Mataramda Tuzlu Su; İsmet Özel'in şiir poetikasını ve iç dünyasını yansıtması bakımından önemli bir şiiridir. Kırk bir dizeden ve üç bentten oluşan şiirde; 'yabancılaşma' imgesi, yolculuk metaforu üzerinden verilir. Şair kendisini gerçeği arayan çağdaş bir derviş olarak konumlandırır ve bu zor yolculuğu seçtiği keskin sıfatlarla ifade eder. Şiirin başlığı, yolun kendisini biteviye tekrar eden bir çözümsüzlüğü ifade ettiğini gösterir: şair içtikçe susar ve buldukça daha çok arama iştiyakı duyar. Özel'in şiirlerinde sürekli rastlanan ontolojik kaygılar, bu şiir özelinde 'evini bulmak' üzerine yoğunlaşır ve şairin aidiyet kuramayışını ifade eder. Mataramda Tuzlu Su; metafizik bir buhranın şiiridir ve şairin iç benliğini yansıtma amacıyla yazılmıştır. Özel bu şiirle içinde bulunduğu 'huzurlu bir huzursuzluk' atmosferini; okuyucuya dış dünyayla uyumlanamama, başka sesler/başka soluklar arayışı olarak lanse etmiştir.
Şiirin ilk dizesi, geri kalan kırk dizenin ana fikrini hissettirmesi bağlamında kuvvetli bir giriştir. İsmi geçen dört kavram da ''West Indies, Kızıl Elma, İtaki, Maçin!''; bir aidiyet yaratımı arzusu yada tamamlanamayan bir kendilik arayışını temsil eder. West Indies; Avrupalıların yeni keşfettiğinde Asyanın uzantısı olduğunu sandıkları ama sonrasında Avrupa/Asya arası başka bir dünya olduğu anlaşılan İngiliz Karayipleridir. Kızıl Elma, Türk devletlerinin diğer milletleri hakimiyeti altına alma ülküsüdür/ yeniçeri ülküsü olarak da bilinir. İtaki; Odisseus'un çıktığı savaşta eve dönme zorluğunu yansıtır; Maçin ise Doğu Türkistan'a yakın bir tarafta, çöller ve dağlar arasında garip kalmış Türk milletlerinden bir kavime göndermedir. Şair, evden uzaktadır, uyumlanamadığı bir dünyada yalnızdır ve dik durmaya çalışmaktadır.
'burada kalamazsın, başa dönemezsin
ama dön
Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön! '(of not being a Jew)
Dizelerinde de görüldüğü üzere; gitmek/dönmek/ev/kalp şairin sıkça üzerinde durduğu ve kendiliğini arama yolunda bahsini açtığı meselelerdir. Özel'in imgeleminde içbükey genişleyen bir öfke ve 'gırtlaktan taşan bir şiir' vardır. Şair kendini ararken; kendisiyle, dünyayla, devletlerle, imgelerle ve hayatla kavga eder. Bu arayışın hem yaratıcısı hem de nihayete ereceği nokta 'aşk'tır. ( Aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine/ Adımı aşkın üzerine kendim yazarım.)' Uzun yola çıkmak' hem şairin içsel yolculuğu hem de duyduğu toplumsal sorumluluğun bir armoni halinde ifade edimidir. Bu vurgu; hüküm giymek kalıbıyla bir ceza halinde sunulur, şiirin öznesi varolan dünyaya zarar veren ve uyum sağlayamayan biridir. Peşpeşe gelen dizelerde bu uyumsuzluğun zengin görsel çağrışımlarla coşkun bir lirizm halinde verildiği görülür.(vahşetim/beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı) İlk bendin sonlarına doğru bu farklı oluşun yalnız dış müdahaleler nedeniyle olmadığını, aynı zamanda şiir kişinin bir tercihi olduğunu görürüz.
kendime dünyada bir
acı kök tadı seçtim
Bu tavır İsmet Özel'in aynı zamanda hayata karşı duruşunun sözlü anlatımı ve kısa bir özeti gibidir. Yaşayanlar (Henry Sen Neden Buradasın'da anlattığı gibi); soru sorma cüreti ve kapasitesi gösterenler ve şuursuzca nefes alanlar olarak ayrılır. Bilinç katsayısı ve sorular arttıkça, hayat acılaşır ve şiirde anlatıldığı gibi tüm varoluşun üzerine temellendirildiği bir kök haline gelir. Şair arayışının yakınlarda tatmin olmayacağının; çünkü bir noktada ulaşılabilenin basit olan, değerli olanınsa; emek harcanan, didinilen, kargışlanan, kavgası edilen olduğunun farkındadır.
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
İkinci bendin başıyla birlikte şair öncesinde arzu ettiğini dile getirdiği 'uzak' kavramını, yalnızca sorusunu sorarak tanımlama isteğini belirtir. Sonraki dizelerde ise bu kavramın 'uzaksıllık' anlamını içerdiği görülür. Şairin kendi benliğine hissettiği yabancılık hasebiyle dış dünyayla arasındaki iletişimi kopuktur. Bu kopukluğun Necatigil'in hissettiği yabancılıktan (bir lunapark mı bir konser bir gösteri/ bilmem pek anlamadım önüm kalabalıktı) farkı ise Özel'in havsalasının boşluk kabul etmeyen inatçı yapısı ve dünyayı kendi iç evreniyle bir bütün olarak algılama arzusunun yarattığı öfkedir. Şair korkusuzdur, kendisini bir kimlikle örtme zahmetine girmez (başı açıktır). Şakaklarındaki dövmelerin onu ele verecek oluşu ise hem alın yazısı hem de toplumsal kimliği olarak değerlendirilebilir. Birey, eski hayatının yükünü şakaklarında taşımaktadır ve toplumun idrai bu yükleri yaftalarla değerlendirir.
kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim
Özel'in ikinci bentte sancısını çektiği o 'herkesler', Ülkü Tamer'in poetikasında da önemli yer tutan olgulardan biridir.
kendi ülkeme yıldızlar değmez, sular akmaz, yağmur işlemez ağaçlarıma;
bırakmaz beni kalabalık, çünkü çarşılardan geçtim!
Çarşılardan geçmek, kentlerden geçmek ve sonrasında uzun yola çıkmak; bireyin toplumla uzun süreli birbirini kabullenemeyişinin bir nihayeti olarak okunabilir. Özel'in hodgam ve sert görünen tavrının;bu şiirle, aktarılamamış yada belki aktarılmak istenmemiş bir anlaşılamama olduğu görülür. Şairin bu aktarımda tercih ettiği monolog yöntemi ve yoğun imgelerle şiiri sunması, şiiri kapalı bir hale yaklaştırır. Kafiye sık sık fiil sonlarında yinemelerle sağlanır, yine de bu kafiye peşpeşe mısralarda görülmez.
Gürlek nara ve oturmuş lehçe imgeleri üzerinden vurgulanan ifade ediş biçimi, şairin içinde kabaran isyanı yansıtamaz; çünkü halktır, gelenektir. Oysa şair kendisini tüm şiir boyunca herkes'ten ayırmak üzerine bir uğraş sarfeder. Bu hem şiire egosantirik bir ton katar hem de şairin kendisi dışındaki dünyayı benliğinden ne kadar uzakta algıladığı bahsine bir pencere açar.
Söyleyin
Aynada iskeletini
Görmeye kadar varan kaç
Kaç kişi var şunun şurasında ( celladıma gülümserken )
Şairin kendisini ayırdığı yer, ısmarlama bir hayatı bırakacak cesarete sahip olmasında konumlanır. Fikri dönüşümleri, hezeyanları ve değiştirdiği toplumsal kimliği öncesinde şöhrete erişimi epey kolay olan şairin; şimdi azıksız yürüdüğü yol zorluklarla doludur.
askerken kantinden satın aldığım cep aynası
bazı geceler çıkarken
uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta
gibi lükslerim de burda kalacak dizeleriyle bu yeni hayatın hiçbir ısınma, mayışma ve anılara sığınma gibi lüksü kabul etmediğini ifade eder. Şairin ne kokusu ne yankısı ne boyası ne de ocağı kalmıştır. Her biri çok güçlü imgeler olan bu kelimeler; vazgeçilen mefhumların bir panaromasını çıkarır. Aynı zamanda bu dökme saymayla karmakarışık bir yığın yaratır. (O halde önünüze karmakarışık bir yığın bırakıyorum. Doğrusu onu orada ben de öyle bulmuştum./ Waldo Sen Neden Burada Değilsin)
Mataramda Tuzlu Su; Özel'in 'bütünlük duygusunun simgeleşmiş hali' olarak algıladığı şiir poetikasında uzaksıl ve yabancı kalmayı, azmi, yalnızlığı ve yolu anlatan bir şiirdir. Şiirde biçem yinelemeler ve sayıp dökmeler üzerinden okunabilir.