Tarihçilerden ve divan şairlerinden öğrendiklerimize göre en uzun süreli en ciddi ve en tesir edici yasakların ilki Sultan II. Bayezid zamanında konulmuştu. Daha sonra Kanuni Sultan Süleyman , II. Osman ( Genç Osman ) zamanlarında da ciddi yasaklar konuldu. IV. Murad I. Ahmet, III. Selim ve II. Mahmud zamanlarında da içki yasakları konulmuştu. [1]Bu yasakların en şiddetlisi Kanuni ve IV. Murad zamanlarında yaşandı.
Kanuni Sultan Süleyman ve IV. Murat’ın saltanat dönemlerinde içki yasağı kapsamı gayrimüslimlere kadar uzanmıştı. Bu yasaklara azınlıkların da dâhil edilmesinin nedeni alkollü içki üretimi tekelinin tamamen gayrimüslimlerin elinde olmasıydı. Bu yasaklara gayrimüslimlerin de dâhil edilmesi ile içki yasağını tam olarak uygulanabileceği düşünülmüştü. Alkol üretiminin ve ticaretinin önüne geçilirse, yasakların teşekküllü olarak uygulanabileceği düşüncesi ile hareket edilmişti.
IV.Murad Dönemi İçki ve Afyon Yasağı
IV.Murad (1623-1640), abisi Genç Osman’ın yeniçeriler tarafından katledilmesi esnasındaki olayları bizzat yaşamış, dehşet veren bu anıların atmosferi içinde yetişmişti. Çocuk yaşta tahta çıktığında Anadolu ve Rumeli’nin büyük bir kısmının idaresi asilerin elindeydi. IV. Murad henüz 11 yaşında iken tahta çıkmış sünnet merasimi bile cülusundan beş gün sonrasında yapılmıştı.
IV.Murad, 1632 yılında yirmi yaşına gelene kadar annesi Kösem Sultan’ın emri altında padişahlık yapmak zorunda kalmıştı. Dirayetli mizacı sayesinde yavaş yavaş annesinin ve diğer devlet adamlarının kıskaçları altından kurtulmuş belli bir olgunluğa, tecrübeye ve kudrete ulaşınca devletin iplerini tamamen kontrolü altına almayı başarmıştı.
İstanbul’da bozulan asayişi sağlamak, orduyu ve devlet adamlarını disiplin altına almak, sosyal hayatı intizama sokmak amacı ile şarabı, içkiyi, tütünü, esrar, gubar, afyon, berş macunu ve tiryakların kullanımını, üretimini yasak etmiş, tüm meyhaneleri yıktırmış, esnaf-ı bengiyana ait dükkânları da kapattırmıştı. Öyle ki “ tütün içenlerin öldürülmesini “dahi emretmiş, orduya mensup olup da tütün içenler tespit edilirse “eli, ayağı kırılıp boyunlarının vurulduğu da oluyordu.”[2]
Meyhaneler kapatılınca ahali “Mırmırık Boza” denilen Tatar bozasından içmek için akın etmeye başlamıştı. Çünkü Tatar bozası yüzde iki veya yüzde üç oranında alkol içeriyordu. Bunun üzerine IV. Murad, boza üretimini ve içimini de yasakladı.
IV.Murad, bu yasaklara uyulup uyulmadığını denetlemek için tebdili kıyafet de geziyor yakaladığı yasak delicilere çok şiddetli cezalar veriyor, hatta idam ettiriyordu. [3]
Lakin bu şiddetli denetimlere ve yasaklara rağmen Osmanlı devletinin Bekri Mustafa gibi en meşhur ayyaşları da onun zamanında yetişmişti. Üstelik bu yasaklar içki tüketimini azaltmamı ayaklı sakiler de denilen koltuk meyhanecilerinin ortaya çıkmasına yol açmıştı. Ayaklı sakiler veya koltuk meyhanecileri şarapları veya içkileri deri torbalar ( kırba ) içine koyuyorlar, kaftanları içinde ve koltuk altlarında saklıyorlardı. Dükkânların arkalarında ve zula yerlerinde içkiler satılmaya devam etmiş, gizli kapaklı meyhanelerin sayısı 600 ü geçmişti. [4] Ayaklı veya koltuklu saki denilen seyyar içki satıcılarının sayısı belki de binlerceydi.
I.V Murad zamanında kimi kaynaklara göre 14 bin, kimi kaynaklara göre ise 20 bin kişi kahvehanelere gittiği, tütün, afyon veya içki içtiği için idam edilmişlerdi.
IV. Murat, içki yasağına uyulup uyulmadığını denetlemek için tebdili kıyafet ederek sandala binip karşıya geçmek ister. IV. Murat'ı tanımayan sandalcı arada bir cebinden bir şişe çıkartıp yudumlamaya başlar. Padişah "Nedir o içtiğin? " diye sorar. Sandalcı ise Bekri Mustafa'dır ve " Bu kuvvet şurubudur. Bundan iki yudum çekince aslan gibi kürek çekiyorum “ diyerek cevap verir. Padişah merak edip tadına bakmak isteyince, Bekri Mustafa, denizin ortasında bizi kim yakalayacak, diye düşünüp şişeyi uzatır. Padişah iki yudum alır almaz:
- "Bre zındık! Bu şırıp değil bu şaraptır. Şarap içmeyi yasakladığımı sen duymadın mı?
Bekri Mustafa:
- "Sen kimsin ki içkiyi yasakladın?" diyerek cevap verir.
Padişah:
- "Ben IV. Murat'ım!.."
Bekri Mustafa küreği kaptığı gibi ayağa fırlar
- " İki yudum almadan kendini IV. Murat sandın. İki yudum daha alsan, dünyayı ben yarattım diye bağıracaksın! “ diyerek cevap verir.
IV.Murad 1638 yılında hekimbaşı Emir Çelebi’nin afyon kullandığını öğrenmiş onun ile satranç oynarken, Emir Çelebi’nin cebindeki afyon haplarını çıkartturmuş ve bunlar nedir diye sormuştur. Emir Çelebi “ hastalara içerdiğim ilaçtır diye cevap verince mercimek büyüklüğündeki bu hapların hepsini Emir Çelebi'ye yutturması üzerine Emir Çelebi zehirlenerek ölmüştür.
Kaderin bir cilvesi olarak İçkiyi, tütünü, afyonu hatta bozayı dahi yasaklamış olan IV. Murat’ın kendisi içki içmeyi sürdürmüş ve kendi ölümü de içki bağımlılığı nedeni olmuştur.[5]
IV. MURAT SONRASI İÇKİ YASAKLARI
IV. Murad’ın ölümünden sonra içki, tütün, afyon, esrar, berş, tiryak ve boza yasakları kalkmıştı. Ancak halim selim bir mizaca sahip olan III. Selim dahi şarap ve içki yasağı koymaya kalkmıştı. Ancak III. Selim’in yasak koyma nedeni 1787- 1792 yılları arasında Rusya ve Avusturya ile yapılan savaş hali nedeniyle olmuştu. III. Selim meyhanelerin kapatılması ile toplumda gözüken ahlaki bozulmanın önüne geçmeyi, fuhuşu önlemeyi ve asayişi sağlamayı umut etmiş, askerlerin ve ahalinin savaş şartlarına odaklanmasını sağlamaya çalışmıştı. III. Selim’in koyduğu yasaklar sadece Müslümanlar içindi. Ayrıca bu yasaklar ciddi bir denetime tabi olamamıştı.
III. SELİM VE İŞRET EDEN BEKTAŞİLER
“Karaağaçtaki Bektaşi tekkesi dervişleri Kâğıthane’de köprüye yakın bir yerde işret yaparlarken saltanat kayığı ile gezinen Üçüncü Selim’e görülürler. Bunun üzerine ne yapacaklarını şaşıran Bektaşiler durumu kurtarmak için alel acele namaz kılmaya kalkarlar. Fakat işret takımını kaldırıp saklamağa vakit bulamadıklarından sürahiler, kadehler, meze takımları meydanda kalmış ve Padişah, aheste giden kayıkta olan biten her şeui anlamıştır. Padişah bir müddet izledikten sonra gülerek:
- Bu ne acayip namaz; hiç rükûu, sücudu yoktur. Her ne ise çekinmesinler, zevklerinde olsunlar,” der ve Bektaşilere haber ve ihsan gönderir.”[6]
II. MAHMUT DÖNEMİ ŞARAP YASAGI
II.Mahmud(1808-1839) zamanında Yunan İsyanı’nın başlamış bu nedenle padişah 1821 yılında, silahlanması emredilen askeri kontrol altında tutabilmek için meyhaneleri kapatmıştı. II. Mahmud’un bu fermanı sadece savaş şartları ve Yunan İsyanını bastırmak amacına hizmet ediyordu. Bu yasakların amacı Yunan İsyanı devam ederken, İstanbul’daki asayşi ve düzeni sağlama almak, askerlerin meyhanelere gidip disiplinden uzaklaşmalarına engel olmak, meyhânelerin sayısını azaltarak Müslümanları müşteri olarak kabul etmelerini engellemekti. II. Mahmud’un uyguladığı bu meyhane yasağı Osmanlı devrindeki son meyhane kapatma ve şarap içme yasağı olmuştu.
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/osmanli-devrinde-meshur-sarap-ve-esrar-icme-yasaklari-1/140230
[2] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 3, TTK Yayınları, s. 192.
[3] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 3, TTK Yayınları, s. 192.
[4] Zat V (2002). Eski İstanbul Meyhaneleri. İletişim yayınları. İstanbul
[5] Türk Tarih Kurumu, Osmanlı Padişahları". 27 Kasım 2016
[6] Yıldırım, Dursun (1999); Türk Edebiyatında Bektaşi Fıkraları, Akçağ Yayınları, Ankara