Pençik Sistemi Hums-ı şer’i ve Pençikli Köle Nedir
Pençik sözcüğü Farsça beş anlamına gelen penç sözcüğünden gelir. Pençik kelime anlamı ile penç ü yek / penç-yekten hareketle “beşte bir” manasına gelmektedir.
Pencik sözcüğü Osmanlı devrinde I Murad zamanından sonra ortaya konulan ve savaş sonrasında vb esir alınan gayri Müslimlerden beşte birinin devlet hissesine düşmesi veya esir alanların aldıkları esir başına devlete verdikleri vergiyi ifade eder. Bu sistem Sultan Orhan zamanında Dursun Fakih’in [1] fetvası ile ganimet alınan esirlerin ve malların beşte birinin devlete, diğerlerinin ise gazilere taksim edilmesini ifade eden “hums-ı şer’i” kanununa dayanmaktadır.
Pençik sistemi ve pençik vergisi ise “1361’de Edirne’nin fethinden sonra Karamanlı Kara Rüstem, Kazasker Çandarlı Kara Halil’in ve I. Murad’ın onayı ile”[2] gerçekleşmeye başlar. Bu uygulama ile ganimet alınan esirler için gaziler devlete belirlenmiş bir vergi ödemeye başlamış, bu uygulama 1822’de II. Mahmud’un yasaklamasına kadar devam etmiştir.
Harplerde ele geçen ganimetlerle esirler gazilere taksim ediliyor, bu esirlerin beşte biri devlet hissesine düşüyor bunlara acemi oğlanları deniyordu. Gaziler ise kendi hisselerine düşen esirleri, İstihdam edebiliyor veya satabiliyordu. Devletin hissesine düşen acemi oğlanları ordu veya saray hizmetleri için ayrılırdı.
Esir alınan, vergisi verilerek pençik hakkı satın alınan köleye pençikli denir ve boyunlarına pençikli olduklarını ve sahiplerinin kim olduğunu belli eden bir levha asılırdı. Boyunlarında kimin hakkına düştüğünü beli eden bu vesikayı taşıyan kölelere pençikli köle denirdi.
Ordunun hissesine düşen pençikliler yaşları, cinsiyetleri, eli yüzü düzgün olmalarına ve sağlık durumlarına göre ordu veya saray hizmetlisi olarak seçilirlerdi. Orduya yetiştirilmek üzere seçilenler Müslüman aileler yanına gönderiliyor, çok az bir cüret karşılığında bu aileler için çalışıyorlar ayrıca da Türkçeyi ve Türk adet ve gelenekleri ile Müslümanlığı da öğreniyorlardı. Müslümanlığı öğrendikten sonra orduya alınıyordu. Ordu için seçilen pençikliler Acemioğlanlar Ocağı’na alınırlar, dini, ilmi ve askeri eğitim aldıktan sonra “çıkma” adıyla Yeniçeri Ocağı’na dâhil olup; cebeci, topçu ve kapıkulu süvarileri olarak yetiştiriliyordu.
Saray hizmetleri için seçilen cariyeler ve erkek esirler ise bu amaçlara uygun bir eğitimden geçiyorlardı. Bu esirler acemi oğlanları, kapıkulu oğlanları, iç oğlanları gibi gruplara ayrılıyorlar ve seçildikleri yere göre eğitim alıyorlardı. Sarayda hizmet için ayrılan esirler Edirne Sarayı, Galata Sarayı veya Atmeydanı’ndaki İbrahim Paşa saraylarında devletin ve sarayın hizmetleri için eğitiliyorlardı. [3] Acemi Oğlanları ya savaşlarda elde edilen erkek esirler yahut da Osmanlı vatandaşı olan Hıristiyan çocukları oluyordu. Bu köleler Osmanlıya paşa, vali, vezir, sadrazam, damat hatta valide sultan dahi olabiliyordu.
Akıncıları yaptıkları büyük çaplı akınlarda alınan esirlerden vergi alınırken küçük çaplı akınlarda elde edilen az sayıda esirden pencik vergisi alınmazdı. Akıncıların aldıkları esirlerin pencik vergilerini pencik emini (pencikçi) toplar, bu esirlerden beşte biri akıncı beyine, yüzde beşi de pençikçiye verilirdi. [4]Kalan esirler ise devlet tarafından satın alınarak acemi oğlanlar arasına katılır ve yeniçeri ocağına alınırdı.
Savaşlarda alınan esir oğlanlara "Pençik Oğlanı" deniyordu. Bu esirler, "Pençikçi" adı verilen memur tarafından kayıt altına alınıyordu. Pençik oğlanları ilk önce Müslüman ailelerin yanına verilir, o ailelerin yanında Müslümanlığı ve Türkçe konuşmayı öğrenmesi sağlanır [5]ve daha sonra da askerî görevlere atanırlardı.
Gerileme ve dağılma dönemlerinde esir alımı durduğundan esir pazarlarından alınıp satılan esir ve câriyeler için penbcik vergisi devam etmiş Ancak1822 yılında II. Mahmud “esir alım satımının haram olduğu “ fetvasını verdirerek esir alım satımını durdurmuş, daha sonra da Yeniçeri Ocağı ortadan kaldırılmıştı. Ancak köle alım satımı 1908 yılına kadar devam etti. [6]
KAYNAKÇA
[1] A. Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, s. 394
[2] ABDÜLKADİR ÖZCAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/pencik
[3] Ye. Petrosyan, “Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu ve Yeniçerilerin Kökeni”, Türkler (nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr.), Ankara 2002, X, 133-134.
[4] ABDÜLKADİR ÖZCAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/pencik
[5] Yervant Özuzun,
[6] Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi, Târih (haz. Ziya Yılmazer), İstanbul 2000, s. 111.