KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarPanteizim Nedir Panteistler ve İslam Tasavvufu Arasında Alakalar

Panteizim Nedir Panteistler ve İslam Tasavvufu Arasında Alakalar

12.07.2021

 

 

Panteizim Nedir 

Panteizim kelimesi Yunanca; pan "tüm" ve “theos " Tanrı kelimelerinden türetilmiştir. Bu terim Tanrıyı evrenin ve doğanın kendisi olarak gören felsefi yaklaşımı adlandırmak isteyen İngiliz felsefeci Toland tarafından 1705 yılında önerilmiş ve diğerleri tarafından da kabul görmüştür.

Bu terimin dilimizdeki karşılığı ve sözlüklerdeki anlamı: kamu tanrıcılığı, doğa tanrıcılık,  tüm tanrıcılık şeklindedir. Panteist düşünceler her şeyin madde ve enerjiden olduğunu her şeyin tek bir tözden kaynaklandığını savunan “ Monizm ya da bircilik anlayışı temelli bir felsefi görüştür. Bu düşünce “evrenin, âlemin veya doğanın” tanrının kendisi olduğu fikrine ulaştırmıştır.  

Monizm düşüncesini ortaya atan Plotinos'un ” Her şey Bir'den südur (emanation- yayılır) eder.  Bir herhangi bir şey veya tüm şeylerin toplamı da olamaz, çünkü O, tüm mevcudattan öncedir. Bu sebeple Bir'e hiçbir sıfat yüklenemez. Hem varlık, hem İyilik ve de Uluhiyet olan Bir'dir[1][2] şeklindeki düşünceleri panteist düşüncenin kökenini oluşturur.  

“Her şey Tanrının parçasıdır. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında her şeyde vardır.”  İlkeleri panteist düşüncelerin özünü oluşturur.

Evren'in ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşü çok tanrılı Pagan  dinler ile alakasız gözükse de çok tanrılı dinler de esasında doğayı merkez alan dinler olmaktadır.  ( bkz Pagan Nedir)   Panteistler, “tabiattaki her şeyin kutsal olduğuna, her tabii nesnenin ilahî olduğuna ve tanrının aynı derecede her şeyde mevcut olduğuna” inanan kimselerdir.  (Harris, 1992: 25) [3]

Pantesit düşüncelerin kaynağı Plotinos, Ksenophanes, Parmenides, Platon’ ve Herakleitos’e,  antik Çağ Yunan Stoacı anlayışına kadar uzanmaktadır. Bu filozofların veya felsefi öğretilerin ortak noktaları doğayla Tanrı’yı bir ve aynı şey saymaya kadar uzanan düşünceler taşımış olmalarıdır.  “Tanrı’nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur” ana ilkesine dayanan panteist düşünceler gerçek olan Tanrı’dır ve her şey ondan türemiştir ilkesini savunan bir anlayış olmuştur.  Böylelikle bu görüş “maddesel evren tinsel bir tözden meydana gelmiştir” kuramını ortaya atmış olur.

Pantesit düşünceleri derleyip toparlayan ise Giordano Bruno (1548-1600) ile 17. yüzyıl filozofu Baruch Spinoza olmuştur. 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilen ve aslen Sefarad Yahudisiolan ancak düşüncelerinden ötürü Yahudi cemaatinden de dışlanan Hollandalı filozof Spinoza, Antik Yunan filozoflarının düşüncelerini toparlayarak şu gibi saptamalarda bulunmuştur:  “Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı-Evren-insan ayrımı yoktur, böyle bir ayrım aklın illüzyonu, yanılsamasıdır. Bilimsel olarak Tanrı, evren ve insan birdir, aynıdır. Evren, harikulade düzenlenmiştir ve belli yasalara uygun olarak sistematik bir düzen içinde hareket eder. İnsan bu düzeni ve yasaları sadece bulanık bir şekilde anlayabilir. Ruh ve beden iki ayrı şey değil tek bir bütündür.

Pantesit düşüncelerini sistematik bir hale getiren Spinoza, bu düşünceleri ile hem kendisinin hem de ailesinin Yahudi cemaatinden dışlanmasına neden olmuş, ayrıca Katolik Kilisesinin de yasaklılar listesine alınmıştı. Çağdaşları onun ateist olduğunu iddia etmişler ancak o hiçbir eserinde Tanrı’nın varlığını inkâr etmemişlerdir.

Ancak Spinoza’nın inandığı tanrı "Varolanların düzenli uyumunda kendini göstermekte, insanların kaderiyle ve eylemleriyle ilgilenmemektedir.”[4]

PANTEİZİM VE İSLAM TASAVVUFU ALAKALARI

Bu açıdan bakınca tasavvufu anlamak daha da kolaylaşır.  Yaratılmış her şeyi Allah’ın tecellisi, âlemdeki her şeyi Allah’ın kendi güzelliğini görmeyi dilediği için yarattığı hüsn-ü zatının bir parçası olarak gören tasavvufçular ile panteistler arasında çok yakın düşünce benzerlikleri vardır.  Mutasavvıflara göre Allah kendi güzelliğini görmeyi dilemiş ve âlemi yaratmıştır. Bu bakımdan âlemdeki her şey tıpkı Allah’ın aynadaki görüntüsü gibi Allah’ın tecellisidir.

“ Tasavvuf felsefesine göre, evren tek varlıktır. Bu tek varlık da Tanrı’dır. Buna “Vücud-ı mutlak” (mutlak varlık) da denir. Bu anlayışa göre evren, Tanrı’nın bir görünüşüdür. Bu evren, kendi kendine var olan değil, Tanrı’nın varlığından dolayı tecellî eden (var görünen) bir oluşumdur. Tanrı’nın “ol” ( kün ) emriyle oluşmuştur. Onun için görünme öncesi “söz” (kelâm) vardır. “Ol” emri verilip tecellî (var görünme) olmadan önce bütün varlıklar gerçekte yok, ama Tanrı’ya göre vardır. “ ( BKZ Tasavvufun Maksadı, Düşüncesi ve Vahdet i Vücut )

Mutasavvıflar, âlemi ve doğayı Allah’ın güzelliğinin aynadaki yansıma gibi âleme ve doğaya yansıması olarak gördüklerinden;  doğadaki, nesneleri ve her şeyi Allah’ın görüntüsünün bir parçası olarak kabul inancı içindedirler. “ Yaratılanı severim yaratandan ötürü “ ifadesi ile de özetlenen bu inanç parça bütün anlayışından hareketle : “yaprağı sevmek dalı, dalı sevmek ağacı, ağacı sevmek toprağı, toprağı sevmek dünyayı, dünyayı sevmek âlemi, âlemi sevmek Allah’ı sevmek demektir” ana düşüncesi haline gelir. ( BKZ Vahdet _i Vücut Nedir Tanımlar ve İzahları )

İslam tasavvufunda vahdet-i mutlak ve vahdet-i vücut düşüncelerinin kaynağı haline dönüşen bu görüşler; âlem ile Tanrı’nın tek bir şey olduğunu, “Tanrı ile Tabiatın bir bütün olduğunu[5],  evrenin tanrıdan tanrının evrenden ayrı bir yönü, ayrı bir varlığı bulunmadığını ileri süren bir düşünce haline dönüşmüştür. İslam tasavvufundaki vahdet-i mutlak ve vahdet-i vücut düşüncelerinin panteist fikirlerden farkı “ Allah’ın kendi güzelliğini görmek dilemesi ile âlemi yaratmış olmasıdır. Mutasavvıflar “âlemi Allah’ın aynadaki gibi görüntüsü, yansıması ” şeklinde kabul ederken;  Panteistler ise alemin kendisini tanrının kendisi olarak kabul eder. ( BKZ Tasavvufun Gelişimi ve İslami Mistizmin Kaynakları )

Bâtıni ve Melami tarikatlarda bu düşünce “her şey  Allah’ın bir parçası olduğuna göre insanların hepsi ben de Allah’ım” şeklindeki düşünme biçimine kadar uzanmıştır.  Hallac-ı Mansur ve Seyyid Nesimi, " Ben yoktur Allah vardır. Allah tüm ben'lerin kendisidir. Allah ben'dir. Ben' Allah’ım " özet düşüncelerine sahip olan mutasavvıflardır. "En-el Hak" " Ben Tanrıyım" sözü, bu inancın en özet yansıması olmaktadır.

 Ancak vahdet-i mutlak ve vahdet-i vücut düşüncesindeki tasavvufçular parça bütün alakası fikrinden hareketle “âlemi tanrının kendisi “ olarak görmeyi inkâr etmemişler, ancak daha çok âlemi, Allah’ın aynadaki görüntüsü gibi âleme yansıması olarak kabul etmişlerdir. Mutasavvıfların ” her şey Bir’den gelip, Bir’e gidecektir” ilkesi de onları  Monizm” ya da bircilik anlayışına götürür. Monizm ya da bircilik, her şeyin bir tek zorunluluğun, ilkenin, madde ve enerjiden olduğunu iddia eden veya tek bir tözden kaynaklandığını savunan felsefi bir görüştür.[6]  

KAYNAKÇA 

[1] Plotinus, Enneadlar (Seçmeler) Çev. Zeki Özcan, Asa Kitabevi, Bursa, 1996.
[2] Plotinus: Dokuzluklar I, Çev. Zeki Özcan, Alfa Aktüel Yayınları, Bursa, 2006
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Panteizm
[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Panteizm
[5] MUSA KAZIM ARICAN, “Panteizm ve Panenteizm Tartışmaları Arasında Spinoza”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/40535
[6] Orhan Hançerlioğlu. Felsefe Ansiklopedisi. İstanbul: Remzi Kitabevi. ss. Cilt 1, 179.

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
esmaesma416
esma4 years ago
Bilinen fakat bilimsel olarak çok az tanıtılan devir nazariyesini de verdiğiniz bilgilere eklemek istiyorum.
esaesa446
Esa Resmi Hesap4 years ago
@esaesa446 | Elbette Esma Hanım. Yorum olarak ilave ederseniz kontrol ettikten sonra sizin eklentiniz olduğunu belirterek yazıya ekleriz. Ayrıca "Devir Nazariyesi " başlığımıza da gerekirse ilavenizi ekleriz. 🙂
esmaesma416
esma4 years ago
@esmaesma416 | Teşekkür ederim. Panteizm ve İslam Tasavvufunda ilişkili varyantı olan Devir nazariyesi arasındaki karşılaştırmayı,bu konuda yetkin hocalarımın yapması önem arz eder. Amacım,Mevlana ,Yunus Emre gibi sanatçıların eser verdiği bu türün"devriyelerin"zihniyetine,önemine dikkat çekmektir. Saygılar.
@sahamettinkuzucular293 | Devr Nazariyesi ile ilgili bu başlığımızın yanısıra Tasavvuf ile alakalı başlıklarımızda bu konu üzerinde bir hayli durulmuştur. Ancak Devr nazariyesini müstakil bir yazı olarak hazırlamadığımızı Devriye ile birlikte ele aldığımızı fark ettik. Aşağıdaki yazı bu konu için yeterli değilse bir başlık altında yeniden hazılayalım Esma Hanım. Alakanız için ayrıca teşekkürler https://edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyat-terimleri-mazmunlar/devr-ve-tenasuh-inanci-ile-devriye/5196