NİHİLİZM
Nihil veya Nihilist sözcüğü Latince’de “hiç” anlamına gelmektedir. Nihilist veya Nihilizm sözcükleri de bu sözcükten türemiş kavramlardır. Nihilist sözcüğünün sözlük anlamı ontolojik ve politik açılardan hiçcilik ve yokçuluk anlamı ile kullanılmış, Nietzsche, nihilizmi “yaşamın herhangi bir anlamının olmadığına inanmak” şeklinde tarif etmiştir.
Nihilizm, yaşamın ve her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi bir görüş olarak şekillenmiş, “Tanrı'yı reddeden, dünyayı ve hayatı bir yanılsama olarak kabul eden, yaşamdan bir amaç aramayan, öte bir dünyaya veya ahrete de inanmayan, duyu-üstü mekânları da kabul etmeyen bir anlayış” [1] olarak şekillenmiştir.
Nihilizim, 19. yüzyıl ortalarında Rusya'da ortaya çıkmış, genç ve soylu entelektüeller arasında oldukça rağbet görmüş, Turgenyev, Tolstoy, ve Dostoyevski gibi romancıların roman karakterleri arasına da girmişlerdir. Nihlizim sözcüğü ilk kez Turgenyev ’in Babalar ve Oğullar adlı romanındaki ana karakter gelenekçi Rus-Ortodoks görüşlerine karşı çıkan Bezerov’un karakterini tarif etmek için kullanılan bir tabir olmuştur. [2] Böylece Nihlist sözcüğü her gerçeği ve değeri anlamsız bulan ve reddeden, hiçbir bilgiyi ve doğruyu kabul etmeyen, varlığı şüpheli, hayatı ise bir hiçlik olarak gören bu anlayışı ifade eden siyasi bir terim olarak yayılmıştır.
Nihilist görüş zamanla Alman filolog, filozof ve kültür eleştirmeni olan Friedrich Nietzsche tarafından geliştirilerek “en üst değerlerin değersizleşmesi “ anlayışı haline getirilir. Böylece nihilizm; gerçeği ve değerleri reddeden, her türlü gerçek varlığı inkâr eden, toplumun birey üzerindeki baskılarını kabul etmeyen[3] siyasi düşünce veya bir hayat felsefesi olarak yaygınlaşmıştır.
Bu anlayış Hıristiyanlığın ahlaki değerlerini reddederek yaşamın kendisini kutsallaştırma ve anlamlı kılma çabasını ortaya çıkarmış, batı dünyasında hayatı, geleneksel ahlak anlayışını ve hayatın amacını yeniden sorgulayan düşünme biçimlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. “Eski yozlaşmış değerlerin yıkılması ve yerlerine yenilerinin getirilmesine”[4] yönelik çabaları içeren nihilizim Friedrich Nietzsche sayesinde “dünyadan vazgeçmeyi değil, aksine insan dünyasının yeniden kurulmasını amaç edinen” felsefi bir düşünce biçimi haline evirilmiştir.
Nihilizm estetizme de karşı çıkarak faydacılığa ve yararcılığı ve bilimsel akılcılığa yönelmiş, toplumsal bilimleri ve klasik felsefeyi de hiç sayarak maddeci bir tutuma yönelmiştir. Geleneksel ve toplumsal düzene baş kaldıran bu anlayış, devlet, din ya da aile otoritesine karşı çıkmış, sadece maddi bilimlere kıymet vermiştir.
Geleneksel, kültürel, estetik değerlerin sorgulanması, gelenekselciliğe ve toplumsal kaidelere karşı çıkarak akılcı bilimselliğe geçiş çabası olarak ortaya çıkan Nihlizim’i bazıları bir felsefe olarak kabul ederken; bazıları ise Nihlizmin felsefi bir düşünce olmadığı düşüncesindedir. Nhilizmi felsefi b ir düşünce olarak görmeyenler Nihilizmi, “şimdiye kadar sahip olunan değerlerin nihai sonucu”[5] , “tarihsel bir devinim”, “ birinin birine karşı savunmadığı bir görüş” olarak değerlendirilmiştir. ”Bu nedenle nihilizm, “ İnsanların bağlı kaldıkları en yüksek değer ve ideallerin işlevlerini yerine getirmediklerinde ortaya çıkan bir ruh durumuna eşlik eden bir yaşama ve düşünme biçimi” olarak da yorumlanır.
Nietzsche’ye göre toplumdaki tüm bireylerin var oluş nedeni "üst-insan"a ulaşmak ve onun amaçlarına hizmet etmektir. O zaman Nihilizm "kölelerin ahlakı" olarak belirir; köleler, gerçek yaşamdaki güçsüzlüklerini unutmak için, bir ideale veya bir kurmaca Tanrı'ya gerek duyarlar. Hiçlik istemi olan nihilizm, idealist bir yâdsıma mantığından kaynaklanır; yaşamı, sanat aracılığıyla, "özgür düşünce" olarak doğrulayacağına, bilinç adına yadsır.
Tanrı kavramını kabul etmeyen Friedrich Nietzsche’ye göre “Tanrı’nın ölümüyle”- "Gott ist tot" - yerine “Üstinsan” gelecek bu yeni tür insan ise “sürüinsan”dan farklı olarak yeni değerler yaratabilecektir. Nietzsche “ Üstinsan “ kavramını “ Böyle Buyurdu Zerdüşt “ adlı kitabında açıklamış, yazar kendisini Üstinsanın öncüsü olarak gösterip "İddia ederim ki benim üstinsan dediğime, siz şeytan diyeceksiniz."[6] Diyerek tarif etmiştir. Ona göre Tanrı’ya inanmayan, Tanrı’yı öldüren “Üstüninsan” eski değerlerin, inançların ve düşüncelerin yerine “hür insanı” ortaya çıkaracaktır.
“Haydi haydi, ey üstinsanlar! Ancak şimdi insan, geleceğin doğum sancısındadır. Tanrı öldü, şimdi dileriz ki üstinsan yaşasın!” [7]
"Bizler doğadaki tüm ahlakı reddetmiyoruz, ahlakın evrensel olduğunu iddiasını reddediyoruz ve bir ahlak kuralını reddederken veya kabul ederken onun hayatı geliştirici mi yoksa engelleyici mi olduğuna bakıyoruz."
Friedrich Nietzsche ve diğer Nihlistlerin düşünceleri ateist düşünceleri de destekleyen, Marksistler tarafından da kabul gören bir düşünme biçimi olmuş, ilk kez Rusya’da ortaya çıkan bu düşünme biçimi, Rusya’da “ Ekim Devrimini “ hazırlayan gelişmelerin fikirsel zeminini de oluşturmuştur. Varoluşculuğun da fikri zeminini hazırlayan nihilizm, varoluşculuğun anlamsızlık, boşunalık ve hiçlik anlayışlarına öncü düşünce olmuştur.
KAYNAKÇA
[1] Mazlum Dürre,” Nietzsche’nin Nihilizm Söylemi”, Felsefe Arkivi - / sayı: 52, 2020
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/babalar-ve-ogullar-hakkinda-konu-ozet-inceleme-turgenyev/84606
[3] Türk Dil Kurumu (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1998), 1086
[4] Mazlum Dürre,” Nietzsche’nin Nihilizm Söylemi”, Felsefe Arkivi - / sayı: 52, 2020
[5] Sebahattin ÇEVİKBAŞ,” Nietzsche ve Nihilizm Tarihsel Bir Yazgı Olarak Nihilizm: Avrupa Nihilizminin Tarihi, Kökeni ve Egemen Olma Aşamaları”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2011 15 (2): 69-82
[6] Friedrich Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt, Sf:203
[7] Friedrich Nietszche, Böyle Buyurdu Zerdüşt, Sf:268