Ömer Seyfettin’in Yemin Öyküsü Hakkında ve Özeti

05.02.2020

 
 
 
Yemin Öyküsü Hakkında 
 
Yemin adlı öykü Ömer Seyfettin’in ilk kez Şair dergisinde 1918 yılında yayınlanan bir öyküsüdür.  ( Şair dergisi , C.1i S. 1( 12 K.evvel 1334  ) 12Aralık1918,s.10-13)
 
Ömer Seyfettin bu öyküsünde ahlaksızlıklara kılıf uydurma, dini çıkarlara alet etme,   göz boyamak için dindar ve softa gözükerek bu görüntü altında birçok ahlaka aykırı işler yapma konusunu işlemiştir.  Ömer Seyfettin,  dindar gözükerek dini veya ayetleri Kuran’ı göstererek halkı kandıran çıkar elde etmek veya dindar Müslüman görüntüsünün altında dalavere çeviren sahte Müslümanlar, veya Müslümanlığı maske olarak  kullanan kişilerle ilgili  bir kaç öykü daha yazmıştır. Perili Köşk , Keramet,  Kurbağa Duası , Yüzakı , Rüşvet gibi öykülerinde buna benzer konuları işlemiştir.
 
Ömer Seyfettin’in toplumdaki yozlaşmaları konu edinen öykülerini daha ziyade 1918 yılından sonraki dönemlerde yazmıştır. Yazar bu tip öykülerinde toplumdaki bozulmalara değinmiş, dini alet ederek yapılan namussuzluklar konusunu da sık sık ele almıştır.
 
Yazar bu öyküsünde dindar görüntüsü altında yapılan namussuzlukları, yalan yere yemin ederek insanları kandırma, Kuran’a el basarak  ahlaksızlıkların üzerini örtme konusunu işlemiştir.
 
Ömer Seyfettin bu öyküde,   Kuran’a el basarak yapılan ahlaksızlıklar konusuna bir örnek vermiş olur.
 
 
ÖYKÜNÜN ÖZETİ
 
Bir delikanlı Doğancılarda bulunan Hacı Hafız Muğla'nın evinde Makbule isimli bir kızı delice sevmektedir.  Hacı Hafız Muğla'nın eşi olan Hacı Hanım ise çok softa ibadete düşkün, yaşlı başlı bir hanımdır.  Bu hanımın yanında ise bir çok kız vardır ve Hacı Hanım yanına aldığı bu kızları ve bu kızlardan birini seven gençleri ibadete alıştırmaktadır.  Hacı Hanım bu sayede çok sevap işlediğini düşünmekte herkes de Hacı Hanımı böylesi güzel işler yaptığı için takdir etmektedir.

Hacı Hanım’ın kızları da ibadetlerine düşkün kızlardır. Bu kızların hepsi kıyafetlerini dini tesettüre uygun olarak giymekte,  sürme, rastık kullanmayan dini bütün kızlar olmaktadır.  Makbule kendisini deli gibi seven bu genci Hacı hanımın evine davet eder.  Bu genç de o eve gelerek ibadete başlar.  Bu evde ibadetini yaparak Makbule ile kalmaktadır.  Hacı Hanım’ın evine gelen giden çoktur ama bu gelen gidenler Hacı Hanımın akrabaları, süt çocukları,   yeğenleridir. Makbule ise  bu gencin dışında başka hiçbir erkeğe gözükmemektedir.

Bir gün bu genç Hacı Hanımın evinde oturur iken kapı çalar. Evdekiler Makbule’ye Sabri diye birinin geldiğini haber verirler. Gelen bu kişi Makbule' nin teyzesinin oğlu olarak anlatılmıştır.   Kahramanımıza Sabri’nin çok softa biri olduğu ve evde gözükmesinin yakışık almayacağını anlatarak onun saklanması gerektiğini söylerler.

Sabri iri yarı, pala bıyıklı, kabadayı bir adamdır. Sabri içeri girmiş büyük bir öfke ile Hacı Anne’ye çıkışmıştır. Sabri, evde başka bir erkek olduğunu, bu erkeğin de Makbule ile görüştüğünü ve o adamı öldürmeye geldiğini söylemektedir. Hacı Anne ise bunun bir iftira olduğunu söyleyerek “ evde hiç kimse yoktur istersen evi ara “ diye Sabri’ye yemin eder.
 Sabri’yi inandırmak içinde duvarda asılı duran Kuran-ı  Kerim’in içinde olduğu  kılıfı alarak “evde senden başka erkek yoktur. Makbule’nin yüzünü senden başka gören erkek de yoktur “ diye yemin billâh da eder.
 
Hacı anne böyle yemin edince Sabri buna inanmış üstelik Makbule de  Kuran’ın olduğu kılıfın üzerine el basarak aynı şekilde yeminler etmiştir.  Bunun üzerine Sabri yapılan yeminlere inanıp evden ayrılır.
Gizlendiği yerden tüm olup bitenlere şahit olan genç kahraman şaşkınlık içindedir. Hacı Hanım, daha sonra kahramanının yanına gelerek çok korkup korkmadığını sorar.  Makbule ise  üzerlerine el basıp  yemin ettikleri  içinde Kuran-ı Kerimin olduğu hissini yaratan kılıfı ve bohçayı açar.  Bu bohçanın içinde Kuran-ı Kerim yoktur ama sarı sarı incirler bulunmaktadır.
 
Hacı Hanım ile Makbule incire basıp yemin ettiklerini ona göstermişlerdir.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar