Ötelerin Çocukları Konusu Özeti Ve Halikarnas Balıkçısı Hakkında Bilgiler

26.02.2020

Ötelerin Çocukları  Konusu Özeti Ve  Halikarnas Balıkçısı Hakkında Bilgiler

Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı- Ötelerin Çocukları      romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı,  “Cevat Şakir Kabaağaçlı - Ötelerin Çocukları   ” hakkında bilgiler “Cevat Şakir Kabaağaçlı - Ötelerin Çocukları   “   romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları, - Ötelerin Çocukları      adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.

 

Ötelerin Çocukları Ve  Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı Hakkında Bilgiler 

Ötelerin Çocukları  adlı romanı Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlının  ( 1890 – Girit, 1973 İzmir) ilk baskısı  1956 yılında yazılmış bir romanıdır.  

Babası Girit ve Yunanistan’da sefirlik ve valilik yapmış olan Mehmet Şakir Paşa’nın oğlu olan Cevat Şakir Kabaağaçlı, altı çocuklu ailenin en büyük evladı olarak dünyaya gelmiş,  yurt dışında da eğitim gören Cevat Şakir, 1914 ‘ten sonra emekli olan babasının Afyon’da açtığı Kabaağaçlı çitliğinde ailesi ile birlikte yaşarken bir tartışma sonrasında babasını öldürmüş, bu nedenle Bodrum’a kürek mahkûmu olarak gönderilmişti.[1] Cezası bittikten sonra da Bodrum’da yaşamaya başlayan Cevat Şakir, Bodrum’da iken balıkçıların arasında yaşamaya başlamış, doğaya, denize, deniz insanlarına, balık avcılığına merak sarmıştı.

Bu nedenle de Halikarnas'ın Balıkçısı namı ile anılmaya başlayan Cevat Şakir bir yandan da kitap kapakları hazırlıyor,  Babıâli’ye yazılarını yolluyor,  haftalık dergilere yazılar gönderiyor, diğer yandan da ressamlık, şairlik yazarlık, çevirmenlik,  araştırmacılık, süngercilik, rehberlik, , bahçıvanlık, balıkçılık yapıyordu. Aganta Burına Burınata (1946) [2] Ötelerin Çocuğu (1956) Uluç Reis (1962) Turgut Reis (1966)  Deniz Gurbetçileri (1969) gibi romanlarının yanı sıra, efsaneler, öyküler ve anı türünde eserlerini de burada iken yazmıştı.  [3]

Ötelerin Çocukları  mekân olarak Bodrum’u ve Gökova körfezini seçmiştir.  Romanda anlatıln olay muhtemelen yörede yaşanmış gerçek bir öyküye dayanmaktadır.  Olayın zamanı ise 1914 ve öncesinde geçen bir zaman olmaktadır.

 Roman, Gökova Körfezinde ve Bodrum’da yaşayan insanların doğal yaşamlarını, gerçekçi ve doğal bir yaklaşımla ele almış,  Cevat Şakir, 25 yıl yaşadığı bu coğrafyayı  ve sosyal yapıyı   oldukça gerçekçi ve doğal bir biçimde anlatmıştır.  Roman , Bodrum ve insanlarının 1950 li yıllardaki sosyal yaşantısını en ince detayları ile ortaya koymayı başarmıştır.

ŞAHIS KADROSU:

 

Elif ( Tiycan ) :  Bodrum’un Çatalkaya köyünde yaşamakta olan çevikliği nedeni ile Tiycan denilen, bir kadındı. Daha bebekken annesi ve babası ölmüş, başının çaresine bakmayı öğrenmiştir. Üç tanesi ablası vardır.

Şefik Ulvi: Müdür olarak atandığı yere giderken bindiği yelkenli motoru arızalanıp Çatalkaya köyüne gelip Tiycan ile tanışır. Evli olduğu halde Tiycan’a aşık olur ve onu hamile bırakır. Lakin bir müddet sonra hem çocuğuna hem de Tıycan’ı ortada bırakmıştır.   Eserin sonuna doğru kaymakam olur..

Hacı Resul : Köyün ahlaksız ağasıdır. Tiycan’ı elde edemediği için onu dağa kaldırmaya çalışır.

Adem Dayı :  Tiycan’ın uzaktan akrabası olan  yaşlı bir adamdır. Tiycan çocuğunu onun evinde doğurmuş, Hacı Resul tarafından öldürülmüştür.

Nefise Kadın: Adem Dayı’nın karısıdır.

 

İLGİLİ LİNKLER

 

ÖTELERİN ÇOCUKLARI ROMAN ÖZETİ 

Elif daha bebek iken annesini ve babasını yitirmiş olan bir kızdır. Çevik ve hareketli bir kız olduğu için köylüler ona Tiycan lakabını vermişlerdir.

Bodrum’un Çatalkaya köyünde doğan Elif,  annesi babası öldükten sonra üç ablasıyla birlikte yaşamaktadır. Elif’in ablalarının adları ise   Ayşe, Zehra, Fatma’dır. Bu kız kardeşlerin hepis de evlenmemiş, hepsi de bekar kalmıştır.  Bunlara "Ötegillerin Ayşe’si, Zehra’sı, Fatma’sı" denmektedir. Bu kızkardeşlerin  bir de erkek kardeşleri olan Aliş vardır.

Aliş onları bırakıp gitmiş yıllar sonra gelerek ablalarına birkaç altın bırakmış, ama Etem Reis’in evinde yatıp kalkarak ve sünger avına çıkarak yaşamıştır.  Megafon Şaban Reis’in yanında çalışan Aliş, Tahsin Ağa’nın kızı Çakırkız Raziye ile de evlenmiş ama çıktığı bir sünger avında vurgun yeyip felç kalmıştır.

Aliş’in karısı Çakırkız Raziye,  Aliş’in kazandığı altınları Hacı Resul’a kaptırınca çıldırır. Manisa akıl hastanesine yollanmak için bir gemiye bindirilir. Bu gemide  Ulalı Haşmet Bey’in elli bir lirası da vardır.  Haşmet Bey, Megafon Şaban Reis’ten paraları kurtarmak için yardım ister ,  İlk dalgıç  denizden çıkmayınca Aliş’te denize dalar ama zaten   önceden vurgun yemiş olan Aliş’ de artık denizden çıkamaz. Megafon Şaban Reis,  denize dalarak  cesetleri çıkarırken , Haşmet Bey ise giden  paraları için dövünmektedir.

 

Otuz yaşına gelmesine rağmen henüz kısmeti açılmamış ve bekâr kalmıştır. Üstelik diğer ablaları da evlenmemiş ve bekârdır.  İçlerinde en güzel olanı Elif’tir. Elif’in ise bir sürü lakabı vardır. Karakız, Karabiber, Yedi Canlı, Kedi Canlı, Tiycan.... 

Bodrum ve Gökova’da Kerimoğlu namındaki şanlı bir denizci vardır. Kerimoğlu , bir çeşti korsandır ama  fakir köylüleri  Hacı Resul gibi adamlardan koruyan bir yiğittir. Kerimoğlu bu nedenle nam salmış yörede sevilmiştir. Kerimoğlu Elif’i görmüş ve onu Elif’i sevmiştir.  Fakat , Elif daha on üç yaşındadır.  Elif ise onu gördüğünde ona amca diye seslenmektedir.

İstanbullu Şefik Ulvi, bucak müdürü olarak görevlendirildiği Reşadiye’ye gitmek için yelkenli bir motora binmiş, ama bindiği yelekenli motor Gökova açıklarında Çatalkaya köyü civarında arıza yapınca Çatalkaya köyüne gelmek zorunda kalmışlardır.

Motorun tamiri uzun sürünce Şefik Bey de on beş gün bu köyde kalmak zorunda kalır.  Şefik Ulvi aslında evli bir adamdır ve karısı ile çocuğu İstanbul’da kalmıştır.  Şefik Ulvi sığınmak zorunda kaldığı Çatalkaya köyünde Elif ile tanışır. Elif ile Ulvi’nin arasında bir yakınlaşma başlar. Tiycan bilerek ve isteyerek Şefik Ulvi ile birlikte olur.  Şefik Ulvi köyde kaldığı müddetçe Tiycan ile birlikte olmuştur. Lakin Şefik Ulvi’nin bozulmuş olan aracı tamir edilince köyden ayrılıp bucak müdürü olduğu Reşadiye’ye gider. Şefik Ulvi, Reşadiye’ye gittikten sonra Tıycan’a bir mektup yazarak eğer hamile kaldıysa çocuğu aldırmasını belirtir.  Ama Tiycan çocuğunu doğurmaya karar verir. Bu kararını ablarına da bildirir. Ablaları da onu köyün dışında yaşayan bir akrabaları olan Âdem Dayı’nın yanına gönderirler.

Uzaktan akrabaları olan Âdem Dayı, köyün uzağındaki bir değirmende karısı Nefise ile birlikte yaşamaktadır.  Âdem Dayı ve Nefise de Tıycan’a sahip çıkarlar. TIycan da bebeğini doğurana kadar burada kalır.

Fakat köyün ağası olan Hacı Resul, olanı biteni izlemekte, Tıycan’a sahip olmak istemektedir. Hacı Resul,  zengin ve ahlaksız bir adamdır.  Bu arada Tıycan çocuğunu büyütmüş ve doğurduğu küçük kızı da ağaçlara tırmanacak kadar büyümüştür.

Şefik Ulvi ise bucak müdürü olarak gittiği Reşadiye’ye kaymakam olarak atanır. Olanı biteni de duymuş, Elif’in bir çocuk dünyaya getirdiğini öğrenmiş ve onun yanına gelmiştir. Küçük kız ağaçlara tırmanırken görünce yaptıklarına pişman olup, Elif’e ve kızına sahip çıkmak ister. Tiycan’a gelip ona bir ev tutmayı teklif eder. Fakat yaşadıklarına çok içerleyen Elif,  Şefik Ulvi’yi reddeder ve kaymakamın babalık talebini geri çevirir.

Hacı Resul,  Elif’i elde edemeyeince en son çare silahlı adamlarını yollayıp Elif’i dağa kaldırmaya kalkışmıştır. Tiycan’da Âdem Dayı ile birlikte kendisini savunmaya çalışır.  Çıkan çatışmada Tıycan ve Adem Dayı  bu çatışmada ölmüş, Elif’in küçük kızı da yaralı olarak annesinin cesedinin başında kalmıştır. . Roman, Birinci Dünya Savaşı’nın patlamak üzere olduğu sezdiren imalar ile bitmiştir. “Karakız ve Âdem Dayı’nın ölüleri dağ başında, eşek damında serili durdukları gece, Avusturya-Macaristan’ın Bosna-Hersek Eyaleti’nde, Bosnasaray (Sarajevo) şehrinin hükümet dairesinde, biri erkek, biri kadın, iki insan naaşı yatıyordu. O güne dek yeryüzünün görmediği kadar büyük bir savaş patlamak üzereydi. Savaş! Kıyasıya savaş! Topyekûn savaş!”

 İLGİLİ LİNKLERİMİZ

Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı Hayatı ve Edebi Yönü

Aganta Burına Burınata Hakkında Konu Özet İnceleme Halikarnas Balıkçısı

Aganta Burına Burınata Özeti Halikarnas Balıkçısı

Ötelerin Çocukları Konusu Özeti Ve Halikarnas Balıkçısı Hakkında Bilgiler

Kaynakça 


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/halikarnas-balikcisi-cevat-sakir-kabaagacli-hayati-ve-edebi-yonu/74818

[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/aganta-burina-burinata-hakkinda-konu-ozet-inceleme/80187

[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/halikarnas-balikcisi-cevat-sakir-kabaagacli-hayati-ve-edebi-yonu/74818

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar