Mürşit Nedir?
Osmanlıca yazılışı: mürşid / مرشد ; Arapça yazılışı: مُرْشِدْ
Mürşid Arapça kökenlidir. Arapçada yol gösteren anlamındaki ( rşd ), yol gösterme, kılavuzluk etme, aklı başında anlamlarına gelen rüşd kökünden gelmektedir. [1]Dolayısı ile mürşit sözcüğü irşat, rüşt, rüştü, reşit gibi sözcüklerle aynı kökten gelmektedir.
Mürşit kelimesinin sözlüklerdeki anlamları: İrşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran. Peygamber vârisi olan, kılavuz. Tarikat piri, şeyhi. Rehber. İyi bir Müslüman olmaları için, insanları terbiye eden, âlim ve velî , îman yolunu gösteren Şeyh. (Arapça)[2] Peygamber yardımcısı, kılavuz. Müritlerine tarikat kaidelerini öğreten şeyh anlamlarına gelmektedir.
Bu bakımdan mürşit ile şeyh bir birleri ile eş anlamlı olmaktadır.
Özellikle Emevilr devri ve sonrasında İslamiyette bir çok mezhep ve tarikat ortaya çıkmış, Hint ve Yunan felseflerini de öğrenen İslam alimleri Maturildi, Eş’ar, Batini , Melami gibi bir çok tarikat kurmuş, kimi noktalarda az çok bir birlerinden farklı düşünce, yorumlama , tarikat adabı ortaya çıkaran bu tarikatların her birinin kurucularına Şeyh veya Mürşit denmiştir.
Bir tarikata girme isteye kimseye mürid denirken tarikatın en süt konumunda olan “ Post nişin) kişiye de şeyh denir. Mürşid, müritlere tarikatın düşüncelerin, usul ve erkânının, kural ve kaidelerini öğreten kişidir. Tasavvufi tarikatlarda bir tarikata giren bir müridin, şeyhinin yani mürşidinin yönlendirmeleri ile halifelik makamına da gelerek şeyhlik – mürşitlik makamına kadar yükselmesi yani bir asitaneye mürşit olması mümkündür. Her tarikatın bir kurucu mürşidi vardır. Tarikatı kura bu mürşid halifeler yetiştirip tarikatının kendisinden sonra devamını sağlar. Kendisi öldükten sonra da yerine halifesi geçer. Tarikat büyüyüp dallanıp budaklanınca tarikata bağlı dergâhlar ve yeni tekkeler açılır. Tarikatın ana karargâhına ilk ve e büyük merkezine asitane denir. Tarikat uzak illere ve ülkelere yayılınca tarikatın kolları ve yeni asitaneleri de ortaya çıkmış olur. ( Asitane-buyuk-dergah-veya-sevgilinin-esigi/)[3]
Mürşit, müritlerin örnek aldığı, yoluna baş koydukları, mucizevî ve semavi kudretleri de olduğuna inandıkları, bazen de kutb, gayb gibi seviyelerde gördükleri (/gayb-erenleri-kutb-ucler-yediler-kirklar/)- ( kutb-gayb-erenlerinin-en-ulusu/ ) “olağanüstü sezgileri” olduğuna inanılan, Allah dostu mertebesine taşıdıkları tarikatın en üst mertebesindeki alimi, yol göstericisi veya kurucusudur.
Mürşit , her yönden müritlerin idolüdür. “Müritlere örnek bir karaktere sahip olmalıdır. Yol gösterebilmek için tecrübeli; edeb öğretebilmek için de edeb sahibi, ayrıca ilim, irfan ve hikmet sahibi olmalıdır. Cömert, yardımsever, tok gözlü, munis, başkasına tavsiye ve emrettiği şeyleri kendisi de yapan; yasakladıklarından kendisi de kaçınan kişidir.”[4]
Tarikatlarda mürit ve mürşit arasında pek çok mertebede bulunur. Müritler; sadakatlerine, becerilerine, eğitimlerine, birikimlerine, yaptıkları ve aştıkları çile ve merhale ve hizmet sürelerine göre üst mertebelere kadar çıkarak dede, halife veya mürşit makamlarına kadar ulaşırlar.
Mürşit, sürekli olarak müridleri ile ilgilenen her an onları kuşatıp gözeten, denetim altında tutan, talimat ve emirler veren, tarikatın usul, erkan ve öğretilerini bizzat kendisi yaşayan, müridlerini eğiten ve onların kemale ermelerini sağlayan, usul, erkan, kaide örneği ve önderidir.
KAYNAKÇA