Münâcaat

26.10.2016
Münâcaat
 
Bir mürvetin vardır gerçek erlere
Muhammed Mustafâ Ali’den meded
Hatîce Fâtıma candan yârlara
Hasan ile Hüseyin veliden meded
 
Zeynel Bâkır’dır ezberim virdim
Ca’fer’in hâkpâyına yüzüm sürdüm
Mûsâ Kâzım Rızâ mürvete geldim
Şâh Takî bâ Nakî uludan meded
 
Hasanü’l Askerî şâha varalım
Muhammed Mehdî’nin didârın görelim
Ma’sûm-i Pâklere can baş virelim
Hünkâr Hacı Bekdaş Velî’den meded
 
Şeyh Safi üstâdım gürûh-i nâcî
Sadrüddin muhibb-i hânedân tâcı
Veysel Karânî’dir derdler ilâcı
Sunar Sultan Hızır doludan meded
 
Mîkâîl İsrâfil râh-ı Hak açar
Azrâil elinden mevt-i can biçer
Delîlî Cebrâil göklere uçar
Nurdan nerdübânı yol iden meded
 
Kanber’i Kanber idip bildiren
Düşmişlerin elin alup kaldıran
Zülfikar ile bed nefsimiz öldüren
Cümle ervâhları kul iden meded
 
Pîr Sultan Abdal’ı nûrına katup
Sultan Hatâyî’yle dest-dehmân tutup
Kul Himmet’le her bir sırlara yetüp
Nesîmî’nin derisin yüzdüren meded
 
Koca Seyyid Köse Seyyid pirlere
Nur Seyyid’le Seyyid Mençeklîlere
Seyyid Sabun’la Baba Mansurlılara
Sarı Saltık Kızıl Deli’den meded
 
Minnet eyleyelim Uryân Hızır’a
Abdal Mûsâ Garib Mûsâ Hâzır’a
Gözcü Karaca Ahmed nâzıra
Bekleye kar (u) kış toludan meded
 
Sultan Ali Abbâs âlemin nûrı
Körteren şeyhleri onların yâri
Gönlümüz arzular güzel hûb yâri
Bandırıp zehiri bal iden meded
 
Kara Pirvet yardım ider düşküne
Abdülvahhâb yol gösterir şaşkına
Derviş Halil Derviş Cemâl aşkına
Munzur çeşmesin göl iden meded
 
Urfa’da yatan Halilü’r-rahmân
Sultan Sinemilli her derde dermân
Şeyh Hasan ile güzel Şeyh Çoban
Şeyh Ahmed Dede’ye gel iden meded
 
Sultan Melek nikab çekmiş yüzüne
Kişdim evliyâsın düşdüm izine
Dürük Baba Kurt Baba’nın tuzuna
Kavuşalım himmet Ali’den meded
 
Hızır Abdal ile mermeri atan
Yalıncak Sefil’in cârına yeten
Sultan Samud ile birliğe biten
Seyyid Battâl Gazi Veli’den meded
 
Şeyh İbrahim de bir gürbüz erdir
Kara Hacı ile hem sâdık yârdır
Abûzer Gaffâr’ı bir gizli sırdır
Ebâ Müslim ile câ iden meded
 
Sefil Kemter Er Mustafa Virânî
Kul Yusuf ile Ednâ hem Kul Veli
Kul Siyâhî Kul Hüseyin Şeyhoğlu
Kaygusuz sersemi gül iden meded
 
Fuzûlî Niyâzî Devrî Sezâyî
Huzûlî Zaîfî Hayretî Dâyî
Eşrefoğlu aşk-ı ummânda Hüdâyî
Aşk ile bâbından gel iden meded
 
Hakkı İbrahim’le kılın nidâyı
Kemâl-i Ümmî’yi Mansur Hüdâyî
Selâ diye dinleyenler sadâyı
Candan dinleyeni dirilden meded
 
Nice bin âşıkın var(ü) ilâhi
Cümlesi bir dilden söyler her gâhi
Güni güni seyr iderler dergâhı
Her taraf cemâlin nûr iden meded
 
Bu dünyâda gerçek erenler çokdur
Vasfını itmeğe kudretim yoktur
Üçler beşler kırklar yediler hakdır
Dört kapudan Hakk’a gel iden meded
 
Niyâzım seksen bin Urum erine
Yetiresin doksan bin Horâsan pirine
Yüz bin şâh evliyâsının nûrına
Gel bağışla bizi Yaradan meded
 
Yek nefes ile can binasın kuran
On sekiz bin âlemin kalbine giren
Çâr anâsır şeş cihetden dem vuran
Lâ mekân ilimi yol iden meded
 
İbtidâ vücutda Âdem’i kuran
Havvâ ile cennet içre oturan
Töhmet idüp bu dünyaya getüren
Nâcî ile Şît’i yâr iden meded
 
Ezeli kudret kandilinden nur iden
O zamanda Âdem ile yâr iden
Gürüh-i nâcî kolunda seyr iden
Muhabbet kullarını nûr iden meded
 
Yetmiş iki milleti icâd eyleyen
Her birine bir dil ile söyleyen
Nâcî deryâsına girüp boylayan
Halkdan ırak Hakk’a yâr iden meded
 
Evliyâyı “Yetmişiki”den seçen
Cisminden vaz-gelüp varından geçen
Gürüh-ı nâciye rahmetin saçan
Lahmike kavlini hür iden meded
 
Nûh Nebî ile gemiyi çatan
Kimini gark idüp kimine yeten
Mağribden top atup maşrıktan tutan
Ad kavmine hışmı yol iden meded
 
İlyâs ile yedi deryada yüzen
Yunus ile balık karnında gezen
İsâ’yle balçıkdan yarasa düzen
Cercis’i öldürüp dirilden meded
 
Ya’kub ile ağlayub zâr iden
Halil İbrahim’e nârı nur iden
Yusuf’a kuyudan yetüp câr iden
Mısr’a sultan idüp şâd iden meded
 
İshak Nebî’ye nübbüvet viren
Hızır ile âb-ı hayâta giren
El yesâ’u Zülkif ile dem vuran
Münkirler gözünü kör iden meded
 
İdris Nebî ile hülleyi biçen
Kadî-i haşr olup müşkiller seçen
Ma’rifet bağında bülbül tek uçan
Kokusunu gonca gül iden meded
 
İsmâil’e kurban diye emr olan
Koçu gönderüp şâd idüp gülen
Mûsâ ile bin bir kelâm söyleyen
Dâvûdî âhengi mum iden meded
 
Eyyûb gibi sabr eyleyüp her derde
Lokman gibi tavaf olup her yerde
İskender Şuayib Sâlih güherde
Yahyâ ismin virüp dirilden meded
 
Kaf dağından Süleymân’a yol açan
Zekeryâ ile hem özünü biçen
Yûşa’ ile bile cevâhir saçan
Üzeyr ölmiş iken diri iden meded
 
Muhammed’le hatm-i enbiyâ olup
Yüz yirmi dört bin nebîden gelüp
Nûr-i nübüvveti Ali’de bulup
Dü cihân sultânı Velî’den meded
 
Noksânî kulunuz ister keremî
Gönlümüzden kaldırın derd ü veremi
Tabib olup yaralarım sara mı
Cümle derdlere devâ eyleyen meded
 
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları-1. Ankara: Akçağ Yay. 89-91.
 
https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=6948

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar