16.12.2012
Orhan Peker
Doğum, 1927, Trabzon, Ölüm , 1978, İstanbul,
Ünlü yapıtları: Kırmızı Evli Peyzaj , Çayır , Atlar ve Arabalar , Kedinin Rüyası , At Başı
Yaşamı
İlkokulu doğduğu şehir olan Trabzon'da tamamlayan Peker lise öğrenimine İstanbul'daki Avusturya Lisesi'nde devam etti. 1946 - 1951 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Bedri Rahmi atölyesinde ve Fransa'da resim öğrenimi gördü. [1]
Yakın arkadaşı Turan Erol, “O Akademi’ye başlarken bir ressamdı” diyerek okula başlamadan önce de resim konuusnda bir hayli önde olduğunu belirtmek istemiştir. [2] 1947 yılında arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Onlar Grubu'nda yer aldı.[3]
Resimleri ilk kez 1951 yılında açılan Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde sergilendi. 1951 yılında Akademi’den mezun olan Orhan Peker askerlikten sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda yönetmen Max Meinecke’nin yanında çalışmaya başladı.[4] Buradaki görevi nedeniyle çeşitli Avrupa kentlerini gitti, müzeleri gezdi, çok ilgi duyduğu bir çok yapıtın orijinallerini gördü[5]
Ressam, ilk kişisel sergisini ise 1953 yılında açtı. 1955 senesinde tercümanlığını yaptığı İstanbul Şehir Tiyatroları yönetmeni Max Meincke ile birlikte Viyana ve Paris'i ziyaret etti. [6]
Günlük yaşamdan aldığı ve özgün bir biçimde yorumladığı resimleriyle dikkati çekti. 1956 yılında Adnan Benk’in yazısıyla “Orhan Peker” kitabı yayınlandı. [7]1956 yılında Oskar Kokoschka'nın düzenlediği Yaz Akademisi'ne katılan Peker'in aynı dönemde Almanya'da taşbaskı eserleri sergilendi. Ressam 1957 yılında Türkiye'ye döndü ve 1959 yılında Ankara'ya yerleşerek Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nda çalışmaya başladı. Zaman zaman Trabzondaki yayla evlerine gidiyor orada piyano çalıp doğa ile başbaşa kalıyordu. Doğayla tanışması da bu eve dayanıyordu. [8]
Burada küçük bir yayla evleri var. Bu ev onun piyano çaldığı, kendi başına kaldığı bir yer. Doğayla tanışması da bu eve dayanıyor
1965 yılında düzenlenen Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde birincilik kazanmasının ardından Madrid'e giderek şehirdeki sanat ortamını gözlemlendi. Buradaki izlenimlerini “İspanya Defteri”nde topladı.
Aynı günlerde İspanyol ressam El Greco'nun portrelerinden birini kopyaladı. 1966 yılında Türkiye'de yılın ressamı seçildi. Peker, TRT'nin düzenlediği resim yarışmasında Aşık Veysel portresiyle başarı ödülü, Bayındırlık Bakanlığı'nın açtığı yarışmada Ragıp Buluş'la birlikte hazırladığı projeyle birincilik ödülü de kazanmıştır. Bu arada kişisel sergiler açan, toplu sergilere katılan sanatçı 1969’da Japonya’da EXPO 70 fuarı için mimar Ragıp Uluç’la hazırladığı afişle birinci seçildi ve Japonya’ya gitti[9]
Ressam ayrıca, Almanya'daki Türk çocukları için hazırlanan Ağaca Takılan Uçurtma (1974), Metin Eloğlu'na ait Rüzgar Ekmek ve Çetin Öner'e ait Gülibik isimli kitapları da resimledi. Fotograf ustası Ara Güler'le çok iyi bir dost olan ressam, hayatının bir çok anını onunla paylaşmıştı.
971’de yurt dışındaki ilk sergisini Brüksel’de Galerie sans Frontières’de açtı. 1972’de tekrar Avrupa’ya gitti, Paris, Brüksel, Köln ve Münih’te çalıştı . Avrupa çeşitli şehirlerinde sergiler açan Peker, ölümünden kısa bir süre önce İstanbul'a yerleşti. [10]
Son kişisel sergisini Bedri Rahmi Galerisi'nde açtı ve güvercin temalı eserlerini sergiledi. Daha sonra Ayvalık’ta yaşamaya başladı.
28 Mayıs 1978'te İstanbul'da safrakesesi kanserinden öldü. [11] Peker'in mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.
Sanat anlayışı
Orhan Peker'in aktif olduğu dönemde Türk resim sanatında kompozisyon figüratif ve soyut olmak üzere başlıca iki alana yayılmıştı. [12] Adnan Çoker, Nejat Devrim, Ömer Uluç gibi ressamlar soyut alanda öne çıkarken Orhan Peker, Cihat Burak, Nedim Günsür, Yüksel Arslan, Neşet Günal gibi isimler figüratif alana yönelmişlerdi.
Orhan Peker, rahat, dingin bir kişilik taşıyan resimlerinde Anadolu’nun yaşam portresini çizen bir ressam olarak dikkat çeker. [13]“Orhan Peker, çevresinde varolan tüm nesneleri resim olarak görüyor. Bir küçük çay bardağı, bir terlik, bir kır çiçeği (aristokrat çiçeklerin yerine bozkır çiçekleri) ve çevrede varolan bir kürek mükemmel resimsel değerlere ulaşmaya başlıyordu. “ [14]
Peker, özellikle 1960'dan sonra figüratif çalışmalarına ağırlık verdi. Bu çalışmalarında Oskar Kokoschka'nın ekspresyonist etkilerine de rastlanabilir.[15]
Orhan Peker, sanat anlayışı konusunda şunları belirtmişti: “Resim sanatında her şeyden önce içtenliğe inanırım. Sanatçı topluma bu yoldan varabilir. Sanatçı her şeyden önce içinden geldiği gibi çalışmalıdır. Sürekli ve içtenlikli bir çalışma sanatçının dilini yapar. Gerçi üslup bir tutsaklıktır. Üstelik günümüzde fabrikasyon yapan patent ressamları da alabildiğine çoğalmıştır. Bunların ünlerinden ileriye fazla bir şey kalacağını sanmıyorum. Ben değişmeyi, ana görüşlerden sapmadan doğal buluyorum.”[16] .
Orhan Peker Onlar Grubu denen ressamların arasında yer almıştı. Bu ressamlar 1950 yılından sonra başlayan Türk Resminde özgünleşme çabasına giren ilk ressamlar kuşağı olarak dikkati çekmektedir. “10’lar Grubu” 1947’de Bedri Rahmi’nin on öğrencisinin birleşerek kurdukları bir ressamlar grubuydu. Bu ressamlar arasında Orhan Peker ‘de vardı. Bedri Rahmi’nin milli motifleri resimde işleme tutkusundan esinlenen bu öğrenciler resimlerinde Türk resmine özgü yerel motifler kullanmayı ve Türk Resmini özgün bir çizgiye getirmeyi amaçlıyordu. Orhan Peker de resimlerini bu amaçla yapan ressamlardan birisi olarak dikkati çekecektir.
Bu grup kuruluşlarını akademi,nin yemekhanesin duvarına bir afiş asarak ilan etmişti “ Bedri Rahmi’nin deyimiyle ‘Anadolu’nun göbeğinden devşirilmiş saf bir kilim nakışı”nın, İspanyol ressamı El Greco’dan bir figürle birlikte sunulduğu bu afiş, o zamanın ölçülerine göre oldukça anlamlıydı. Biri doğu sanatının, öteki batı resminin simgesi olan bu motifler, 1950 kuşağının sanat dünyamıza ilk adımlarını atmakta olan çiçeği burnunda sanatçıları için, yukarıda sözünü ettiğim sentezin işaretiydi.” [17]
Gördüğü her şeyi yapan ressamın resimlerinde beygirler, düz duvarlar, mavi kapılar, güvercinler, pencereler resimlerinde tema olarak seçilmiş objlerden bazılarıdır. Yazımızı Kaya Kaya Özsezgin’in şu değerlendirmeleri ile bitirelim “Orhan Peker. Anadolu’yu yüzyıllarca emziren, büyüten, yetiştiren ermiş felsefesinin görsel oluşumlara aktarılmış, uygulanmış bir yaşam deneyinin içinden gelir Orhan Peker. Her şeyin sevmekle, hem de tutku ölçüsünde sevmekle başladığına yürekten inanmıştı[18]”
KAYNAKÇA
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhan_Peker, Son Erişim, 12- 11- 2012
[2] https://arsiv.ntvmsnbc.com/news/135181.asp Son Erişim, 12- 11- 2012
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhan_Peker, Son Erişim, 12- 11- 2012
[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhan_Peker, Son Erişim, 12- 11- 2012
[5] https://arsiv.ntvmsnbc.com/news/135181.asp Son Erişim, 12- 11- 2012
[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhan_Peker, Son Erişim, 12- 11- 2012
[7] https://arsiv.ntvmsnbc.com/news/135181.asp Son Erişim, 12- 11- 2012
[8] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhan_Peker, Son Erişim, 12- 11- 2012
[9] https://arsiv.ntvmsnbc.com/news/135181.asp, Son Erişim, 12- 11- 2012
[10] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhan_Peker, Son Erişim, 12- 11- 2012
[11] https://www.turkishpaintings.com/index.php?p=37&l=1&modPainters_artistDetailID=45
[12] Tansuğ, Sezer (2008), Çağdaş Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul
[13] Kaya Özsezgin,” Orhan Peker”, https://www.felsefeekibi.com/sanat/, Son Erişim, 12- 11- 2012
[14] https://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=182846, Son Erişim, 12- 11- 2012
[15] Tansuğ, Sezer (2008), Çağdaş Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul
[16] https://arsiv.ntvmsnbc.com/news/135181.asp, Son Erişim, 12- 11- 2012
[17] Kaya Özsezgin,” Orhan Peker”, https://www.felsefeekibi.com/sanat/, Son Erişim, 12- 11- 2012
[18] Kaya Özsezgin,” Orhan Peker”, https://www.felsefeekibi.com/sanat/, Son Erişim, 12- 11- 2012
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın