Nadja ve André Breton Hakkında Konusu ve Özeti

04.06.2020




Nadja ve André Breton Hakkında 


Nadja, adındaki roman Fransız yazar, şair ve gerçeküstücü kuramcı André Breton'un (1896 Eylül, 1966),  iki romanından biri ve en çok tanınmış olanıdır. Yazar bu romanının henüz 25 yaşlarında iken yazmaya başlamış ve  Nadja, adlı romanının ilk baskısı da 1928 yılında Fransa da yapılmıştır.

Gerçeküstücülüğün babası olarak da tanınan ve Sürrealist Manifesto'nun yazarı, sürrealizmin babası Breton, yazar olarak tanındığı kadar resimleri ile de tanınmış hayatını da sanat galerilerinde sattığı tablolarla sağlamıştı.  Fransa ‘da doğan Breton, 1941`de Amerika Birleşik Devletleri`ne daha sonra  Karayip`e de gitmiş, sonra da tekrar ülkesine dönmüştü

 Sürrealizm akımının önemli romanlarından birisi olan Nadja adlı roman sokakta karşılaşılan çok yoksul bir kadının bir var olup bir kaybolan, gerçeklik ve gerçeküstücülük arasında gidip gelen düşünen çehresi ile anlatıcıyı etkileyen bir kadına duyulan aşkı anlatmaktadır. Roman, Andre isimli anlatıcı ile Nadja adındaki hayali veya gerçek olduğu anlaşılmayan kadın ile yaşadığı on günlük ilişkisi üzerine kurgulanmıştır


ROMANIN KONUSU VE ÖZETİ 

Roman, Lafayette sokağında karşılaşılan bir kadının zihinde yarattığı imajlar,  başlangıcı ile bitişi sadece on gün süren bu on gün sonunda da Nadja’nın akıl hastanesine yatması ile son bulan bir vaka düzeni içinde anlatılır.

Roman, alışılmış roman tekniğinden farklı bir teknikle yazılmış, belirli bir plana dayanmayan roman bir çeşit deneme ve roman türü karışımı karmaşık edebi türlerden meydana gelen bir eser olmak özelliği kazanmıştır. Ben merkezli bir anlatıma sahip olan roman konu olarak daha ziyade bir aşk romanı olmak özelliği taşır.  Buna rağmen, eser daha ziyade sokakta görülen yoksul ve biraz da asosyal bir kadının gerçekliğinden ziyade, anlatıcının zihninde ap ayrı bir boyut kazanan bir kadına duyulan aşkı anlatmıştır.  Roman, yolda görülen bir gerçek kadın görüntüsünden hareketle zihinde Nadja imajı ile tasarlanan bir kadına duyulan aşkı dile getirmektedir. Nadja gerçek olmaktan ziyade gerçek bir görüntü üzerinden tasarlanan gerçek üstü yani sürrealsit bir imaj olarak belirginleşir.

Nadja , ile anlatıcının  vaka düzenindeki ilişkisi   karşılaşma ile başlayan her gün buluşularak devam eden ve on gün sonra da Nadja’nın ortadan kaybolması ve akıl  hastanesine düşmesi ile son bulan bir olay zincirine dayanır. Anlatıcı ve Nadja Lafayette sokağında karşılaşır. Nadja son derece yoksul giysiler içindedir ve anlatıcı Nadja’nın düşünen yüz ifadelerinden etkilenir. Anlatıcı ile Nadja tanışırlar. Bu tanışma, Nadja’nın analtıcının romanının okuması ile bağımlılık hailen gelir. Anlatıcı ile Nadja birkaç masum öpücük dışında cinsel bir eyleme de girmez. Ama Nadja’nın hoppa ve diğer erkeklerle münasebet kurmaktan çekinmeyen bir kadın olduğu da bellidir. Anlatıcı buna kızmaktadır ama kendisi ise Nadja’dan cinsel yönden uzak durmaya çalışmıştır.

André, Nadja’nın bedensel formundan yokluğu veya varlığından ziyade Nadja’nın zihninde uyardığı ilhamlar ve tasavvurlar üzerinden düşünmeye başlamıştır.  Nadja tasavvuru, Nadja’nın bedeninden daha da önemlidir.  

Aslında nadja ile anlatıcının arasında şiddetli bir cinsel çekim de vardır. Fakat her iki karakter mizaj olarak da çok farklıdır. Anlatıcı Nadja’nın fiziki imajına hayali anlamlar yüklemekte, adeta onun üzerinden aşık olunacak bir kadın tasavvuru yaratmıştır.

 “Ben kimim?”  sorusu ile başlayan kitap; 'Gerçek Nadja kimdi?',  “Ben kendim miyim?” soruları ilde devam ederek zaten sorunlu bir karakter olduğu belli olan Nadja’nın ortadan kaybolması ile sona yaklaşır.

Özgür ve kendince biri olduğu için suçlu ve akıl hastası olan Nadja diğer suçluların yanına – akıl hastanesine - konulmuştur. Deli olan Nadja’nın tımarhaneye konulması  onu daha da çok delirtmekten başka işe yaramayacaktır.

 

 

Kaynakça

Andre Breton, Nadja , Mitos Yayınları, Çeviri: İsmail Yerguz), 2002

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar