,
Öyle çapkın bakmasın.
Ak giymiş kara giymiş,
Dalları yer değmiş,
Damat namaz kılarken,
Gelin tavuğu yemiş.
Al elmamı soyayım,
Baş ucuma koyayım,
Anam ben gurbetteyim,
Sana nasıl doyayım.
Bostanlarda fasulye
Anam gitti gezmeye
Ben anamdan örendim
İnce boncuk çizmeye
Koyunum var karaman
Gaybolursa araman
Ben bir reçber kızıyım
Şehirliye yaraman
Dere boyu gidelim
Koyun kuzu güdelim
Sennen beni görmüşler
İnkâr bayrım edelim
Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Alnımın yazısına
Tren gelir öterek
Kömürünü dökerek
Ben anamdan ayrıldım
Gözüm yaşım dökerek
Tut yedim duttu beni
Yârim unuttu beni
Yarı yola varmadan
Hıçkırık tuttu beni
Ak tavuk aldın mı?
Kümese koymadın mı?
Kör olası gaynana
Sen gelin olmadın mı?
Kapelesi ketenden
Yârim indi trenden
Boynuna sarılayım
Gülünü incelmeden
Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılmasın
Çaya inesim geldi
Şeker yiyesim geldi
Ala gözlü ablamı
Gene göresim geldi
Su içtim kana kana,
Sular akar yana yana,
Yüzün bir gün görmedim,
Bilmem gidem ne yana.
***************
Kahve doktum kuruna,
El vurmayın durula,
Yârime yar diyeni,
Sol göğsünden vurula.
Bayburta giden yollar
Uzadıkça uzarlar,
Geçme bizim kapıdan
Eller bana kızarlar.
Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı askın kolayı.
Suya bulgur ezerim,
Hem ezer hem süzerim,
Ben yarımın derdinden
Deli olmuş gezerim.
Hey hızara hızara
Dalda elma gızara
Beni sana vermizler
Başka yerden giz ara
Gayadan öküz bakar
Öküzün arnı sakar
Delikanlı dururken
Sakallıya kim bakar
Mendil aldım onbeşe
Onu serdim güneşe
Gitti yârim gelmedi
Beni aldı telaşe
Dağdan kestim kereste
Kuş besledim kafeste
Yârin hasta dediler
Yetiştim son nefeste
Karşıda ala inek
Tüyleri benek benek
Boğazımdan geçmiyor
Yarsız yediğim yemek
Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor
Evleri sarı boya
Gel yarim doya doya
İç vereme tutuldum
Gamıma koya koya
Armut dalda bir iki
Saydım baktım on iki
On ikinin içinde
Gök yazmalı benimki
İnce yazma düreyim
Aç koynunu gireyim
Uyan uyan sar beni
Yar olduğunu bileyim
Tavanlarda tencere
El vurmadım incire
Gavur babam duymasın
Çeker beni zencire
Çaya indim taş buldum
Yüzüğüme kaş buldum
Neredeydin la sürgün
Yanıma yoldaş buldum
Arabası kirenden
Mendil sallar trenden
Abenim nazlı yarim
Nasıl ayrıldın benden
Kahve doktum kuruna,
El vurmayın durula,
Yârime yar diyeni,
Sol göğsünden vurula.
Bayburta giden yollar
Uzadıkça uzarlar,
Geçme bizim kapıdan
Eller bana kızarlar.
Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı askın kolayı.
Suya bulgur ezerim,
Hem ezer hem süzerim,
Ben yarımın derdinden
Deli olmuş gezerim.
Hey hızara hızara
Dalda elma gızara
Beni sana vermizler
Başka yerden giz ara
Gayadan öküz bakar
Öküzün arnı sakar
Delikanlı dururken
Sakallıya kim bakar
Mendil aldım onbeşe
Onu serdim güneşe
Gitti yârim gelmedi
Beni aldı telaşe
Dağdan kestim kereste
Kuş besledim kafeste
Yârin hasta dediler
Yetiştim son nefeste
Karşıda ala inek
Tüyleri benek benek
Hiç boğazımdan geçmiyor
Yarsız yediğim yemek
Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor
Evleri sarı boya
Gel yarim doya doya
İç vereme tutuldum
Gamıma koya koya
Armut dalda bir iki
Saydım baktım on iki
On ikinin içinde
Gök yazmalı benimki
İnce yazma düreyim
Aç koynunu gireyim
Uyan uyan sar beni
Yar olduğunu bileyim
Tavanlarda tencere
El vurmadım incire
Gavur babam duymasın
Çeker beni zencire
Çaya indim taş buldum
Yüzüğüme kaş buldum
Neredeydin la sürgün
Yanıma yoldaş buldum
Arabası kirenden
Mendil sallar trenden
Abenim nazlı yarim
Nasıl ayrıldın benden
1965 YILINDA İSKİLİP'TE DERLENMİŞ
İSKİLİP MANİLERİ ( 2 ) DERLEYEN: MUSTAFA YOLCU
GÖKTE YILDIZ MAH GİDER
KAH EYLENİR KAH GİDER
BEN BUGÜN YARİ GÖRDÜM
SANDIM PATİŞAH GİDER
FIRIN ÜSTÜNDE KÜREK
AH ETTİ YİNE YÜREK
HER CEFAYA KATLANDIM
BUNA KATLANMAZ YÜREK
KARA TAVUK KAZ OLDU
KOMŞULAR KAMAZ OLDU
ZALİM KOMŞU YÜZÜNDEN
YARİM GELEMEZ OLDU
KARŞIDA KARA MEŞE
GÖLGE VURDU GÜNEŞE
SENİNKİ AK GÜL İSE
BENİMKİ MOR MENEVŞE
KARŞIDA OTURANLAR
DERDEMİ ARTIRANLAR
BANA BİR ÖĞÜT VERİN
SEVDADAN KURTULANLAR
GİDİYOM ELİNİZDEN
KURTULAM DİLİNİZDEN
YEŞİL BAŞ ÖRDEK OLSAM
SU İÇMEM GÖLÜNÜZDEN
KALENİN GEDİKLERİ
PİLAVDIR YEDİKLERİ
HİÇ AKLIMDAN GİTMİYOR
YARİMİN DEDİKLERİ
BU GÜN AYIN ONDÖRDÜ
KIZ SAÇINI KİM ÖRDÜ
ÖRDÜYSE YARİM ÖRDÜ
İSPAT GETİR KİM GÖRDÜ
GÖKTE YILDIZ ELLİDİR
ELLİSİ DE BELLİDİR
BENİM SEVGİLİ YARİM
GÖZLERİNDEN BELLİDİR
GÖKTE YILDIZ YÜZATMIŞ
KAŞLARI KALEM ÇATMIŞ
CÜMLE ALEMİ TOPRAK
YARİ NURDAN YARATMIŞ
KARANFİLİM BİBERİM
ÜÇ BACIDAN DİLBERİM
YÜZÜNÜZÜ EKŞİTMEYİN
MİSAFİRİM GİDERİM
KARANFİL EVLEK EVLEK
DADANDI KARA LEYLEK
YAZIN BİRİDİK EMME
KIŞIN AYIRDI FELEK
KARANFİL OLACAKSIN
SARARIP SOLACAKSIN
BEN HAKİME DANIŞTIM
SEN BENİM OLACAKSIN
ALTIN TABAK OLAYDIM
YAR ÖNÜNE KONAYDIM
YARİM ESVAP BİÇTİRMİŞ
TERZİSİ BEN OLAYDIM
AYA BAK YILDIZA BAK
DAMDA DURAN KIZA BAK
CİLVESİNE DOYULMAZ
EYLEDİĞİ NAZA BAK
UFACIK İĞNESİNE
KAİLİM CİLVESİNE
BEN YARİME KAVUŞTUM
DARISI CÜMLESİNE
UZAKTIR SEÇİLMİYOR
GÖNÜLDÜR GEÇİLMİYOR
GÖNÜL BİR TOP İBRİŞİM
DOLAŞMIŞ AÇILMIYOR
A MÜRDÜM MÜRDÜM MÜRDÜM
KİM BİLİR BENİM DERDİM
AĞAÇLAR KALEM OLSA
KİMSE YAZAMAZ DERDİM
ASMADA ÜZÜM SANA
KEM MİDİR GÖZÜM SANA
SABAH YILDIZI GİBİ
DİKMİŞİM GÖZÜM SANA
A BENİM BOZ ÇİCEĞİM
NASIL SENDEN GEÇEYİM
AHDETTİM YEMİN ETTİM
YOLUNDA ÖLECEĞİM
ARMUT DALDA SALLANIR
YERE DÜŞER BALLANIR
BİR OĞLAN VEZİR OLSA
GENE KIZA YALVARIR
ODALARA KOL OLDUM
SULAR GİBİ DURULDUM
GÜLLÜ SENDEN AYRILDIM
BAŞKASINA VURULDUM
UFACIK KUŞ ÜZÜMÜ
GÖRSEM YARİN YÜZÜNÜ
UYUYUP UYANSADA
ÖPSEM ELA GÖZÜNÜ
UZADIM KAMIŞ OLDUM
ERİDİM GÜMÜŞ OLDUM
BEN BU AŞKA DÜŞELİ
BİR AVARE KUŞ OLDUM
UFACIK FİSKE TAŞI
YANDI YÜREĞİM BAŞI
NE YARDAN HABER GELDİ
NE DİNDİ GÖZÜM YAŞI
ELMAS YÜZÜK PARMAKTA
ÇİFTE BENEK YANAKTA
BENİM BİR EFENDİM VAR
ŞU KARŞIKİ KONAKTA
AKŞAM OLDU İKİNDİ
MUM ŞAMDANA DİKİLDİ
ELLERİN YARİ GELDİ
BENİM BOYNUM BÜKÜLDÜ
ALMA ATTIM GELİNE
GELİN ALMA ELİNE
YAZIK OLDU ŞU KIZA
DÜŞTÜ ZARHOŞ ELİNE
AYNA ATTIM ÇAYIRA
ŞEVKİ VURMUŞ BAYIRA
GELİN DOSTLAR SEYİRE
İŞİM DÜŞTÜ HAYIRA
GAGAUZ MANİLERİ [3]
A gidelim bizâdan
Gül sökelim dizâdan
Sarılalım, yatalım
Avgusttan güzâdan (Arnaut özel arşiv)
Tam kafiyeTürkiye:
Su gelir akma ile
Taşları kakma ile
Adam yare doyar mı
Uzaktan bakma ile (Kaya 1999: 26)
Gagauz:
Kale kaleye yan verir
Altın küpe nan verir
İki çocuk bir kız için
Yol üstünde can verir (Arnaut özel arşiv)
Zengin kafiye : Türkiye:
Kahve içtim fincandan
Kenarları mercandan
Çek bıçağı vur beni
Artık bıktım bu candan (Kaya 1999: 27)
KERKÜK- IRAK – TÜRKMEN HOYRATLARI [4]
Bağdaddan kârvan gelir
Derdli perişan gelir.
Kimler qurban kesilib
Sularım al-qan gelir
Kerkükün baş qalası
Divarı daş qalası
Ölü ana yanında
Tökür qan-yaş balası
Atlarım
İlkı-ilkı atlarım
Bir çetin güne düşdüm
Ağladı hoyratlarım
Bağdad qızıl, gümüşdü
Bağdada yanğın düşdü
Beyle qara günleri
Bağdad ne çaq görmüşdü
Hesreti derin Kerkük
Neğmesi şirin Kerkük
Bağrımızın başında
Görünür yérin, Kerkük
Dünyadan kéçdi gétdi
Yaratdı, köçdü gétdi
O xoyrat bulağından
Füzulim içdi gétdi
Kerkük’ün nalesi var
Qemden şelalesi var
Toyunda, düyününde
Xoyrat piyalesi var
MANİLER İÇİN KAYNAKÇA- BİBLİYOGRAFYA
Abid, Emin (1930). "Türk halglan edebiyatında mani növü ve Azerbaycan bayatilannin hususiyyeti": Azerbaycani öğrenme yolu dergisi. Bakı.
Boratav, Pertev Naili (1978). lOO Soruda TürkHalkEdebiyatı. İstanbul:Gerçek yayın.
Hekimov, Mürsel (1988). Halgimizm Deyimleri ve Duyumları. Bakı.Yazıcı yayın.
Türk Kavimlerin Halk Edebiyati Örnekleri. Yay.:V. Radloff. C.X. Sank-Peterburg.
Kaya, Doğan (1999). Anonim halk şiiri. Ankara: Akçağ yayını.
Kuroglu, Stepan (1998). Maniler. Odesa: Mayak yayın.
Oktürk, Serif(1985). Türk Manileri Antolojisi-Güldeste. İstanbul.
Paşayev, Gazanfer (1998). İrak Türkmen Folkloru, İstanbul: Kerkük Vakfı.
Veliyev,M.(1950). "Bayatilanmiz daalliteorasiya": Ulduzdergisi. Bakı
106 Azerbaycan Klasik Edebiyyatı Kitabı (20 Cilt) 1982, 1. Cilt, Folklor
Kaynakça
[1] Doç.Dr.Fedora (Tudora) Arnaut, Artun 1998: 139).
[2] Prof. Dr. Habib Derzinevesi, www.forumbaku.net/kibris- )
[3] Doç.Dr.Fedora (Tudora) Arnaut, GAGAUZ MANİLERİ, www.turkfolkloru.com/ )
[4] (https://www.kerkukvakfi.com/dergii)
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya s_kuzucular@hotmail.com
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın