Osmanlıca Farsça yazılışı: Peleng : پلنگک
Peleng- pelengân Farsça kökenli bir sözcüktür. Osmanlıcaya da Farsçadan girmiştir. Sözlüklerdeki anlamı panter, leopar, kaplandır.
Pelengi: Kaplan derisi desenli veya leopar desenliye benzetilen, iri kara benekleri olan kumaş veya bu kumaş ile yapılmış elbise, giysi
Peleng-âheng: kaplan gibi.
Peleng-i Derya: ( Derya kaplanı ) Çanakkale Savaşında İngilizler tarafından batırılan Osmanlı donanması Nimet sınıfı torpil gambotu.
Peleng-i Bahri : ( Deniz kaplanı ) Osmanlıların 1787-1792 yılları arasında yapılan savaşta mürettebatıyla birlikte Ruslara esir düşen kalyonu.
Kine-i peleng: Kaplan kini: Kolay kolay sükûnet bulmayan kin.
Peleng sözcüğü şiirlerimizde gerçek anlamı ile daha çok kullanılmıştır. Fakat benzetme amaçlı olarak da sık sık teşbih edilmiştir. Şiirlerimizde kaplan; yırtıcı, kinci, vahşi, çok saldırgan bir hayvan olma özellikleri ile öne çıkar. Eski devrilerde leopar desenli kumaş ve giysilere pelengi kumaş veya giysi denmişti. Eski devirlerde bazı derviş gruplarının kaplan postu giydikleri onlara da pelengi dedikleri de bilinir. Osmanlı ordusu öncü kuvvetleri olan Delilerin de pelengi post takındıkları bilinir.
İnsan odur ki âyîne-veş kalbi sâf ola
Sînende neyler âdem isen kîne-i peleng (Bâkî’den)
Ehlini bul ol illerin sarpın geçirsin yolların
Yırtar yalnız gideni kurt u peleng arslan kamu (Niyâzî-i Mısrî)
Cism-i zerdim kare kare dâğlardır bî-kıyâs
Şâh-ı aşk eğnime giydirdi pelengî bir libas (Celâlzâde Sâlih Çelebi’den).