"Genç Kalemler", 1910-1912 yıllarında Selanik'te yayınlanan milliyetçi bir fikir dergisidir. "Hüsün ve Şiir" adı altında yayın hayatında başlayan dergi, 8. sayıdan itibaren "Genç Kalemler" adını alır. Derginin başyazarı ise Ali Canip (Yöntem) Bey'dir. Dergide, 1911 yılı nisan ayında Ömer Seyfettin tarafından "Ye¬ni Lisan" adlı bir makale yayımlanır. Makalenin altında yazarın adı yerine büyük bir soru işareti vardır. Bu makaleyle birlikte Ye¬ni Lisan hareketi de başlamış sayılır. Yeni lisan hareketinin özü¬nü, dilde sadeleşmenin gerçekleşmesi, Türkçeden yabancı ku¬ralların çıkarılması ve yazı dili ile konuşma dili arasındaki ayrı¬mın ortadan kaldırılması oluşturur. Bu hareket, dilde birliği ve ulusallaşmayı savunmuş; Millî Edebiyat akımının öncülüğünü yapmıştır. Dergide bir yandan millî bir dil ve edebiyat anlayışı¬nın kuramsal çerçevesi çizilmiş; bir yandan da ileri sürülen gö¬rüşler yaşama geçirilmiştir.
O yıllarda milliyetçilik, toplumun gündemindeki en önemli ko¬nularından biridir. 1911'den sonra, "Yeni Lisan" hareketiyle bir¬likte milliyetçilik düşüncesinin bir ürünü olarak Türkçülük fikri, Türk aydınları arasında hızla yayılmıştır. Çok geçmeden Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua ve diğer yayınlarla Türkçü¬lük, dil ve edebiyatta bir akım haline gelmiştir. Akımın öncülü¬ğünü Ziya Gökalp ile Fuat Köprülü yapmıştır. Türkçülük fikri edebî yaşamı da etkilemiş ve bu fikrin bir ürünü olan Millî Ede¬biyat akımı, I. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul başta olmak üzere ülkede yaygınlaşmıştır. Ali Canip Yöntem, Ömer Sey¬fettin ve onlara sonradan katılan ama etkisi daha büyük olan Ziya Gökalp'in öncülüğünde yeni bir edebiyat, yeni bir dil ve yeni bir şiir anlayışı kendisini hızla kabul ettirmiştir.
Ziya Gökalp, 1911 yılında, Genç Kalemler dergisinde yayımladığı "Turan" şiiri ile "Bütün Türkçülük" fikrini benimsediğini ortaya koymuştur. Ziya Gökalp'in Üç Cereyan adlı yazısında işlenen düşünce "ulus devlet" anlayışı ile ilgilidir
Mevcut bir devlet vardır. Bu devletin asıl yapı taşını Türk milleti oluşturmaktadır. Millet bu bilinci kazanmalıdır. Bu devletin içinde Osmanlı'da olduğu gibi farklı milletlerden insanlar da olabilir. Özünü Türklerin oluşturduğu bu devletin vatandaşları Müslüman'dır. İslam ile uygarlık, modernleşme birbirine aykırı değildir. Hedef çağdaş Müslüman bir millet oluşturmaktır.
Ziya Gökalp'in ortaya koyduğu düşünceleri ilk başlarda Türkçülük ideolojisi ile ilgilidir. İl düşüncelerinde Türkçü, Turancı hatta Irkçı denilebilecek bir çizgide olan Z. Gökalp, sonraki eserlerinde gitgide “ Kültürel Milliyetlilik” denilen bir çizgiye girmiştir.
Güçlü, sağlam bir devlet oluşturmak için bir ulusa ihtiyaç vardır; bu ulus Türk ulusudur. Bu ulusun Osmanlıdan gelen özellikleri vardır. Müslüman'dır. Devletin ayakta kalabilmesi, güçlü olması için çağdaş olması; vatandaşların teknolojik gelişmelerden, ileri teknolojinin sağladığı modern yaşam tarzından haberdar olması şarttır. Dolayısıyla Ziya Gökalp’ın ileri sürdüğü Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak tezleri güçlü bir devlet için şarttır.
Genç Kalemler dergisini çıkaran sanatçılar ortaya attıkları "Yeni Lisan" düşüncesine uygun yazı ve şiirleri dergide yayımlıyorlardı. Fecr-i Aticiler arasında yer alan Hamdullah Subhi ve Celal Sahir de Yeni Lisan hareketini kabul ettiklerini açıkladılar. Bu dönemde Millî Edebiyat anlayışına en uygun örnekler Ömer Seyfettin'in hikâyeleri ile Ziya Gökalp'in farklı isimlerle yayımladığı bazı şiirleridir.
1912 yılında Genç Kalemler dergisi kapanınca, bu derginin yazarlarının büyük bir kısmı İstanbul'a gelerek Türk Yur-du'nda ve diğer milliyetçi dergilerde ürünlerini yayımladılar.
Millî Edebiyat hareketi Yakup Kadri, Refik Halit, M. Fuat Köprülü gibi sanatçıların da katılmasıyla kadrosunu ve buna bağlı olarak etkisini genişletti.
Ziya Gökalp'in;
Aruz sizin olsun hece bizimdir,
Halkın söylediği Türkçe bizimdir;
Leyi sizin, şeb sizin, gece bizimdir,
Değildir bir mana üç ada muhtaç.
dizeleriyle özetleyerek ortaya koyduğu bu anlayış, artık bir ilke haline gelmiş; hece ölçüsüyle şiir yazmak, aruzla şiir yazan şa¬irleri de etkileyecek şekilde edebiyatta yer etmiştir. Millî Edebiyat döneminde yazılan eserlerde milliyetçilik önemli temalardan biridir. Sanatçılar topluma, toplumun sorunlarına eğilmişlerdir.
Çağdaşlık, Batılılaşma, modernlik, savaşlar; savaşların yol açtığı sıkıntılar, acılar eserlerde işlenen önemli temalardır.
Şiir, her dönemde olduğu gibi bu dönemde de önemli türlerden biridir. Bu dönemde düz yazının önem kazandığı söylenebilir. Sanatçı ve düşünürler siyasi, sosyal ve toplumsal konulardaki düşüncelerini yazdıkları makalelerde açıklamışlardır.
"Harap Mabed" adlı şiir "milliyetçi edebiyat" kavramının içeriğine daha uygundur. "Milliyetçi edebiyat'ta millî duygular öne çıkarılır; bağlı olunan milletin fazilet ve üstünlükleri dile getirilir. Sanatçı, milletinin geçmişteki kahramanlıkları ile övünür; kendi milletini başka milletlerden üstün görür. Milliyetçi edebiyatta taraf tutma söz konusudur. Üstün görme anlayışı egemendir.
"Millî Edebiyat" her şeyden önce bir edebiyat döneminin adıdır. Millî bir edebiyatın millî bir dille oluşturulabileceği düşüncesinden yola çıkılmıştır. Millî Edebiyat'ta her şeyden çok dile, dilin sadeleştirilmesine önem verilmiştir. Millî Edebiyat'ın oluşmasında Türkçülük düşüncesi de etkili olmuştur. Türkçülük, Millî Edebiyat ile milliyetçi edebiyatın ortak alanı sayılır.
Millî Edebiyat'ta toplumun çektiği sıkıntılar, bu ülkenin insanı, sanatı, güzellikleri öne çıkarılmıştır. Milliyetçi edebiyat daha çok fikirle ilgilidir, bu açıdan soyuttur. Millî edebiyat ise somuttur; ilgi alanı doğrudan hayattır, toplumun yaşam tarzıdır.
Millî Edebiyat dönemindeki fikri ve edebi faaliyetlerin tümü ülkeyi içinde bulunduğu güç durumdan kurtarmaya yöneliktir. Devletin zorlukları nasıl aşabileceği konusunda farklı görüşler vardır. Ancak Osmanlıcıların da, Ba*tıcıların da, İslamcıların da, Türkçülerin de hedefi ülkeyi zor durumdan kurtarmak, devleti geliştirmek, halkın refah seviyesini yükseltmektir. Her akımın temsilcisi kendi fikirleri doğrultusunda makaleler, yazılar ve şiirler yazmıştır. Bu dönemdeki sanatçılar toplum için sanat düşüncesiyle eser vermişlerdir.
O döneminde bu anlayışla şiir yazan şairler arasında, Ali Ca¬nip Yöntem, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Celal Sahir Erozan, Necmettin Halil Onan, Halide Nusret Zorlutuna, Şükûfe Nihal ile Beş Hececiler olarak bilinen Yusuf Ziya Or¬taç, Enis Behiç Koryürek, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Halit Fahri Ozansoy sayılabilir. Ziya Gökalp çevre-sinde gelişen bu şiirlerin özelliklerini şöyledir:
* Sade bir dil kullanılmıştır.
* Hece vezni kullanılmıştır.
* Halk şiirinden yararlanılmıştır.
* Halkın ve ülkenin sorunları işlenmiştir.
* Öğretici niteliği ağır basan şiirler yazılmıştır.
* Milliyetçilik ve Türkçülük fikrini işleyen, millî coşkuyu artırı¬cı nitelikte şiirler yazılmıştır.
* Şiirlerde yalnız dörtlük değil, değişik dize kümeleri kullanıl¬mış, Batı edebiyatı kaynaklı nazım şekillerinden yararlanılmıştır.
Bu genel bilgilerden sonra Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlere daha yakından bakalım.
Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde ahengi sağlayan unsurlar:
Şiirde ahenk, ölçü, durak, uyak ve redif gibi unsurlarla sağlanır. Ahenk, kelimelerin söylenişleriyle konu arasında kurulan ilişki¬den doğar. Millî Edebiyat akımı şairleri şiirde ölçü ve uyağa önem vermişler, çoğu zaman doldurma uyaklarla ahengi sağlama yoluna gitmişlerdir. Hece ölçüsünü kullanmaları da şiirde ahengi sağlamaya yönelik bir adımdır.
Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde ritim özellikleri:
Şiirde ritim, ses özelliklerinin ve duraklarının belli bir düzende tekrarlanmasından doğan uyumdur. Bu ses özellikleri, heceler¬deki vurgu, uzunluk, kısalık, kalınlık, incelik ve yüksekliktir. Ri¬tim, seslerin zamana göre bölünmesiyle ve yükseltilip azaltıl¬masıyla elde edilir. Ritim, vezin içinde oluşan 4+3, 4+4+3, 6+5 gibi duraklarla sağlanır. Şiirde ölçü, güzel ve ahenkli söy¬leyişe ulaşmaya yardım eden bir unsurdur. Duraklar Divan şii-rinde aruz kalıplarıyla Halk şiirinde de dizelerdeki sözcüklerin hece sayısı bakımından bölünerek okunmasıyla sağlanmıştır. Millî Edebiyat akımı sanatçılarının şiirde ritmi, duraklarla, ses ve sözcük tekrarlarıyla sağladıkları görülür.
Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde, şiiri meydana getiren birimler ve şiirdeki her birimin diğer birimlerle ilişkisi:
Şiiri oluşturan birimler vardır. Bu birimlere dize, beyit, dörtlük, kıta, bend; serbest şiirde de şiir cümlesi adı verilir. Şiirde birim¬ler, diğer birimlerle içerik, üslup ve biçim yönünden ilişki için¬dedir. Millî edebiyat akımında hem Halk şiiri nazım birimi olan dörtlük kullanılmış; hem de üçlük, beşlik gibi değişik kümeler¬den oluşan birimler kullanılmıştır. Millî Edebiyat akımı şairlerinin şiirlerinde şiiri oluşturan birimler, birbiriyle konu ve söyleyiş ba-kımından uyum içindedir. Biçimsel açıdan, yani uyak ve ölçü açısından da pek çok şiirde bir uyumun sağlandığı söylenebi¬lir. Gerçi aynı şiirde farklı uyak türlerinin kullanılması karışık na¬zım şekillerinin denenmesi, biçimsel yönden şiiri oluşturan bi¬rimler arasında kopukluğun olduğunu göstermektedir.
Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde ses ve söyleyiş özellikleri:
Şiirde ses ve söyleyiş özellikleri son derece önemlidir. Bunun, hiç kuşku yok ki seçilen konuyla da yakından ilgisi vardır. Ör¬neğin insanlara kahramanlığın öğütlendiği bir şiirde yiğitçe bir söyleyiş gözlenirken, bireysel duyguların anlatıldığı bir şiirde içli bir anlatımla karşılaşılır. Millî Edebiyat akımı şairlerinin, özel¬likle gençleri vatan savunmasına teşvik edici şiirlerinde ve Türklük fikrinin aşılandığı manzumelerinde coşkulu bir söyleyiş göze çarpar. Ancak onların, Servet-i Fünûn şairleri gibi bireysel duyarlılıkları anlattıkları duygusal şiirleri de vardır.
Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde yapı:
Şiirin yapısı, şekilsel özellikleridir. Şiirin türü, nazım birimi, na¬zım biçimi, ölçüsü, redifi, uyak düzeni onun yapısını oluşturur. Yapısal yönden Millî Edebiyat akımı şairleri, Halk edebiyatın¬dan esinlense de heceyle yeni kalıplar denemekten, hatta Batı kaynaklı sone gibi şekilleri kullanmaktan geri durmamışlardır.
Millî Edebiyat döneminde sade bir dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde söz sanatları ve imge:
Şiirde söz sanatları ve imgeler çok önemlidir. Çünkü söz sanat¬ları sözün etki gücünü artırır. Millî Edebiyat akımı şairleri, şiirle¬rini söz sanatlarıyla süsleme gibi tavır içine girmemişlerdir. An¬cak benzetme, teşhis, tekrir gibi Halk şiirinde de sıkça kullanılan sanatlara şiirlerinde yer vermişlerdir. Onların şiirleri, imgeler açısından da çok zengin değildir. Çünkü onlar olabildiğince açık, yalın, anlaşılır, düz şiirler yazmışlardır. Şiirlerinin önemli bir kısmında kuru bir didaktizm karşımıza çıkar.
Örnek Şiirler:
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya s_kuzucular@hotmail.com