19.08.2024
Kitabın Adı: DERVİŞ’in Aklı
Prof. Ahmet Dervişoğlu ile Sohbetler
Yazarı: DOĞAN CÜCELOĞLU
Remzi Kitabevi, 2016
310 sayfa
Okuduğum tarih: 2023 Ağustos-2024 Ağustos
Arka Kapaktan Alıntı:
“Bu kitapta, okulu olmayan Akçapınar köyünden bilge bir babanın inancıyla yola çıkarak okumaya başlamış, öğrenci olarak girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi’nde profesör olmuş, Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde üç yıl araştırmalar yapmış ve dersler vermiş, sonrasında Türkiye’ye dönüp mezun olduğu fakültede dokuz yıl dekanlık yapmış dostum Ahmet Dervişoğlu’yla sohbet ettim.
Ama bu sohbetlerin amacı, Ahmet Dervişoğlu’nun akademik başarılarından çok, değerlerini, yaşama bakış tarzını, insan sevgisini sizlere aktarmaktı.
…” Doğan Cüceloğlu
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ:
DOĞAN CÜCELOĞLU(1938 Silifke- 2021 İstanbul)
DOĞAN CÜCELOĞLU, İstanbul Üniversitesi psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra ABD’de IIlionis Üniversitesi’nde Bilişsel Psikoloji (algılama, düşünme, iletişim) alanında doktorasını yapmıştır.
…
Cüceloğlu’nun kırkı aşkın Türkçe ve İngilizce bilimsel makalesi yayımlanmıştır. 1996 yılından bu yana Türkiye’de üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, ana-babalara ve işadamlarına yönelik seminerlere, konferanslara ve atölye çalışmalarına ağırlık vermiştir.
…
YAZARIN KİTAPLARINDAN BAZILARI:
Başarıya Götüren Aile, Bir Kadın Bir Ses, İçimizdeki Çocuk, İnsan İnsana, ‘Mış Gibi’ Yaşamlar…
(1.sayfadan alıntı)
“… Ahmet Dervişoğlu’nu, yaşama bakış tarzını, ilke ve değerlerini, yaşam felsefesini tanımanızı istiyorum. Çünkü sizin bilincinizi zenginleştireceğine inanıyorum. Bilinci zengin insanın yaşamı zengindir. Yaşamı zengin insan, gerçekten zengin insandır. Ahmet Dervişoğlu kafasıyla, gönlüyle, cebiyle zengin, kendine saygısını kaybetmemiş mutlu bir insan. Böyle insanları bilmeye ihtiyacımız var…” (Başlarken, Doğan Cüceloğlu, Mart 2016)
BİR SOHBETİN OKUYUCUYA KATTIĞI ZENGİNLİK :
“PROF. AHMET DERVİŞOĞLU İLE SOHBETLER”
Kitabın değerli yazarı, psikolog ve akademisyen Doğan Cüceloğlu’nu rahmet ve saygıyla anarak yazıma başlamak istiyorum. Kitabın ilk sayfalarından itibaren yazar bizleri bir sohbete buyur eder gibi, samimi ve önemli sorularıyla değerli bilim insanı Ahmet Dervişoğlu’nun duygu, düşünce dünyasına, ibret alınacak yaşam öyküsüne, aile hayatına konuk ediyor. Ben bu kitabı bir yıl içerisinde bitirebildim. Elbette araya başka kitaplar girmeseydi daha kısa sürede bitirilebilecek bir kitaptı. Ancak bitirmek de şart değil gibi geldi bana. Kitabı uzun bir zamana yayarak okumak, beni her sayfada altını çizmeye değer o derin ve zengin sözlerle buluşturdu. Bir anlamda, iki değerli insanımız arasındaki sohbetin tadına, anlamına varmama katkı sağladı.
“Kişi kendini olduğundan aşağıda ya da yukarıda görürse sorun oluşur… Kendisini olduğundan fazla görüp hedefini yüksek seçenler, hayal kırıklığına uğrarlar ve sinirleri bozulur.” (15.s.)
Her yaştan okuyucuya hitap eden birçok hayat dersi niteliğinde sözlerle karşılaşıyorsunuz çevirdiğiniz sayfalarda. Yukarıda yer verdiğim satırlar küçük bir başlangıç. Elbette hemen hemen her kitap değerlendirme yazımda ifade ettiğim gibi bir kitapta okuyucuyla paylaşmaya değer gördüğüm her sözü paylaşmam mümkün değil. Aynı zamanda okuyucunun kendince keşifler yapmasına da engel olmak istemem. Her okuyucunun okuduğu kitapla kurduğu ilişki başkadır. Kendine özgü bir yolculuk yaşar okuduğu kitapla. Bu yüzden sınırlarımı doğru belirlemeye de özen gösteriyorum.
Kitabımıza dönelim tekrar. Yazar, sadece bir bilim insanıyla değil, değerli bir şahsiyetle, bir evlatla, bir babayla, bir dedeyle ve bu değerli ismin eşi Çayhan Hanım’la, torunu Doğa’yla ve kızları Yonca ve Yeşim’le sohbet etmiş. Her sohbet yeni bir bakış tarzı ve Ahmet Dervişoğlu’nu daha daha yakından tanıma imkânı sunuyor. Aslında sadece bir sohbet değil, bir biyografi, çoğu zaman bir otobiyografi, bir hikâye, bir roman tadında ilerliyor sohbetler. Sohbetler aynı zamanda çeşitli aile fotoğraflarıyla da daha bir anlam kazanmış, sohbetlere görsel bir zenginlik katmış. Ahmet Dervişoğlu’nu sadece yaşam öyküsüyle değil, döneminin ruhunu yansıtan fotoğrafları eşliğinde tanıyorsunuz. Öyle ya hepimiz için o kişisel albümler ve aile albümleri çok değerli ve anlamlıdır. Bizi geçmişin ruhuyla, kaybettiğimiz sevdiklerimizle buluşturur. Onlarla, zamanın ruhuyla adeta göz göze gelirsiniz her karede. Bu kitapta da Ahmet Dervişoğlu’nun geçmişine ait karelerle bir zaman yolculuğu yaşıyorsunuz adeta.
Şunu da belirtmeliyim sadece kendileriyle sohbet edilen değerli isimlerin dünyasına girmiyorsunuz. Güzel, içten ve içinde bir hayat dersi barındıran soruları yönelten, yorumlarıyla önemli bir katkı sağlayan Doğan Cüceloğlu’nun da düşünce dünyası ve hayata bakışıyla karşlaşıyorsunuz. Yani sohbetin tüm değerli katılımcıları, sohbete ayrı bir derinlik ve zenginli katmış.
Güzel bir ailenin, sağlam bir dostluğun içinde buluyorsunuz kendinizi. Bir yandan yeni insanlar tanımanın güzelliği, bir yandan kendini, insanı tanımanın, hayatı anlamlandırmanın yolculuğu…
“Genel olarak özgüven eksik, diyorsun.
Bence daha doğru ifade, özgüvenin gerçekçi olmaması… Türk toplumunun temel problemlerinden birisi bu özgüven eksikliğidir…
Eğitimin temel amaçlarından birisi, öğrencinin yeteneklerini, kim olduğunu tamı tamına söylemek olmalıdır. Eğitim, sen busun, diyebilmeli. ‘Bir insanın yeteneklerini keşfedeceksin ve yeteneklerinin limitine kadar götüreceksin.’ Eğitim bunu yapabilmeli.” (18.s.)
“Ahmet.
Gördüklerimden, tanıdıklarımdan bambaşka bir insan. Son derece, akılcı, sakin, düzenli, öz disiplini çok yüksek, planlı programlı, asla karşısındakine hiçbir konuda baskı yapmayan son derece farklı bir insan. ..” (Eşi Çayhan Hanım, 150.s.)
“O günler için çok değerli, bugün bakınca çok komik bir bilgisayardı. Salonun ortasına koydu, ‘Bakın çocuklar, ileride, bilgi toplumu diye bir şey olacak. İleride mesela bilgisayarda bankadaki işleminizi yapabileceksiniz, dedi. Biz de Yonca’yla, ‘Yok artık baba, amma yaptın ya!’ diyorduk. Sonra Alvin Toffler’i ve benzeri kitapları okuduk ve bize çok büyük bir vizyon verdi. Bu adam bunu nasıl bildi, nasıl olabilir?” (Kızı Yeşim, 260.s.)
Her sorunun ardından Ahmet Dervişoğlu’nun ortaya koyduğu farklı bakış açısıyla birçok kavram ve konuya farklı bir yerden bakmayı öğreniyorsunuz. Farkındalığınızın artığını hissediyorsunuz. Türk toplumuna, aile kavramına, çocuk yetiştirmeye, öğretmenliğe, doğaya, insana farklı bakan bir kişilik, bir bilim insanı, bir üniversite hocası, bir eş, bir baba Ahmet Dervişoğlu… Hem yeni bakış açıları kazanıyor hem de bir değerimizi yakından tanımış oluyorsunuz. Tabii Doğan Cüceloğlu’nun da önemli soru ve katkılarıyla ayrı bir zenginlik kazanıyor eser ve tabii ki biz okuyucular. Her bir bireye, öğretmenlere, gençlere, anne babalara, yöneticilere çok önemli mesajlar veriyor.
“Takip ettiğim ilke, ‘Kendini bil ve çıkabileceğin yere kadar çık.’ (18.s.)
“İnsanları seveceksin, onlara elinden geldiği kadar yardım edeceksin ve adil olacaksın.” (23.s.)
“Ben diyorum ki, toplum olarak ve aile olarak geçmişimizi bilmenin iki önemli yararı var. Ders aldığımız için, geçmişte yaşadığımız acıları tekrar yaşamayız.
Geçmişteki başarılarımızla gurur duyarız, özgüvenimiz artar ve güçlü yanlarımızı korumaya çalışırız…”(40, 41.s.)
Şunu da belirtmeliyim. Elbette kitaptaki bazı düşünceler sizin düşüncenizle, hayata bakış açınızla örtüşmeyebilir, uyuşmayabilir. Ama şunu unutmayalım ki farklı pencerelerden hayata bakmak bir şekilde bizleri geliştirir, zenginleştirir.
“Yanlış tutumlara, özellikle süregelmekte olan yanlış tutumlara itiraz etmek boynumuzun borcudur; bunu kabullenmek kölelik gibidir. İtiraz ederek yanlış tutumu sonlandırmak daha iyi bir dünya için boynumuzun borcudur. Öte yandan bir kişinin yanlış iş yapmasını önlemek o kişiye de bir iyiliktir… Daha iyi, daha yaşanabilir bir dünya için herkes kapısının önünü temizlemelidir.” (52.s.)
Sizi zenginleştiren, farkındalığınızı artıran soru ve cevapların akıp gittiği bu kitabı acele etmeden okumanızı öneririm. Sanki değer verdiğiniz bir insanla sohbet ediyormuş gibi... Hayatın hızlı akışına kapılmadan ve her değerli şeyin değerinin yeterince ve vaktinde anlaşılmadığı anlayışının farkında olarak okuyun lütfen. Kendinizi yeni, ufuk açıcı bir okuma deneyimine, öğrenme sürecine hazırlayın. Soyadı gibi, bir derviş gibi hayata, insana bakan Ahmet Dervişoğlu’nu tanımakla kalmayıp birçok konuya farklı yerlerden bakmayı da öğreneceksiniz. Özgün ifadeler katılacak söz dağarcığınıza.
“Gelişmiş insan, adalet duygusu yüksek, kıskançlık duygusu zayıf olandır. Kıskanmamakla kalmayacak başkalarının meziyetlerini yüzlerine karşı, açık yüreklilikle söyleyecek.
Marifet iltifata tabidir. Bir şey daha söylüyorum, ‘Ulus olarak bu özelliğimiz yeteri kadar güçlü değil. Türkiye’de herkes bunu yapsa mutluluk ortalamamız yükselir.” (53.s.)
“Evet. Bazı kimseler bana, ‘Ben her gerçeği söylerim; dobra dobra konuşurum, diyor. Ben de, ‘Eğitim düzeyi düşük birçok kişi de aynı şeyi yapıyor; çünkü başka türlüsünü yapamıyor,” diyorum. Gelişmiş insan, kelimelerini büyük itinayla seçer... Bu konuda edebiyat doçenti bir arkadaşım, Melda Üner, ‘İyi söz kapalı bir kapıyı açar, kötü söz açık bir kapıyı kapatır,” dedi.” (65.s.)
A. Dervişoğlu, kendisine yöneltilen sorulara içtenlikle ve kendisini dinleyenlere/okuyuculara önemli değerlere dikkat çekecek yönde yanıtlar vermiş, bizleri aydınlatmış ve farkındalığımızı artırmış. Sıradanlıktan uzak, derin, aynı zamanda keyifli bir sohbete ortak oluyorsunuz. Vatan sevgisi, çalışkanlık, aile kavramı, çocuk yetiştirme, özgür düşünce, eğitim ve daha birçok önemli konu başlığına dair sohbetlerle ilerliyor eser. Özellikle eğitimin önemine çok değinmiş.
“Ben, ülkesini çok seven, insanlarını çok seven biriyim. Bütün Türkiye benim kendi ailem gibidir, ben kendimi ülkemle ve insanlarıyla bütünleşmiş görüyorum. İnsan onuru, özgürlük ve bağımsızlık yaşamın vazgeçilmezleri benim için. Bir ülkenin insanları, bu değerler için canını vermeye hazır değilse bu değerlere sahip olamaz. Vatan sevgisi kutsaldır derler ya. Bence, aksi halde vatan elden gider.” (69.s.)
“Amaçların gerçekleşmesi için hepimiz şunu bilmeliyiz ki, günümüz dünyasında en değerli meziyet düzgün ve etkin çalışmaktır. Çalışmayıp zekâsıyla idare etmek akılsızlıktır; işi kurnazlığa dökmek ahlaksızlıktır. Yani esas olan alın teridir, azimdir.” (88.s.)
“Bu adamı seçelim, çok iyi bir adam,” diyorlar. Diyorum ki, cahil bir insan da çok iyi olabilir; iyi olmak gerek koşuldur; fakat yeterli değildir. Yöneticilik biraz Allah vergisi bir şeydir; ressamlık gibi, sporculuk gibi. Yani bir yetenek olacak ve bir de tecrübe olacak.”(123.s.)
“Amerikan toplumuna nazaran, bu toplumda vatanseverlik duygusu, aidiyet duygusu daha güçlü. Vatan, millet, İstiklal Marşı, bayrak, askerlik, savunma, bu kavramlar çok önemli.”(131.s.)
Bakın, sevgiye dair da ne kadar önemli sözler söylemiş: “Hayat sevgidir. Hayata anlamını veren sevgidir. Çocuk ne kadar o yandan bu yandan sevgi buluyorsa o kadar mutlu, o kadar sağlıklıdır.” (134.s.)
Bir de evliliğe dair çok eğitici bir yaklaşımı var: “ Geçmişin geleceği etkileyen kısmı çok önemli. Eğer taraflar denk değilse, birisi mesela klasik müziğe bayılıyor, öbürü de klasik müziği kapı gıcırtısı gibi telakki ediyor; işte, uyum yok ve evliliğin sürmesi ihtimali zayıf… Taraflar denk mi onu araştıracaksınız.” (158.s.)
Yöneticilerin önemine dikkat çekiyor. Buna dair de önemli şeyler söylemiş. “Eğer bir ülke, yöneticinin öneminin bilincindeyse, liyakatın esas alınması mekanizmaları da oluşur… Evet, liyakat, Türkiye’nin bir numaralı sorunu.” (173, 176.s.)
Kitabı okurken yeni bakış açıları kazandığınız gibi özgün ifadelerin dilimize ve bilincimize katacağı zenginliği de deneyimliyorsunuz. Mesela “aktif sabır” sözü ne kadar da anlamlı. İçi dolu bir söz. Şöyle açıklamış bu sözü: “ … Ben diyorum ki, ‘Bak, sabredeceksiniz ama böyle eli kolu bağlı olarak değil; bir taraftan da problemini çözmeye çalışacaksın; yani pasif değil ‘aktif sabır’.” (292.s.)
“Akıllı sevgi” kavramı da güzel!
Kitabın sonuna geldiğinizde birçok yeni bakış açısı kazanarak kitabın kapağını kapatıyorsunuz. Bir anlamda bu kitap, bilge bir bilim insanının ufkuna, hayatına açılan bir kapı olmuş. Sohbetlerin size çok şey kattığını, birçok konuda aydınlandığınızı, farkındalığınızın artığını hissediyorsunuz. Bu keyifli, ufuk açıcı, sohbeti kitaplaştıran ülkemizin önemli değerlerinden rahmetli Doğan Cüceloğlu’na bizleri böyle bir değerimizle tanıştırdığı için teşekkür ediyoruz. Daha nice değerlerin yetişmesi ve daha nice değerlerle tanışmak dileğiyle! Onlara saygılarımızı sunuyoruz.
Herkese iyi okumalar! 02.08.2024
Kitaptan Bazı Bölümler:
“İyinin hakkını katiyen yemeyeceksin.” (80.s.)
“Öğretmen kusurlu olabilir ama sistemi onu doğrultacak.” (83.s.)
“Önemli olan çocuğun potansiyelini kullanması. Anne-baba, çocuğun potansiyelini kullanmasına yardımcı olmaktan sorumludur.” (130.s.)
“Anadolu insanının çok bilgelikleri var; çok bilgece, çok insanca davranıyor. Ekmeğini paylaşıyor, kalbini paylaşıyor, yardım ediyor sana, seviyor, ‘Hoş geldin, beş gittin’ diyor. Hayat zaten sevgi. Bu çok değerli bir şey.” (135.s.)
“Öğrencilerime, … iki gönül bir olunca samanlık seyran olurun bir şehir efsanesi olduğunu söylerdim.” (164.s.)
“Hayat bir ölçüyü tutturma arenası.” (178.s.)
“Mutluluk, güzelliklerin farkına varmak ve ondan haz almak.” (184.s.)
“Biliyor musun, tabiatta hiçbir şey boşa gitmez. Her yapılanın anlamı vardır, değerini bulur.” (192.s.)
“Saygınlığın temel koşullarından biri, işini ciddiye almak, işinde başarılı olmaktır. Ne iş yapıyorsan yap, işini ciddiye alacaksın, özenle yapacaksın.” (205.s.)
“Güveni kötüye kullanmak en büyük kusurdur.” (208.s.)
“Merhamet duygusu, zaman zaman gereğinden güçlü oluyor. Bu bizi, daha sağlıklı çözümler bulmaktan alıkoyuyor.” (220.s.)
“Akıl, tecrübelerden yararlanarak doğru karar verme yeteneğidir.” (267.s.)
“Eğitime yapılan harcama değil, bir yatırımdır.” (Doğan Cüceloğlu, 289.s.)
“Sen acıyabilirsin ama yaşam acımaz.” (Doğan Cüceloğlu, 291.s.)
“Araştırıcılar toplumu aydınlatan ışık kaynakları gibidir; yeterli sayıda yoksa toplum karanlıkta kalır.” (299.s.)
“Yaşamak demek, sürekli öğrenmek demektir. Öğreniyorsan, yaşıyorsun; öğrenmiyorsan artık, bir ayağın öbür tarafta demektir.” (304.s.)
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın