Meta Nedir Metâu'l-Gurûr
Osmanlıca yazılışı: متاع :meta'
Meta’ kelimesinin kökeni Arapça’dır. Dilimize de bu dilden girmiştir. Sözlülerdeki anlamı satılacak mal, eşya; fayda, menfaat, kıymetli eşya, tüccar malı, sermaye, elde bulunan varlık. Şekillerindedir.
Bu sözcük divân edebiyatında gerçek anlamları dışında âşığın aklı ve canı anlamlarında da kullanılır. Aşığın tek varı gönüldeki aşkıdır. Bu nedenle aşık bir fakirdir. Zenginliği ise gönüldeki aşkından gelmektedir. Bu aşkı ise ona kazandıran sevgilidir. Şu halde aşk bile aşığın malı değildir. Aşığın metaı canından ibaret olunca sevgilisine verebileceği tek varı da canı olabilmektedir.
Egerçi köhne metâ‘ız revâcımız yokdur
Revâca da o kadar ihtiyâcımız yokdur Nabi
Lakin âşık sevgilisine de eremez bu durumda sevgiliye duyduğu vuslat da aşığın varı haline gelir.
Metâ‘-ı vuslatı cân-ı girân-bahâda gezer
Bahâda kayd-ı hayâtı göñül recâda gezer Edirneli Kâmî
Ayetlerde ve hadislerde de geçen metâu'l-gurûr ise gurur duyulan mal, dünya malı anlamında aldatıcı mal ve eşya olarak da ifade edilebilir.
Dünya ve mülk ii mâlına aldanma ey melik
Zira anın metâı be-gâyet hakirdir Nesîmî
Meta kelimesi çeşitli durumlarda gerdek gecesinde gelinin bakireliği ispat eden kanlı çarşafı olarak da geçer. “ Gerdeğe giren kızın kanlanan bezi, sağdıç tarafından anası ve babasına övünme; kayın vâlidesine de güven alameti olarak sunulurmuş. Buna da metâu'l-gurûr (gurur metâı) denilirmiş. “[1]
Metâ‘-ı dil ki nessâc-ı fenâ kâlâlarındandır
Hüveydâ anda teslîm-i rızâ damgalarındandır Nedim
Gerçi etmez dil metâ-ı razını ifşâyâ meyl
Bir nefes ârâmı yoktur giryeden manend-i seyl. Osmanzade Taib
Zühd ü riyâ metâ`ını yârâna satmanuz
Anlara ol kumâş çıkışmaz uzatmanuz Şeyhülislam Yahya
Müşterî olsam metâ‘-ı hüsn-i bî-hemtâsına
Eylesem dildâr ile bâzârı her gün her gice Ravzi
KAYNAKÇA
[1] İskender Pala , Ansiklopedik Divan şiiri Sözlüğü. S.323